Cengiz Semercioğlu’ndan müthiş!!! Yeşilçam Hollywood karşılaştırması

Cengiz-Semercioğlu-Resimleri
Yazımızı okuduktan sonra da böyle gülebilecek mi? 🙂

31 Mayıs‘ı 1 Haziran’ı bağlayan gece, polisin neden inatla bu kadar çok biber gazı attığını anlayamayan büyük bir kalabalık Beyoğlu’nda toplanmıştı. Her açıdan baktığımızda pasif olarak nitelendireceğimiz bir kalabalığa karşı yapılan bu müdahele ülkemin pek çok aydın insanını sokağa dökmüştü. Biraz merak, biraz da farklı açıdan ne lup bittiğini anlamak için Cihangir tarafına gittim.

Velhasıl biber gazları fişekleri havada uçurken Cihangir kahvesinin karşısında solda bir kafenin önünde buldum kendimi. Şimdi pantalonunun rengini tam hatırlamıyorum ama sanırım yeşil pantalonu ile kafede oturmuş ve etrafında o kadar olay olurken kendini soyutlamayı başarabilmiş birisi vardı. Biraz daha yaklaştım elindeki laptop’a yazarken arada durup etrafına bakmayan bu adamı 10 dakika kadar inceledim. Sonra etraftan geçen birisine “yahu bu adamı ben biryerden tanıyorum, oyuncu mu” diye soruverdim. Cengiz Semercioğlu olduğunu söyledi arkadaşımız. O gün kendisi ile  tanışmış oldum. Etrafında savaş kopuyorken o önündeki laptop’a konsantre olabiliyordu. biraz daha yazarımızı inceledim, hatta kafenin yakınına gittim. Ne yalan söyliyeyim bütün bunlar olurken orada bu şekilde oturuyor olmasına hayran kaldım. Etrafta olan bunca şeye rağmen bunu başarmak zor zanaat.

Sonra Alman Hastenesi, Sıraselvilere doğru yürüdüm. Orada biber gazı atılırken durmaya devam edenler arasında Leyla ile Mecnun oyuncuları vardı. O gün dizinin yayından kaldıralacağını anlamıştım zaten. Bir süre sonra geriye doğru geldiğim yere döndüm ve Cengiz Semercioğlu orada hala laptop’unun başında aynı şekilde oturuyordu.

Yani anladım ki magazin basınımız yeni bir fenomen kazanıyor. Kendi paralel evreninde yazıları yazacak ve önceden bilgilenmeden konulara el atabilecek bir kalem.

Sinematik Yeşilçam ile yolunun kesişmesi ise Emmy ödül törenleri üzerine yaptığı şu müthiş! liste ile gerçekleşti:

Yeşilçam’la Hollywood arasında 10 fark…

Sadece 10 tane mi yüzlerce fark sayarım demeyin hemen, benim son Emmy’den sonra gördüklerim şunlar. Not: Yeşilçam dediğime bakmayın, kastettiğim bizim dizi sektörüdür.

1- Yeşilçam’da kompleks var, Hollywood’da kendine güven…
2- Yeşilçam kendini kasar, Hollywood olabildiğince rahattır…
3- Yeşilçam organizasyon yapamaz, Hollywood kralını yapar…
4- Yeşilçam’da oyuncular sunuculuk yapamaz, Hollywood’da her oyuncu sunucudur…
5- Yeşilçam somurtkandır, Hollywood güler yüzlü…
6- Yeşilçam’da oyuncular büyüleri bozulacak diye TV’ye çıkmaya korkar, Hollywood’da oyuncular katıldıkları programda şovu uçurur…
7- Hollywood’da asgari oyuncunun şarkı söyleme ve dans edebilme yeteneği vardır, Yeşilçam’da ara ki bulasın…
8- Yeşilçam’ın burnu kaf dağındadır, Hollywood’un yerlerde…
9- Yeşilçam’dan oyuncu Hollywood’a gidemez, Hollywood’dan oyuncu istediği zaman Yeşilçam’a alkışlarla gelir.
10- Bu yüzden Yeşilçam yereldir, Hollywood evrensel…

(Cengiz Semercioğlu Emmy’den bildiriyor)

“Ah dedim” okurken. 31 Mayıs gecesi Cihangir aklıma geldi. Çok şaşırmadım yine de bu listeye bakmamın ana sebebi Yeşilçam‘la Hollywood‘u kıyaslayan başlık idi. Giriş kısmında dizi sektörünü kastettiğini yazmış ama sonuçta pek çok kişi dizi sektörünün Yeşilçam’ın devamı olduğunu savunuyor o yüzden birbirinden ayırmak zor. Benim anlamadığım bir nokta var bu karşılaştırmanın amacı ne idi? Özeleştiri mi yoksa kişisel bir analiz mi?

IMG_2461
Survivor’daki 10 fark nedir peki?

Bu ülkede oldum olası iki noktayı çok itici bulurum. Bunlardan birisi batıyı özentili bir şekilde çok övenler ile batıyı reddedip bu ülkeyi sadece doğulu olarak ele alanlar. Burada Cengiz Semercioğlu hollywood’tan babam çıksa yerim misali bir karşılaştırmayı neyi düşünerek yaptığını kendisini tanımadığım için bilemedim. Ama beni rahatsız etti.

Biz zaten 80lerde ve 90larda sinemasını aşağılama ve özellikle Hollywood’u herşeyden üstte görme zorlamaları ile büyüdük.  Yani anlayacağınız alışığız bu hep kendine vurmaya. Herşey mükemmel mi yurdum da? Tabi değil 10 sayfalık sorunlar listesi yaparım,  genellikle festivallerde ödül almaya kot pantalon ile çıkılması, 90 dakikalık diziler, statik dizilerimiz, senaryo kısırlığı ve abartılan oyunculuklar… Bir de yeri gelmişken eleştireyimbizdeki Hollywood çakması kırmızı halı konspetini de pek anlamam.  Ama işte  “bu beyazdır o da siyah” listelerini anlamıyorum. En kötü ve en kısır dönemind eHollywood’a bu methiyeler neden?

Listeye gelecek olursak, Yeşilçam somurtkandır maddesi bayağı komiğime gitti, toplu olarak somurtalım demişler heralde. TV’ye çıkma konusuna gelirsek hangi kanalda ise o dizi, o kanalın televolesinde az sonralar eşiliğinde çıkan diziler aklıma geliyor ve soruyorum, Cengiz Bey siz tv eleştirmenisiniz hiç televole izlemediniz mi?. Bu arada Hollywood starlarının o tv show’una katılmak için aldığı ücretlerden haberdar değil sanırım. Sunuculuk olayı pek anlayamadığım birşey ama dans ve sunuculuk gibi meziyetler şov dünyası diye adlandırılan bir sektör içerisinde normal karşılanmalıdır orada acımasızlığın dozu arttırılmış.

Ama gelelim 9. maddeye. Hollywood‘a oyuncu gidememesin çok sorunlu, öyle “ben Amerika hayranıyım”, “kendi ülkemi tanımıyorum” ile pek geçiştirilemeyecek bir durum. Uzun süre pek çok oyuncumuz Yeşilçam‘dan Hollywood‘a gitmeye çalışmıştı ancak ana sorun dil engeli ve Hollywood’un çarkları idi. Gerçi bir Turhan Bey vardı… Böyle birşeyi bir gazetecinin yazması hem de gazetesi tarafından Emmy’i izlemek için gönderilmiş birisinin yazması belki günümüz Türk medyası için garip değil ama ayıplanması gereken bir durum. Bunu kalkıp yerel olunmasına bağlanması ise sanırım “bir tv ve sinema eleştirmeni Ne Yazmamalı” olarak okullarda okutulmalıdır. Burada Cengiz Semercioğlu‘nu tanımam etmem ama birazcık araştıma yapmıyorsak, kendimize gazeteci diyemeyiz diye düşünüyorum..

Velhasıl ne Yeşilçam dönemini tanımayan, ne  de Hollywood şartlarını bilen, bence gereğinden fazla acımasız ve kendi sinemasına yabancı bir yaklaşımın böylesine bir listeye imza atmış olması sanırım basın tarihimiz deki yerini alacaktır… veya 2 gün sonra unutulup gidecek. Ben kimsenin eleştireceğini sanmıyorum.

Erkut abi cengiz semercioglu

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir