Metin Erksan & Fatma Girik Sunar: KADIN HAMLET – 1976

“Olmak yada Yokolmak”
Babası bir av gezintisi esnasında öldürülen Hamlet (Fatma Girik), babasının ölümünün üzerinden iki ay geçmesinin ardından annesinin (Sevda Ferdağ) amcası (Reha Yurdakul) ile evlenmesini kabullenemez. Baba yarısı gerçek babası olmuştur, kendisi de bir yeğenden çok, bir üvey evlattan daha az bir evlattır artık…
Aynı günlerde çiftliğin kahyaları (Yavuz Selekman, Coşkun Göğen, Baki Tamer) geceleri gelen bir hayaletin söylentisini kulaktan kulağa yaymaktadır. Hayalet Hamlet’in öldürülen babasının hayaletidir ve çiftlik ziyaretleri günden güne artmaktadır. Hamlet konuyu kendilerine açan kahyalar ile beraber aynı günün gecesi babasının hayaletini beklemeye başlar…

Babasının hayaletiyle yüzleşen Hamlet, babasının katilinin amcası olduğunu öğrenir. Üvey babası, öz annesiyle aynı yatağı paylaşmaktadır ve bu durum öz babasının ruhuna huzur vermemektedir. İntikamını alması için kızını görevlendirir…
Amcası ve onunla işbirliği yapan öz annesinden intikamını almak için sıradışı bir plan hazırlayan Hamlet, sırrını babasının sadık hizmetkarlarıyla paylaşır;
Hamlet, babasının katili gerçeği itiraf edene kadar deli rolü yapacak ve çevresindeki herkesi buna inandıracaktır.

Kadın Hamlet

Dişi Hamlet:
Film, 1976 yılında, Metin Erksan‘ın İskandinav efsanelerinden Sheakspeare‘ye uzanan titiz bir hazırlık döneminin ardından hazırladığı senaryonun, Fatma Girik ve Memduh Ün‘ün yapımcı olarak ortaklığıyla çekilmiştir. Devir olarak Ulusal Sinema, piyasa filmleri ve Erotik Türk Sineması arasında paylaşılan film piyasasının içerisinde çok uç noktada bir eserin gerçekleştirildiği ortadadır.
Metin Erksan’ın gösterime sokulmayan Sevmek Zamanı ile aynı kaderi paylaşmayacak kadar şanslı olan film, Türkiye standartları gereği çift isimle vizyona girmek zorunda kalmıştır. Kadın Hamlet’in yanına eklenen İntikam Meleği her ne kadar izleyiciyi tavlama amacı güden bir operasyon olsa da filmin sinema izleyicileri olarak sınır tanımayan vizyonuyla yakıştırma kimliğinden kısa zamanda kurtulmuştur.

Bir sinema filminin kendine has genetiğinde izleyici için gerekli olan iyilik öğesinin sahibi olabilecek karakter bulunmamaktadır. Hamlet’in öldürülen babası cehennemden çıkıp tekrar cehenneme döner, intikam ateşiyle yaşayan Hamlet’te en az peşinde oldukları kadar kötüdür, amcasının emriyle öldürülmek üzere beraberinde Amerika’ya göndermek istediği arkadaşları da oyunun bir parçasıdır, Hamlet’in sevdiği erkeğin babası, amcasının casusluğunu yapmaktadır.
İlk çeyrekte resim seçimi ve balık gözü çekimlerle başlayan fantastik öğeler Hamlet’in ailesine deli rolü yapması için seçtiği yöntemlerle görünürlüğe ulaşır. Roma giysilerinden, boş bir alana inşa edilmiş kapının ardında ki yatak odasına birbirini takip eden fantastik gösteri Fatma Giriğin hayali bir orkestra ile doğaya verdiği Hamlet suiti dinletisiyle zirveye ulaşır.

Tüm enstrümanlar birer korkuluğa bağlıdır, burada özellikle müziğin bir teypten çalınıyor olmasını izleyiciler için bir detaymı yoksa yönetmenin kişisel bir seçimi olduğu konusunda ikilemde kaldım. Hamlet’in beyninde oluşturduğu bu orkestranın hayali notalar ile suiti çalıyor olması ve bunun sadece onun aklında yaşanıyormuşcasına beyaz perdeye yansıması belki dahada etkili olabilirdi.
Sevda Ferdağ‘ın olgun bir kadının güzelliğiyle şekillenmiş kimliği içerisinde yaşının olanca güzelliğini sergilediği performansıda ayrıca takdire şayan. Fatma Girik ekseninde bir fantazya olarak sunulan hafif erotizmle, Ferdağ’ın fizik olarak resimleri dolduran gizli erotizmine de aynı hakkı vermek gerekmektedir.
Bir yaklaşım farkı olarak sinema tarihinde ikinci kez dişileştirilen Hamlet’in filmle alındığı coğrafyadan çok, daha evrensel bir güdüyle çekildiğini söylemek gerekmektedir. Hamlet gibi bir isme sahip kızın Ahmet isimli bir babasının olması, İslami kurallara göre defnedilen cenazenin ardından merhumun yeniden dirilmesi ve bunun “hayalet” olarak tanımlanması dinler arasında bir yolculuğa çıkmamızı sağlar.

Metin Erksan’ında belirttiği gibi “dünyada hakkında en çok yazılı eserin kaleme alındığı iki ismin” bu filmde ön ve arka planda olarak yer almış olması kaçınılmazdır. Bir numarada ki Hz. İsa’nın kurallar ve trafikle arka planda, Sheakspeare’nin ise senaryonun kaynağı olarak ön planda yer almaktadır. Din ve toplumsal bakış açıları arasında ki bu farklılık Erksan’ın Exorcist’ten uyarladığı Şeytan filminde de görülmektedir. İki dinin farklı besin kaynaklarını çapraz bir anlayışla ayrı toplumlara sunmak ne derece başarılı olabilir bilinemez.
Bu özelliklerle Türkiye’de yüksek bir ilgiye hasıl olamayacağı belli olan bu sanata özgü kişisel yapımın takip eden yıl yurtdışı macerası başlar. Özellikle de yurtdışı basında dikkat çekmesi gecikmez:
“Kadın Hamlet, 1977 Uluslararası Moskova Film Festivali’nin ve 1978 Uluslararası Los Angeles Film Festivali’nin en güzel, en orjinal, en sıradışı, en eşsiz, en anlamlı, en beğenilen tek filmidir” – Lester Cole*

Müzikler konusunda Dimitri Shostakovich‘in Hamlet süiti ağırlıklı olmak üzere bazı yabancı pop parçaları ve Nevra Serezli‘nin konuk oyuncu olarak katıldığı Fatma Girik’in temsil sahnesinde Timur Selçuk imzalı “Pireli Şarkı” görüntülere eşlik etmektedir.
Shostakovich’in Hamlet suitinden örnekler için buraya tıklayınız.
Yazan: Gökay GELGEC – Yojimbooo
Kadın Hamlet Resim Galerisi:
Not: Amerikalı senarist ve sinema yazarı Lester Cole, bahsi geçen metni Variety dergisi için yazmıştır*
Hababam Sınıfı Uyanıyor’un taşralı öğrencisi Ahmet Sezerel’in aynı yıl içerisinde çevrilen iki ayrı uçtaki filmle izleyici karşısına çıkması da filmin ilginç öğelerinden birisidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir