Türkan Şoray Kadir İnanır Efsanesi

MUHTEŞEM İKİLİLER

Bazı şeyler vardır, tek başına hayli güzel olmasına karşın sınırlı lezzet sunarken, başka bir şeyle yan yana geldiğinde tam anlamıyla doyumsuz bir tat yaratırlar. Laurel & Hardy, Ennio Morricone & Sergio Leone, kuru fasulye & pilav, küt böreği & pudra şekeri, ikisi bir arada olunca daha güzel olanlara aklıma ilk gelen örnekler… Yeşilçam’da ikiliden bahsedilince; tek başlarına yıldız olup birlikte bir filmde oynadıklarında işi galaktik bir mertebeye ulaştıran çift kanımca Türkan Şoray ve Kadir İnanır’dır.
Yeşilçam deyince ilk aklımıza gelenler “Hababam Sınıfı, Neşeli Günler, Hulusi Kentmen, Adile Naşit- Münir Özkul, Cüneyt Arkın, nayır-nolamaz, yanlış anlaşılmalar silsileleri, fakirle zenginin aşkı” gibi görüntüler/sesler/mizansenler oluyor. Ama çift denildiğinde Türkan Şoray & Kadir İnanır ilk akla gelen oluyor. Farklı fikirde olanlar vardır elbette. Örneğin bu noktada en güçlü rakip Kartal Tibet ve Hülya Koçyiğit gösterilebilir. Birlikte oynadığı melodramlar o kadar başarılı oldu ki aralıksız filmler çektiler. Fakat onlardaki temel eksiklikler; bir türlü geliştiremedikleri hikaye örgüsü, zenginleştiremedikleri senaryolar, tek boyutlu oyunculukları ve sıkı sıkıya bağlı oldukları klişelerdi. Bazı ikililerde bu sorunların yer yer aşıldığı görülür: Tarık Akan & Gülşen Bubikoğlu, Cüneyt Arkın & Fatma Girik gibi. Ama yine de çok noktada Türkan Şoray ve Kadir İnanır tüm ikililerden ayrılmaktadır. Buna yazınının ilerleyen bölümlerinde değineceğiz.

İKİ YILDIZ DOĞUYOR

1945’te dünyaya gelen Türkan Şoray 1960 yılında Köyde Bir Kız Sevdim’le sinemaya adımını atar. 1949’da doğan Kadir İnanır 1968’te küçük rollerle başladığı sinemada ilk başrolünü Türkan Şoray’la çevirdiği 1970 yapımı Karagözlüm’le alır. Kadir İnanır bu filminde ilk başrolünü alırken Türkan Şoray’ın gerisinde 10 yıllık bir sinema kariyeri vardır. Türkan Şoray Yeşilçam’ın en güçlü kadın oyuncusudur ve kadın-erkek tüm oyunculardan daha fazla ücret alan Yeşilçam’daki en büyük yıldızdır. “Şoray Kanunları” yürürlüktedir, Karagözlüm filminin afişinde de bu kanun uygulanır (bkz. madde 4).

Türkan Şoray Kadir İnanır
TÜRKAN ŞORAY KANUNLARI:
1- Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir.
2- Türkan Şoray senaryoyu beğenmezse yeni senaryo verilir.
3- Çekilecek filmin yönetmeni ve baş rol erkek oyuncusu için
Türkan Şoray'ın onayı şarttır.
4- Türkan Şoray adı jenerik, afiş, ilan ve sinema fenerlerinde
başta ve tek olarak yazılacaktır.
5- Filmde öpüşme ve açık sahne olmayacaktır.
6- Filmlerdeki tarihsel giysiler şirkete, modern giysiler ise
Türkan Şoray'a aittir.
7- Film çekimi yalnızca İstanbul'da olur, Şoray İstanbul dışına çıkamaz.
8- Çalışma saatleri sabah 08.00 ile akşam 19.00 arasındadır.
9- Türkan Şoray, pazar günleri çalışmaz.
10- Türkan Şoray, mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez.
11- Filmlerin seslendirilmesinde Türkan Şoray'ın onayı şarttır.
12- Şirket filmi kendi hesabına çeker, başka şirket ile ortak yapım için
Türkan Şoray'ın onayı şarttır.
13- Film renkli ise Türkan Şoray'ın onayıyla çekim saatleri uzayabilir.
14- Bu şartlara uymayan film şirketi 100 bin lira ödemeyi kabul eder.
15- İhtilaf halinde İstanbul mahkemeleri yetkilidir.
16- Türkan Şoray şirketlerden film başına (…) lira alır.
17- Senaryoyu Türkan Şoray'ın onaylaması şarttır.
18- Türkan Şoray mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez.

Kadir İnanır birlikte çevirdikleri ilk filmlerinden ancak 6 yıl sonra 5. filmleri olan 1976 yapımı Bodrum Hakimi ile filmin afişinde kendine eşit ağırlıkta yer bulur. Şorayizm ile Kadirizmin güç dengesinin sağlandığı bu filmle beraber kariyerlerinin en iyi filmlerine (birlikte oynadıkları) ardı ardına imza atarlar. Toplamda 11 filmde birlikte oynarlar:

Ortak filmografilerinin ilk 4’ünde klişe senaryolarda klişe kompozisyonlar çizen ikili çalışmalarına 3 yıl ara verdikten sonra 1976’da Bodrum Hakimi ile bomba gibi bir dönüş yaparlar. Bu sefer daha nitelikli bir öykü, daha derinlikli karakterler vardır. 1976 ve 1977’de ardı ardına çevirdikleri 5 filmle efsane olurlar. 1978’de çevirdikleri Cevriyem önceki filmlerin başarısını yakalayamaz ve aralarında yaşadıkları sorunlardan da dolayı 2002’ye kadar tam 24 yıl biraya gelmezler. 2002’de tekrar bir araya geldiklerinde artık eski atmosfer yakalanamaz, gazozun gazı çoktan kaçmıştır; Gönderilmemiş Mektuplar birlikte oynadıkları son proje olur.

Türkan Şoray Kadir İnanır

TÜRKAN ŞORAY & KADİR İNANIR FİLMLERİNİN ETKİSİ NERDEN KAYNAKLANIYOR?
AKÜN FİLM: Birlikte 11 film çeviren Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın 9 filmini Akün Film yapmıştır. Akün Film’in vizyoner sahibi İrfan Ünal ana akım film yapan film şirketleri arasında rakip şirketlere göre kısmen daha özgün sayılabilecek, genelde daha nitelikli, üzerinde daha iyi çalışılmış filmler üretmiştir. Yılmaz Güney’in en güzel filmleri olan (bana göre) Baba, Umutsuzlar, Zeyno filmleri de Akün film yapımıdır. Sadri Alışık’ın efsaneleştiği Şaka ile Karışık’tan tutun da Tarık Akan’ın en iyi romantik komedilerinden Ateşböceği’ne kadar çok sayıda kült film armağan eder İrfan Ünal Yeşilçam’a.

İYİ YÖNETMENLER: İkilinin Yeşilçam’ın en önemli yönetmenlerinden bir kaçıyla çalışması da çok büyük şanstı. Bu başarı yine İrfan Ünal’ın hanesine yazılabilir. Akün Film’in varlığını sürdürdüğü 15 yılda (1965-1980) çektiği 60’ın üzerinde filmde hep dönemin en iyi en yönetmenleriyle çalıştığı görülür (Yılmaz Güney, Atıf Yılmaz, Şerif Gören, Osman F. Seden, Orhan Aksoy, Metin Erksan, Ertem Eğilmez).

DOĞRU SENARYOLAR: İkilinin filmlerinin çoğunun senaryosu Yeşilçam’ın en gözde ve en üretken isimleri olan Safa Önal ve Bülent Oran imzalıdır. Önal ve Oran Yeşilçam’da toplamda 1.000 civarı filme senaryo yazmışlardır. İkiliye yazdıkları senaryolar başta Yeşilçam klişelerine sıkı sıkıya bağlı kalsa da özellikle 1976’da başlayan 2. dönemlerinde bambaşka bir yol izlerler: Türkan Şoray- Kadir İnanır’ın efsane filmlere imza attıkları yıl olan 1976’da başlayan ikinci dönemlerindeki filmlerin yarısı uyarlama senaryodur: Bodrum Hakimi-Erdoğan Tokmakçıoğlu, Dila Hanım-Necati Cumali, Selvi Boylum Al Yazmalım-Cengiz Aytmatov öyküsünden uyarlanmıştır. Bu özenli seçimler filmlerine zenginlik ve özgünlük kazandırmıştır.

CAHİT BERKAY: 1975 yılında Erman Film’in çektiği Deli Yusuf ile film müzikleri yapmaya başlayan Cahit Berkay’ın zirveye çıkışı Akün Film’in çektiği Türkan Şoray-Kadir İnanır filmleri ile olur. Deprem, Devlerin Aşkı, Dila Hanım, Bodrum Hakimi, Selvi Boylum Al Yazmalım, Cevriyem filmlerine müzik yapan Cahit Berkay Türk sinemasında da sahnelere göre tema yazan, bütünlüklü film müziği yapan ikinci kişidir (İlk bütünlüklü film müziği çalışmasını 1973 tarihli Canım Kardeşim filmiyle Cahit Oben yapar ve müzikalite olarak da olağanüstü başarılı bir çalışma gerçekleştirir lakin filmde çok sayıda tema yazmaz . Burada Metin Bükey’in örneğin Funda filmi için yaptığı veya Yalçın Tura’nın Umutsuzlar’a yaptığı müzikler nedeniyle itirazlar yükselebilir fakat o müzikler temelde tek temadır, farklı sahnelere göre tema yazılmamıştır). Deli Yusuf’tan sonra yaptığı Köprü filminin müzikleriyle ilk ciddi çalışmasına imza atmış, nerdeyse filmin her sahnesine tema yapmış, hemen sonra yaptığı Deprem filminin müzikleriyle tam bir soundtrack çalışmasına imza atmıştır. Deprem’in film müzikleri her yönüyle olmuş, eksiksiz ilk çalışmadır. Cahit Berkay’la ikilinin buluşması gerçekten büyük bir şanstır. Öyle ki klişeye çok yaslanan, senaryo ve reji anlamında sönük sayılabilecek Devlerin Aşkı filmi Cahit Berkay dokunuşuyla tam bir klasiğe dönüşür. Devlerin Aşkı film müziği bana kalırsa Yeşilçam’da yapılagelmiş en iyi film müziğidir.

Türkan Şoray Kadir İnanır

GÜÇLÜ İKİNCİ ADAMLAR: Yeşilçam’da ikinci adamlar ziyadesiyle tek boyutlu, yalnız kötülüğe aklı eren, tüm dünyası kötülük üzerine kuran tipte olmuştur. Bu durum hem filmin inandırıcılığını hem dramasını zayıflatan en önemli sorunların başında gelmiştir. Yeşilçam’da eksikliğini hissettiğimiz güçlü ikinci adam problemi Türkan Şoray- Kadir İnanır filmlerinde yoktur. Deprem’deki Rıza, Devlerin Aşkı’ndaki Süreyya, Selvi Boylum Al Yazmalım’daki Cemşit filmlerin can damarlarıdır:

  • Devlerin Aşkı’ndaki Süreyya kandırılan kişi olarak işin mağdurudur. Filmin sonunda ise büyük olgunluk göstererek aşıklara yol verir. Mutlaka aksiyonla çözümlenen Yeşilçam filmlerinin finali için ayrıksı ve devrimci durmaktadır. Keza Süreyya karakteri de alışıldık Yeşilçam kötülerinden oldukça farklı, fazlaca Avrupai ve derinlikli, tuhaf bir karakterdir. Yeşilçam için hiç de tavrı kestirilebilir bir kötü değildir. Aslında kötü de değildir.
  • Deprem’deki demirci Rıza hiç de filmin tek boyutlu kötüsü değildir. Gerçekten iyi niyetli, kendi halinde yaşayan bir adamken gelişen olaylar neticesinde işi sonunda intikam boyutuna taşısa da asıl mağdur odur. Onca maceradan sonra o da büyük olgunluk göstererek aşıklara yol verecektir.
  • Selvi Boylum Al Yazmalım’daki Cemşit de olayın mağduru olarak filmin de haklısıdır. Film sonunda Yeşilçam kalıplarını tersyüz ederek ikinci adamı ödüllendirir. Yaşanan ağır psikolojide ödüllendirme ne kadar doğru bir ifade tartışılır ama film sevgiden öte emeği öne çıkartarak bambaşka bir yol açar dönemin sinemasında. Film ağır, yüreğe oturan bir sona sahip olsa da Yeşilçam’ın melodram kalıbının sonudur.

OYUNCULUK PERFORMANSLARI: Ve tabi ki ille de oyunculuk performansları… İkili gerçekten çok inandırıcı kompozisyonlar çizer. Türkan Şoray-Kadir İnanır filmlerindeki bakışları başka Yeşilçam filmlerinde yakalayamazsınız, o denli büyüleyicidir. Öyle ki ancak gerçek aşıklar bu kadar yürekten kameraya bu duyguyu yansıtabilir. Gerçekten aşıktırlar sanki…

Türkan Şoray Kadir İnanır

TÜRKAN ŞORAY İLE KADİR İNANIR GERÇEKTEN AŞK YAŞADI MI?

Türkan Şoray 2012 yılında NTV Yayınları’ndan çıkan kendi kaleme aldığı Sinemam ve Ben isimli biyografik kitabında Kadir İnanır hakkında şunları yazar:

Yapımcılar daha çok ikimizi oynatmayı tercih ediyordu. Seyirci bizi birbirimize çok yakıştırdı. Birlikte çok çalıştığımız için çok şey paylaştık, aramızda özel bir dostluk oluştu ve bu yıllarca sürdü. Bana teklif edilen her filmde Kadir İnanır erkek oyuncu olarak düşünülüyordu. Neredeyse her gün beraberdik, onu çok yakından tanıdım. Kadir İnanır, zaman zaman sert tavırları ile bilinir. Oysa bu tür davranışları bile bana çok sempatik gelir; yumuşacık, sevgi dolu biri olduğunu bildiğim için… Sıcacıktır, sıcacık güler, herkesi etkiler.

Oysa Kadir İnanır 8 Nisan 1978 tarihli Ses Dergisi’ne verdiği röportajda Türkan Şoray’dan bahsederken hiç de öyle sevgi dolu sözler sarf etmemişti:

“Tüm hayatı oyun olan Şoray, oyunculuğunu sadece kamera karşısında yapmadıkça Türkan Şoray ile film çevirmeyeceğim!

Türkan Şoray belki halkın gönlündeki yerini hiç kaybetmek istemediğinden oyunculuğu hayatının her alanına öyle sirayet ettirmiştir ki bu nedenle hem gündelik hayatında hem kitabında hep politik davranıyordur. Belki de o denli profesyoneldir ki rol arkadaşına dahi o hissiyatı yaşatmış (ya da filme katkı sağlaması için başrol oyuncusuna gerçekten de ona aşık olduğu izlenimini vermiştir), gerçekle kurgu arasındaki sınırı kaldırarak filmleri daha çekici kılmıştır. Kanımca Türkan Şoray bunların toplamıdır. Sinemaya ve seyircisine sevgisi nedeniyle (veya seyircisinin sevgisini muhafaza etmek) her zaman dengeli, herkese eşit mesafede bir yaşam biçimi benimsemiş, filmlerindeki gerçekliği sağlamak içinse o karakterle yaşamış, karşısında oynayanlara da seyirciye de bunu yaşatmıştır. Bu nedenle de güzellikle başladığı sinema kariyerinde oyuncu olarak kendini kabul ettirmiş, her dönem en çok tercih edilen, en çok kazanan sinema oyuncusu olarak Türk halkının sultanı olmuştur. Önceki jenerasyonun en büyük yıldızı Ayhan Işık’ın tek kral kabul edildiği sinemamızda tek sultan kabul edilen de Türkan Şoray olmuştur.

YOLLAR AYRILIYOR…

Cevriyem son projeleri olur. Artık yollar ayrılmıştır. Fakat izleyici onları birlikte görmek istemektedir. Fiziki ve mizahi yönden Kadir İnanır’ın bir benzeri olan Bulut Aras’la sorun çözülmeye çalışılır. 1978 yılında art arda Sultan ve Tatlı Nigar filmlerinde beraber oynarlar. Filmler de fena filmler olmamasına rağmen Kadir İnanır olmadan izleyici benimsemez. Bulut Aras filmlerde hiç de eğreti durmaz lakin ikamedir; düzgünlüğü varsa da özgünlüğü yoktur. Bu ikilinin artık gidebileceği bir yer yoktur. Zaten artık 1980 yılına gelinmiş, devir değişmiştir, e tabi Türkan Şoray da değişmiştir ve artık sinemada bambaşka bir istikamet çizecektir.

Kadir İnanır da Türkan Şoray’sız kariyerinde başka bir evreye girmiştir. 80’lerle beraber Kadir İnanır daha maskülen filmlerde maço rollerle Kadirizmin temellerine kucak kucak çimento atarken Türkan Şoray ise kanunlarını yıkmış, Şorayizm’i yerle bir etmiştir. Türkan Şoray, Müjde Ar kadar cesur olmasa da sinema geçmişi göz önünde bulundurulduğunda radikal adımlar atar. Bu kemik izleyicisi, sevenleri için bir risktir elbette lakin artık ne Yeşilçam kalmıştır ne de 70’lerin tutkulu seyircisi. Türkan Şoray radikalleşmeyi de zamanlı hesaplı kitaplı yaptığından sinemada hep sultan kalabilmiştir. 80’lerde az ama öz, hayli nitelikli filmlerde rol alır.

2002’de Gönderilmemiş Mektuplar ile son kez bir araya gelen ikili efsanelerine yakışır bir veda etmezler. Film vasatı aşamaz. Die Hard’ın, Rambo’nun 4. Filmleri ne kadar iyiyse o kadar iyidir. Bence bu vedanın Selvi Boylum Al Yazmalım’la yapılması daha görkemli olurdu. Çünkü film bir dönemi ve aslında Kadir İnanır tiplemesinin de sonunu simgelemekte, yeni bir dönemi işaret etmekte oluşuyla muhteşem bir final olurdu. Yıllarca filmlerinde sevgi arandı ve nihayet burada bulundu ve bitti. Ama olsun, ziyanı yok, gülüşleri yeter bize…

Yazan: Ekrem Yaşar Pınarbaşı 2019

Daha fazlası için Ekrem Yaşar Pınarbaşı’nın hazırladığı Türkan Şoray Kadir İnanır fragmanları
https://sinematikyesilcam.com/2013/02/ekrem-yasar-pinarbasindan-en-sevilen-turkan-soray-ile-kadir-inanir-filmlerinin-fragmanlari/

Kaynakça:

  • TÜRKAN ŞORAY SİNEMAM ve BEN – Türkan Şoray / NTV Yayınları 2012 (s.109-110)
  • YEŞİLÇAM’DA BİR SULTAN – Seçil Büker & Canan Uluyağcı / AFA Yayınları 1993 (s.65)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir