Cem Yılmaz – Pek Yakında (2014)

PEK YAKINDA cem yılmaz banner

Cem Yılmaz matruşka bebeği gibi biri bence! Hani tam meziyetlerine alıştığınıza inanıyorsunuz hooop içinden bambaşka bir yetenek daha çıkıyor! Yıllarca, kendisinin de gırla, kinayeyle takıldığı “komedyen kimliğine” alıştığımızı sandığımız bir anda; kamera önündeki yetkinliğini kanıtlamakla kalmadı, ne kadar dikkatli bir izleyici olduğunun ve içinde ne kadar büyük bir sinema aşkı taşıdığının da uygulamalı tarifini koydu önümüze defalarca! Bütün bunlar olurken onun müzik ile olan münasebetini keşfetmemiz de uzun sürmedi elbette!

Süreç içerisinde Cem Yılmaz, etkilendiklerini, saygı duyduklarını ya da düpedüz görmek istediklerini perdeye aktarma konusunda, kendi kendini sinemacı ilan eden pek çok yönetmenden daha cesur davrandı. Bu gün sinemamızda yer yer küçümsenen nostaljik bir trend haline gelmeden önce yüzünü Yeşilçam’a çevirdi. Bu gün bazı sinema çevreleri tarafından inadına “ucuz” ve “komik” bulunan ne varsa perdeye taşımaktan da çekinmedi! Bu açıdan baktığımızda; hani son yıllarda adet olduğu üzere Cem Yılmaz filmlerini “komedi filmleri” ve “Hokkabaz gibi filmler” adı altında ikiye ayıran dostlarıma pek katılamıyorum. Totalde Cem Yılmaz, bir adım geriye gidip bakıldığında “izleyiciyle dost” bir sinema yapıyor ve ne yazık ki ülkemizde örneği giderek azalan kaliteli gişe filmlerine imza atıyor.

pekyakinda12

Pek Yakında, belki Cem Yılmaz’ın en iyi işi olmayabilir ama artık kendisini, bir sinemacı olarak kimseye kanıtlama gereği duymayacağının resmidir. Ayrıca Simon Pegg’li, Nick Frost’lu Edgar Wright tayfasıyla; Seth Rogen’lı, James Franco’lu Judd Apatow ekibinin kıvamını, Ozan güven, Zafer Algöz ve Özkan Uğur gibi önemli isimlerle ülkemizde tutturabilmiş olması da kendisinin bir başka meziyeti. Belki de bu ortak dokuyu yakalayabilmiş olması Cem Yılmaz’ın sinemasını “güldürenler” ve “ağır başlılar” adı altında ikiye ayırmamızın çok da doğru olmadığının kanıtı olabilir.
Cem Yılmaz’ın dördüncü kez kamera arkasına tek başına geçtiği Pek Yakında, korsan DVD’ci Zafer karakteri eşliğinde gezdiğimiz bir çeşit Yeşilçam müzesi gibi aslında! Tamam nitelikleri elbette ki tartışmaya fazlasıyla açık ama Pek Yakında için; “çöpünden”, başyapıtına kadar koca bir ülke sinemasının hem dününü hem de bu gününü geniş geniş kucaklaması açısından, Cem Yılmaz’ın sinemamızın 100. Yılına özel jesti demek hiç de abartı olmaz!

VİDEO-Cem-Yılmazın-Yeni-Filmi-PEK-YAKINDAnın-Fragmanını-İzle-3

Korsancı Zafer’in öyküsü “bir film çekeceğim ve hayatım değişecek!” masalı anlatıyor izleyiciye! Ailesini yeniden geri kazanabilmek için de sımsıkı bağlanıyor bu filme! Varını yokunu harcamaktan da çekinmiyor. Tıpkı Yeşilçam’ın erken dönemlerinde sinemaya sarılan emektarlar gibi… Tıpkı son yıllarda kendi filmini çekebilmek için bol sıfırlı senetlere imza atmak zorunda kalan; sanatın yüküne bir de borçlarını bindirerek, beyazperdede kendi filmini görmek isteyen yönetmenler gibi. Tabi Korsancı Zafer’in bu meşakkatli yolda en azından mutlu sona koşacağı belli!

Cem Yılmaz, yine birbirinden ilginç, iyi yazılmış ve oyuncuların meziyetleri sayesinde de çok daha keyifli hale gelmiş karakterler serpiştirmiş filmine! Her biri başlı başına bir öykü vadediyor bu karakterlerin. Arka plandaysa Yeşilçam emektarı “Ejder Abi”nin açık koleksiyon müzesi kıvamındaki evi! Öykünün bu detaylarla beslenen kıvamı o kadar yerinde ki, bir süre sonra takdir ettiğinizin hikâyenin kendisi mi, yoksa Yeşilçam’a dair filmin orasına burasında yerleştirilen boncuklar mı olduğunu sorgularken buluyorsunuz kendinizi!

pek-yakinda

Pek Yakında, ülkemiz coğrafyasından çıkan bilimkurgu ve avantür filmlerine meraklı olan kitleyi ensesinden yakalayacak, bununla birlikte Cem Yılmaz sinemasına dair olumlu eleştirilerini her daim Hokkabaz tarafında tutmakta ısrarlı izleyicilerle de tokalaşacak muhtemelen. Yani Pek Yakında, aslında Cem Yılmaz sinemasının her iki tarafıyla da fazlasıyla barışık! Yine de karşımızda duran film, öncülleri kadar iddialı değil. Tabi Cem Yılmaz’ın böyle bir iddiasının olup olmadığını da bilmiyoruz hani. Pek Yakında, her açıdan temiz, naif ve şüpheye mahal bırakmayacak derecede de samimi bir komedi – dram kırması…

Cem Yılmaz’ın son sinemasal macerasını özetleyecek olursak eğer, aslında kendine çizdiği rotanın Tarantino’nun yolculuğunda çok da büyük bir farkı yok! “Nasıl Yani!” Şöyle ki Yılmaz’ın perdeye aktardığı her sinemasal ürün, onun görmek istediği, içinde bulunduğu coğrafyada nedendir bilinmez bir şekilde tu kaka edilmiş, inadına “nostalji” etiketiyle mazide kalması istenmiş ve nedense her biri birer hata olarak görülmüş ne varsa üzerindeki tozu üfleyip koyuyor filmlerine. Bu filmde de görüldüğü gibi mesele belki de tüm bunların “parodisini” yapmaktan çok daha fazlası! Cem Yılmaz açık açık kişisel beğenilerinin vitrinini inşa ediyor her filmiyle! Seyirci olarak bizler de o vitrine bakmaya doyamıyoruz doğal olarak!

pek-yakinda-cem-yilmaz-2-filmloverss

Çok saygı duyduğu Yavuz Turgul sinemasından, kolay kolay vaz geçmek istemediği ZAZ kültürüne, Yeşilçam’ın tür filmlerinden, ara sıra perdeden izleyiciye göz kırpan çizgi roman estetiğine kadar hem avatürperestleri, hem Yeşilçam aşıklarını hem de Cem Yılmaz sevenleri rahatlıkla orta noktaya çekebilecek bir film Pek Yakında! Peki ya film içindeki film…

Şahikalar bu öykünün neresinde? En güzel yerinde tabi…

Sinematik Yeşilçam için yazan Fatih Yürür (2014)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir