Müjde Ar & Şener Şen – Şalvar Davası (1983)

Seksen Darbesi sonrasındaki yıllar, seyircinin sinemadan kopması nedeniyle ve yerli film üretimi açısından epey kötü bir dönem olsa da bazı isimlerin yıldızlaşmaya başladığı ve kaliteli filmlerin de yapıldığı yıllar olmuştur. Yetmişli yıllardaki duru güzelliğinin yanı sıra her filminde oyunculuğuna yeni bir şeyler katan Müjde Ar‘ın ve Arzu film yapımlarında başrol oynamadan yıldızlaşan Şener Şen‘in zirveye çıktığı yıllardır da… Bu ikilinin yolu Tosun Paşa ve Kibar Feyzo gibi kalabalık kadrolu filmlerde kesişse de Şalvar Davası filminde ilk kez başrolde buluştuklarını söylememiz yanlış olmaz.  Yine de Müjde Ar ve Şener Şen ikilisinin başrolü paylaştıkları en iyi filmi bence Arabesk filmidir.

Yönetmenliğini Kartal Tibet‘in yaptığı filmin senaryosu ise epey eskilere dayanan bir hikayeden ve tiyatro eserinden alınmış. MÖ 400’lerde Aristofanes‘in yazdığı Lysistrata adlı oyununun ana fikrini alarak sinemaya uyarlayan ve senaryolaştıran ise Başar Sabuncu…

Lysistrata, erkeklerinin savaştan dönmelerini beklemekten usanan kadınların savaşa son vermek için, savaş bitene kadar erkeklerle yataklarını paylaşmama kararı almaları ile gelişen olayları konu alan bir esermiş. İnternet üzerinde yaptığım minik bir araştırmada hemen her yerde Şalvar Davası‘nın konusun oyundan uyarlandığı yazılmış. Sanırım pek çok yazı kopyala yapıştır olarak şekillendiği için ezbere yazılmış bu yazılar. Filmin tamamen oyunun bir uyarlaması olduğunu söylemek zor.

Lysistrata‘dan alınan ve uyarlanan kadınların yataklarını paylaşamama durumu. Haliyle oyun bir esin kaynağı olmuş filme. Şalvar Davası‘nda bu işi örgütleyen ve köye yayılmasını sağlayan, şehirde okuyup evlenip, eşi vefat edince kafa dinlemek için köyüne dönen tek bir kadın, o da Müjde Ar‘ın canlandırdığı ElifKartal Tibet, Davaro‘daki şarkılı yapıyı Şalvar Davası‘nda da uygulamış ve ortaya yetmişlerin söylemini de kullanan biraz tiyatral bir 80 sonrası filmi çıkmış.

Öte yandan MÖ 400‘lü yıllarda aslında Anadolu ile yapısal olarak benzer olmayan Atina ve Sparta da geçiyor Lysistrata oyunu. Her ne kadar Antik Yunan medeniyeti Ege’de de hakim olsa da, şehir devletleri ve kendi yapısıyla Anadolu’da bazı şeyler çok daha farklı gelişmişti. Tarım toplumuna ve ardından ataerkil toplum yapısına geçildikten sonra Anadolu’da kadının yerinin günümüzden çok farklı olmadığına dair pek çok bilgi var elimizde. O yüzden bu topraklarda yüzyıllardır kadınların çilesinin aynı olduğunu düşünüyorum. Tarlada çalışan ve üretime ağırlıklı olarak katkıda bulunanlar, çocukların bakımı ve eğitimini üstlenen, evi çekip çeviren ama yüzyıllardır söz hakkı elde edemeyen hep kadınlar olmuş. Film de bu ataerkil durumu oldukça ilginç yaklaşımlarla eleştiren bir yapım.

  • Okuyun! okuyun da insanlık öğrenin…
    – İnsan değil, erkeğiz çok şükür.

Filmin kendisine dönecek olursak, kadroda İhsan Yüce‘nin de yer alıyor olması senaryo konusunda yardımcı olmuş olabileceğini düşündürttü bana. Çünkü bu gibi toplumsal taşlamaları çok seven bir yazar İhsan Yüce ve kredilerde her ne kadar “sadece “oyuncu olarak ismi geçse de onun bir yerlerden yazma işine bulaştığını düşünüyorum.

Başrol oyuncularından Müjde Ar‘a gelecek olursak, aynı Tarık Akan gibi zaman içerisinde ağırlığını sosyal filmlere vermiş güzelliğinden bizleri mahrum bırakmayıp bu dengeyi doğru kurmayı beceren çok önemli bir oyuncu. Film de Şener Şen ve Halil Ergün‘ün varlığına rağmen ağırlık onun üzerinde. Filmin konusu bir kenara kahramanımızın bir kadın olması bile aslında başlı başına önemli. 80 darbesi sonrasında böylesine politik bir söylemi olması ve feodal yapıya göndermelerin yapılması da filmin artılarından. Bu yüzden film sansürden de nasibini almış. Televizyonda da kesilerek gösteriliyor zaten.

Politik mesajlar içeren filmdeki komedi ile siyasi mesaj dengesini sağlayan da Şener Şen. Kalabalık kadrolu filmlerden sonra oynadığı ilk önemli rollerden bir tanesi Şalvar Davası‘ndaki ağa rolü. Aslında Kibar Feyzo‘daki hatta Banker Bilo‘daki rolünü biraz tekrar ettiğini düşünsem de Şalvar Davası‘ndaki rolü daha ön planda. Üçkağıtçı ve fırsatçı Ağa tiplemesinin o dönem üzerine yapışmak üzere olduğunu da söylemek gerekiyor. Ancak üzerine yapışan bu etiketi Zügürt Ağa (1985) ile de sökmesini biliyor. Şener Şen kendini her zaman geliştiren ve zamanı geldiğinde deneme yanılmayı yapabilmiş bir oyuncu.

Film epey kalabalık bir kadroya sahip. İhsan Yüce, Sırrı Elitaş, Yaşar Güner, Pembe Mutlu, İhsan Yüce, Gökhan Mete, Haşmet Zeybek, Sevinç Pekin, Tuncay Akça ve Mehmet Esen gibi epey iyi ve önemli oyuncu filmde yer alıyor. Ancak filmin ana yükü 2 başrol oyuncusu üzerinde.

İdealist ve tuttuğunu koparan bir kadın olarak Elif (Müjde Ar) ataerkil yapıyla epey didişiyor. Elif’in köye ilk geldiği zaman kafasına eşarbını takarak kendini hatırlatması gibi pek çok gönderme filmi günümüzde de anlamlı kılıyor. Bilinçlenme ve kadın hakları derken nerelere geldiğimizi düşünüyoruz. Şalvar Davası çekildikten yıllar sonra Mersin’de bir köyün susuz kalması yüzünden erkekleri sorumlu tutan kadınlar, köye su gelinceye kadar kocalarına, onları “Odalarına almama” cezası verdiklerini söylemişlerdi. Tabi bu haber sonrasında belediye harekete geçmiş ve sorunu çözmüştü ancak Şalvar Davası filmindeki mesaj biraz daha kapsamlı bir şekilde gelişiyor. Bilinçlendirmeyi bir alt metin olarak kullanmaya çalışıyor. Asıl sorunumuz kadınların toplumdaki yeri ve bu konuda kırsalda ve şehirde yerimizde saydığımızı düşünüyorum.

Film her ne kadar Müjde Ar‘ın etrafında dönse de Şener Şen bir noktadan sonra sazı eline alıyor ve o bölümler bir nevi Şener Şen şova dönüşüyor ve günümüzde sosyal medyada da paylaşılan bazı parodiler peşi sıra karşımıza çıkıyor. Günümüzün güldürü sinema anlayışının başarısızlığı ile o dönemin başarısını burada karşılaştırmamız gerekiyor. Tek tek skeç halinde de ele alınabilinecek bu sahneler film içerisinde bütünlük bozmadan verilmiş. Zorlamalar fazla yapılmamış ve espriler gözümüze sokulmamış. Bu doğallık sayesinde skeçlerden oluşan bir filmin ortaya çıkmasını engellenmiş.

Şener Şen‘in akılda kalan başlıca sahneleri ise şunlar: Filmin başından beri motoruna tam binememesi ve yardımcısının arkadan itmesi, kadınların arasına kılık değiştirerek sızmaya çalışması (Şabanoğlu Şaban‘daki Kemal Sunal ve Halit Akçatepe‘yi ve Şekerpare‘yi hatırladık), kılıcını çekerek traktörle saldırması, şehirden hayat kadınlarını getirtmesi ve onlarla portatif bir genelev kurulması, Fatih Terim taktikleriyle köyün erkeklerini motive etmeye çalışması ve başarısız saldırıları…

Ancak direnen kadınlar sonunda istediklerini kazanıyorlar. Film burada feminist bir yaklaşımı devam ettirmek yerine verdiği mesajın yeterli olduğunu düşünmüş ve gerçek hayata bir nevi dönüş yapmış. İmam nikahı yerine resmi nikahın altını çizmiş. Bence günümüzde solun başaramadığı da biraz bu durum. Mesaj vermeye çalışan bir film Şalvar Davası ve kendini belli konularda sorumlu hissederek bütün şamata ve gırgırı resmi nikaha ve kadının kimliğinin kabul edilmesine bağlıyor. Feodalizmin eleştirisinin bu tonlarda yapılmasının hala geçerli olduğunu düşünüyorum. Aradan yıllar geçmesine rağmen kadın hakları konusunda günümüzde de baskıların çeşitlendiği bir gerçek. Belki biraz eski bir yöntem gibi gelebilir ama ben etkili olabileceğini düşünüyorum.

Şalvar Davası‘nın göze çarpan bazı hatalarda var. Mesela Şener Şen‘in doğulu bir şive kullanması, Müjde Ar‘ın köyde kullandığı şive ile ters düşüyor. Film İznik’e bağlı Dereköy mahallesinde çekilmiş. Zaten Batı Anadolu olduğu çok bariz, bu nedenle Şener Şen‘in şivesinin sadece gişe düşünülerek bu şekilde bırakıldığını düşünüyorum.

Tiyatral bir yapı olduğu için film müzikal olup olmama arasında gidip gelmiş. “Ya hiç yapılmasaydı” ya da “daha iyi düşünülseydi şarkılar” dedirtiyor.  Filmin özgün müziklerini Atilla Özdemiroğlu yapmış. Akılda kalan bir tema müziği yok. Bu konuda filmin biraz zayıf kaldığını düşünüyorum.

Film bazen 50’lerde geçiyor gibi dursa da Ağa’nın gözlüklerinden 70lerle 80ler arasındaki bir zamanda geçtiğini anlıyoruz. Doğu anadolu mu Batı anadolu mu belirsizliği bence filmin doğallığına gölge düşürmüş…

Filmde çok fazla cinsel gönderme var bu nedenle kesinlikle +15 olması gerekiyor. Köylü kadınları çalışırken dikizleyen kocaları veya Müjde Ar‘ın çatıda onarımla uğraşırken tüm kahvehane tarafından röntgenlenmesi gibi sahnelerin hepsi Televizyonda gösterilen HD versiyonda makaslanmış. Ayrıca pipisi gözüken 5 yaşındaki bir çocuğun sansürlenmesi de bana biraz abartılı geldi. Film günümüzde televizyonda 6 dakika kadar kısa gösteriliyor, bu filmin Vhs formatına göre makaslandığını gösteriyor.

Filmi yüksek çözünürlükte izlemek isterseniz BURAYA tıklayınız.

Şalvar Davası dam müjde ar
sansürlenen sahnelerden bazıları… survivor’da daha fazlası var diye düşündürüyor…

Sonuç olarak Şalvar Davası keyifle izlenen, pozitif mesajlar içeren ve eli yüzü düzgün  bir film. Ancak ne Şener Şen‘in en iyi oynadığı ve en akılda kalan filmlerden birisi ne de filmdeki ağırlığına rağmen Müjde Ar‘ın kendinden söz ettirdiği bir film ancak özellikle video piyasasında epey tutulmuş. Şener Şen açısından aynı yıl vizyona giren Şekerpare film bence çok daha önemli bir film. Yine de dönem itibariyle ve kendisinden sonra gelecek filmler için iyi bir geçiş filmi olduğunu düşünüyorum.

Yazan: Utku Uluer

2 thoughts on “Müjde Ar & Şener Şen – Şalvar Davası (1983)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir