İkizler (1985) Müslüm Gürses – Behçet Nacar

İkizler 1

Merhabalar Sinematik Yeşilçam okurları. Bu sefer farklı türde bir film incelemesi ile karşınızdayım. 2014’ten beri bünyesinde bulunduğum sitemizde çeşitli türlerde ve dönemlerde çekilmiş filmler yazmıştım. Şimdi sizler için inceleyeceğim film türünü belki de internette ilk defa yazan ben olacağım. Arabesk-aksiyon veya arabesk-avantür diyeceğimiz bu türde Talihsizler (1987) başlıklı bir yazı daha yazmayı planlıyorum.

1985 tarihli İkizler filmi Yılmaz Atadeniz’in Müslüm Gürses ile üçüncü çalışması, öte yandan Müslüm Gürses – Behçet Nacar filmlerinin ikinci halkası.1984’te Çare Sende Allahım ile başlayan bu aksiyon ikilisi beraber 4 filme imza atmışlar ve 1987 yılında Talihsizler ile final yapmışlar. İkizler filminde Ömer (Müslüm Gürses) ve Murat (Behçet Nacar) çocuk yaşta birbirinden kopmuş ikiz kardeşleri canlandırıyorlar. Anneleri Hatice (Muhterem Nur) babaları Zeki (Erol Taş) tarafından terk edilince, buna dayanamayan dedeleri (Nubar Terziyan) oracıkta kalpten gidince çocuklarıyla birlikte ortada kalır. Hatice, sokaklarda çocukları ile çaresiz şekilde dolaşırken (çocukların biri gerçek değil francala ekmek poşeti gibi uzun) birden karşısına çıkan, peruk taktığı 50 metreden belli olan adamın yardım teklifini sorgusuz sualsiz kabul ederek kendini bir genelevde bulur.

Genelev patroniçesi (Yeşim Yükselen) o sırada bir müşterisi ile pazarlık etmektedir. Ne tesadüftür ki bu bir polis memurudur (Tarzan Rıfkı filminde Palabıyık Rocky rolüyle tanıdığımız Fahri Aktürk). Tecrübeli görünen polisimiz görünüşün tersine amatörce baskın yapınca, ikiz çocuklardan biri peruklu adam tarafından rehin alınır. Sonrasında çocuk para karşılığı bir dilenci babası olan Topal Kasım‘a (Kazım Kartal) satılır. Bu çocuklar okul çağına geldiğinde tesadüfen karşılaşırlar ama yolları yıllar sonra bir kavga sırasında birbirleriyle kesiştiği zaman Ömer bir berduş Murat ise komiser olmuştur. Kader onları bir mafya operasyonunda babaları ile tekrar yüzleştirecektir.

İkizler 2

Film için ilk planda şunu söyleyip müstakbel izleyicilerini uyarmak istiyorum. Sinematografik veya akademik açıdan okunmaya hiç müsait bir yapım değil çünkü alabildiğine yüzeysel, oldu bitti’ye getirilmiş sanki bir yere yetiştirmek için bazı kısımları şişirilip bırakılmış etkisi yaratıyor. Behçet Nacar bir söyleşisinde bu filmleri Almanya’daki gurbetçilere yönelik video kaset pazarı için çektiklerini ve bu filmlerin Müslüm Gürses’in müzik kasetlerinin promosyonu olduğunu belirtmiştir. Filme biz de derinlemesine olmadan genel hatlarıyla şöyle bir bakalım. Melodram filmlerini bile bazen kıskandıracak olağanüstü rastlantılar ve acılar içeren senaryo kendi içinde sık sık çelişip mantık hataları meydana getiriyor. Arabesk müzik sanatçılarının filmlerinden zerre hoşlanmayan beni perdeye çeken bazı özel tarafları var elbette. Filmin diğer arabesk yapımlardan ayrılma sebebi; içerdiği dur durak bilmeyen aksiyonu ve absürt anları ile keyifli dakikalar geçirtmesi. Burada Yılmaz Atadeniz’in filmlerine aşina olanların görebileceği atraksiyonlar filmi sararken bu türün uzmanı Behçet Nacar filme renk katıyor.

Filmdeki duygu değişimleri, konular arası geçişler, karakterlerin işlenişi o kadar hızlı ve abartılı ki bir süre sonra filmi sorgulamayı bırakıp kendinizi teslim ediyorsunuz ve filmin tadı o dakikadan sonra çıkmaya başlıyor. Senaryo cidden takip etmesi ve adapte olması zor karmakarışık bir yol izliyor. Senaristi tüm kaynaklarda aramama rağmen ne filmin jeneriğinde ne yazılı kaynaklarda kati bir şekilde bulamadım. Anladığım kadarıyla birkaç ismin ortak çalışması olarak sette yazılmış ve devamlılık gözetilmemiş son derece özensiz bir metin. Yine de arabesk temasına yaslanıyor görünse de arabesk ağlaklığı içermeyen yer yer komik sahnelere ve diyaloglara yer veren bir film olmasıyla dikkate değer bir durum oluşturuyor.

Filmin rejisi avantür sahnelerde cidden başarılı. Filmdeki araba takip sahnesini ve patlamaları bütçesi göz önüne alındığında çok başarılı buldum ama reji devamlılık anlamında tam bir felaket ve film üzerinde hiçbir kontrol olmadığı belli. Bunu sadece ben değil rahmetli Müslüm Baba’da 2000 yılında katıldığı Zaga programında yapılan film arkası sırasında söylemişti.

Müslüm Gürses - Behçet Nacar

Filmin en ilginç kısımlarından şöyle birkaç örnek verelim ; Ömer’in (Müslüm Gürses) içki içerek şarkı söyleyerek cami için para toplaması ve cami yaptırmak uğruna bağışlar yetmezse hırsızlık, soygun, cinayet gibi karanlık işler çevirmeye de razı olması, mafya şefi onu çağırıp birini öldüreceksin dediğinde “kavga etmeye adam öldürmeye hazırım ama cinayet işleyemem” diyerek hem cümle içerisinde hem daha önce söylediği ile çelişmesi, yılların alkoliği Ömer’in şarkı söyleyip biraz irade gösterip 5 dakikada alkolü bırakması, Muhterem Nur’un saçlarının arkadan kızıl önden bembeyaz olması,1 gündür bile tanımadığı bir kıza hemen ısınması ve oğluyla hemen evlendirmeye çalışması gibi çoğaltılabilecek pek çok durumla karşılaşmak mümkün.

Filmin müzikleri ise gerçekten çok başarılı. Müslüm Gürses’in aynı dönem çıkan Güldür Yüzümü ve Sevda Yolu albümünden parçalar içeren soundtrack, aksiyon sahnelerinde yine başarılı ve özgün seçimler ile kulağı okşuyor. Seslendirmeler ise filmin belki de en başarılı yönleri arasında. Abdurrahman Palay’ın yıllar içinde yorulmuş ve bas tonları ağırlık kazanmış sesi Müslüm Gürses’e çok yakışırken yine Pekcan Koşar’ın Behçet Nacar seslendirmesi, Nevin Akkaya’nın Muhterem Nur ve bir klasik halini almış olan Sadettin Erbil’in Erol Taş seslendirmesi için aynı şeyleri söylemek mümkün. Filmdeki oyunculuk performansı ise bazı sahnelerde vasatın altında kalsa da Erol Taş ve Kazım Kartal tecrübeleri ile çıtayı yukarı çekiyorlar. Filmin sevgili kontenjanında yer alan Merih Fırat’ın (Oya) kariyerinin önemli bir kısmını Müslüm Gürses filmleri kapsarken öte yandan Nilgün Saraylı’da (Zeynep) Müslüm Gürses ile birden çok kez çalışmış isimler arasında.

Müslüm Gürses’in Zaga programında “ben aktör değilim, halk istedi çektik filmleri” demesi kendiyle ve filmleriyle barışık olduğunu bu alanda iddia taşımadığını gösteriyor. Müslüm Gürses’in mütevazi ve doğal hali oyunculuk gücü olmamasına rağmen ekranda sırıtmamasını sağlıyor bir süre sonra. Uyandırdığı his ise sanki içimizden birine gel film çekeceğiz elinden geleni yap demişler gibi bir doğallık içeriyor. Yılmaz Atadeniz’in yıllar sonra Utku Uluer’e verdiği röportajda Müslüm Gürses’in esasında sağlık sorunları yüzünden aksiyon sahnelerinde oynamaması gerektiğini ama yine de büyük bir fedakarlık örneği göstererek bu sahnelerde oynadığını belirtmiştir. Buradan Gürses’in film için ne kadar fedakar davrandığını, filmi sahiplendiğini ve uyumlu çalıştığını görebiliriz. Filmin bazı sahnelerinde ayağındaki sandaleti kullanarak oluşturduğu dövüşme tekniği ve yer yer mizahı elden bırakmayan bir karakter olması sebebiyle Ömer bildiğimiz ağlayan arabesk karakterlere benzemiyor.

İkizler 3

Burada farklılık yaratmasını Yılmaz Atadeniz’in avantür konusundaki uzmanlığına bağlıyorum. Gürses-Nacar arası sinerjiyi de gayet iyi buldum. Burada ilginç olan Nacar’ın Gürses’ten 19 yaş büyük olmasına rağmen yaşıtı gibi durması ve yaşına ters orantılı görünümü kadar aksiyon sahnelerinde enerjikliği dikkate değer. Öte yandan Nacar’ın annesini oynayan geçen sene kaybettiğimiz emektar oyuncu Muhterem Nur’un Nacar’dan iki yaş büyük olmasına rağmen rolüne görsel olarak uyması da ilginç bir ayrıntı (Saçının kuyruk kısmının kızıl kalması dışında).

Sona geldiğimizde İkizler en iyi arabesk filmler arasında mı derseniz hayır, en iyi Müslüm Gürses filmi mi derseniz hayır ama kesinlikle en eğlenceli ve izlemesi keyif veren arabesk filmler arasında ilk 3’te diyebilirim. 1984-1987 arasında Atadeniz yönetmenliğinde 4’ü Nacar ile olmak üzere 5 aksiyon filmi çeviren Gürses’in sinemamıza  arabesk-aksiyon türünü kazandırmış. İşin ilginci bu türün öncülü olmadığı gibi sonrasında devamı da gelmeyince 3 senelik bir periyot ile sınırlı kalmış. Eminim izlerken ”bu kadar da olmaz yahu“ diyeceğiniz sahneler de olacak ama Dünyayı Kurtaran Adam’ı sonuna kadar izleyebilen herkes bu filmi 4 kere rahat bitirir diyeyim size. DKA fantastik sinemamızda kült ise benim nazarımda İkizler’de Arabesk sinemamızın kültleri arasında. Yeni yazılarda görüşmek dileğiyle.

Sinematik Yeşilçam için Hazırlayan : Can Sönmez – Kasım 2021

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir