Aykut Emrel Akalın, Sinematik Yeşilçam sitesinin en uzun zamandır devam eden yazı/resim serisinin baş mimarlarınından birisi. 5 yıl önce filmlerden yakaladığı karelere Sinematik’te yer vermek istediğimi söylediğim zaman Emrel kabul etmiş ve Film karelerinde yeşilçam maceramız o zaman başlamıştı. 38 bölüm devem eden bu seri blogspottaki adresimizde 2 yıl boyunca çeşitli zaman aralıklarında yayınlandı ve ağırlıklı olarak Aykut Emrel’in yakaladığı karelere yer verdik.
Yeni adresimize geçiş yaptığımızda daha önce yayınlanmış kareleri yeniden düzenleyerek sunmaya başladık ve bu hafta 52.sine yer verdiğimiz film karelerinde Yeşilçam daha düzenli bir şekilde sunuldu. Her ileti de en az 5 kareye yer verdiğimiz film karelerinde yeşilçamı 2014 yılında da devam ettireceğiz. Bun istifade yeni yıl ve 52. bölümü bahane ederek Film Karelerinde Yeşilçam‘da ağırlıklı olarak karelerine yer verdiğimiz Aykut Emrel ile mini bir söyleşi yaptık.
Öncelikle bu kadar yıldır paylaştığın kareler için sana teşekkür etmek içinde fırsat oldu bu sohbet. Filmlerden kare yakalamak belki çok zor bir olay değil ancak senin yakaladığın karelerin içerisinde oldukça fazla detay barındırması ve bir fotoğrafçı gibi olaya yaklaşmanın yanı sıra yakaladığın karelerin altına yazdıkların da konuyu hem iliginç hemde eğitsel kılıyor. Kareleri yakalarken belirlediğin kıstaslar var mı?
Merhaba, Utku’cum bende bana bu değerli Sinematik Yeşilçam sayfasında yer verdiğin için çok teşekkür ediyorum. Öncelikle şunu söylemem gerekir aldığım o karelerin baş mimarı görüntü yönetmenleri, o isimsiz kahramanların karelerini dikkatli bir izleyici olarak yakalamaya çalışıyorum. kareleri yakalarken önceden bir kıstas belirlemiyorum fakat zamanla yakaladığım kareler istemeden kıstasları oluşturmuş oluyor. Bu yakaladığım kareler genelde oyuncuların bakışları ve mimikleri başta olmak üzere kare içinde gözden kaçan detaylar bunlar bir obje veya manzara görüntüleri yada film karesinde laboratuvar işlemleri sırasında filmin üzerine düşen bir iplik parçası veya bir arı olabiliyor. Normalde tüm bunlar filmi izleyenler tarafından da görülebilir fakat bu saydığım detaylar saniye hatta çoğunlukla salise olarak görüldüğü için birçok izleyici bunu görememektedir (özellikle tv izleyicisi) bir yeşilçam filmi bana göre mahzende unutulmuş içi eşya dolu bir sandık gibi geliyor dikkatli izlediğinizde içinde müzikler, sözler, şarkılar ve eski istanbul veya buna benzer nostaljik manzaralar barındıran bir bilgi ve belge kaynağıdır. Ben sadece kareleri değil müzikleri ve filmin dublaj kadrosu gibi unsurlarıda inceliyorum. normalde 90 dakikalık bir filmi bazen duraklatarak veya geri alarak izlediğim için 2 saatte bitirebiliyorum.
Görüntü yakalamak için hangi programları tavsiye edersin? Özellikle filme yapışmış iplik boya gibi ayrıntıalrı da çok güzel yakalıyorsun tamamen şans mı yoksa bazen bilerek bunları aradığın da oluyor mu? Yakaladığın karelerden yola çıkarak araştırdığın isimler oldu mu?
Filmlerden kare alırken yazılımdan önce donanım daha öncelikli bir konu, özel bir yazılım kullanmıyorum. Türk filmlerini tv’den izlemeyi tercih ederim. Uydu alıcısı ile yaptığım otomatik kayıt özelliği ile gün içinde çeşitli kanallarda yayınlanmış filmi kayıt ettikten sonra müsait olduğum bir saatte oturup filmi izlemeye başlarım uydu alıcısı ile bilgisayar arasında bağlantı yaptığım için filmi normal uydu alıcısı kumandasından izlerken (kayıt ettiğim filmleri uydu alıcısının usb bağlantısındaki harddisk’den izliyorum) ilgimi çeken bir sahne olduğunda o sahneyi veya kareyi hemen pc başına geçerek uydu alıcısı ve pc arasındaki kablo bağlantısı sayesinde pc’ye aktarıyorum. Özellikle kare alırken araştırdığım biri yok fakat kare’de görüntüsünü aldığım kişiyi zaten daha önce bildiğim için yani kamera arkası çalışanlarından biri olduğunu bilerek yakalıyorum. (genelde kamera arkası çalışanları da filmlerde çok kısa rol alırlar fakat seyirci onları tanımadığı için çoğu kişi bunu bilmez) karelerdeki iplik boya gibi detayları özellikle aramıyorum yani izlerken özellikle bir konu belirlemiyorum ne çıkarsa bahtıma diyorum
Sence en iyi resim veren 3 oyuncu kimler?
En iyi resim veren 3 kişi dediğimizde aklıma ilk gelen kişi Cüneyt Arkın sonra Türkan Şoray ve Ali Şen diyebilirim
Emrel’in yakaladığı bir detayın videosu:
Dikkat ettim restore edilmiş filmlerden fazla görüntü yakalamıyorsun HD olarak yapılmış filmler adına ortaya konulan ileri beğenmedin mi?
Restore edilmiş filmleri beğenmemek olur çok iyi renkli pırıl pırıl duruyorlar ilk günki gibiler pek denk gelmiyorum umarım en kısa zamanda izler ve detayları Sinematik’de paylaşırız.
Son olarak…Yakaladıkların üzerine bir emek harcıyorsun ama yakaladıklarının içerisinde daha çok beğendiğin kareler vardır elbette
Vallahi ukalalık etmiş olmayayım hepside güzel zaten ilginç olmasa paylaşmazdım ama bazı karelerde beğendiğim oyuncuların kareleri de var onlarında güzel bir duruşunu yakalamaya çalışıyorum ama en ilginç kare dersen üzerinde ölü arı bulunan kare favorim.
Benim içinse yakaladığın Genç Fikret Hakan ve Münir Özkul ile bağıran Turgut Özatay kareleri paha biçilmez. Emrel emeğine sağlık, sana tekrar teşekkürler ve iyi yıllar ..
Söyleşiyi yapan: Utku Uluer
“Derya gülü” adlı filmde bir arı laboratuvar işlemleri sırasında negatif üzerinde ölmüş. bu fotoyu mutlaka saklamamız gerek… Youtube’daki filmde bu arı ölüsü görünmüyor. Bu filmin jeneriğide farklı, ikiside orjinal jenerik fakat farklı basılmış.
