Seslendirme sanatçısı Özden Ayyıldız ile söyleşi

Özden Ayyıldız 9
Günümüzün en sevilen dublaj sanatçılarından Özden Ayyıldız ile sanat yaşamından bugünün ve yeşilcam’ın dublaj şartları üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Çok içten geçen sohbette kendisine merak ettiğim herşeyi sordum. Ayrıca sektörün gidişatı üstüne görüşlerini bizlere paylaştı. Umarım sizlerde Özden Ayyıldız ile yapmış olduğum söyleşiyi okurken aynı zevki alırsınız…. (Can Sönmez)

Merhaba Özden hanım. Röportaj teklifi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim

Merhaba. Ben teşekkür ederim

Sanat yaşamınız nasıl başladı?

Özden Ayyıldız 3
Özden Ayyıldız

İlk önce konservatuarı bitirdim ama bu biraz tesadüfi oldu çünkü öncelikle şan bölümüne girecektim, asıl isteğim oydu.. Bir arkadaşım tiyatro sınavlarına hazırlanıyordu. Bende tiyatroyu denemeye karar verdim ama aslında aklımdan hiç tiyatro okumak geçmiyordu. Sahneyi çok seviyordum ama şarkı söylemek benim için ilk tercihti. Hem şan hem tiyatro bölümünü denedim. İlk tercihim şan bölümüydü ama ben tiyatroyu kazandım sonra tiyatroyu bitirdim. Mezun olduktan sonra da hem şehir tiyatrolarında oynadım hem de seslendirme çalışmalarına başladım.

En merak ettiğim sorulardan birini sormak istiyorum,sizi kim dublaja yönlendirdi ?

Aslında ilk olarak TRT’de başladım. Tayfur Ersözlü orada hem seslendirme müdürüydü hem de seslendirme yönetmenliği yapıyordu.Onunla başladım ama çok yoğunlaşmamıştım.Sonraları şehir tiyatroları oyuncusu Demiray Erül beni Senkron Stüdyoları’na çağırdı. Sene 1991 idi kapıdan bir girdim, giriş o giriş…

Dublaja özel bir ilginiz var mıydı ?

Gerçekten yoktu…

Kendi isteğinizle gitmediniz diyebilir miyiz ?

Aslına bakarsanız sesimle ilgili bir şeyler yapmak istiyordum. Çevremde sesin güzel diyorlardı.Ben hep şarkı söylemek istiyordum. Tiyatroya girince ve oyunculuğa başlayınca orada da benzer komplimanları 49-altin-portakal-ani-odulu-isik-yenersu-ntvduyuyordum. Seslendirmeye konservatuarda pek sıcak bakılmıyordu. Sebebini bilemiyorum ama okurken bu işi yapmamız istenmiyordu. Belki de haklılardı. Oyunculuğumuz seslendirme yaptığımızdan ötürü etkilenebilir diye düşünmüşler sanırım.

İlk konuştuğunuz önemli rolü hatırlıyor musunuz?

İlk önemli rolüm 2 sayfalık bir roldü. Işık Yenersu vardı stüdyoda ve onun yanında çok heyecanlanmıştım, onu çok beğeniyordum bunun da bir etkisi vardı. TRT‘de çok büyük roller konuşmadım ama zamanla Senkron Stüdyosu’nda büyük roller konuşmaya başlamıştım. Çok kısa bir zaman diliminde başrol konuşmaya başlamıştım bu konuda kendimi şanslı görüyorum

Seslendirmeyi en çok sevdiğiniz oyuncu kim ?

Benim için en önemli şey sevdiğim oyuncudan ziyade seslendirdiğim karakterdir. Ne kadar derinlikli bir rol ise onu seslendirirken büyük keyif alıyorum. Bu durum benim için bir derya etkisi yaratıyor. İçinde yeni yaratımlar üretebileceğimi hissediyorum çünkü kendimde de o duyguları hissettiğim için bu bana mutluluk veriyor. Belirli biri isim yok aklımda ama Nicole Kidman ve Cate Blanchett‘i bir çırpıda söyleyebilirim

nicole-kidman-grace-of-monaco-İsteyip de seslendiremediğiniz bir oyuncu veya rol var mı?

Sanırım yok çünkü çok değerli filmlerde çok değerli sanatçılara ses verdim. Aklımda kalan bir isteğim yok

Sesinizi kime yakıştırıyorsunuz ve hangi oyuncuya yaptığınız dublajdan memnun kalıyorsunuz?

Ben sesimin yakışmasından öte karakterin tavrına bakıyorum. Misal benim öyle bir anım var ki çok sert bir havayal Cate Blanchett konuşabilirim,bir an gelir çok çocuksu olabilirim. Goldie Hawn, Audrey Hepburn gibi. Sesimin de bir elverişliliği olabilir belki bu. İnsanlar Nicole Kidman‘ı benle çok özdeşleştiriyorlar ben de çok severim kendisinin oyunculuğunu

Seslendirmede idolünüz kimdi?

Rüştü Asyalı. O her şeyi çok farklı konuşur ve her karaktere bürünür adeta. Onun sesini o anlamda hemen ayırt edemezsin. Gerçi o erkek ama seslendirme deyince idolüm o dur

Kadın sanatçılardan var mı?

Tabiki çok sevdiğim sesler var misal Gülen Karaman, Müdrike Şensezgin, Funda Oskay, Oya Prosçiler ilk aklıma gelenler ama emin olun çok güzel sesler lütfen burada adını belirtmediğim arkadaşlarım alınmasınlar

Sokaktan nasıl tepkiler alıyorsunuz? Bir yere gittiğinizde tanınıyor musunuz?

Tanınıyoruz bazen. Hemen anlıyorlar. Sizin sesinizi tanıyoruz,beğeniyoruz diyorlar ve ilgileniyor bu tabi çok hoş bir şey. Geçenlerde TRT‘de bir programa katılmıştım.1 ay sonra bir beyefendi beni durdurdu anlayamadım ilk önce meğer televizyonda seyretmiş.Bu işi çok seven biri olduğu belliydi o kadar övgü dolu sözler söyledi ki çok hoşuma gitti.

Şevval Sam Süper Baba
Şevval Sam Süper Baba dizisinde

Seslendirdiğiniz bir oyuncuyla tanıştınız mı?

Şevval Sam ile Süper Baba dizisinin kaydında tanışmıştık. Dublajı izlemeye gelmişti bunun dışında dublaj yaparken kendini seslendiren pek çok ünlü isimle tanıştım İbrahim Tatlıses, Emrah gibi örnekleri çoğaltabilirim

Yerli mi yoksa yabancı yapımlarda mı dublaj yapmayı seviyorsunuz?

Yabancıyı seviyorum çünkü çok iyi çalışılmış ve oynanmış karakterler var.Onları konuşmak çok keyifli tabi yerlide Süper Baba dizisinde Şevval Sam‘ı konuşmak da çok keyifliydi o ayrı ama o kadar derinlikli rolleri konuştum ki oyuncular çok iyi oynamış film çok iyi çekilmiş e dolayısıyla onları konuşmak daha keyifli

Sizde yer eden seslendirdiğiniz bir film var mı?

O kadar çok var ki örneğin Nicole Kidman’ın Dogville, Molin Rouge, Elizabeth Taylor‘ı seslendirdiğim Cleopatra’yı sayabilirim. Çok güzel bir filmdir 15 yıl arayla iki kere seslendirmiştim.

Tiyatroya ara verdiniz sanıyorum.Yakınlarda bir tiyatro oyunu var mı?

Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’ndan sonra Tiyatro Fora ile çalıştım orada da güzel oyunlar oynadık ama bir süre ara verdim. Teklifler vardı ama içime sinen bir proje olmadı. Umarım yakın zamanda yeniden sahnede olacağım bunu çok istiyorum

Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’na girişiniz nasıl oldu?

Benim hayatım tesadüflerle dolu. 1997 yılında hiç beklemediğim bir zaman diliminde teklif geldi, gittim. Nispeten küçük bir rol için çağrılmıştım ama daha büyük bir role seçildim. 7 yıl dolu dolu sürdü.

Tiyatroda unutamadığınız bir oyununuz var mı?

Ali Poyrazoğlu ile oynadığımız Kobay çok güzel bir oyundu onun dışında Tiyatro Fora bünyesinde sahnelediğimiz Köşk ve Sıfır Derecede Aşk’ı da çok beğenirim.

Oyunculuk ile ilgili gelecek planlarınız var mı?

Çok istediğim bir tiyatro oyunu var.Bunu yapmayı çok istiyorum ve eminim olacak. Sürpriz olarak kalsın

Takipçileriniz sizi tekrar görebilecek, öyle mi?

Görecekler tabi hatta bu konuya daha fazla eğilmeyi düşünüyorum

Mesleğe başlamadan önce dublaja bakış açınız nasıldı ? Takip eder miydiniz ? Sanatçıları tanır mıydınız?

Tabiki takip ederdim çünkü benim annem de çok sıkı bir takipçiydi. Aileden gelen bir şey diyebilirim. Belki de o döneme ait bir şeydi. Radyo tiyatrosu gibi o dönem halkın ilgiyle takip ettiği yapımlar vardı. Beğendiğim sesler olurdu ve aklımda yer ederdi

Ülkemizde dublaj şu an nasıl bir durumda?

Ne yalan söyleyim kötü durumda. Kimseyi de suçlayamam ama bu konuda. Hayat o kadar hızlı akıyor ki, kimsenin durup ne o kadar emek ne de para harcayacak durumu var.

pekcan koşar 7Dublaj yaşamınızda hangi ustalarla çalıştınız?

Pekcan Koşar‘ı söyleyebilirim.Ben usta çırak ilişkisinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Çok emeği geçti bana Pekcan abinin ondan çok şey öğrendim. Mehmet Keskinoğlu’nu da söyleyim.Bana bir film dublajı yaparken nasıl konuşmam gerektiğini adeta bir tiyatro oyununa çalıştırır gibi öğretmişti. Süper Baba‘da Müşfik Kenter ile çalışmıştım onu da unutamam. Mehmet Ali Erbil ile de çok dublaj yaptık. Dünyanın en keyifli insanlarından biridir. Toron Karacaoğlu ile çalıştım hatta onunla birlikte bir tiyatro oyununda aynı sahneyi paylaştık. ”Bir Yalan Çemberi “ isimli bir oyundu bu ve kadroda Arsen Gürzap, Tomris İncer gibi değerli sanatçılar da vardı

Aklınızda yer eden dublaj anılarınız var mı?

Ben biraz titizimdir. Bir türlü olmuyor gibi gelir bana. Bir gün Ali Gül ile dublaj yapıyoruz. Onu da çok beğenirim, çok iyi bir sanatçıdır. Bir de seslendirme yönetmeni arkadaşımız var. Repliğimiz “seni seviyorum” diye bir cümle. Sürekli bu cümleyi söylüyorum ama bir türlü olmadı gibi geliyor. Ben sürekli olmadı baştan diyorum ama herkes olduğunu söyleyip beni ikna etmeye çalışıyor. Ali’ye soruyorum diyor ki “Özdencim gayet güzel oldu”, dönüyorum yönetmeniz “oldu” diyor ama bir türlü içime sinmiyor.Bir türlü ikna edemiyorlar.En sonunda “Alicim oldu mu ?” dedim Ali dönüp “ Özden’cim sanki bu sefer olmadı” demez mi bende peşine “Yok artık o kadar değil” diye karşılık vermiştim. Ali Gül bu hikayeyi çok güzel kendine has bir üslupla anlatır ondan dinlemek gerek

Bu işe yeni başlamak isteyenler var ama gidişat iç açıcı değil. Heveslisi çok ama sabredeni az olan bir meslek. Peki dublaj nereye gidiyor? Sizler bıraktıktan sonra kimler gelecek?

Bence çok güzel bir iş. Tabiki birçok sanat dalında olduğu herkes bu işi de yapamaz. Bazıları iyi olacak bazıları elenecek. Bu bir pasta pek çok alanda değerlendirilebilir. Çok iyi olmak asıl şart, çok iyi olmadan bu meslekten bir şey beklemek faydasız olur

Seslendirme ye bir sanatçı olarak nasıl bakıyorsunuz?

Tuhaf bir durum bence. Bir rolü bir kişi oynar ikinci kişi aynısını oynamaz. İşin mantığı tuhaf. Ben kendi adıma bundan keyif aldım çünkü ben bir oyuncuyum, benim işim duygularla ve ben duyguları, bu geçişleri yaşatmaktan keyif alıyorum. Herkes benim kadar haz almıyor. Herkes başka bir teknikle yapıyor dublajı.

özden-ayyıldız

İlk zamanlar televizyonda kendi sesinizi duymak nasıl bir duyguydu ?

İlk zamanlar korkunçtu. İlk zamanlar TRT‘de yaptığım işler vardı. Sesimi duydum inanamadım hatta “bana sesi güzel diyorlar neresi güzelmiş anlamadım” diyordum çünkü sesimi kullanmayı bilmiyordum. Sonraları yaptığım işler daha içime sindi

Tiyatrodan anılarınız var mı ? Sahnede ne yapacağınızı bilemediğiniz durumlar oldu mu ?

Ben çok gülen bir oyuncuyum. Suzan Aksoy ile Kobay adlı oyunu oynuyoruz ve çok ciddi bir sahnedeyiz. Bir dram oyunu. O bir profesör ben bir öğretmenim ve baya sert bir sahne. Derken bir başladık gülmeye önünü alamadık. Nasıl gülüyoruz ama kahkahalarla yerlere yatarcasına gülüyoruz. Güle güle oynadık,hiç toparlanmadık. Oyun bitti, biz çıkışta “eyvah dedik galiba rezil olduk”. Çıktık herkes bizi tebrik etti çok iyiydiniz diye. O sahneyi belki toparlayamadık ama sonraki sahneler o kadar acıklıydı ki galiba affettirdik kendimizi

Biraz da sinemamızdan konuşalım. Yeşilçam sineması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Biz o filmlerle büyüdük. Çok naifler. Şimdi herkes o filmleri eleştiriyor ama bence çok masum filmlerdi ve kendi şartları içinde değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. O filmlerdeki masumiyeti arıyoruz.Bugün o filmlerin hala özlemle anlaşmasının sebebi de Türk toplumunun kaybettiği masumiyetini araması bence. Masum bir toplumduk ve bunu kaybettik. Bir de Yeşilçam filmlerinin psikolojik olarak rahatlattığını düşünüyorum. Özellikle kalabalık kadrolu Arzu film yapımlarının bu konuda çok başarılı olduğunu söyleyebilirim

Neşeli-Günler-Filmi-Fotoğrafları-1

Yeşilçam dublaj sanatçıları hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Pekcan Koşar‘ı çok beğenirim,benim ilk ustamdır ve ondan çok şey öğrendim. Toron Karacaoğlu‘nu da çok beğenirim, onların sohbetlerini dinlemekten de asla bıkmam. Türkçe’yi de çok güzel ve doğru konuşuyorlar. Tarık Akan ve Pekcan Koşar‘ın özdeşleşmesini severek büyüdüm. Yeşilçam‘daki seslerin her birimizin hayatında önemli bir yeri vardır. Çok duygulu ve hissederek seslendirme yaptıklarını ekrana yansıyan işlerden görmek de mümkün

Sinema ve seslendirme ilişkisini nasıl tanımlıyorsunuz?

Aslında ses çok önemli. Sadece o sesin enerjisinin bile çok ayrı bir yeri olduğunu düşünüyorum.Sesin bir büyüsü var. Yeni neslin bunu pek yakalayabildiğini düşünmüyorum. Sinema bir büyü ise seslendirme de buna hizmet etmelidir. En kötü dublaj da böyle çıkıyor,çünkü o büyü bozuluyor ve filme konsantre olamıyorsun. Kötü bir seslendirme filme karşı olan ilgiliyi, beğeniyi ve konsantrasyonu bozuyor.

Söyleşiyi Yapan: Can Sönmez  – Özden Ayyıldız-Mayıs 2016

 

Özden Ayyıldız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir