YEŞİLÇAM’DA SARIŞININ ADI : Filiz Akın

FILIZ AKIN BANNER 1 Filiz Akın için bir yazı yazacak son insan ben olmalıyım diye düşünüyorum. En sevdiğim yıldız olan Fatma Girik için değilde Filiz Akın için yazmam biraz tuhaf. Üstelik ısmarlama bir yazıda değil bu  yani ben istedim Filiz Akın için yazmayı… Hayranı olmadığım için onu göklere çıkarmam ve hakkaniyetli biri olduğum içinde yerden yere vurmam diye düşündüm. Bir de şu “dört yapraklı yonca” hikayesinin aslını kendimce anlatırım diye düşündüm yazmaya koyuldum.

FILIZ AKIN  2Biliyorsunuz yapraklar hep üç yoncalıdır ve dördünçü yaprak okuma kitaplarımızdaki dört yapraklı yoncadan başkasını yemeyen tavşan yavrusunun öyküsünü getirir aklıma. Anne tavşan bakarlar ki yavru açlıktan ölecek bunun üzerine kardeşleri üç yapraklı yoncaları toplar anneleride bu yoncalara kendi sütü ile bir yaprak daha ilave edermiş. İşte Filiz‘in Yeşilçamdaki konumuda bana bu yapıştırma yaprağın hikayesi gibi gelir çünkü Filiz diğerleri gibi özveri sahibi değildir. Sinema için ölmez, sinema için bir şeyler yapmanın derdinde de değildir. Hatta sinemaya girişi bile isteyerek değildir. O okumak ve iç mimar olmak istemektedir ama kader onu ailevi nedenlerden devam zorunluluğu olmayan dil-tarih arkeoloji bölümüne yazılmak zorunda bırakır. Bir yandan da annesi ve kendisinden oluşan aileye katkı için Kızılay‘da Tatoni havayollarında çalışmaya başlar.

Aynı günlerde bir arkadaşının annesinin ısrarı ile dönemin etkili Sinema Mecmuası Artist‘in açtığı yarışmaya katılır. Fotoğrafının yanına güzel bir mektup döşeyerek çünkü Filiz kültürlü bir kızdır ve mektubundan da bunu anlamak mümkündür. Değerli Artist Mecmuası yönetiçilerinin bu mektuptan etkilenmediklerini söylemek yanlış olur. Filiz onlara gençlerin sinemadan ne bekledikleri, nasıl filmler istedikleri konusunda bazı tiyolar verir, yıllar sonra bir defa şöyle der “Sanıyorum birinci seçilmemde mektubun etkisi büyüktü.

Birinci olmuştur olmasına ama oyuncu olmaya hiç niyeti yoktur. Hatta eline yarışmadan önce bir sahne oyununda oynama şansı bile geçmiştir. Bu oyun Semih Sergen‘in yönettiği “Miras” oyunudur ama tek düşüncesi ODTÜ ‘yü kazanmak olan Filiz ilk okuma provasında heyacanlanır ikinci gidişinde ise yapamayacağını söyleyerek oyundan ayrılır. Ama Artist Mecmuası yöneticileri Göksel Arsoy‘unda ısrarı ile Filiz’in peşini bırakmak niyetinde değildir çünkü Göksel Arsoy o günlerde ideal çifti oluşturduğu Belgin Doruk‘la yollarını ayırmıştır ve kendine yeni bir partner aramaktadır. Aradığı ortağı da Artist‘in yarışmasında bulmuştur Filiz Akın‘dır bu kızın adı. Hatta elçi olarak Ankara‘ya gidenlerden biride Göksel Arsoy‘un menejeri Vecdi Benerli‘dir ama Filiz korkmakta çekinmektedir.

FILIZ AKIN  4Ona film çekme şartı olmadan İstanbul‘a gelmesi, setlere bakması ve yine istemezse geri dönmesi teklif edilir. Filiz kabul eder ve Yeşilçam ile bu şekilde tanışır. Filiz’in düşündüğü Yeşilçam‘da ortam bayağı bir laubalidir, kimin eli kimin cebinde belli değildir ve mazallah babasız bir kızın başına ne geleceği belli değildir ama şansa bakın ilk ziyaret ettiği set disiplini ve iş ahlakı ile ünlü Ayhan Işık‘ın ve ilerde yerini alacağı Semra Sar‘ın oynadığı bir filme aittir. Filiz setteki durumu ve konuyu beğenir ve ilk filmini Memduh Ün‘ün yönetiminde Göksel Arsoy‘la birlikte çekmeye başlar.

Arka arkaya Yeşiçam‘ın önemli yönetmenlerinin önemsiz pek çok filminde oynamaya başlar. Yeşilçam‘a enikonu alışmıştır ama hala bir yıldız değildir ilerki yıllarda Türk Sinemasının avrupai ilk yıldızıydı denecektir kendisine ama bu doğru değildir. Ondan önce bir Çolpan İlhan vardır .o daha çok aynı dönemin oyuncusu Semra Sar‘a benzer .ikisi aynı kulvardadır . Hollywood sisteminde her büyük stüdyonun bir şarışın bombası, bir esmeri, bir kızılı, bir meşum kadını, bir masum kızı mutlaka vardır. Aynı şey Yeşilçam içinde geçerlidir tabi Yeşilçam‘da stüdyolar olmadığından bu kural başka türlü işler, örneğin birbirinin benzeri iki yıldızdan biri mutlaka harcanır.

Semra yarışta Filiz’den daha iyidir üstelik yeteneklidir de ama disiplinsizdir. Filiz ise sempatikliği ile dönemin magazincilerinin sevgisini kazanmıştır ama esas gönlünü kazanması gereken seyirciler ona pek ısınamamıştır. Halbuki özel yaşamı ile yerden yere vurulan ve basında kötülenen Türkan Şoray seyircilerin bir tanecik kara kızıdır. Filiz’in zaten Türkan Şoray‘ın yada başka birinin yerini almaya gücü yetmeyeceği gibi pek niyetide yoktur. O günleri şöyle anlatır: ”- …… ben hep en iyiyi yapmak istiyordum,birinçiliğe oynamak .kendi dahilimde . sonunda birinçi değil de üçünçü oluyordum,örneğin .o noktayı da birinçiliğe oynadığım için yakalıyordum

”…..ben sinemaya girdiğim sırada bir grup seyircide Avrupalılaşma, Avrupa’ya özenme modası başlamıştı .bu seyirci benimle ilgilendi .bir avantaj olabilirdi ama kullanamadım . Artist Mecmuası’ na yazdığım yazılarda ve yaptığım röportajlarda çizdiğim tip, konuşma tarzım onları yakalamıştı tabi fiziğim de buna karşın, tipik yeşilçam filmleri yapıyordum velhasıl, bu avantajı kullanamadım

FILIZ AKIN  6Filiz sinemadaki en önemli rolünü meslek yaşamının ikinçi yılında oynar. Gurbet Kuşları filmindeki olumlu burjuva kızı rolüdür bu. Yinede o beklenen çıkışı bir filmle değilde bir evlilikle yapar. 22 şubat tarihli Ses Dergisi Türker İnanoğlu ve Filiz Akın‘ın nişanını yıllar önceki bir artist -prodüktör birleşmesini hatırlattığını şöyle yazar: ” ümit edilir ki Türker İnanoğlu‘nun Erler filmi de, Filiz Akın gibi bir kabiliyetin desteği ile şöhretini arttırır ve Belgin Doruk, Özdemir Birsel evlenmesinin Birsel filme kazandırdığı maddi manevi avantajları oda kendine sağlar

Burda kısa bir parantez açmakta fayda var. Ses dergisi gerçektende çok iyi bir noktaya bilerek yada bilmeyerek parmak basmıştır. Gerçi o yıllarda söylenmez dile getirilmez ama Özdemir Birsel Belgin’i sömürmekte filmlerinde para vermeden oynatmakta manevi olarak ezmektedir ve Filiz Akın‘ın başına gelecek olanda budur . Bir yapımcının eşi olmak Filiz’e hiç bir ayrıcalık tanımaz hatta giderek önüne ket çeker ve diğer taraftan artık rol beklemek gibi bir derdi olmayacak sinemayı bırakacağı 1975 yılına kadar sayıca en fazla film çeviren kadın başrol oyuncularından biri olacaktır.

Artık zorlama olarak oda diğer üç büyük kadın yıldızın yanına bir çeşni olarak eklenir ama Türkan ‘ın ardında ” yap ben ardındayım ,gerekirse beğenmediğin filmin negatiflerini alıp yakarım ”diyen bir Rüçhan Adlı, Hülya’nın sırtını dayadığı ve kaliteli filmler yapmak için masraftan kaçınmayan bir Erman Film, Fatma’nın ise her sözünün emir sayıldığı bir Uğur Film vardır. Ne yazık ki Filiz ‘in ardındaysa sanat filmleriyle hiç işi olmayan bir Erler film vardır. Filiz, Türker İnanoğlu ile evlenir ve şirketi Erler filmin kadın oyuncusu olur. Erkek starlar ondan önce gelmekte ve aynı rolleri değişik mekan ve kostümler ile tekrar tekrar oynamaktadır.

Ticari sinemanın yapıldığı bir şirkette bir filmin yapım aşamasına karışamamakta fikir verememektedir halbuki bunu istemektedir ama Türker Bey işlerine karışılmasından hoşlanmaz. Patronun eşi olmak Filiz’e hiç bir ayrıcalık tanımadığı gibi onu diğer yapımcıların yapmak istediği iyi filmlerden de uzak tutmaktadır ama biri inatçı çıkar…

UMUTSUZLAR 44O birisi Yılmaz Güney’dir. Yılmaz Güney yeni yapacağı film için kadın oyuncu olarak Filiz Akın‘ı ister ve der ki ‘ bu senaryoyu ancak Filiz Akın oynarsa çekerim ”. Filmin yapımcısı Akün Film‘in sahibi İrfan Ünal Türker İnanoğlu‘nun sevdiği bir aile dostudur. İş dışında da birlikte geçirdikleri zamanları vardır. Bu dostluğa güvenerek İrfan Ünal, Türker İnanoğlu‘na teklif götürür. Filiz Akın ise aklına koymuştur bu filmde eşi muhalefet etse de oynayacaktır Türker İnanoğlu razı değildir ama eşinin ilk defa kararlı olduğunu görmüş ve onu caydırmak için o sırada çevireceği küçük sevgilim filmini bahane ederek iki filmde birden oynayıp yorulmasını istemediğini söylesede Filiz’i fikrinden vazgeçirememiştir.

Yılmaz Güney‘in ısrarları ve Filiz Akın‘ın kararlılığı ile rol Filiz’indir ve Umutsuzlar Filiz’in en iyi oyununu verdiği filmdir. Filiz Akın, Yılmaz Güney‘i ve umutsuzlardaki rolünü kısaca anlatır. Yılmaz Güney beni istemiş bu rolde kara kaşım kara gözüm için değil tabi  herhalde o rolde tipime uyan bir şey yakalamıştı . Bir de benim seyircimle de karşılaşacaktı:

”Sete ilk gittiğim gün büyük bir çekingenlik duydum bir sürü ödüllü oyuncu oturmuştu ve beni pek beğenmediklerini anlamıştım. Onların gözünde ben pekte sevimli görünmeyen bir burjuva temsilcisiydim. En kötü oynadığım sahneler o güne aittir ama çekingenlik devresi çabuk geçti. Yılmaz‘la çalışmak sizinde rolünüze bir içtenlik getiriyor ilk defa Umutsuzlar filminde doğal oynamayı ögrenmiştim kameraya arkamı dönüp oynayabiliyordum.

FILIZ AKIN  1Umutsuzlar‘ı çekerken bir yandan Küçük Sevgilim filmini çekiyordum sabaha kadar Küçük Sevgilim‘de çalışıyor, sabah eve koşup bir duş alıyor ve bavullara giysilerimi doldurduktan sonra çünkü ön hazırlık yapılmamıştı Umutsuzlar için ve ne giyeceğimi bilmiyordum Umutsuzlar’ın setine gidiyordum. Bütün gece çalıştığım halde o kadar dinçtim ki settekiler ”ohhh ne güzel uyumuşsun pırıl pırılsın” diyorlardı.

Umutsuzlar’ın ertesinde utanç filminde de başrolde Filiz Akın vardır ve yavaş yavaş sinemaya ısınmaktadır ki önce eşinden sonrada Yeşilçam‘dan ayrılır Filiz Akın hayatınının bundan sonraki dönemi ise biz sinemaseverleri pek ilgilendirmez. Sahneye çıkar, uzun yıllar Paris‘te yaşar ve Paris‘e ikinci defa Türkiye‘nin Paris sefiresi olarak döner. Kamera ile ise uzun yıllar sonra 1990 yılında geçmiş “Bahar Mimazoları” isimli TRT dizisi ile dönüş yapar .

Hep yönetmenlik yapmak ister ama bu mümkün olmaz en kıskandığı ve keşke ben oynasam dediği rol Dönüş‘tür aynı hikayeyi yada bir benzerini ama şehirde geçen bir versiyonunu yapmayı hep ister Dönüş‘ün adı kısa bir süre için Susuz Yaz‘daki bahar için düşünülmüştür Türker İnanoğlu ile sadece bir tek rol için sürtüşmüştür oda bir başka oyuncuya verilecek olan (yıllar sonra Türkan Şoray olduğu söylendi) Ankara Ekspresi filmindeki Hilda rolüdür.

 

Sinematik Yeşilçam için yazan: Suzan Yılmaz (Çokşeybilenkız) 2014

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir