Bir Yürüyüş Hikayesi – Sansüre İsyan! (4-8 Kasım 1977)

41 yıl önce bugün Beyoğlu Yeşilçam Sokak ve Erol Dernek Sokak’ta her zamankinden farklı bir hareketlilik yaşanıyordu. Yönetmeninden ışıkçısına, senaryo yazarından, yapımcısına aynı sokakta sabahın ilk ışıklarında film çekimi için set hazırlığı yapan yürekler, bu kez farklı bir telaş içerisindeydiler. Bir tarafta karton afişlere slogan yazan suflör, öbür tarafta parça bezlerinin üzerini boyayan ışıkçı, diğer yanda bu afişleri aracın önüne ve camlarına asan, her sabah film ekibini minübüslerle sete taşıyan yapım şirketinin şoförü…

Evet… Bu telaşlı hazırlık içerik ve bileşenler olarak dünya sinema tarihinde daha evvel benzerine rastlanmayan, Yeşilçam Sineması’na damga vurmuş isimlerin ve tüm sinema emekçilerinin başta sansüre, adaletsizliğe, hayat pahalılığına, beceriksiz siyasilerin ülkeyi sürüklediği anarşi ortamına, seks filmleri furyasına isyan niteliği taşıyan sesi duyurmak için İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş içindi.

(Yönetmen Deniz Yeşil’in yürüyüşü konu alan “Yollara Düştük” belgeseli)

Sinema tarihçilerine göre 1914 yılında başlayan, zengin içeriklere, toplumsal kaynaklara, müthiş yeteneklere sahip olan, yılda 250-300 yapımın üretildiği Yeşilçam Sinemamızın istenen gelişmeyi bir türlü gösterememesinin, dünya sinema mecrasında kayda değer konumunun olamayışının yegane sebebinin “sansür yasası” olduğu dönemin tüm unsurları tarafından kabul görmektedir. Reddedilen senaryolar, tamamlanan yapımlarda kesilen parçalar, komik sebeplerle gösterime çıkması yasaklananlar, hatta ve hatta bir daha asla görme imkanına sahip olamayacağımız şekilde yakılan filmler…

Sansür özelinde başlayan, sinema emekçilerinin yıllardır biriken, çalışma koşulları, sosyal güvence gibi sorunları da kapsayan 400’den fazla sinema emekçisinin katıldığı yürüyüşün planlaması ile ilgili Tarık Akan şu bilgiyi vermektedir;

“O yürüyüşü tezgâhlayanların başındaydım. Yavuz Özkan ile beraber tezgâhı kurduk. ‘Bütün Yeşilçam’ı Ankara’ya nasıl yürütürüz?’ sorusu atıldı ortaya. Yavuz’la ikimiz Vedat Türkali’ye gittik ve onun evinde örgütlenmeye başladık. Bu yaptığımız hem yasaktı, hem de duyulduğu takdirde hapse girebilirdik. Bir dönem sonra aramıza Fatma Girik’i de aldık. Ondan sonra ben İstanbul’dan Ankara’ya kadar DİSK’e bağlı olan bütün sendikalarla görüşmeye gittim ve bütün planlamaları yapıp döndüm.”  (1)

4 Kasım 1977 Cuma günü, Yürüyüş Düzenleme Komitesi adına Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Hakan Balamir, ve Semra Özdamar tarafından yapılan yazılı açıklama şöyledir;

“Sinema Emekçilerine Duyuru;

Sinema sanatımıza yönelik baskıları protesto etmek, sinema emekçilerinin sosyal ve ekonomik haklarının kazanılması yolunda yasa düzenlenmesini Türkiye Büyük Millet ve Meclisi’nden istemek ve sinemamızın acılarla dolu bütün sorunlarını halkımıza yansıtıp onun güçlü desteğini sağlamak için, İstanbul’dan Ankara’ya uzanacak üç günlük bir yürüyüş düzenlenmiştir. 5 Kasım 1977 Cumartesi, saat 09.00’da Beşiktaş Alanı’ndan başlanarak Taksim Alanı’na gelinecek, oradan otobüslerle yola çıkılacaktır.

Yürüyüş e katılacak arkadaşların derneklerine başvurarak düzenleme komitesinden kokartlarını almaları önemle duyurulur.”

Dev-Genç, Devrimci Kadınlar Derneği, Devrimci Amatör Tiyatrocular Derneği, Dev-San-Der İstanbul Bölge Temsilciliği, Tüm-Der ve Tüm-PTT-Der adlı kuruluşlar da yürüyüşü destekleyen bir basın açıklaması yaparlar.

Çok sayıda kuruluşun desteklediği ve yaklaşık 400 sinema sanatçısı ve çalışanının katıldığı yürüyüş, 5 Kasım 1977 Cumartesi günü, “Özgür Sinema”, ” Sinema Yazarları Derneği”, “Çağdaş Sinema Yasası”, “Özerk Sinema Kurumu”, “Yaşasın İşçi Sınıfı Yanındaki Sinema” dövizleri altında, saat 09.00’da Beşiktaş’taki Barbaros Anıtı önünde başladı.

Barbaros Anıtı önünden Taksim’e doğru yürüyüşe geçen sinema emekçilerinin taşıdıkları dözvizlerde şu sloganlar yazılıydı ; “Sinemayı karanlıktan kurtaralım.”, “Sinemanın gerçek sahipleri biziz.”, “Onurlu bir sinema”, “20 milyon sinema seyircisine saygı”, “Anayasa güvencesi altında bir sinema istiyoruz.”, “Zorbalığa hayır, hukuk devletine evet”, “Sansür ve antidemokratik girişimlere karşı haklı savaşlarında sinema emekçilerinin yanındayız.”

Bir Yürüyüş Hikayesi

İki saatlik bir yürüyüşten sonra, Taksim’e varan sinemacılar, Taksim’deki Atatürk Anıtı’na filmlerden oluşan siyah bir çelenk bıraktı ve Atatürk’e saygı duruşu yaptıktan sonra 5 Kasım’ı “Sinema Emekçileri Bayramı” ilan ettiler.

İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan ve karısı Reha İsvan, sinemacılara başarı dileğinde bulundu.

Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Aziz Nesin, yaptığı konuşmada, sinemacıları sonuna değin destekleyeceğini bildirdi ve sinema sansür tüzüğünü kınadı.

İstanbul Barosu adına konuşan Müşir Kaya Canpolat, “sinema emekçilerinin demokrasi savaşıma katılıyoruz” dedi.

Konuşmacılardan sonra Fikret Hakan ve Fatma Girik, “Sinemacılar Andı”nı yürüyüşe katılanlarla birlikte okudu.

Yürüyüş Andı şöyledir:

“Biz Türkiye sinema emekçileri siz yüce halkımızın onuruna yaraşır filmler yapabilmek için yollara düştük. Sizin dertlerinizi dile getiren filmler yapabilmek için yollara düştük. Bügüne kdar bu yoldaki tüm çabalarımızı engelleyen çağdışı sansürün ve her türlü baskının kaldırılması için yollara düştük. Sinema emekçilerinin 60 yıldır sömürülmelerine son vermek ve sosyoekonomik haklarına kavuşturulmalarını sağlamak için yollara düştük. Size karşı sorumluyuz. Sizden destek almak için yollara düştük.”

O sıralar hapiste bulunan Yılmaz Güney’in aralarında olamayışının burukluğunu yaşayan sinema emekçileri otobüslere doğru yönelirken “Yılmaz’a özgürlük” diye bağırırlar.

Yürüyüş Tertip Komitesi, yürüyüş hakkında şu açıklamayı yapar:

“Yürüyüş sessiz olacak, kesinlikle hiç kimse slogan atmayacak, yapılan gösterilere sessiz selam verilecek, kimse yürüyüş konvoyundan ayrılamayacak, içki içmeyecek, silah taşımayacaktır.”

Bir Yürüyüş Hikayesi

Yürüyüşte Necla Nazır, Mustafa Kemal Atatürk’ün portresini; Mahmut Cevher Türk Bayrağı’nı taşımış; Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Hakan Balamir, Yavuz Özkan, Ali Habip Özgentürk, Zeki Ökten, Tanju Gürsu, ve Umur Bugay da yürüyüşün denetimi ve düzeninin sağlanmasından sorumlu olmuşlardır.

Araçlarla saat 16.00’da İzmit’e varan sinemacıları İzmit’in CHP’li Belediye Başkanı Erol Köse karşılar. O günlerde grev yapan İzmit Sümerbank Boru Fabrikası işçileri ziyaret edildikten sonra, Kocaeli Fuar Sahası’na kadar olan üç kilometrelik yol yürünür.

Geceyi otobüslerinde geçiren sinemacılar, saat 09.00’da İzmit’ten Ankara’ya hareket ederler. O sıralar Nevşehir Göreme’de ‘Dila Hanım’ filminin çekimlerini tamamlayan Türkan Şoray, Kadir İnanır, yönetmen Orhan Aksoy ve Akün Film ekibi de 6 Kasım 1977 pazar günü Kızılcahamam yakınlarında yürüyüşçülere katılırlar.

7 Kasım 1977 Pazartesi günü Ankara’ya giren sanatçıları, Atatürk Orman Çiftliği Kavşağı’nda Türk Hukuk Kurumu Başkanı Prof. Muammer Aksoy, Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Halit Çelenk, CHP milletvekillerinden İsmail Hakkı Öztorun, Hasan Cerit, Erkin Topkaya, Mahmut Özdemir, Hikmet Çetin, CHP Ankara Belediye Başkan adayı Ali Dinçer ve Devlet Tiyatrosu sanatçılarından bazıları karşılamışlardır.

Sinemacıları, Ankara yürüyüşünün başlayacağı Kurtuluş Meydanı’nda Ankara Belediye Başkanı Vedat Dolakay ve karısı karşılar ve Tandoğan Meydanı’na doğru yürüyüşe geçilir. Tandoğan Meydanı’nda yapılan konuşmaların ardından sinemacıları temsilen Mevlüt Ekinci, Türkan Şoray, Fikret Hakan ve Zeki Ökten Anıtkabir’e çelenk koyarlar, Türkan Şoray Anıtkabir özel defterine sanatçıların duygu, düşünce ve isteklerini belirten bir yazı yazar.

Daha sonra sanatçıların bir kısmı TBMM’yi ziyaret ederek, senato başkanı Sırrı Atalay,TBMM geçici Başkanı Kinyas Kartal, Türk Hukuk Kurumu Başkanı ve CHP milletvekili Muammer Aksoy ile görüşürler ve şu bildiriyi bırakırlar:

“Biz, Türkiye emekçileri sinemamızı yok olmaya götüren haksız, anayasa dışı sansürün kaldırılması ve anayasamızın öngördüğü sosyal ve ekonomik haklarımızı düzenleyen bir sinema yasasının çıkarılması için İstanbul-Ankara  yürüyüşünü gerçekleştirdik. Biz, bu yürüyüşe katılan sinema emekçileri Türk Sineması’nın tek ve gerçek sahipleriyiz. Bugüne kadar hazırlanmış yasa tasarılarının hiçbiri biz sinema emekçilerinin sorunlarını çözümleyebilecek nitelikte değildir. Sinemamızı temsil etmeyen kişi ve kurumlarca hazırlanmış yasa tasarılarının tümünü reddediyoruz. Ülkemizde basının, öteki sanat kollarının sahip oldukları bütün yasal özgürlüklere ve olanaklara tam bir yasal güvence içinde sahip olmak istiyoruz.  Sinema alanında çalışan ve bugüne kadar sosyali ekonomik güvenceden yoksun bırakılan tüm sinema emekçilerinin iş, sosyal sigorta  ve sendika yasaları kapsamı içinde yeni düzenlemelerle sosyal ve ekonomik haklarına kavuşmalarını en doğal hakkımız olarak talep ediyoruz. Yukarıda belirttiğimiz konularda haklarımıza kavuşuncaya kadar anayasal mücadelemizi sürdüreceğimizi yüce Meclisimize arz ederiz.”

Yedi otobüsle yaklaşık 400 sanatçı, yazar, hukukçu, ışıkçı, kameraman, set işçisi, teknisyenin katıldığı yürüyüşte Eşref Kolçak, Cüneyt Arkın, Tanju Gürsu, Müjdat Gezen, Tarık Akan, Zeki Ökten, Fatma Girik, Hale Soygazi, Fahri Danışman, Umur Bugay, Nurhan Nur, Müjde Ar, Perihan Savaş, Türkan Şoray, Kadir İnanır,  Orhan Aksoy, Kadir Yılmaz, Mevlüt Ekinci, Hakan Balamir, Yavuz Özkan, Necla Nazır, Mahmut Cevher, Aytaç Arman, Aysun Güven, Vedat Türkali, Atıf Yılmaz, Meral Orhonsoy, Menderes Samancılar, Ercan Yazgan, Yadigar Ejder, Sami Hazinses de yer almıştı.

Türkiye’nin hak ve özgürlükler mücadelesinin sanat-sinema ayağında çok önemli bir konumda olan bu yürüyüşte yer alan, emek veren tüm sinema emekçilerimize selam olsun.

Yazan: Adnan YARAR (Kasım-2018)

*Bu yazıda Turhan Feyizoğlu’nun ‘Yılmaz Güney – Bir Çirkin Kral’ kitabındaki bilgi, belge ve kaynakça dizininden faydalanılmıştır.

(1) Zümrüt Burul ve Aytaç Köktürk, Altyazı, Nisan 2005, sayı 39

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir