Umur Bugay için kısa bir veda…

Umur Bugay

Birkaç kişi bir araya gelip bir Türk filmi izleyelim desek, film seçimi konusunda çok zorlanacağımız kesindir. Genelde eski filmlere aklımız gider ve o hep söylenilen komik, biraz duygusal, insana yakın, bizden bir film izlemeye kalksak belli filmlere gidecektir aklımız.

İşte Umur Bugay, tam da o daralan filtrenin ucundaki isimdi. Türk Sineması’nda karakterleriyle tanınan, insan tiplemeleriyle öne çıkan filmlerinin yaratıcısı olarak bilinirdi. “Küçük insanlar”ın hayatlarını iyi yansıtmasıyla bilinirdi. Bir mahalleyi anlatıyorsa, kahvedeki figürlerine kadar anlatırdı, bir adliyenin mübaşirine kadar tanıtırken gösterirdi mahkemelerdeki çarpıklığı.

1941 yılı’nda Ankara’da doğar. Ağabeyi ileride ünlü bir heykeltraş olacak Saim Bugay’dır. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirdikten sonra, çeşitli tiyatrolarda oyuncu, yönetmen ve dramaturg olarak çalıştıktan sonra, 1972’de oyun yazarlığına başlar. Yazdığı oyunlarının çoğu efsane Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda sergilenir.

Umur Bugay, 1970’lerin ikinci yarısından itibaren sinema alanındaki çalışmalarına başlar. Daha sonra Türk Sineması’nda işte o arkadaş grubu arasında hangisini izlemeye karar veremeyeceğimiz filmleri yazan isim olacaktır.

1976 yılında çevrilen Deli Yusuf (1976) adlı filmde görünür adı ekranlarda ilk kez. Film, çağdaş bir Köroğlu uyarlamasıdır. Halka zulmeden Bolulu Abbas’a karşı atıyla değil ama kendi icadı arabasıyla mücadele eden Deli Yusuf’u anlatır bu filme.

Umur Bugay yazdığı ikinci film Hababam Sınıfı (1975) olmuştur. Hani Damat Ferit’in çocuğu olduğu, müdürün bunları okuldan kovduğu, sahte diplomayla Mahmut Hoca’nın ziyaretine gittikleri, efsane serinin ilk filmi.

5. Filmi İşte Hayat (1976) adlı filmde o yılların ünlü televizyoncusu Uğur Dündar’ı sinemada değerlendirirken, verdiği kadına dair mesajlarla da dikkat çeker. Bu filmle Antalya Film Festivali’nde Altın Portakal Ödülü’nü kazanır.

1976 yılında, Şehirlerde yeni yeni görülen apartmanlaşma, bu apartmanlaşma üzerinden görülen insan tiplerini Kapıcılar Kralı’nda anlatır. Film Kemal Sunal’a Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandırır.

Kedidir Kedi” repliğini öğreten “Aslan Bacanak” (1977), nesiller boyu birbiriyle didişen fertleri anlatan “Hasip ile Nasip” (1976) filmlerini bilmeyen yoktur.

Peki Çöpçüler Kralı? 1977 yılındaki bu film, yokluk yıllarının bir aynasıdır. Bir sokak etrafında, tüpgaz yokluğu vardır, şeker yokluğu vardır, evlere temizliğe giderken, kendi evinin hanımı olmak isteyen Hacer vardır. Aslında, 12 Eylül öncesinin Türkiye’si vardır, kahvenin taranması vardır, banka soygunu vardır, afişlerin arkasına saklanmış mitingler vardır.

Hukuk alanındaki çarpıklıkları gösteren Davacı (1986) filmi vardır, yine Kemal Sunal’la çalışmıştır. Yıllar sonra aynı alanda Saygılar Bizden (1991) adlı diziyi kaleme alacaktır Bugay. Zafer Algöz’ü aynı zamanda televizyon ekranıyla tanıştıran yapımdır bu.

Tamamen bir han içinde geçen Yoksul (1986) filminde, 12 Eylül sonrası Türkiye’nin yaşadığı dönüşümü gösterir. Dolar alınıp satılır, liberalizme ayak uydurulmaya çalışılır.

Umur Bugay doğduğu büyüdüğü kente saygısını Düttürü Dünya (1988) filminde görürüz. Bugay’ın birlikte çokça çalıştığı Kemal Sunal bu kez Ankara sokaklarında arar rızkını. Yakında kondusu yıkılacak Dütdüt Mehmet’i anlatırken aralara sıkıştırır mesajlarını Bugay. Her devrin adamı olmayı aşılayan uyanık kayınbirader, bakanlıkta odacı olan mühim kişi, siyasi mahkûmlar, Ankara ayazı, yakacaksızlık, yoksulluk…

Umur Bugay’ın filmlerini hiç bilmeyen birisi bile, Bizimkiler’i bilecektir. Hem filmleri hem Bizimkiler dizisini bilmeyen birisi varsa o da Türkiyeli değildir sanırız. Sadece 4 bölüm olarak başlayıp 13 sene süren dizi. Pazar akşamları banyo ve ütü sonrası milli dizimiz. Almanya’dan dönen Şükrü ve ailesi, babası, ağabeyi derken onlarca başrol oyuncusu olan Türk televizyonlarının fenomen dizisinin yaratıcısı da Umur Bugay’dır.

Umur Bugay’ı anlatmaya çalıştığımız bu yazıda Bizimkiler’i anlatmaya kalksak yazı çok uzayacaktır. Türk toplumun değerli anılarında yer almaya devam edecektir bu dizi.

1993 yılında ise tatile giren Bizimkiler oyuncularını, Yazlıkçılar adlı dizide görürüz. Almancı Nuri ve kızlarına musallat olan Almancı Bekir, Postacı filmindeki Adem’i hatırlatır bize. Gerçi her iki film de Umur Bugay’ındır zaten. Uyanık, kendini düşünen, akıllı ve işbitirici. Eh toplumda bu kadar yaygın bir tipin bir toplumbilimci olan Umur Bugay filmlerinde olmaması mümkün müydü?

Aynı şekilde benzer birçok tip de etrafımızda yok muydu zaten?

EN SONUNDA BİZİMKİLER’İN YARATICISI DA ARAMIZDAN AYRILDI

Umur Bugay

Ekranlarımızın efsane dizisi Bizimkiler’in, 1992 yılında Yavuzer Çetinkaya’nın ölümünden sonra birçok kaybı oldu. Hemen arkasından Yaman Okay aramızdan ayrıldı. Dizi’den Orhan Çağman (Hüsnü Dede), Güzin Özipek (Leyla Hanım), Aykut Oray(Katil Yavuz), Savaş Yurttaş (Yengeç Hüseyin), Oktay Sözbir (Halil Pazarlama), Mehmet Akan (Sabri Bey), Latife Saruhan (Suna Hanım), Erdoğan Tuncel (Tahtakafa Raşit), Güngör Erbayık (Nimet Hanım), Erdinç Dinçer (Muhasebeci Ergun), Selçuk Uluergüven (Davut Usta), Savaş Dinçel (Şükrü), Sadık Türken (Asım) Tuncay Gürel (Bodur Bakkal), Halit Akçatepe (Nazif Öğretmen), Ercan Yazgan (Kapıcı Cafer), Kemal İnci (Arif Bey) hayatını kaybeden oyuncular oldu.

En sonunda, 6 Ağustos günü dizinin yaratıcısı Umur Bugay’ı da kaybettik. Kınalıada’da denizde geçirdiği kalp krizi geçirdi, kurtarılamadı.

Geride ünlü replikler, bir daha izlenecek filmler, Türkiye’yi, insanı, toplumu anlatan filmler, diziler kaldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir