Depremin Habercisi Yitirilen Dünya (1985)

6 yıla yakın bir süredir cemalen.com‘da sinema ve tiyatro oyuncuları ile söyleşiler yapıyorum. Ancak hayatta olmayan birçok değerimize ulaşma ihtimalim yoktu. Peki ne yapabilirdim? O isimler bugün aramızda bulunmasa da en yakınları çocukları hayattaydı. Böylelikle büyük ustaları biricik evlatlarından dinlemeye karar verdim. Önce Erol Günaydın‘ın kızı Ayşe Aslı Günaydın ile daha sonra da Kartal Tibet‘in kızı Kumru Tibet Aydın ile söyleşi yaptım. Devamında ise sinema kariyerine büyük bir hayranlık beslediğim Münir Özkul’un kızı Güner Özkul hanıma ulaşma imkanı yakaladım. Sağ olsun Güner hanım da söyleşi teklifimi kabul etti. Soracağım soruların şekillenmesi için Münir Özkul’u daha teferruatlı araştırma ihtiyacı duydum.

Yeşilçam dönemi filmlerinin hemen hemen hepsini biliyordum fakat aktif sanat hayatının son yıllarına dair malumatım epey azdı. Ve bu eksikliğimi gidermek için YouTube’da “Münir Özkul’un son filmi” yazarak amatör bir araştırmaya koyuldum. Karşıma son filmlerinin arasında olan 1985 yılı yapımı “Yitirilen Dünya” filmi çıktı.

Yitirilen Dünya

Kısa film olarak çekilen yapım bendenizde büyük bir etki bıraktı. Ancak üşengeçliğim dolayısıyla bir türlü laptop başına oturamadım. Ta ki 6 Şubat günü yaşanan ve ülkemizin 11 ilini, deyim yerindeyse savaş meydanına çeviren deprem olana kadar. Deprem sonrası Gülen Gözler filmindeki bilindik sahne trend oldu. Münir Özkul‘un Laz müteahhite insanların hayatlarıyla oynadığını, yaptığının ahlaksız olduğunu söylediği sahneler birçok hesaptan paylaşıldı. Fakat…

Bence durumu özetleyen en iyi film Gülen Gözler değildi. Özkul filmografisinin belki de en bilinmeyen eseri olan “Yitirilen Dünya” filmi 6 Şubatın, 1993 yılında verilen habercisiydi. Filmin Konusu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi‘nde tedavi gören köşk yapım ustası Saffet’in öyküsü üzerine kurulmuş.

Gençlik yıllarında İstanbul’un dokusuna uygun konaklar, yalılar yapmış hassas kalpli bir insanın dünyası filmde işlenmiş. Ustamız yüksek derecede meslek aşkına sahip. Mazhar Osman’da dahi maket konaklar yapıp onları harikulade bir şekilde işleyen bir sanatkar işçisi. Aklı fikri mesleğinde… Belki de o yüzden ruhsal sıkıntılar çekmekte. Kim bilir?

Film, insanlara zararı olmayan ana karakterimizin hastaneden tahliye edilmesi ve yıllar sonra İstanbul sokaklarına karışmasıyla başlıyor. Peki ya silüet abidesi İstanbul yerinde mi? İstanbul ikametgahlı bir vatandaşımız “Deli mi ne, Erenköy’de Erenköy arıyor?” cümlesini kurar Saffet ustamıza.

Anlayacağınız vaziyet o kadar kötüdür ki Fatih gelse ben burayı mı fethetmiştim diye tereddüde düşecektir. Kentin inanılmaz değişimi ve akıl almaz dönüşümü, ruh ve sinir hastalıklarından tahliye edilmiş Saffet ustamızın aklını tekrardan oynatacak cinste. Devamını sizin izlemeniz gerek…

Yitirilen Dünya 7

Filmin Artıları

  • 90’lı yıllarda çekilen bir yapımın; dağınık, estetik yoksunu binaların yapılmaya ve çoğalmaya başladığı zamanlarda yanlış kentleşme sorununu işlemesi.
  • Filmin, mesajını tam zamanında veren toplumcu ve gerçekçi bir reaksiyona sahip olması eseri değerli kılıyor olması.
  • Yatay mimarinin insanın tabiatına daha uygun olduğunu vurgulayarak bu yapıların estetik ruhunu seyirciye sanatsal bir bakış açısıyla aksettirmesi. Mimariye karşı açılan sanatsızlık savaşına sinema sanatıyla kılıç çekilmesi gerçekten takdire şayan bir duruş.
  • Çok katlı yapıların, şehrin silüetine zarar verdiğini, apartmanların kabaca tasarlanmış bir kafes sistemine insanları mecbur bıraktığını halkımıza anlatma gayretinin eserde mevcut olması.
  • Filmin didaktik dozajı yer yer katlanılamaz hale gelse de orta ve alt sınıfa yanlış kentleşmenin bir sorun olduğunu anlatabilme kudretine haiz bir yapım olması kanaatimce önemli bir detay.
  • Dikey mimari sevdalısı insanların hastalıklı düşüncelerini; ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden taburcu edilen bir insanın dış dünyanın ziyadesiyle deli olduğuna kanaat getirmesi sonucu taburcu olduğu hastaneye koşarak “Beni içeri alın!” nidasıyla Saffet ustanın tımarhaneye geri dönüşünün işlenmesi.
  • 2. Çevre Kısa Film Festivali, Uluslararası Özel Gösterim. 2004
  • 4. Çevre Kısa Film Festivali, Uluslararası Özel Gösterim. 2006
  • Filmde Cahit Berkay’ın Kılıbık filminden müzikler kullanılmış
Yitirilen Dünya 5

Filmin Eksileri

  • Aşırı derecede didaktik bir dil kullanılarak, estetik kaygının ikinci plana atılması. Verilmek istenilen mesaj estetik iken filmin estetik mertebede olamaması.
  • Dış bir sesin filmi anlatması. Radyo tiyatrosu değil ki, film bu! .
  • Münir Özkul -o da yorgun- dışında hatrı sayılır bir oyuncunun kadroda yer almaması.
  • Çekimlerin fazlaca amatör olması.

Film 1985 yılında çevrilmiş ancak 1993 yılında hakları ifpaş Holdinge devredilmiş olarak gözüküyor. Bu nedenle filmi 1993 tarihli olarak yazıyorlar. Yitirilen Dünya filmden kalan tatsız detayımız ise filmi çeken şirketin bünyesinde yer aldığı holdingin bugün İstanbul’un muhtelif semtlerinde devasa büyüklükte binalar yapıyor olması.

Cemâlen – Fiilde erimiş fikir – yazıda kullanılan görseller Cemal Berktaş tarafından filmden alınmıştır.

Yitirilen Dünya munir özkul

Cemal Berktaş

17 Eylül 1997 tarihinde Malatya’da dünyaya geldi. Sanatla oldu olası haşır neşir olan Berktaş, küçük yaştan itibaren sürekli bir şeyler yazıp karalamaya ve Yeşilçam klasiklerini izlemeye bayılır. Ancak ciddi üretim ve faaliyetlerine lise çağlarında başlar.*2014 yılında Kayseri Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği Uluslaraası Liseler Tiyatro Festivali‘ne Beydağı Abdülkadir Eriş Anadolu Lisesi tiyatro ekibinin mensubu olarak katılır. Orhan Asena’nın “Ölümü Yaşamak” adlı oyununu gösterime ekip olarak sunarlar. Oyundaki Mustafa rolüyle jüri tarafından “en iyi erkek oyuncu” ödülüne layık görülür.*2015 yılında istemeyerek de olsa İstanbul Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümüne başlar.*2015 yılının sonlarına doğru Bayırbucak Türkmenlerinin çektiği sıkıntılar üzerine yazdığı "Bayırbucak Yanıyor" şiiri 170 bin tirajlı Türkiye Gazetesi‘nde neşredildi. Bu şiir Türkmen Derneklerinin resmi sayfalarında ve yerel gazetelerde de neşredildi.*2016 yılının başlarında İ.Ü Tarih ve Düşünce Topluluğu‘nu kurdu. Topluluğu iki yıl ilmi usüllerle yönetti. Birçok faaliyete imza attı.*2017 yılında küçük çaplı iki blogda şiir ve fikir yazıları yayınlandı. Blog sahiplerinin baskı, sansür ve ufuksuzluklarına dayanamayıp buralardan ayrıldı.*Akabinde Aralık 2017’de gördüğü lüzum üzerine hür bir şekilde, kimsenin dokunamayacağı yazıları yazmak maksadıyla şahsi internet sitesi cemalen‘i kurdu.*2018 yılının başlarında yine Türkiye Gazetesi‘nin genç yazarlar köşesinde "İdealler ve İnsan" başlıklı yazı dizisiyle "Her Şeyin İlacı Para Mı?" isimli yazıları neşredildi.Biyografinin başında da belirttiğimiz gibi istemeyerek yazdığı Sosyal Hizmet’i hasıl olmasını istediği şartlar olgunlaştığında bıraktı. Üniversite sınavına tekrar girip, mizacına daha uygun olan Hukuk Fakültesi’ni(Akdeniz Üniversitesi) kazandı…*Ağustos 2018’den bu yana ise Sinematik Yeşilçam'ın kurucularından, film inceleme yazarı Utku Uluer‘in teklifi üzerine Sinematik Yeşilçam’da çok sevdiği naif ve samimi Yeşilçam filmlerinin incelemelerine yer veriyor

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: