Söyleşi – Yeşilçam’ın Üçte Biri: Oğuz Gözen

oguzgozen banner

Biliyorsunuz Türk Sinema Tarihi çok acaip bir serüvenden geçerek bugünlere geldi. Yaşanan muhtıralar, darbeler, sansür kurulları, yasaklar, imkansızlıklar derken kendi arşivine sahip olmayan bir sinema ortaya çıktı. 90lı yıllarla birlikte değişmeye başlayan sinemamızda sinema üzerine araştırmalarda değişmeye başladı. Özellikle son yıllarda sinemamız üzerine epey kitap yayınlandı. Hala kaynak sıkıntımız mevcut ve pek çok isim hakkında kısıtlı arşive sahibiz.

Bu eksiklik Sinematik Yeşilçam‘ın blog olma sebebi idi zaten. Biz de zaman içerisind egeliştik ve yeni insanlarla tanıştıkça daha fazla belgeye ulaşmaya başladık. Bu süreçte çoğu insanın özel bir araştırma olmaksızın ulaşamayacağı bazı belgelere, röportajlara ve makalelere de sitemzide yer vermeye çalışıyoruz. Bu konuda Çok Şey Bilen Kız Suzan Dilek gibi bir arşiv “canavarı”nında sitemizin bir parçası olması nedeniyel kendimizi şanslı hissediyoruz. Geçenlerde kaybettiğimiz Oğuz Gözen hakkında Ege Görgün‘ün yaptığı video söyleşi ve TSA dışında çok fazla bilgi internette yok. Suzan Yılmaz kendi arşivinde bulunan 1997 yılında radikal iki ekinde yayılanan Mehmet Atak imzalı Oğuz Gözen söyleşisini internet ortamına aktarmış. Oğuz Gözen adına arşive katkıda bulunmak için biz de yayınlıyoruz. Söyleşi 1997 tarihine ait olduğu için 148 film sayısı geçmektedir Oğuz Gözen bu sayının üzeirne en az 10 film daha eklemiştir.

22-temmuz- Oğuz Gözen

YEŞİLÇAM’IN ÜÇTE BİRİ

Yeşilçam’da üretilen filmlerin üçte birini çeken Oğuz Gözen çekim süresini 6-7 güne indirmiş. Yönetmenin tam 148 filmi var .
MEHMET ATAK
Son TÜRSAK yıllığına bakınca 1997 ‘de Yeşilçam’ın ürettiği 24 filmden 8’inin künyesinde yönetmen olarak Oğuz Gözen‘in adını görünce afalladım. Bugüne dek tek filmini bile görmemiştim ama adam tek başına yeşilçam’ın üçte biriydi. Künyelere biraz daha dikkatli bakınca ikinçi afallamayı da kastlarda yaşadım. Gözen’in Nur Topaloğlu, Uğur Şamlı, Güneş Olcay, Cem Suat, Ebru Gümüş, Ekrem Erkek gibi meçhul başrol oyuncuları vardı.
Akşamçı, Babama Maşallah, Bensiz beni yargılama, Bitmeyen bekleyiş, Dört yanım hüzün, Güneş ağlıyor, Yalnızlık şarkısı ve Yürek Yarası‘nın sinemalarda gösterilmediği aşikardı. Tv program dergilerinde de Gözen ismine rastlamıyordum. Peki bu filmlere kim, niçin para yatırıyordu, akibetleri neydi ? Gözen’e ulaşmak da hiç kolay olmadı, zira hiçbir mesleki kuruluşa üye değildi. Bereket ”belgesiz” yeşilçam’ın emektar muhtarı Agah Özgüç vardı….

gözen gömlekleriİtiraf etmek gerekir ki Oğuz bey beni hayli şaşırttı. Bir lümpen beklerken, karşımda düzgün türkçe ile konuşan, mürekkep yalamış mülayim bir adam buldum. Oğuz Gözen 1946 ‘da devrin ünlü markası Gözen Gömlekleri‘nin velihatı olarak istanbul’da doğar . Erenköy‘deki yazlıkları, filmcilere plato olarak kiralanan Kami Nazım‘ların ve Nejat Eczacıbaşı‘larının köşklerinin arasındadır . Yeşilçam‘ın yılda 300 filme vurduğu dönemler ,her gün bir set ve küçük Oğuz da müdavim seyirci. Bir çekim sonrası, ekibin peşi sıra Karacaahmet Mezarlığına gider ve çekim yapılacak mezardan gineş gider,ekip panikte ,iş stop edilecek. Küçük Oğuz , yönetmen Semih Evin‘in cekedini çeker ,yandaki mezarı gösterir ”bu aynısı sadece yazı farklı, kamerayı biraz aşağı kurup orda niye çekmiyorsunuz ?Semih Evinbu çocuk yönetmen olacak ”der .

ilk deneyimi tiyatroda ve oyuncu olarak .önce Ankara, sonra İstanbul şehir tiyatrosu. Mahdumlar, kuzenler, halazadeler zincirini kıramayınca danıştay’a dava açarak ayrılır. Sonunda Yeşilçam‘a adım atar ama Saklambaç‘ın yerli fotoroman furyası sayesinde. 17 yaşındaki Oğuz kendi parasıyla cep fotoromanları çekip bastırmaya başlamıştır. Bir gün fotoromanları asan matbaacı ona film yapmayı teklif eder ama Gözen teklifi ciddiye almaz. 1972 yılbaşına berbat girer, hem Şehir Tiyatrosu‘ndan atılmış, hemde sevgilisinden ayrılmıştır. Hiç bir daveti kabul etmez yorganı başınaçekip ”allahım yetsin artık! ” deyip ağlamaya başlar ertesi sabah telefonu çalar matbaacı ”Oğuz bey siz sözünüzde böyle mi durursunuz ”der, ‘hani film çekecektik?”. Gözen Oğuz‘un giyinip evden fırlaması bir olur.

Matbaacı bankadan paraları çeker ve yeşilçam sokaklarında bir köyden indim şehire‘e oyunu başlar. Nereden negatif alacaklarını bilemezler, sonunda güç bela Dar Film‘i bulur. Genç Oğuz film kutularını yatağının karşısına dizip sabaha kadar onları seyreder. İkikafadar o güne kadar yapılmadık bir filmle Milano Festivali‘ne katılmayı düşler. Gözen’in o yıl çıkan Cam Kırıkları kitabının ilk öyküsü Hayal ve Boşluk‘ta karar kılarlar: kendini mastürbasyona vurmuş, iletimşiz genç bir erkeğin psikolojik sorunları.

hayal_ucurumu_1972 Oğuz GözenHayal Uçurumu ancak 6 yıl sonra, 45 dakika kalmış olarak sansürden geçebilir…

  • ”O devirde mastürbasyon üzerine film yaparak asıl mastürbasyonu kendimin yaptığını kavradım. Sinemaya Büyük düşlerle başlamıştım. Brechtien kara komediler çekecektim, yeşilçam’da ”komedinin karası beyazı mı olur ? ” diye dalga geçiyorlardı. Mayerhoold, Reinhard dediğimde akordiyon markası sanıyorlardı. İki seçeneğim vardı, elime pipomu alıp bar bar dolaşıp, laf üretecek belki 6 sene sonra ilk filmim gibi bir film daha çekecektim ya da koşullara uyacaktım …

Gözen ikinçi yolu seçer ve ilk iş olarak çekim süresini 38 günden ,6-7 güne indirir artık piyasa melodramlarının yönetmenidir, 1972‘yi 8 filmle kapatır.

  • eskiden Muharrem Gürses‘in semih evin’in Memduh Ün ‘ün çektiği buram buram türk sineması kokan filmleri örnek aldım

Vasıf Öngören‘in epik oyunu ”Asiye nasıl kurtulur?”u sinemaya uyarlayamamış olmak ise içinde ukte kalır.
Gözen bugüne kadar 148 film çeker; bunların 100‘ü şarkıçı melodramlarıdır. Her yıl ya en çok film çeken yönetmendir ya da en azından ilk üçe girer. Seks filmi furyası içinde de yerini alır.

  • ”Aslında o dönemde de melodramlar çekiyordum arasına parça bloklar konuluyordu. Bugün o filmlerden televizyonlarda sadece benim filmlerim oynar .çünkü aradalki bloklar çıkarılınca 70 dakika da olsa başı sonu belli bir film kalır ortada

GÜNAH KÖPRÜSÜ 01O dönemden birde ilginç anısı var :

  • Günah Köprüsü diye bir film çekiyorum. Zerrin Egeliler‘in ismiyle satılacak ama rolü çok küçük. Mekan, resimler denk düştü. Aklı başında bir köy hikayesi. Ekipten dönen herkes yapımcı Nejdet Ergun‘a ”çok güzel film oluyor, mutlaka festivale sok ”demiş. Döndüm, yapımcıda surat bir karış. ”Yapma n’apıyorsun sen?” dedi, ”bu filmin ismi iyi filme çıkıyor. Sen beni yakmak mı istiyorsun ?

Akabinde Gözen‘in deyimiyle Varoşlar Devri yani Arabesk şarkıçıları devri başlar. Bu şarkıçılarla en çok film çeken yönetmen de Oğuz Gözen olur kafa isimlerden ziyade yeni çıkanlarla, B kategorisiyle çalışır. Bir de sinemadan kopmuş eski starları geri döndürme merakı vardır. Gözen sinema aşığı, kamera sesi duymadan yaşayamıyor o yüzden olsa gerek video furyasına bulaşmamış, 16 mm‘lik de olsa film çekmiş .”kamera sesini duymayınca gerçek değilmiş ,oyun oynuyormuşuz gibi geliyor ”… İnsanlar ancak 3-4 yılda bir film çekerken Oğuz bey hala inanılmazı başarıp yılda 6-8 film yönetiyor.

  • Allah insanlara çeşitli melekeler vermiş bana da hızlı ve kusursuz film çekme melekesi … Benim filmimi beğenirsiniz beğenmezsiniz, mekanını hikayesini, oyuncusunu kötü bulursunuz filmim iyidir, kötüdür, ben katiyen böyle bir tartışmaya girmem ama aritmetiğinde tek bir kusur bulamazsınız. Benim asistansız çektiğim sufleyi de kendimin verdiğim filmlerde bir tek kostüm, hareket bakış, ışık devamlılığı hatası yoktur.’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir