Burak Gülgen ile Ters Açı – Festival Beleşçileri

Festival Beleşçileri

Bir şey var uzun zamandır aklımı kurcalayan onu beyan etmeden içim daha fazla rahat etmeyecek sanırım.. Bu sene (2019) Türk Sineması’nın 105. yılı … Aile olarak 55 yıldır Türk Sineması’na hizmet ediyoruz. İsimleri tek tek yazmama gerek var mı bilmiyorum ama bu ailede; aktör, yönetmen, yapımcı, dağıtımcı, görüntü yönetmeni, prodüksiyon amiri, yardımcı yönetmen, senaryo yazarı olarak yüzlerce filmde katkıda bulunmuş insanlar oldu.

Ailenin sinemadaki en küçük bireyi olan bendenizin bu mesleğe giriş tarihi 1983. Bir çoğunun ismini bile hatırlamadığım bir çok filmde, dizide, belgeselde aktörlük, yönetmenlik, film müziği, foley, dublaj yaptım. Sinema ile ya da sektör ile ilgili köşe yazıları yazdım. Film gösterileri ve söyleşiler yaptım. Hala da devam ediyorum.

Şimdi bu kadar sinemanın içinde doğup büyümüş bir emekçi olarak 41 yıllık hayatım boyunca 1 kez bile ne Adana Film Festivali’ne, ne de Antalya Film Festivali’ne gitmişliğim var.. Bildiğim kadarıyla öyle elini kolunu sallaya sallaya gidilemiyor. Sanırım davet gelmesi gerekiyor. Bu konuda yanlış bilgim varsa lütfen birisi düzeltsin.

Şimdi diyeceksiniz ki film üretirsen seni davet ederler. Buna da eyvallah doğrudur. Ama beni asıl rahatsız eden konu belirli bir güruh var. Hep fotoğraflarda gördüğüm ya da televizyonda bu festivallerle alakalı gördüğüm görüntülerde gördüğüm hep aynı suratlar var. Bu arkadaşlar bugüne kadar Türk Sineması’na doğru düzgün katkıda bulunmamış, üzerine bir tuğla koymamış, bu ülke sinemasının gelişimi için tek bir damla alınteri dökmemiş bir beleşçi ordusundan bahsediyorum.

Bu arkadaşlar festival olduğu zaman Adana, Antalya fark etmez. 1 hafta boyunca bu festivallere gidip yiyip, içip, s… bol bol da selfie çekip, güzel güzel tatillerini yapıp dönüyorlar.. Kim bu asalaklar? Her sene festivallere davet edilmelerinin sırrı nedir? Bana birisi bunu anlatsın. Gerçekten çok merak ediyorum. Benim bu ülkede yapılan sinemaya, sektöre olan inancım zaten azaldı. Bu saatten sonra yerli festivallerden film üretsem bile ödül alacağım hırsı yok. Çünkü bu tip organizasyonlar ve yarışmalar daha çok körler sağırlar birbirlerini ağırlar şeklinde olduğu için boşuna umutlanıp hayal kırıklığı yaşamak gereksiz bir yük olur düşüncesindeyim.

Olur ha yaşım kemale erdiğinde ve hala da sinema için uğraşırsam “Yaşam Boyu Onur Ödülü” verirler mi bilmiyorum. Hoş zaten Melih Gülgen‘e verilmemiş o ödülü benim kabul etmem pek doğru olmaz diye düşünmekteyim. Neyse lafı çok uzattım vaktinizi aldım affola.. Bu arada Antalya demişken; 1990 yılında Tatar Ramazan filminin hakkını da güzel yediniz yalnız. O da unutulmadı hala!

Saygılar,

Burak Gülgen – Festival Beleşçileri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir