Sinematik Söyleşi: Ercan Akarsu ile Biraz Sohbet Ettik!

Çarşamba günleri Sinematik Söyleşi başlığımız altında, hem kendi yaptığımız söyleşilere yer veriyoruz hem de çeşitli kaynaklardaki Yeşilçam söyleşilerini derliyoruz.

Bu haftaki konuğumuz Türkan Şoray, Salih Güney, Engin Çağlar gibi Yeşilçam yıldızlarıyla yapılan sohbetlerin de yer aldığı “Biraz Sohbet ettik” kitabının yazarı Ercan Akarsu. Kendisi ile kitabının hakkında kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Umarız ilerleyen günlerde kendisiyle yeniden sohbet imkanımız olur.

Kitabınız üzerine hazırladığımız sorularımıza geçmeden önce,  TRT gibi olacak ama Ercan Akarsu’yu Ercan Akarsu’dan dinlemek isteriz.

Merhaba. Öncelikle bu söyleşi için teşekkür etmek istiyorum. Ercan Akarsu 1989 Adapazarı doğumlu. Tam bir edebiyat ve kültür-sanat aşığı… Hayata sinema, müzik ve kitaplarla bağlanıyor. ’90lı yıllarda büyümüş olmanın getirdiği samimi bir birikinti var yaşamımda. Ben 90’lara samimiyetin son perdesi derim. O senelerden arda kalan çok malzeme var elimde. Bu da yazdığım yazılarda anlatmak istediğim konulara ışık tutuyor. Geçmişten beslenerek bir şeyler üretmeye gayret ediyorum.,

lkokul yıllarımdan beri bir şeyler karalar, yazarım. Fakat ciddi anlamda yazdıklarımı yayınlama konusunda 2009 yılında karar verdim. Yıl 2014 ve ben 5. kitabım “Biraz Sohbet Ettik” ile farklı bir soluk alıyorum. Heyecan verici…

biraz sohbet ettik“Biraz Sohbet ettik” kitabı fikri ortaya çıktıktan sonraki süreçte nasıl bir yaklaşım ortaya koydunuz?

2009-2010 yıllarında 2 şiir kitabım ve 2011-2012’de ise 2 romanım yayınlandı. Fakat kültür-sanata olan aşkımdan dolayı hep içimde sevdiğim sanatçılara ulaşma isteği ve onlarla biraz olsun sohbet edebilme arzusu vardı. Hayalini kurardım sürekli… Genelde küçüklüğüm sorulduğunda aklıma ilk olarak Türkan Şoray filmleri, ve o dönemin “eskimeyen” şahane şarkılarıyla birlikte 1995 yılında beni TSM’ne bağlayan kıymetli sanatçı Muazzez Ersoy gelir. En büyük tutkum, tek keyfimdi.

Sanırım Türk filmlerini ve nostaljik eserleri seviyor olmam annemin sayesindedir. Kendisi de Yeşilçam dönemini gerek gittiği sinemalarda gerek kendince biriktirdiği artist kartpostallarıyla dolu dolu yaşandığından etkilenmemek elde değildi. Şimdi yeni nesil gençler bunların büyük bir kısmından bihaber! Üzülüyorum. Haberdar olduğum için de seviniyorum doğrusu.

Yazı yazmaya aslında Toygar IŞIKLI müziklerinden etkilenerek başlamıştım. Herkesin gelmesini beklediği bir ilhamı vardır. Benim yazı yazacağım her neresiyse Toygar Işıklı çalıyor olması kafi… Öte yandan yazdıklarımı besleyen unsurlar da iyi bir gözlemciyim. Sokakta yürürken herkesi inceler, dinler ve ilginç olanları kayda alırım. İçimde hep bir nostaljiye özlem olduğu için yazdıklarımda dram olmazsa olmaz. Yeşilçam film ve müziklerinden fazla etkileniyorum. Ayrıca o dönemin filmlerinde çalan fon müziklerini biriktirdiğim güzel bir arşivim de var. Bunlarla beraber hem eski dönem hem de yeni dönem gerçekten sanatını yapan değerli isimlere ulaşmak isterken hayat beni bir şekilde karşılaştırdı. Bir şeyi gerçekten istediğinizde oluyormuş meğer. Hayat son ana kadar sürprizlerle doluymuş… İşte bu mutluluğumun adına da “Biraz Sohbet Ettik” vererek ben gibi kültür-sanat tutkunlarıyla elimden geldiğince, dilim döndüğünce paylaşmak istedim. Takdir okurun…

Son yıllarda, derlemek ve sorgulamak yerine olanın kullanılması tercih edildiği bir yaklaşım hakim. Yani araştırmaya gerek duymuyor insanımız. Bu açıdan baktığımızda belgeleyeme çalışmanız genel yaklaşımdan farklı ve sizi tebrik ederiz. Kitabınızdaki sohbetleri yapmaya başladığınızda Yeşilçam konusunda da bir araştırmaya girdiniz mi yoksa o anı mı daha çok kayıt altına almaya çalıştınız?

Hazır olan bir şeye birkaç ifade, bilgi ekleyerek tekrar tekrar sunmak gereksiz olurdu. Tabi bu biraz da söyleşi yaptığınız sanatçının size tanıdığı imkanlar doğrultusunda değişkenlik gösteriyor. Örneğin öyle sorular hazırlıyorsunuz ki fakat cevap vermek istemediklerinden ötürü eleniyor. Ve herkesin bildiğine yakın konular elde kalıyor. Özeli deşmek saygısızlık olur. Dolayısıyla engel koymayan isimler hakkında araştırmalar elbette yaptım. Fakat buna müsaade etmeyenler için de pek yapacak bir şey kalmıyor açıkçası. Yoksa emin olun müsvedde kağıtlarımda ne sorular, ne araştırılmış konular var.

Kitabın yapım aşamasında koyduğunuz hedefler ve  daha çok fazla görüşmek istediğiniz isimler var mıydı?

Olmaz mı? Türkan Şoray & Muazzez Ersoy. Fakat sonradan tabi sizi etkileyen bir çok sanatçı daha ekleniyor takip ettikleriniz arasına… Kısaca bu kitapta gerçekten sohbet etmek istediklerim yer alıyor. Bazen bana sanatla alakası olmayan ama gündemde olan isimlerin neden bu çalışmada olmadığını soruyorlar işte o dedikleri şey olsaydı amaçsız olurdu kitabım. Sırf böyle bir şey yapmış olmak için yapardım. Bu da bana göre değil…

turkan soray biraz sohbet ettikBu süreçte tek başınıza mı yoksa farklı insanlarla işbirliği içerisinde mi çalıştınız?

Bu süreç oldukça uzun sürdü. Çünkü farklı bir işte çalışıyorum. İş verene “Siz çalışmaya devam edin, ben röportaj yapmaya gidiyorum. Hayallerim var benim.” diyemediğiniz için geriye bir tek izin günüm olan pazar günü kalıyordu. Bu kez de zaman, söyleşi yapmak istediğim sanatçıya uymayabiliyordu. Genelde yalnızdım son ana kadar. Bir ara bu işin altından kalkamayacağımı bile düşünmeye başlamıştım. Fakat sonra değerli öğretmenlerim olsun, yakın dostlarım olsun gerek dosyayı son okuma çalışmalarında gerek fikir verme kısmında sağ olsunlar yanımda oldular.

Sizce Yeşilçam üzerine yeterli kaynak var mı?

Bu kitabım sadece Yeşilçam üzerine değil. Günümüz sanatçılarının da yaptıkları çalışmalara değiniliyor. Yeşilçam’ı ben de sizler gibi seviyor, ilgileniyordum. Fakat söyleşi durumuna geldiğimde mutlaka araştırma yapmam gerekti elbette. Usta bir sinemacı için belki kaynak kitap sayılmayabilir bunun kararını en iyi bu konuda profesyonel olmuş isimler tanı koyabilir. Benim kendi kitabım için kaynak diye nitelendirme yapmam yanlış olur gibi geliyor. Bununla birlikte o dönem üzerine hafızalarda bir yerlerde üstü örtülmüş bir çok anıyı ortaya çıkardık diyebilirim. Bir anlamda anı-hatıra sohbetleri gibi bir şey oldu bu kitap.

Bu söyleşiler süresince karşılaştığınız ve unutulmaz dediğiniz bir anınız var mı?

Söyleşileri toparladığım sürede benim için en unutulmaz anlar sorularıma gönülden ve samimi olarak yanıt veren sanatçılarımızla, hafızalarında yolculuğa çıkmak oldu. Bunlar beni çok etkiler. Kimi zaman uzaklara daldılar ve ben seyrettim. Özel şeyler bunlar… Olumsuz olarak karşılaştığım konular da oldu tabii… Her şey toz pembe değil. Yıllarca severek takip ettiğiniz isimlerden beklenmedik şeyler duyduğunuzda dünya başınıza yıkılıyor. İnanmak istemiyor ve keşke tanımasaydım da o kişi hep beni hayalimde canlandırdığım kişi olsaydı diyorsunuz.

Soru soran birisi iken soru sorulan konumunda olmak nasıl bir duygu?

İnanır mısınız bilmem ama ben bu hayalimi süsleyen değerli isimlere ulaşacağım, düzgün sorular hazırlayacağım diye uğraşıp didinirken, yaşadıklarıma tanık olan bir dostum şöyle diyordu: ““Çok geç değil Ercan. Sana da bir gün soru soracaklar. Buna senden daha çok inanıyorum” demişti. Bence harika bir duygu. Emek verdiğin bir şey üzerinde sorular almak bence işin en dinlendirici kısmı. (Şuan mesela gayet mutluyum) Teşekkürler ediyorum sorularınız için.

Biz de Ercan Akarsu’ya bize vakit ayırdığı için ve sorularımıza verdiği içten cevaplardan dolayı teşekkür ederiz…

Söyleşiyi Sinematik Yeşilçam adına hazırlayan: Utku Uluer

One thought on “Sinematik Söyleşi: Ercan Akarsu ile Biraz Sohbet Ettik!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir