Kadir Savun ya da Kapıyı Açan Adam

Sinema dergisi’nde Murat Aykul, hastalığı sırasında Kadir Savun için bir yazı yazmış. Yazının başlığı Kadir Savun ya da …. Kapıyı Açan Adam.

Yazının tamamını değil ama “o kapıyı size açan adam” kısmını paylaşmak istedik…
Zaten insanlar ikiye ayrılmaz mı kapıyı açanlar ve camın arkasından gizli gizli bakanlar. Kalbimiz her zaman kapıyı açıp bizi içeriye alanlardan yanadır

KAPIYI AÇAN ADAM

”’…”Yuva ne olursa olsun kapıyı çaldığınızda sizi içeri aldıkları yerdir” ya,Kadir Savun kapıyı açan adamdı.bir derdiniz olunca fakirhanesinde,yıpranmış bir balıkçı teknesinde,sıcak bir kahvehanenin masasında onu bulurdunuz.İster kanundan kaçmış olun,ister aşk acılarından,ister kalleş düşmanlarınızdan…Yüzünde derdinizin onunda derdi olduğunu anlatan bir ifadeyle içeri alırdı sizi. Benimsendiğinizi, gözetildiğinizi, aradan geçen zamana rağmen unutulmadığınızı anlardınız.Gerçi paralı adamı oynadığı görülmemişti ama ,başınız sıkışınca ”ah dün niye gelmedin …olsa vermez miyim ?”diyecek adamlardan değildi.Yapılacak bir şeyler vardı ve o değilmi ki kapıyı açıp sizi içeri aldı,o şeyleri yapmak için oradaydı…

Gücünün doğruluğunun iyiliğinin,halden anlar halinin ve mesafesinin dengesi ,eşi bulunmazdı…. ”Senin gibi serserinin bu evde işi yok” diyecek adamları zaten geçin. Gidebileceklerinize bakınca söz gelişi Hulisi Kentmen de size kapıyı açardı ve bir baba gibi hissettirebilirdi ama, bir babadan istenmeyecek şeyler vardı;ayrıca, nasihatlerle aslında pek ilgilenmediğinizi bilmezdi. Sami Hazinses ‘e gitseniz,hem güçlü değildi,hemde o kadar size tabiydiki, güven içinde hissetmeniz mümkün olmazdı. Erol Taş ‘a güvenemezdiniz, çünkü kötü olabildiğini de görmüştünüz. Süleyman Turan gerçi sağlamdı,iyi arkadaştı,öl deseniz ölürdü ama evde bulabileceğinizin hiç bir garantisi yoktu. Nubar Terziyan’ı ise üzmek istemezdiniz,adam sizden çok üzülecek,belkide bir yerine bir şey olacak diye korkardınız. En iyisi Kadir Savun‘a gitmekti…

Ona her şeyi emanet edebilirdiniz ve bilirdiniz ki, beylik deyişle emanetinize zarar vermek için ”cesedini çiğnemeleri ”gerekirdi.Bu da kolay iş değildi hani yüreği kadar bileği de sağlamdı… Size söylemezdi gerçi ama ,aslında ona bir şeyler emanet etmiş yada sorunlarının o an için hayati olan kısmını ona yüklemiş tek kişi siz değildiniz galiba: Dikkat ettiniz mi?hep dertli,kaşları çatık, dünyanın yükü omuzlarında bir hali vardı. bir garip ”sıkı adam melankolisi ”

Yazı: Murat Aykul

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir