Abdurrahman Keskiner Yılmaz Güney – Nebahat Çehre çiftini anlatıyor

pr_01_88397_maxGeçtiğimiz senelerde ünlü yapımcı Abdurrahman Keskiner, kendi yaşadıklarını bizlerle paylaşarak Yılmaz Güney-Nebahat Çehre çiftiyle ilgili bilinmeyenleri anlatmıştı. Biz de Sinematik Söyleşi köşemizde bu anlattıklarına yer veriyoruz.  19. Uluslararası Altın Koza Film Festivali‘nde onur ödülüne layık görülen yapımcı Abdurrahman Keskiner için Adana Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları‘ndan “Apo Gardaş” isimli hayatını anlatan kitapta yer alan anılar o dönem yayınlanan bir basın bülteninde verilmişti. Biz de bu bülteni kendimize göre düzenledik, derledik ve hatta bir anı daha ekledik…

Keskiner kitap için 55 yıllık sanat hayatında yaşadıklarını tek tek anlattı. Keskiner’in sanat hayatında dönüm noktası olarak nitelendirdiği Yılmaz Güney ile tanışması ve onun yanında işe başlamasını da kitapta anlattı.

keskiner--yilmaz-dan-surekli-day-4032310_o
Yılmaz Güney ve Abdurrahman Keskiner

Yılmaz Güney‘in Erol Taş ile birlikte Adana’ya geldiği sırada tesadüfen tanışıp şoförüne yardım ettikten sonra çiftçilik yaparken İstanbul’a gittiğini ve burada Yılmaz Güney‘i bulduğunu belirten Keskiner, “Yılmaz Güney bana ‘burada güvenecek insan yok benim yanımda çalışır işlerime bakar mısın’ dedi. Ben bu vesileyle Yılmaz Güney‘in yanında çalışıp hesap işlerine bakmaya başladım. Daha sonra bana Güney vekaletini verdi. Artık bütün işlerine ben bakmaya başladım” dedi.

Güney’in yanında işe başladıktan sonra kadınlarla ilişkilerine de çok yakından tanık olduğunu belirten Keskiner, “Güney, Can isimli bir kadınla birlikteyken aynı zamanda Nebahat Çehre ile de birlikteydi. Can Güney ile evlenmek istiyordu ama Güney Nebahat Çehre ile evlenmek istiyordu. Ama Can ‘önce benimle evlensin sonra beni boşasın Çehre ile evlensin‘ diyordu. Güney buna yaklaşmıyordu. Bu arada ben bir Can’a bir Çehre’ye gidiyordum. Nebahat Çehre‘ye ne zaman uğrasam ağzı burnu kan içinde durmadan Yılmaz’dan daya yiyen bir kadın. Nebahat kaçıp ya teyzesine, eniştesine ya da anneannesine gidiyordu. Oralardan geri getirmek hep bana düşüyordu. Bir bakıyorsun bir kaç gün Nebahat’la iyi gidiyor ama çok geçmeden yine dayak faslı başlıyor. Nebahat, Yılmaz ile birlikte olduğu sürece hep dayak yedi” diye konuştu.

Nebahat Çehre ile Yılmaz Güney kavga ediyorlar ve Nebahat bavulunu toplayıp Ankara trenine biniyor. Yılmaz Güney ise pişman. Atlıyor arabasına trenin peşine düşüyor.
Eskişehir’e varmadan trene yetişiyor ve arabayı rayların üzerine çekip beklemeye koyuluyor. Tren gelip duruyor mecburen. Öfkeli makinist karşısındaki ‘manyağın’ kim olduğunu anlayınca işbirliği içine giriyorlar.
Yılmaz Güney diyor ki, “Senin trende bir emanetim var!” Sonra Nebahat’i alıyor ve İstanbul’a dönüyorlar…

barbak nebahat yılmaz
Ünlü bardak sahnesinin yer aldığı bu fotoğraf yıllar evvel Türk basınında Nebahet Çehre’nin son haliyle bu şekilde sunulmuştu

“KAFASINDAKİ BARDAĞA ATEŞ ETTİ”

Yılmaz, Nebahat Çehre ile 1966 yılında birlikte oynadığı “Eşrefpaşalı” isimli filmde Çehre’nin çok zor anlar yaşadığını anlatan Abdurrahman Keskiner, şöyle devam etti 

“Yılmaz önce kamerayı yerleştirdi, Nebahat’ın yanına giderek şu bardağı al karşıya geç kafanın üzerine koy dedi. Nebahat büyük bir şaşkınlıkla ‘anlamadım’ dedi ancak Yılmaz ısrar etti. Olur olmaz derken Nebahat çaresiz dediğini yapmak zorunda kaldı. Duvarın önüne gidip bardağı kafasına koyup beklemeye başladı. Setteki herkes bunun şaka olduğunu sandı ancak iş ciddileşince nefesler kesildi. Herkes dehşet içinde Yılmaz’a bakmaya başladı ancak o gayet sakindi. Kameraya ‘motor’ dedi. Kamera çalışmaya başlayınca Nebahat’ın yüzü bembeyaz oldu. Gitti gidecek. Yılmaz nişan aldı, Nebahat ağlamaya başladı. Yılmaz tetiğe bastı kurşun ıskalayıp geçti. İkinci kez tetiğe bastı bu kez kurşun Nebahat’ın başındaki bardağa isabet etti. Nebahat koşarak Yılmaz’a sarıldı ve ağlamaya başladı. Herkes bir oh çekerken Erol Günaydın ve Tuncel Kurtiz’in elindeki bardaklara da Yılmaz ateş etti .”

Nebahat-Çehre-Hastanede-640x640“OTOMOBİLLE ÇARPIP HASTANELİK ETTİ”

21 Nisan 1968 yılında Yılmaz ve Nebahat ile birlikte Kervansaray‘da düzenlenen Siverekliler gecesine gittiklerini de anlatan Keskiner, “Gece bittikten sonra yine üçümüz Hasan Kazankaya’nın Playboy Gazinosu’na uğradık. Bir süre sonra Yılmaz ve Nebahat kavga etmeye başladı. Sonrasında biz gazinodan çıktık yürümeye başladık. Nebahat önde biz ise arkada yürürken, Yılmaz hemen arabasına bindi. Nebahat ise yürüyerek karşıdan karşıya geçmek isterken Yılmaz arabayla gelip Nebahat’a vurdu. Öylesine vurdu ki, Nebahat’ın ayakları yerden kesilip adeta uçtu. Sonrasında yere düşerek kıvranmaya başladı. Hemen Nebahat’ı alarak İlkyardım Hastanesi’ne götürdük. Başına dikiş attılar köprücük kemiği kırılmıştı. Orada bir süre kaldıktan sonra Nebahat’ı Amerikan Hastanesi’ne kaldırdık. 4 ya da 5 gün hastane kaldı. Yılmaz’da hastanede kaldığı sürede onun yanından hiç ayrılmadı. Daha önce ayrılmaya karar vermişlerdi ama bu olaydan sonra araya girip barıştıranlar oldu. Sonra İzmir’de bir otelde kalıp bir süre sonra boşandılar”

Abdurrahman Keskiner – Apo Gardaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir