Nubar Terziyan Ne İdi, Ne Oldu?

ISBN : 9789754704860
Baskı Sayısı : 2. Baskı (1. Baskı Haziran-1995)
Dil : TÜRKÇE
Sayfa Sayısı : 160
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi : Kitap Kağıdı
Boyut : 13 x 19 cm
Yayınevi : İletişim Yayınları

 

Kirpiklerinde bir çiğ tanesi olsam
Ansan o bahçeyi, rüzgarı çağırsan
Mevsim suluboya olsa
Günlerden mercan
İşte sanki o an
Nubar Terziyan sırtımı okşar
Eski filmler hala o bahçede
Siyah beyaz ağlar

(Sezen Aksu-Kırık Vals)

Yeşilçam sinemamızın tonton yanaklı, sevecen biricik karakteridir Nubar Terziyan. Hayat  verdiği karakterlerde kimi zaman mahallenin sütçüsü, kimi zaman muayene ücreti almayan doktor, kimi zamanda bir yuvayı yıkmamak için çaba gösteren iyi yürekli, babacan hakim olarak karşımıza çıkar. Mahallemizden, hatta ailemizden biridir adeta.

1909’da doğumundan ömrünün son yıllarına kadar olan anılarını kaleme aldığı “Ne idim Ne Oldum” kitabı Anadolu topraklarının ne kadar değerli yürekler yetiştirdiğinin berrak yansımasıdır.

Nubar Terziyan
Nubar Terziyan, 24 yaşında…

Terziyan’ın son derece yalın, anlaşılır, akıcı bir üslupla yaşamına dair anılarını anlattığı kitabı okurken İstanbul’un 1930’lu, 40’lı, 50’li yıllarında dolaşıyoruz. Kapısı demir tokmaklı ahşap evlerin basamaklarını merdiven gıcırtıları eşliğinde çıkıyoruz. Atlı tramvaylardan inip, elektrikli tramvaylara biniyoruz. Tekne turlarında yapılan binbir türlü muzipliklere gülüyoruz. 6-7 Eylül olaylarında Taksim’de oraya buraya panik halinde kaçışan, birbirini kollayan insanların kalp atışlarını duyuyoruz. Bayan Katrin’in özenle hazırladığı, porselen, üzeri işlemeli fincandan kahvelerimizi yudumluyoruz. Florya sahilinde yüzmeye giderken büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ü görüyor, onun gençlere yol verme inceliğine tanık oluyoruz. Ve tabi ki Nubar Terziyan hep yanımızda.

Nubar Terziyan’ın anıları bir anlamda İstanbul beyefendiliğinin, kibarlığın, adil olmanın, aileye önem vermenin, dostluğun, Anadolu kültürünü benimsemenin erdemli kişiliği ile buluşturuyor bizleri.

Kitabın arka kapak tanıtım yazısında;

“Bu kitapta Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik, İzzet Günay, Ediz Hun yok. Yeşilçam’ın altın yıllarından, siyah-beyaz sahnelerden, film setlerinden de söz edilmiyor.” denilirken belki de Terziyan önce kendi yaşam muhasebesini yapıp daha sonra bu konulara girmek istedi. Kim bilir belki de kendi ölümünden yıllar önce kaybettiği sevgili eşi Katrin’e bir an evvel kavuşma arzusuyla yanıp tutuştuğu için, o tatlı dil ve anlatımıyla Yeşilçam anılarını yazmaya zaman bulamadı.

Ülkelerin coğrafi ve sosyolojik araştırmaları yapılırken yer altı ve yer üstü kaynaklarından bahsedilir. Madenleri, dağları, ovaları…

Oysa ki Anadolu topraklarının en büyük zenginliği Nubar Terziyan gibi değerleri bağrında taşıyor olmasıdır.  Tıpkı Lefter Küçükandonyadis gibi. Tıpkı Kirkor Cezveciyan (Kenan Pars) gibi. Tıpkı Danyal Topatan gibi. Ve tıpkı Hrant Dink gibi…

Anadolu topraklarında birlikte yaşama kültürünün, erdemli hayatıyla en coşkun pınarlarındandır Nubar Terziyan.

Hayata gözlerini kapatmadan kısa bir süre önce verdiği söyleşisinde; “ben Ermeniyim, fakat müslümanlarla yaşadığım için dışım müslümandır.” demektedir.

Nubar Terziyan hayatınının bazı kesitlerindeki anılarını anlattığı kitabın adını “Ne İdim, Ne Oldum” koyarken bizce gelecek kuşaklara şunu ifade etmek istemiştir:

“Yüzde yüz Ermeni olarak doğdum, yüzde elli Ermeni, yüzde elli Türk olarak öldüm.”

Kim demiş “Yaş 35… Yolun yarısı eder” diye… Yeşilçam’ın en kıdemli oyuncularından Nubar Terziyan’ın yaşı bugün “2×35″tir ve dimdik ayaktadır. Günümüze değin 300’den fazla filmde çeşitli rolleri canlandıran Nubar Terziyan en çok “Denizden Gelen Kadın” filminde (üstte) oynadığı balıkçı reisi rolünü sever..
Nubar Terziyan, 1936 yılında hayatını birleştirip, dört yıl önce kaybettiği, 40 yıllık hayat arkadaşı Katerin Hanım’la…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir