Şerif Gören & İbrahim Tatlıses – Alişan (1982)

alisan_ibrahim_tatlises03

ALİŞAN – 1982

Kaçakçılık yapan kardeşini mayın tarlasında kaybeden Alişan, ağadan kardeşinin intikamını alır ve hapse girer. Tahliye olduğunda hemşehrileriyle beraber tekrar hayat kavgasına atılırken, öldürdüğü ağanın oğlunun kan davası için gönderdiği adamları da peşindedir.

Bu paragraftan itibaren yukarıda bilindik gazete köşesi usulünde kısa bir özetini geçtiğim filmi sıradan bir ağa – arabesk – türkü – ölüm formülü içinde ele almamanızı özenle hatırlatıyorum. Karşılaşacağınız film bilindik bir formülü son derece sade ve samimi şekilde 1980’li yılların erken döneminde yeniden dizayn edilmekte olunan Türkiye’nin fotoğrafını çekerek yapıyor. Sonra ki yıllarda hepimizin hayatına bir şekilde dahil olacak ‘Damsız girilmez’ ‘Usta’ ‘Amele yüzüşü’ ve daha pek çok terimin toplumsal hayatımıza yeni yeni girmeye başladığı bir anın fotoğrafı bu.

alisan_ibrahim_tatlises01

Nostalji ve futbol sevenler için bol bol Maradona ve Rumenige ismini de duyabileceklerini şimdiden söyleyelim. 1982 Dünya Kupası filmin arka plandaki başrol oyuncusu şeklinde sürekli olarak kulaklarımıza ve gözlerimize misafir olmaya devam ediyor.

Özel televizyonların yeşerdiği ilk dönemde (1990 – 1995 arası) izlediğim bir filmdi Alişan. Türk Rock müziğinin 70’lerin ilk yarısında ki deneysel çalışmalarıyla ilgilendiğim bu yılllarda Alişan filminin ana teması ister istemez bu filmde salt arabesk filmlerinden daha ötesinde bir takım tadlar alınabileceğini hissetiriyordu insana.

Bu bilinç altı mesajın sahibi, filmin müziklerine sazıyla hayat veren Arif Sağ‘dı. Cahit Berkay‘ın elektroniğe terfi ederek 90’lı yıllarda benzerini ucuz televizyon dizilerinde görebileceğimiz sefil klavye tonları yerine son derece güzel bir tavırda çalınan bir saz ile oluşmuştu filmin müzikleri.

dunya_kupasi_1982_brezilya

İbrahim Tatlıses ve Aydemir Akbaş’ı bir ikili olarak ve arabesk müzikle ilgilenmeyen bir insan olarak hiçbir zaman incelemeye değer bulmadım. Hatıralarımdan kaldığı kadarıyla bu ikilinin zirve yaptığı dönemler Tetikçi Kemal dizisi ve İbo’nun 90’lı yıllarda başlayan televizyon şovlarıydı.

Akbaş – Tatlıses ikilisinden önce, Türk Sineması açısından incelendiğinde bugün muadili pek çok şarkıcının yaptığı şekilde X noktadan gelip Z noktaya yükselen bunu da kendine bir takım değerler katarak insanların hayranlığını kazanan adam şeklinde yapmasını sağlayabilecek bir yolculuğu Türkiyenin toplumsal kültür hayatında son 35 yıldır görmekteyiz. Ancak bu yolculuğu gerçekten topluma örnek olabilecek bir düşünür statüsünde gerçekleştirebilmiş ‘sanatçı’nın olduğu da söylenemez.

İş biraz geçmişin mağduriyetinden nemalanmak ve bir noktaya ulaştıktan sonra da eskiyi güzel hale getirmek için mücadele etmektense eskiyi daha zalimce ezmeye yönelik bir çıkmazda dolanmakta. Tatlıses ile açılan kapının ardından pek çok şarkıcı ilerledi. Belkide ilk olması sebebiyle Tatlıses’in bu yolculuğu hem en çok eleştirilen hem de takipçilerinin en çok imrendiği bir hayatın yolculuğuydu.

yaman_okay_sinematik

Bu yolculuğun başında önemli bir sanatçımızın varlığıyla bu yolculuğun bambaşka bir kulvarda gerçekleşmeside mümkün olabilirdi. Yaman Okay, Yılmaz Güney’in kendi senaryolarını ürettiği filmleriyle başlayan yeni akım Türk Sinemasının en önemli karakter oyuncularından birisiydi. Öyle ki geleneksel Yeşilçam’la yeni nesil Türk Sinemasının çizgilerini çizdiği geçiş döneminde toplumsal sinemanın nasıl olması gerektiğinin formüllerini oyunculuk açısından tasarlamış bir isim. Alişan’da usta rolünü üstlenen Yaman Okay’ın vücut ve aksan açısından tipik mevsimlik – büyük kente göçen ucuz işçi kompozisyonu bu açıdan dikkate değer.

Tatlıses’in çocukluk yıllarından bu yana içinde ki Yılmaz Güney hayranlığı, Yılmaz Güney sinemasında oyuncu ve yönetmen olarak iki önemli isim Yaman Okay ve Şerif Görenle buluşmasında önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Nitekim İbrahim Tatlıses, Yaman Okay ve Şerif Gören işbirliğiyle arabesk yerine Anadolu ekolüne göndermelerde bulunan bu deneysel çalışmayı son derece sade bir anlatımla sunabilen sıcak bir film oluşmuş.

yaprak_ozdemiroglu

1982 itibariyle henüz demokrasiye geçilmemişken ‘Asker kökünü kazıdı’ cümlesiyle artık kaçakçılığın bittiği anlatılırken en küçük cinsinden bir muhaliflik örneği simgelenmektedir. Film boyunca sürekli olarak işlenen futbol teması, sosyalleşme (tatil beldesi yabancı turist sex üçlüsü) ve nakliye işinde bir imparatorluğa evrilmek üzere olan ağanın oğlunun aslında bu kan davası işini pek önemsemeyip sadece amcasını hoşnut tutmak adına peşindeymiş gibi gözüktüğü sahneler de Türkiye’nin o ana kadar gelen ve o andan sonra devam edeceği yolculuğun ipuçlarını bulabilmek mümkün. Gören’in aynı dönemlerde Yılmaz Güney’in senaryosuyla çektiği Yol filminde ki sert eleştirel tavrın ardından Alişan’da eleştril konulara hafifçe dokunan (futbol hariç) çok başarılı bir toplum kompozisyonunu görebiliyoruz.

ibrahim tatlıses 00087

Yaprak Özdemiroğlu, 80’li yılların sinemamıza armağanı güzel oyuncularımızdandı. Aynı dönemin güzelleri Serpil, Ahu, Banu ve diğerlerini göz önünde bulundurduğumuzda 80’li yıllarla gelen kültürü değil başka bir alternatifi de temsil edebilecek bir oyuncuydu. Lahmacun, viski, Özal dönemini Türkiyede organize hale gelen mafyayı, devletin karanlık kulvarlarda umarsızca at koşturacağı bir ön geçiş döneminde süslü değil sade bir insan modelinin tasviriydi Özdemiroğlu. Bu filmi henüz izlememiş olanlar için, kendisinin üstlendiği rolün sürpriz ve can alıcı kısmını yazmayacağım.

Küçük bir not olarak İbrahim Tatlıses’in tiradı esnasında, gerçek kardeşinin ölüm haberini de aldığı ve o sahnedeki oyunculuğunu oldukça etkilediği internette yazılan kaynaklar arasındadır.

Yazan: Gökay GELGEÇ – Yojimbooo

ibo alişan banner

Alişan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir