“AVANT-GARDE” Filmler…
“Yeraltı” Filmlerinin tarihi,sinemanın kendisi kadar eskidir. Sinemanın mucidi Fransız sihirbazı
Georges Méliés nin
1896-1913 aralığında yaptığı bütün filmler ve kullandığı teknikler övgüye değer.Yavaş ve hızlı çekim,durağan görüntü vb…bugün beylikleşmiş olan teknikler Méliés tarafından icat edildiklerinde
“sansasyon” yaratmış buluşlardır.
Sinefiller Alman ekspresyonistlerini ya da “montaj tutkunu” Sovyet yönetmenlerini de beğenmekle birlikte,genellikle Fransız yönetmenlerine tutkundurlar;
Man Ray, René Clair, Jean Cocteau (Le San d’un Poeté,1930), Luis Bunuel (Un Chien Andalou,1928) akla hemen gelen bazı isimler…
Amerikalı yönetmenlerden Maya Deren ve Alexander Hammid’in “Meshes in the Afternoon”, Hans Richter’in “Dreams that Money Can Buy”, gibi yapıtlarını da unutmamak gerekir.
Daha çağdaş yönetmenler arasında Stan Brakhage. 1950’lerin sonlarıyla 1960’ların başlarının en önemli sinema olayı sayılan bir hareketle, gerçeküstücülüğü ve deneyciliği bırakıp kişisel filmlere yönelen Brakhage, filmlerinin büyük bölümünde, kendi özel yaşamını ve sıradan materyalleri kullanmış, “Window Water Baby Moving” de çocuğunun doğum anını görüntülemiştir.
“Avant-Garde” ünü süren bir yönetmende Andy Warhol…İlk filmi “Sleep”i 1963’te çevirip , 1968’de “The Chelsea Girls” ile ticaret piyasasına giren Warhol’un beğenilen yapıtları arasında “Empire”,“Trash”,“Flesh” ve “Bad” yer almakta.
Ateşli,Avant-Garde film yönetmeni; meşum mit yıkıcı; sessiz Hollywood filmlerinin tutkulu derleyicisi;
Rolling Stones’un “Sympathy For the Devil” adlı parçasının ilham kaynağı…
Kenneth Anger’ın sıfatları bir hayli kabarık. 1947 yılında henüz 17 yaşında çevirdiği ilk filmi “Fireworks” bir takım karışık tepkilere neden olsada Jean Cocteau’nun övgülerini aldı ve Anger’ın yaratıcı yönetmenler arasındaki yerini almasını sağladı.Sonraları David Lynch, Kathryn Bigelow, Martin Scorsese ve Fassbinder gibi aykırı yönetmenler Anger’ın sanrısal renk oyunlarından, keskin ve hızlı plan değişimlerinden ve geri plandaki canlandırıcı rock müziğini kullanmasından etkilendiler.
Erken 60 lardaki filmlerinden “Scorpio Rising” ve “Kustom Kar Kommandos” da ilk defa bir Avant-Gard filmde rock’u, tapınakçı deri ceketlileri ve motorcuları,biraz alaycı bir dille, irdelemek üzere kullandı.
Baş döndürücü hız,cinsellik,ölüm,tanrıtanımazlık ve güldürü Scorpio Rising’i bu güne değin yapılmış Avant-Garde filmlerin en başarılılarından biri yapmaya yetiyor…
Bu tür filmlere bir zamanlar “Avant-Garde” denirdi. Günümüzde, ”Yeraltı filmleri” olarak anılıyorlar.Bu türden hoşlanmıyorsanız,hava basmanın en etkili yolu, “Beğenmiyorum,hatta tiksiniyorum” demektir.Size katılanlar çok olacaktır…
Videodream
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Sinemada elestiri yapabilmenin bir siniri veya raconu olmak zorunda degil. Bu nedenle herkes istedigini istedigi gibi izler yazar ve elestirir. Kaygi mali yonden olabilir. Sadece para kazanan filmleri ve onu dagitan sirketlerin carkina girmeyen ve ona karsi bir durus icinde bulunmanin disinda insanlari hem fikir olmaya veya birseyi begendigi veya begenmedigi icin o kisileri yerden yere vurmaya gerek yok.
Bazi avantgarde filmlerden tiksinirim. Bunu hava basmak icin yapmiyorum ve o yuzden birilerinin unlu oldugunuda sanmiyorum bazi filmler cidden bana igrenc geliyorlar. Bir filmden “tiksinmenin” abartili bir tepki oldugu konusunda bir tartisma yapmak dogru olabilir (ya sev ya terk et tadinda sevmiyorsan izlemede denebilir) ama bunun hava basmak icin yapildigini dusunmuyorum. Aslinda Godard’in filmlerine super diyen criterion serisini sevmeyenleri sinemadan anlamayan olarak nitelendiren kendi eliti icinde yok olup giden bir sinema elitinden bahsediyoruz.
Benim icin sinema hayali bir dunya insa etmelidir, filmlerin icinde bana hayal dunyasi vadeden yonetmenleri severim, aksiyonu bana yasatanlari severim. Sahsen avantgarde oldugu zannederek mit yikmak adina alternatif olmak adina bazi seyleri kullanan yonetmenleri aslinda “mainstream ” ve elitist sinemanin birer kilometre tasi olarak gorurum.
Sanirim bu isin ozunde icten olmak yatiyor, “ben gercekustucuyum”, “haydi bakalim bugunde deney yapalim”, “bu filmde 70 dk hic bir sey olmasin ama filmi kullanalim basina sonuna kredileri koyalim” durumlari zorlama oluyor sanirim.
“Explanation kills art (aciklama sanati oldurur)” belki sert bir yaklasim olabilir ancak bazen sadece kendine etiket yapistirtmak adina ve tarz olabilmek icin ugrasan adamlarinin da avantgarde oldugunu unutmamak gerekli.
Utku Uluer
Sen çok özel bir insansın. 🙂
Melis Danişmend
süper ya daha önce böyle ilginç şeyler pek okumamıştımm