Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976)

Başrollerde : Beyaz çarşaf (bohçalama ve kefen olarak kullanılacak)

Mercedes marka araba otomobil
Anadol taksi
Sütü bozuk, kalleş bir kadın rolünde: Arzu OKAY
Haşin bir erkek : Delikanlı, aşık, gözü dönmüş… Ünsal Emre
Birkaç erkek adayı daha var…
Yıl: 1976


Sütübozuk Yönetmen: İrfan Atasoy

Sütübozuk filmi, bir otobanda arabaların iki yöne vızır vızır akıp gittiği bir sahneyle başlamaktadır.

Esas oğlan Ünsal Emre, yayaların asla bulunmaması gereken yerde, ıslak bir tavuk gibi yürümektedir. Üzerinde film boyunca hic değiştirmediği kahverengi pantolon, yelek ve gömleği vardır.

“Demirlere otursam mı yoksa oturmasam mı” kararsızlığı çekerken aniden kendini E-5‘in kucağına atıverir, siz eyvahhh !!! sesi çıkartmaya hazırlanırken meçhul kahverengi Peugeot, Haşim’e hışımla çarpar. Otomobilden fırlayan papyonlu şoför yere 2.80 uzanmış Haşim’i kucakladığı gibi arabanın ön koltuğuna tıkar, yere düşmüş bir adet defter ve kasketi de kaparak soluğu hastanede alır.

Evet, film başlamıştır…

Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976)

BAŞLANGIÇ:

İstanbul beyefendisini hatırlatan papyonlu zat, yaralı Haşim’i doktorların ellerine teslim ettikten sonra bekleme salonuna çekilir, elini cebine atar ve defteri çıkartır. Açılan sayfada yazanları, yan odada ölümle pençeleşen Haşim’in bizzat kendi sesinden dinlemeye başlarız .

“Bu satırlar hayatımın hikayesidir… Şanslı bir çocuk olarak dünyaya geldim. Zengindik, çok zengin… Herşeyimiz vardı. Üstelik annem ve babam çevrede çok itibarlı insanlardı. İyi bir tahsil görmüştüm. Okul bittikten sonra babamın yanında çalışmaya başladım. Çok geçmeden babam kalp krizi geçirdi ve öldü. Annem çok üzgündü. Bense babamın fabrikasında işleri idare ediyordum. Bugün nişanlanacağım kızın doğum gününe davetliyim…” diye devam eder.

Sahne değişir, bir masa etrafında dört kız iki erkek (birinin elinde akordeon var) Masada mumları tüten pastayı kesmek için Haşim’in gelmesini beklerler. Haşim ise filmin sonuna kadar asla gelmez…

O sırada Haşim köşkte aynanın karşısında saçlarına son rötuşları yapmaktadır. Merdivenlerden hızla inerken salonda ona şevkatle gülümseyen annesine doğru seyirtir. “Kusura bakma anneciğim, arkadaşlara söz verdim bir görünüp döneceğim.” der. “Çok yoruluyorsun evladım,eğlenmene bak!” diyen anne Haşim’in ardından el sallar.

Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976)
Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976)

Bir yaz gecesidir. Etrafta ağustos böceklerinin cırk! Cırkk! sesleri yankılanmaktadır.
Haşim ve mersedesi seyir halindeyken yan sokaktan Anadol marka bir taksi hayalet gibi önüne fırlar. Feleğini şaşıran Haşim çok korkmuştur. Taksinin kapıları açılır, etrafa 3 adam ve bir de kadın saçılır (Arzu Okay).

Arabadan fırlayan kadını evire çevire dövmeye başlayan adamlar bir ara Haşim’e dönerek “otur yerine!” derler. Eşşek sudan gelene kadar dayak yiyen kadını seyreden Haşim dayanamayarak arabadan yayı boşalmış bir ok gibi fırlar, adamların ağzını burnunu kırar ve kadını kurtarır.

Tokat yağmuruna maruz kalan kadının yanına yaklaşarak “bir şeyiniz yok ya..” der. Kadın, “hayır, yok” diye cevap verir. Haşim ikinci kazık soruyu sorar: “bu adamları tanıyormusunuz?”, kadın: “hayır, hırsız olmalılar..” der. Ardından “ne olur bana yardım edin.” cümlesini de kuran kadın artık Haşim‘in güvenli kolları arasındadır. Arabaya binerler ve Haşim kadına “nereye gideceksiniz ?” sorusunu sorar. Kadın cevap olarak “ben Artistim” der.

Sahne değişir, masa başında doğum günü pastasına bakan genç kız hala pastaya bakmaktadır. Arkadaşları partiyi terk etmiş, kızın hayalleri ve mumlar erimiştir.
Bu kizla ilgili başkada bir sahne yoktur zaten filmde.

“O kadın” (Arzu Okay) adı belli olmayan bir gazino da şarkı söylemektedir. Kırmızı perde arasından aniden sahneye firlar. Üzerinde yeşil renkli, boğazından göbek deliğine kadar yarık olan bir elbise vardır… ‘Yalaaaannnnn!!,Yalannnnn!!’ diye şarkı söylemeye başlar. Semazenlere taş çıkartacak ustalıkta döner, uçuşan eteklerinin altından göz kırpan sütun bacaklara kamera zoom yapar. Kadın 7500 kez yalaaannn! dedikten sonra şarkı biter, Haşim ise tahta kafesli paravanı kendine siper etmiş Arzu Okay’ı röntgenlemektedir.

arzu_okay_sutu_bozuk_sinematik4 arzu_okay_sutu_bozuk_sinematik3
Şile veya Kilyos sahil şeridi olabilir tam kestiremedim… Haşim ve Arzu Okay’ı Karadenizin azgın dalgaları eşliğinde öpüşürken görürüz. Kadının şile bezi elbisesi ıslanmış, tüm bedenini bir eldiven gibi sarmıştır. Arzu Okay, sudan çıkmış balık gibi şaşkın duran Haşim’e “Ye! beni Hasim” “ bakışları fırlatır. Bir kovalamacadır başlar. Onlar kaçar, dalgalar onları kovalar. El ele koşmak zor olduğu için kadın önde, Haşim arkada köşe kapmaca oynarlar. Depar atan Haşim kadını yakalar ve yere serer…

Fakat o da ne?? Filmin 15. dakikasında aniden devreye konuyla hic alakası olmayan bir çiftin yatak odası görüntüleri girer. Adam kadını mıncık mıncık mıncıklarken istemeden vaziyeti seyre dalarız… sonra bizim esas film yine devreye girer.

Haşim iş yerinde, koridorda, daktilo başında; otururken, ayakta, kütüphanede, her an ve her yerde Onu düşünmeden duramıyor, geceyi iple çekiyor, gündüzlerden nefret ediyordur. Onun kendisi için hava,su kadar gerekliliğine inanmıştır. Artık Haşim eski Haşim değildir. Eve nerdeyse hiç gitmiyor, annesini çok üzüyordur. Ateş bacayı sarmış dumandan gözü hiçbirşey göremez olmuştur. Her gece gazinoya gidip Arzu Okay’ın sesinden “Kimse görmeden, kimse duymadan” şarkısını dinliyor, ne kadar güzel sesi var diye diye iç çekiyordur.

Turkuaz rengi deniz, altın kumsallar, yeşil çuha kaplı kumar masaları, öpüşüp koklaşmalar, surlar da oynanan kovalamacalar, İzmir kordon boyu seyir defteri…derken yavaş yavaş Haşim’in paraları suyunu çeker.

Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976)
Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976)


GELİŞME:

Güneşli bir yaz günü, Efes harabelerinde “tavşan kaç – tazi tut” oyunu oynarken ortadan kaybolan yavuklusunu başka bir erkekle gördüğü günün gecesi,
depremi önceden hisseden köpekler gibi huzursuz bir ifadeyle donup kalan Haşim, boşluğa sağlı sollu tokatlar savurur ama duruma hakim olamaz… Ok yaydan çıkmıştır bir kez.

Haşim’den sıkılan Artiz kadın Arzu Okay, “Senin paran bitti! Sen bir hiçsin” demez ama eve sürekli geç gelmeye başlar. Bunun üzerine Haşim, Tabiat Belgesellerindeki benekli kaz gibi çaresiz, evin içinde ve dışında volta atmaya başlar. Gel zaman git zaman Haşim duruma çare ararken eve yine geç gelen sütü bozuk kadın “seni seviyorum, git kereste atölyesinde çalış” der. Habere çok sevinen Haşim verilen adrese gider. Adrese gider gitmezde kereste atölyesinden hapishane mahkumluğuna terfi eder…

Mahkemeye çıkartılan Haşim’in vaziyeti fenadır. Uğruna herşeyini feda ettigi “O Kadın” aleyhine tanıklık ediyor, inanılmaz ithamlarda bulunuyordur. Hoparlörden kulakları eritecek kadar yüksek sesli Orhan Gencebay’ın “Batsın bu dünya, kaderin böylesine yazıklar olsun, herşey karanlık, nerde insanlık, kula kulluk edene yazıklar olsun…” şarkısı duyulmaktadır. Yanmış kavak ağacı gövdesi gibi duran Haşim hapsi boylar.

Hapishane ellerinde çıkacağı günü bekleyen Haşim içinden “Denize balık fırlatır gibi benden kurtulamazsın, intikamımı alacağım kalleş karı” diye düşünüp durmaktadır.

Hapishane arkadaşlarından aldığı dersler şunlardır:

Ak akçe kara gun dostudur.
Çay içiyorsak sebebi var.
Dost dediğin kara günde belli olur.
Allah kuru iftiradan korusun.

Başrollerde : Beyaz çarşaf (bohçalama ve kefen olarak kullanılacak)

SONUÇLAR:

Sonunda özgürlüğüne kavuştuğu gün gelir, mahkum arkadaşlarının kasket içinde topladığı paraları da yanına alarak çıkar. Feleğin sillesini yemiş Haşim, bundan sonra feleğin çemberinden motorsikletle değil, yürüyerek geçmenin ne kadar mühim olduğuna karar verir.

İstanbul’a gelir O Kadın‘ı bir şekilde bulur ve….

Kan içinde çarşafın, sevdiğine kefen olmasına yardım eden Aşık Adam Ünsal Emre ve Sütü Bozuk – O Kadın Arzu Okay, kaderin “Kendiniz Olun” için verdiği krediyi
batırmışlar ve tahtalı köye yollanmışlardır. Hilenin, satışın; istismarın, karın; tehdidin ise müşteri sadakatinin garantisi olduğu bu düzende işler tıkırında gitmemiştir…

Sütü Bozuk filmi, konusu itibariyle tipik aşk – intikam hikayelerini aratmayacak kıvamda. Arzu Okay’ın inanılmaz güzelliğiyle filme hakimiyetini muhafaza ettiği ortadadır. Dikkatimi çeken, burada ki İntikam Alma biçimidir. Argento’nun bile aklına gelmeyecek bir öldürme tekniği ile karşı karşıyayız. Adeta gerçeküstücü sinemacılara bile Hiii !! dedirtecek derecede etkileyici bir sahne bu. Gerçeğin sınırlarını zorlayan önemli bir “AN” için;

Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976)

Mesleği apaçık ortada olan bir kadının katledilme sahnesi:

Beyaz bir çarşaf aracılığı ile sıkıca bohçalanan kötü kadın, önce havada bir daire çizdirilerek ters yüz edilir, sonracığıma yaradana sığınıp önce duvara ve ardından sehpaya, yetmedi komidine çarpılır, çarpılır… en son yere çarpılır ve zaten mefta olmuştur…

Sonuç olarak “Anlayana sivrisinek ve saz heyeti, anlamayanada davullu zurnalı cenaze marşı” diyorum ve çekip gidiyorum.

Yazan: VIDEODREAM – Nurdan ÖzçinArzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976)

Arzu Okay Sütübozuk
Arzu Okay Sütü Bozuk
Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976) Başrollerde : Beyaz çarşaf (bohçalama ve kefen olarak kullanılacak)
Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976) Başrollerde : Beyaz çarşaf (bohçalama ve kefen olarak kullanılacak)

20 thoughts on “Arzu Okay & Ünsal Emre: Sütübozuk (1976)

  1. Son bohçalama sahnesi hariç hiç bir özelliği olmayan bir filmdir.Ayrıca Arzu Okay ın neredeyse tüm filmlerindeki gibi ölmesi de takdire şayandır.

  2. filmi izlemedim ama eski türk filmlerinde aklımda kalan konusma sekilleri,müzikler , soluk renkler , eski istanbul ve de senın anlatmınla izlemiş kadar oldum..teşekkürler nurdan

  3. Üçüncü zınıf bir filme, birinci sınıf bir yorum…Normalde izlenmez ve hızla geçilerek zap mağduru edilebilir ama böylesine güzel ve okuması keyifli bir yazıdan sonra insan defalarca izlemek istiyor..Beyaz çarşaflara bambaşka bir göz ilen bakmamı sağlayan Videodream’im, yazına hatim indirttim, yenisini merakla ve heyecanla bekliyorum.

    Lucy

  4. “Gel zaman git zaman Haşim duruma çare ararken eve yine geç gelen sütü bozuk kadın “seni seviyorum, git kereste atölyesinde çalış” der. Habere çok sevinen Haşim verilen adrese gider. Adrese gider gitmezde kereste atölyesinden hapishane mahkumluğuna terfi eder…
    ilahi Nurdan hanim 🙂

    stili guzel
    hikaye guzel
    oturup okuyosun
    bravo!!

    Onur,

  5. Nurdan
    gayet keyifli yazmışsın, okuması da keyifli
    hatta çarşafa bağlayıp kafayı çatlatması 1 in a milyon 🙂

    seyretmeyi cok isterim.

    Eren,

  6. Argento bile dumurlara uğrardı dediğin gibi bu çarşaflara dolayıp duvardan duvara vurma suretiyle öldürme hadisesi karşısında. Acaipmiş. Ne cevherler var ya türk sinemasında, sayende keşfediyoruz. 😉
    Gelince bana arşivinden güzel bi seçki yapıp izletirsin umarım, kesin daha kopukları da vardır.
    Sevgiler.

  7. ahhahahah!!muthisssin yaa!! bravo!
    inanilmaz guzel benzetmeler yapmissin gercekten,gulmekten geberdim,bayildim.
    super nurdancimmm:)

    Ayca Unuvar,

  8. sevgili Ajan N, tasvirlerinde derinlikli ve eglenceli atiflara gittigini dusunmekteyim. ustelik bunlar filmi anlatirken bir yandan kendi basina yorum niteligi tasimakta. fekat nacizane bir tavsiyem de yok degil. o da, yorumlarini sahne tasvirlerinin disina biraz daha cok tasirarak, bakis acini bizlerle daha çok paylaşman.

    liebe grüsse,
    Kaptan Yelena.

  9. Selam,
    Bu tur filmleri “ayni lezzette” 🙂 bizlerle paylassaniz ne kadar muazzam olur.

    tesekkurler!

    Ruhsim

  10. hahahah!! yaa muhtesemsin nurdan
    koptum gulmekten ellerine saglik.
    bayiliyorum anlatim tarzina 🙂

    Burcin,

  11. Siz ictenliginizle,duygulariniz ve akliniz ile inkar edilmeyecek bir bicimde etrafina isik sacan,etrafinizdakileri harekte geciren ve bunu da ne ozenti ne de basari hirsi
    ile yapan birisiniz.

    Tebrik ederim.

    saygilar,sevgiler

    Esat

  12. Yazi
    ve
    dus,
    bu gizemli muzigi duyabildigin surece
    hep yazmalisin sen nurdancigim :))

    cok guzel bi anlatim.

    aziz tomasso,

  13. Selam nurdicim yeni okudum sütü bozuğu muhteşemsin! ne diim ellerıne sağlık vallahi
    MondoAsvalto nu gördüm asfaltalarda hahahah! tek kelımeyle süperrr!!mucit arkadaşım benim mucx!

    esra danişmend

  14. iktidar kavgaları ile birbirini yiyenler,kazalar,hançerleşmeler,darbeler,salgın hastalıklar,dedikodular,
    kan davaları birbirini kovalarken bu modern çagda sıradan insanın kaderini değiştirme arzusu ve Arzu Okay.
    döverek kadın nasıl katledilire yeni bir bakış açısı.

    Güzel blog, güzel yorum elinize saglık.

  15. I seldom leave comments on blog, but I have been to this post which was recommend by my friend, lots of valuable details, thanks again.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir