CANI – Tarık AKAN & Peter FABIAN – 1976

Yeşilçam’ın erken dönemde başlayan Hindistan yolculuğu ile beraber oluşan “Co-Production” yapımları, Türker İnanoğlu‘nun katkıları ve Cüneyt Arkın‘ın varlığıyla İran’ı komşu bir sinema salonu haline getirmiştir. 1960’ların sonunda başlayan Erler Film Ortak Yapımlar dizisi öncelikle İran ve ardından da İtalyan ortaklarıyla Yeşilçam’a ilginç eserler kazandırmıştır.
Cüneyt Arkın ve İrfan Atasoy co-productionların en bilinen örneklerini sunarken bu kollektif çalışmaların beraberinde getirdiği önemli bir isimde kuşkusuz İtalyan yönetmen Guido Zurli‘dir. Zurli’nin ortak yapımların yönetmenleri içerisinde sayıca en çok filme imza atmasının yanında bir klişe olarak popüler temaları sonuna kadar uyguladığıda bir gerçektir. Zurli’nin piyasa yönetmenlerinden birisi olarak Küçük Kovboy, Yumurcak Küçük Şahit‘ten ziyade en uçta kalmış çalışmalarından birisi olan CANİ‘yi paylaşmak istiyorum;

CANİ
Bir Pazar Hikayesi
Poliziesco filmlerinde olduğu gibi İstanbul’un polis arabası içinden çekilen görüntüleri ve filmin hikayesiyle ilgisi olmayan karakter tanıtımına yönelik bir soygun ve kaç kovala sekansı ile başlayan film ilk çeyreğine ulaşmadan hikayenin ana hatlarını belirlemeyi başarıyor. Kendini işine ve sokaklara adamış Komiser Murat(Tarık Akan) bir pazar mesaisini sorunsuz bir şekilde tamamlayıp yardımcısıyla beraber akşam yemeğine katılma planları yapmaktadır.

Şehrin suç bölgesinde ise beceriksiz bir gangster olarak tanınan Ahmet (Peter Fabian) suç ortaklarıyla başarısız bir soygun girişiminde bulunur. Bu son işi zoraki çetesiyle yollarını ayırmasına yol açar. Çıplak kadın heykellerinden dahi cinsel tatmine ulaşabilecek kadar bozuk olan ruh sağlığı bu son gelişmelerle içinde ki büyük gangster olma arzusunu bir saplantı haline getirir. Çok geçmeden beklediği fırsat serseri mayın gibi ilerlediği sokaklarda karşısına çıkar, yaşlı bir işadamını sokak ortasında gasp eder ve adamı öldürür. Cinayet ve gasp Murat ve ekibinin bölgesinde meydana gelir ve İstanbul’un her iki yakasında 24 saatlik amansız bir takip başlar.
Bir çanta dolusu para, arka koltuğunda yeni doğmuş bir bebeğin bulunduğu çalıntı bir otomobil, rehin alınan kör bir baba, yeğen ve hizmetçiden oluşan bir aile bu takibe renk katar. Cani’nin umarsızca cinayet işlerken yurtdışına kaçmak planı polisin ve kendisinin aklına gelemeyecek bir haberle bozulur. Çalıntı paraların tamamı öldürülen iş adamının şirketinin reklam paralarıdır.

Sado-Erotizm:
Erotik sinemanın gore ve giallo ile raksettiği bir dönemde Zurli gibi bir yönetmenin bu iki adrenalin unsurunu da kullanmamış olması elbette ki düşünülemezdi. Türk standartlarına uyacak kadar işkenceye dayalı bir lezbiyen sekansı ve kadının vajinasına tüfek sokmak gibi ero-sadistik sahnelerin yanında Peter Fabian’ın filmin adının hakkını verebilmek adına kameraya merhaba diyen (neredeyse) herkesi öldürmesi bu unsurların serpiştirilişidir.
Tarık Akan’ın Avrupalı fiziğine sahip jön bir oyuncu arayışı adına başrole seçilmiş olması filmin başka bir jönlede çekilebilirmiydi sorusunu akıllara getirmekte. Bu soru işaretine rağmen filmin kendine özel bir müziğinin bulunması, İtalyanların senaryo yazımı ve kurgu masasında ki katkıları ve İnanoğlu sermayesinin artı getiriler olduğunuda belirtmek isterim.

Jön arayışı ve ticari beklentiler ne olursa olsun Peter Fabian’ın Erol Taş‘ı aratmayan performansıyla karşısında hangi iyi olursa olsun filmi tek başına götürdüğüde gerçeğin ta kendisi. CANI, Komiser Murat’ın değil Ahmet’in hikayesidir.
Yazan: Gökay GELGEC – Yojimbooo
CANI Resim Galerisi
(Resimleri orjinal ebatlarında görmek için üzerlerine tıklayınız)

2 thoughts on “CANI – Tarık AKAN & Peter FABIAN – 1976

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir