Seks ve Giallo: AŞKA SUSAYANLAR (1972)

AŞKA SUSAYANLAR, yönetmen Mehmet Aslan’ın kendi sinema anlatımı açısından değerlendirildiğinde, kısıtlı imkânlar çerçevesinde kameradan maksimum faydayı elde etmeye dayanan çalışmanın bir sonucu olarak düşünülebilir. Kameranın aktif olarak kullanımı, yakalanmaya çalışılan değişik açılar ve eş zamanlı anlatımlar ilerleyen yıllar da Mehmet Aslan’ın KAPLAN PENÇESİ gibi aksiyon filmlerinde de etkisini sürdürecektir.

Bugün Japon korku sinemasının Türk sinemacılar üzerinde ki etkisini göz önüne alıp 35 sene önce sinema dünyasında ki İtalyan etkilerini anlamak zor değildir. Bu etkilenme Aşka Susayanların tamamen ilişki içerisinde olduğu “Giallo” tarzının da o zamanın Türkiye’sine uyarlanma çabasıdır.

Filmin ismi bir Giallo filminin ismi ile karşılaştırıldığında ortalama uzunluktadır. Ana vatanı İtalya’da ki örneklerinin orijinal isimlerinin destan yazarcasına uzun olması ve bu isimlerin Amerika veya İngiltere pazarında daha kısa ve vurucu diğer isimlerle değiştirilmesi Aşka Susayanlar/Seks ve Cinayet’i her iki uygulamanın arasında bir noktaya getirmektedir.
Temelinde bir kurmacanın etrafında ki seks ve cinayet zincirinin anlatıldığı filmi Giallo’nun özellikleri ile beraber ele almak gerekirse;

 

Ana karakter olarak Meral Zeren’in seçimi :

Bir Giallo yemeğinin ana menüsünü güzel ve alımlı bir kadın oluşturmaktadır. Hikâyenin temellendirileceği bu kadının seçimi, seyircinin film süresi boyunca beyaz perde de sürüklenebilmesi açısından çok önemlidir.

Sürüklemenin ana teması olarak masum bir güzelliğe önem verilir. Söz konusu masumiyet kişinin geçmişinde ki olası bir kötü hatıra, bir gizem veya benzeri bir soru işareti yaratacak tecrübeyle desteklenerek film boyunca kısa geri dönüşümlerle sunulur.

Bu yolla film boyunca sürecek kurmacalar da garantilenmektedir.

Eva Bender’in film içinde ki ağırlığı :

Ana karakteri izleyicinin temel insani duygularıyla kavrayan seçim, yardımcı kadın oyuncularda başka bir boyuta taşınır. Masum kadının etrafında şehvetli, cazibesini soğuk görünümünden alan kadın karakterler bulunur.

Seks’in detaylandırılmasında özellikle lezbiyenlik kimi zaman üstü kapalı (Sergio Martino’nun I Corpi presentano tracce di violenza carnale gibi ), kimi zaman da direkt sunumlarla ( Sergio Martino’nun Il Tuo Vizio è Una Stanza Chiusa e Solo Io ne Ho La Chiave gibi ) Giallo menüsünde yerini alır.

Masumiyetin ve seks temasının bir arada yürütülmesi menünün üçüncü kısmını oluşturan şiddetin davetsiz bir misafir gibi filme giriş yapmasını da önler.

Meral Zeren’in geçmişinde ki tecavüzün getirdiği ürkeklik ve masumluğa karşı, tecavüz eden ve hasta ruhundan bir şey kaybetmemiş kötüyü canlandıran Yıldırım Gencer’in seçimi ise Şiddetin kendi içerisinde işlenerek menüye dahil olması beraberinde olmazsa olmaz diye tanımlanabilecek baharatları getirir.

Şiddetin kaynağı; şehvet, seks, erotizm olarak yansıtılırken şiddetin uygulanması da bu temaların insana verdiği heyecan ile aynı etkiyi yaratabilmelidir. Bu duygunun tattırılabilmesi de masumiyet açısından ana karakterin zıddının, gizem açısından ana karakterin eşinin bir şiddet uygulayıcısı olarak seçilmesiyle sağlanır.

Yıldırım Gencer’den monofonik senfoniler :

Katiller, ana kadın karakterde olduğu gibi geçmişlerinde ki gizemden aldıkları tecrübelerle türün başarılı örneklerinde cinayetleri bir çeşit senfoniye dönüştürür. Seri katil mantığıyla hareket uygulamaların odak noktasıdır.

Deri eldivenler ( bazı örneklerde üstü delikli olanlarda kullanılır), gözlük veya maskeler katilin gizemini ve çekiciliğini destekler.

Cinayetlerde kullanılan kesici bir alet, ateşli silahlardan daha çok etkilidir. Özel dizayn edilmiş bıçaklar, testere, balta ve hatta Aşka Susayanlar da ki gibi bir ustura…

Öldürme araçlarının seçiminin ardından sıra uygulamalara gelir;

Uygulamalarda kullanılan tema elbette ki sekstir. Sevişen çiftlerin birleşmesinin ardından kadının katledilmesi, öldürme esnasında vahşiliğin sınırlarının zorlanması (Umberto Lenzi’nin Gatti Rossi in Un Labirinto Di Vetro’sun da göz oyma sahnesi gibi) banko öğeler iken kimi cinayetlerde başka filmlere gönderme yapmak ta Giallogeleneğinin parçalarından biridir.

Duşta cinayet temalarının sıkça kullanımı ile Alfred Hitchcock’un Psycho’su; Massimo Dallamano’nun Cosa Avete Fatto a Solange’si ile Irvin Kershner‘in Eyes Of Laura Mars’ında kadın karakterin gözünden cinayetlerin anlatımı; Sergio Martino’nun Torso‘sunda işlediği cinayet temalarının J. Lee Thompson’un Bronsonlu gerilim örneklerinden 10 to Midnight’da üstü kapalı sunumu karşılıklı gönderme örneklerindendir.

1001 Surat Kadir İnanır :
Kadir İnanır’ın sinema kariyerinde izlediği yol bir gökkuşağının renkleri kadar çok ve birbirlerini tamamlayan temalardan oluşur. Her ne kadar Anadolu izleyicisi için tasarlanan dramlar, aksiyon yüklü yapımlar dönemlerinin fotoğraflarını çekerek onu zirveye taşımışsa da filmografisinde barındırdığı kimi sıra dışı ürünler onu tek bir tarzın oyuncusu olmaktan çıkartmıştır.
Azrailin Beş Atlısı, Tophaneli Murat ve Aşka Susayanlar gibi filmler gökkuşağının farklı renklerini oluşturan yapımlardır. Giallolar içerisinde ana bayan karakterin yürütme mekanizması olan yardımcı erkek oyunculuk Kadir İnanır’ın kompozisyonu içerisinde bir çeşit Yerli Playboyolarak yansımaktadır.Aşka Susayanlar her ne kadar Türkiye’ye göre aykırı bir film olarak değerlendirilse de İnanır’ın karakterinin mert yönleri (Para için değil aşk için sevdiğini korumak, onun uğruna tehlikeye atılmak gibi) ve finaldeki kısa süreli aksiyonu filmdeki yerini seyirci açısından güçlendirmektedir.

Hüseyin Zan’ın yardımcı kötü adamlığa sadık kalarak filmin sonunu getirememesi:

Heyecan ve ölüm paralelliğinin ardından finale giderken birinci kötü karakterin yerine ikinci seviyede bir kötünün deşifre edilerek yok edilmesi de anlık rahatlamalarla seyirciyi finalde ki hesaplaşmaya hazırlayan öğedir.

Hesaplaşma anlarında film boyunca hiç akla gelmeyecek “Zararsız” kişilikler kimi zaman katil olabilirken kimi zamanda katilin yürütme organı olarak şaşırtmacalar ile seyirci karşısına çıkabilmektedir.

Morricone & Yeşilçam :

Yemeğin sunumu ve iştahla bitirilmesinin ardından sıra elbette ki tatlıya geleceğine göre bir Giallo’nun vazgeçilemezi olarak müzikler ele alınmalıdır.

Giallo müzikleri ana tema ve şüphe–cinayet teması olarak iki ayrı melodinin dönüşümü ile şekillenir. Ana temalarda pop jazz veya senfonik tarzda rahatlatıcı ve son derece melodik eserler göze çarparken şüphe ve cinayet temalarında insan sesleri ve saykodelik efektler kullanılır.

Ennio Morricone ve bir dönem Morricone’nin eserlerinin kayıtlarında orkestra şefliğini üstlenen Bruno Nicolai bu tarzın erken dönemlerde ki temsilcileridir.

İlerleyen dönem de ise gençlik ve dinamizm öğesine daha uygun ve daha hareketli parçalarla katkıda bulunan De Angelis kardeşler ve elbette ki filmler izlenmeden dahi sadece duyarak insanı gerilime sevk edebilecek eserler konusunda İtalyan Korku müziklerine damgasını vuran Goblin’dir.

Aşka Susayanlar’ın uyarlandığı Sergio Martino’nun Lo Strano Vizio Della Signora Wardh’ın müzikleri Nora Orlandi’ye aittir. Aşka Susayanlarda kullanılan temalar giallo geleneğine uyum sağlamakla beraber ana filmin müzikleriyle kıyaslandığında Morricone’nin Le Casse (Ana Tema) ve Citta Violenta (Cinayet ve şüphe temaları) albümlerinden alınan müzikler başarılı seçimlerdir.

Film boyunca kimi zaman duyulmakta olan akustik gitar ve bazı elektronik efektler sonradan ana kopyanın üzerine eklenmiştir.

Yazan : Gökay GELGEÇ – Yojimbooo

Yapım Tarihi : 1972
Formatı : 35mm Film, Renkli

Yönetmen & Senaryo :

Mehmet ASLAN

Oyuncular:
Kadir İnanır
Meral Zeren
Yıldırım Gencer
Eva Bender
Nihat Ziyalan
Yavuz Özkan
Seyhan Gümüş
Hüseyin Zan (Oski)

ASKA SUSAYANLAR FRAGMAN

 

2 thoughts on “Seks ve Giallo: AŞKA SUSAYANLAR (1972)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir