Konuk Yazar: Aslı Günel’den Yıkılmayan Adam

 Yikilmayan Adam Ana Banner
Merhaba
Blog içeriğini oluşturmaya başladığımız ilk günden beri yeşilçam üzerine kaynak oluşturma adına özgün yazılara ve özgün yazılarını paylaşmak isteyen herkese sitemiz içerisinde yer vermeye çabalıyoruz. Bizim için her yeni yazar çok önemli her farklı paylaşım değerli.Geçen yıl yayınladığımız Aslı Güncel‘in Fanzinci.com sitesi içerisinde yayınlanmış bir Yıkılmayan Adam yazısına yer vermiştik, yazıyı yeni adresimizde de paylaşıyoruz. Öteki Sinema’dan Masis’e de ayrıca teşekkür etmek isteriz. Sitemizdeki diğer Yıkılmayan Adam yazısı ise BURADA.

YIKILMAYAN ADAM 

Yazan: Aslı Günel

Bu aralar (son zamanlarda sık sık olduğu gibi) tadım tuzum benden uzakta.Hal böyle olunca ne okuduğum kitaba konsantre olabiliyorum ne de adam akıllı oturup bir film izleyebiliyorum. Sohbet yeteneğim zaten en alt seviyelerde. Böyle hissettiğimde benim tek kurtarıcım eski Türk filmleri oluyor.
Dua ediyorum televizyonda bir şeye rastlayayım diye. Geçenlerde Dünyayı Kurtaran Adam bir hafta sonumu kurtarmıştı, bu hafta sonum ise Yıkılmayan Adam sayesinde biraz olsun çekilir hale geldi.

Yıkılmayan Adam benim zor gün dostum! Bundan birkaç yıl önce arkadaş tavsiyesiyle internette bazı sahnelerini izlediğim, o ilk anda absürd gelen yaratıcılığıyla ve sosyalist (!) replikleriyle beni benden alan bu klasik, bilgisayarımın nadide dosyalarından. Ne zaman bunalsam kendimi Cüneyt Arkın’ın canlandırdığı güçlü kuvvetli adil emekçi yıkılmaz karakter ÇAKIR’ın kollarına bırakıyorum. Gün, tanımayan herkesi Çakır’la tanıştırma günüdür dostlar.

Fragmanı:

Doğumu dahi yıkıma sebep olan Çakır, film boyunca annesinin katili olan dayısının peşinde koşturur durur ve bu arada hepimize de sosyalizmin inceliklerini çeşitli replikler ve hatta arka planda sürekli gördüğümüz devrimci sloganlarla damardan dayar. Filmin temel özeti bu. Ha, elbette zengin ve sersem güzel bir kız vardır ve Çakır da kendince mert bir aşka adım atar esas kızla ancak esas kızın babasının araya girmesi nedeniyle aşkı da mutlu sona kavuşmaz…

Buraya kadar anlatılanlarla klasik Türk filmi kıvamını yakalamak kolay. Ama o kadar değil! Lise yıllarıma denk gelen mesaj kaygılı “sanat” filmlerini konu dışı bırakacak olursak, Yıkılmayan Adam seyrettiğim sosyal mesaj içeren nadir Yeşilçam filmlerinden. Film boyunca bir sembolizm, bir sembolizm görmeyin gitsin! Gazete kupürleri ve manşetlerle yıllar boyu Türkiye’nin neler görüp geçirdiğini izlerken Çakır’ın (o okuma isteğiyle dolu mert temiz çocukcağızın) mahpus damlarında nasıl sertleşmek zorunda kaldığını, intikam; namus için bir ömür bilendiğini, “hayat üniversitesinin arka kapısından tekme ile mezun edilmesi” ile birlikte ne kabadayı ama nasıl da adil bir adam olduğunu takip ediyor ve günümüze (1977) geliyoruz. Ve orada hikaye başlıyor. Artık Çakır hayata, ezenlere, sömürenlere karşı YIKILMAYAN ADAM olmuştur… Aç kalır, vurulur, belki ölür, ama yıkılmaz!

yikilmayan adam sinematik 009
Döverim Ülen

Aşk, dürüstlük, sadakat, halk, kapital, kan, intikam… Ne ararsanız var. Üstelik THE GODFATHER’ın film müziğiyle…

Filmi izlerken aralıklarla kopup gidebiliyorsunuz zira filmin önceliği sinema yapmak değil mesaj vermek, halkı sosyalizmle tanıştırmak. Bu nedenle zaman zaman birden sahne değişip alakasız bir direniş hikayesinin ortasına düştüğünüzde, ya da halk ile sermaye arasındaki – mevcut sahne ile görece alakasız – bir konuşmanın başladığını gördüğünüzde yadırgamayacaksınız, bırakacaksınız kendinizi ve akacak gidecek film. Her sahne bir mesaj, her sahne bir tokat… Ve derken film biter, Çakır ölür. Ama ayakta… Yıkılmadan… Çünkü o… YIKILMAYAN ADAM‘dır…

Spoiler vermiş olmam ve öncesinde uyarmamam kimsenin canını sıkmasın, filmden alacağınız tadın asla değişmeyeceğinin kesin garantisini veriyorum!

Yikilmayan AdamBitirmeden, filmden bazı gözde replikler:
Çakır : Kendini Hiroşima’da bulabilir misin? Özgürlük adına kendini yakan Vietnamlının et kokusunu duyabilir misin? Okullarda vurulan gençlerin kanlı elbiselerini giyebilir misin? Filistin’deki kurtuluş savaşçısı gerillaların fişeklerini kuşanabilir misin? Beni barış içinde, çıkar düşünmeden sevebilir misin? 
Fatoş : Kafamı karıştırdın.

Fatoş : Beni aldatır mısın ?
Çakır : Daha güzelini bulursam aldatırım.
Fatoş : Aldat, hakkındır.

Çakır : Kara günleri kahraman omuzlarında taşıyarak bu ak günlere erdiren bir gaziye nasıl sataşırsınız? Bir istiklal madalyasının süslediği bir ihtiyar savaşçıyla nasıl alay edersiniz ülen? 
Lümpen adam : Sen hangi şarkıyı söylüyorsun haa? (gülüşmeler, kahkahalar) 
Çakır : Çıkın gidin burdan, döverim seni, hepinizi döverim ülen. 
Lümpen adam : Döversin demek? Biz çok dayak attık senin gibi vatan namus natali kambus diyenlere (bu arada bir diğeri gelip kulağına birşeyler söyler ve bizim lümpenin ifadesi değişir) Buradan gidiyoruz arkadaşlar ama bir gün görüşeceğiz. 
Çakır: Tankla, topla falan beklerim. Uçakla, ağır sanayi hamlenizle falan.

NOT1 : Cüneyt Arkın ve can verdiği karakterler mutlaka derinlemesine incelenmeli diye düşünenlerdenim. Bu toplumun yapısına dair hazine değerinde bilgiler edinecektir sosyologlar. Ayrıca, sanıyorsanız ki ben filmle dalga geçiyorum: asla!! 1977 yılında cesur bir girişim, denemişler işte kendilerince… Mesaj verebilmek için işin sinematografik kısımları feda edilmiş, o kadar. İzleyin işte, enteresan bir yapım. 1980‘lerde bu filmi çekenler hakkında “komünizm propagandası yaptıkları” gerekçesiyle dava da açılmış. Ve bu da bir kült film olmuş…

NOT2 : Aslında bu yazımın büyükçe bir kısmı daha önceden kendi blogum için yazdığım bir yazıdan taşındı ve bazı eklemeler yapıldı sadece. Ama günün anlam ve ehemmiyeti açısından (evet, ben bu satırları yazarken günlerden 1 Mayıs) bir kez daha paylaşmanın sakıncalı olmayacağını düşündüm.

NOT3 : BTK’nın yasaklı kelimeleri konusunda neler düşündüğümü toparlayabilseydim çok “cici” bir yazı yazacaktım ama psikosomatik lobotomik belirtiler göstererek kendimden uzaklarda dolanıyorum bu aralar, bu nedenle girişemiyorum kendilerine layık oldukları gibi!

NOT4 : Taksim ne güzeldi bugün! Grup Yorum ne güzeldi. Ben evdeydim. Çav Bella’ya girdikleri anda tüylerim diken diken oldu. Bu demektir ki hala bir umut var benim için. Hala bir romantizm taşıyorum kanımda. Demek ki o kadar da kaybetmemişim kendimi.

yikilmayan adam 26 link banner

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir