Uçurtmaları da vururlar (1989)

İnci bir gün uçurtma olup geri döneceğini söylemiştir. Küçük Barış uzun süre cezaevinin avlusundan gökyüzünü gözler. “Ama uçurtmalar beklenince uçmaz, istenince gelmez ki.”

Uçurtmayı Vurmasınlar (1989), bir cezaevi filmidir. Uyuşturucu suçundan cezaevinde yatan kadının beş yaşındaki oğlu Barış,  siyasi mahkum İnci Abla’sının ve tüm koğuşun yaşam kaynağı olur. Kadın mahkumların yaşamlarına Barış’ın gözünden tanıklık ettiğimiz gibi, onun da İnci Abla’sının dostluğuyla yaşamı, olan biteni kavrama çabasına tanıklık ederiz.  

Film, 12 Eylül’ün acı dolu günlerine küçük bir çocuğun gözünden tanıklık yapması, cezaevi yönetiminin siyasi suçlulara davranışları, 12 Eylül’ün baskıcı tutumunun cezaevlerine yansımasını göstermesi bakımından önemlidir.

İnci (Nur Sürer) hapishaneden yeni çıkmıştır. Sokaklarda dolaşırken oynayan çocukları görünce aklına Barış (Ozan Bilen) ve hapishanedeki günleri gelir… Barış beş yaşında annesiyle birlikte kadınlar hapishanesinde yaşayan bir çocuktur. Dışarıda ona bakacak kimse olmadığı için cezaevinde büyür. İnci ise siyasi bir mahkumdur.

Barış bir gün hapishanenin avlusunda tek başına oynarken gökyüzünde bir şey görür; ama o şeyin ne olduğunu bilemez, çünkü daha önce hiç görmemiştir. Koşarak içeri İnci’ye haber vermeye giden Barış onu da alarak tekrar avluya gelir. Ancak o şey gitmiştir. Barış gördüğü şeyi İnci’ye tarif eder ve bunun üzerine İnci Barış’ın tariflerinden yere bir tebeşirle resmini yapar. Barış gökyüzünde bir uçurtma görmüştür.

Uçurtmayı Vurmasınlar (1989)

Barış kendisine bir uçurtma ister; fakat avlu onu uçurmak için küçüktür. İnci bir gün geniş çayırlarda beraber uçurtma uçuracaklarına söz verir ve Barış’ı içeri götürür. Barış bir taraftan hapishanedeki günlerini geçirmeye çalışmakta diğer yandan da babasını özlemektedir. Çünkü babası uzun zamandır onları ziyarete gelmemiş, bir mektup bile yazmamıştır. Bunun üzerine İnci Barış’a babasını kuşlara sormasını bir gün mutlaka ona haber getireceklerini söyler.

Barış zamanının çoğunu annesi Fatma’dan (Füsun Demirel) çok İnci’yle geçirir, onunla oyunlar oynar, İnci ona masallar anlatır ve renkli kitaplardaki resimleri gösterir. Kadınlar bir gün hep beraber koğuşta otururlarken radyodan siyasi suçlar dışındaki suçlar için af çıkabileceği haberini duyarlar. Bunun üzerine bütün koğuşu sevinç çığlıkları kaplar ve hepsi eğlenmeye başlarlar. Ertesi gün koğuşa yeni bir mahkum gelir. Kadın birinin üstüne kuma gitmiştir ve adamın karısı ihbar edince hapse atarlar. Bu olayı duyan Fatma olaydan çok etkilenir ve hemen kadının yanına gider. Yatağında oturan kadına bir tokat atar. Koğuştaki herkes şaşırır ve kadını onun yanından alırlar. Bu sırada İnci ve Barış içeri girerler. İnci bunu neden yaptığını sorunca ona da kızar ve Barış’ı İnci’nin kucağından alır. Artık Barış’ın İnci’yle konuşmasını istemez.

Hapishane müdürü de sık sık kontrol yapmakta ve mahkumların eşyalarını aramaktadır. Kontrol sırasında bir kitap bulurlar ve kitabı zararlı olduğu gerekçesiyle parçalayıp yakarlar. Ardından müdür yerdeki uçurtma resmini görür ve sinirlenir bunun ne olduğunu sorar. Barış hemen uçurtma diye cevap verir; ancak müdür daha çok sinirlenir ve bu çocuğa bunları kimin öğrettiğini sorar. Sonra hemen yerdeki resmi silmelerini emreder.

Barış’ın dışarıyı görebildiği tek zaman annesiyle mahkemeye gittikleri anlardır. Bir gün Barış yine annesiyle mahkemeye gitmek üzere cezaevinden çıkar, ama annesiyle salona girmez, dışarıda askerle beraber kalır. Barış uzun zaman sonra ilk kez dışarıdadır ve askerin kendisine aldığı simidi yer, bir parçasını da İnci’ye getirir.

İnci ve Barış bahçede gezerlerken küçük bir kuş bulurlar ve içeri götürerek ona bir yuva yaparlar. Bir süre kuşu besledikten sonra kuş uçabilecek hale gelir, bunun üzerine Barış ve İnci kuşu uçması için serbest bırakırlar. Aradan birkaç gün geçtikten sonra hapishaneye, daha öncede burada kalmış olan ve herkesin tanıdığı Döne gelir. Yine hırsızlık yaparken yakalanmıştır. Ama Döne bu sefer 9 aylık hamiledir. Gece Döne’nin sancısı tutar; fakat revirde doktor yoktur ve hastaneye de gidemiyorlardır. Bunun üzerine Döne kadınların yardımıyla koğuşta doğum yapar. Artık herkes yeni doğan bebekle ilgilenmektedir, hatta İnci bile… Barış bu duruma çok üzülmüştür.

Kadınlar koğuşta Barış hakkında konuşurlarken İnci tahliye olmadan onun sünnetini yapmaya karar verirler. Kıyafetler getirilir, hazırlıklar yapılır ve Barış sünnet olur.

Artık İnci’nin günü dolmuştur, tahliye olacaktır. O sabah erkenden kalkar, herkes avludadır, sadece Barış içeride uyuyordur. Annesi İnci’nin gitmesiyle Barış’ı durduramayacaklarına inandığı için onu uyandırmamıştır. İnci hepsiyle vedalaşıp, çıkar bu sırada Barış uyanır ve koşarak bahçeye gelir; ama İnci gitmiştir. Barış artık tek başınadır, hep İnci’yi düşünür, onun hayalini görür ve hep onun yatağına gelir. Barış İnci’nin kendisini unuttuğunu düşünmektedir. Zeynep ona İnci’nin onu unutmadığını belki bir gün uçurtma olup geleceğini söyler.

Uçurtmayı Vurmasınlar (1989)

Barış tek başına avluda otururken gökyüzünde bir uçurtma görür ve sevinçle içerdekilere haber verir. Herkes avluya koşar, mutlulukla uçurtmaya el sallamaya başlar. Hepsi çok mutludur. Bu sırada hapishane müdürü gelir, avludakileri görünce sinirlenir. Avludakileri dağıtmalarını, uçurtmayı uçuranı da bulmalarını ister. Ama uçuran kişi bulunamayınca, müdür uçurtmayı vurmalarını emreder, avludaki herkes susmuştur. Uçurtmaya nişan alır, ama vuramaz. Çünkü uçurtma uzaklara uçmaya başlar. Herkes yeniden sevinçle bağırmaya başlar.

Gökyüzündeki uçurtmalar çoğalır…

Uçurtmayı Vurmasınlar (1989)
Yönetmen: Tunç Başaran Senaryo: Feride Çiçekoğlu 
Oynayanlar: Nur Sürer, Ozan Bilen, Füsun Demirel, Rozet Hubeş, Güzin Özipek, Güzin Özyağcılar, Yasemin Alkaya, Meral Çetinkaya…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir