Alın Yazısı (1972): Bir Zamanlar İstanbul – Cüneyt Arkın & Erol Taş

siinematik_yesilcam_alin_yazisi00 Alın Yazısı

Alın Yazısı geçmiş zaman İstanbul’unun kabadayılarına yakılmış bir ağıt, Baba Ökkeş’in iki yiğit oğlu Osman ve Haydarın son kuşak temsilcileri oldukları bu insanların o güne kadar öğrendikleri mertlik kurallarına karşı artık ait olmadıklarını düşündükleri bir dünyaya kanlarıyla ödedikleri bedelin hikayesidir…
Bir Zamanlar İstanbul’da …

Film genç bir kızın intiharı ile açılır, ilerleyen dakikalarda böyle bir işe kalkışması için hiçbir sebebin olmadığını düşünen ailesi, genç kızın göğsünde taşıdığı mektubun ortaya çıkmasıyla beraber kızın iğfal edildiği gerçeğini öğrenirler. Geçmiş zaman İstanbul’unda sokağa çıktımı bir bakanın tekrar dönüp baktığı, saygı ile kendinde imrenme yaratan sigarasından elinde tuttuğu tespihe çakısından yumurta topuklu ayakkabısına, jilet gibi kendisini giyen elbiselerinden belindeki çakısına yedi mahalleye namını duyuran kabadayılar vardır. Toplumun içindeki yazılı olmayan ahlak, namus ve saygı kurallarının temsilcileri bu coğrafyanın geçmişten gelen soylu adetlerinin bir vücut içerisinde can bulmuş şekilleridir. Kendini öldüren kız bu insanlardan Osman (Erol Taş) ve Haydar’ın (Cüneyt Arkın) kardeşidir.

siinematik_yesilcam_alin_yazisi05 siinematik_yesilcam_alin_yazisi09

Kardeşlerin en büyüğü Osman tövbekar olmuş artık kasaplık yapmakta olan bir insandır. Gerçeğin ortaya çıkmasıyla beraber yemini bozar ve bıçağını tekrar kınına takar. İntikamını elleriyle alacağı; babasından, amcasından öğrendiği gibi ölen kız kardeşinin kanını yerde bırakmayacağı; lekelenmiş namusunu temizleyeceği için bir an tereddüt etmez. Vaktinde bileğinin gücüyle namını saldığı mertliğiyle insanların saygısını kazandığı bu dünyada geçmiş zamandan kalma bir yabancıdır çünkü. Ölürken bu gerçeğin gözlerine vurmuş şaşkınlığı vardır. Sırtından bıçaklanırken son ümidi olan kardeşi Haydarın adını haykırır.

İstanbul dışında olan Haydar geri döndüğünde küçük mahallesinin, tüm temiz dünyasının kendisini gözleri yaşlı annesi, amcası, nişanlısı ve iki tane ölüyle karşıladığını görür;

“Artık yapılacak tek bir iş var. Aslında üç ayrı iş; Şeyhmuz, Beşir ve Binali”

siinematik_yesilcam_alin_yazisi01 siinematik_yesilcam_alin_yazisi04

Yarını Bekleyenler …

Hamam ve mezbaha olarak seçilen iki ayrı intikam mekanı ve ölüm sahnelerinin altının çizilerek verilmesi filmi farklı kılan özelliklerden birisidir. Yaşlı anasını kaybettiği gün başka bir anayı sevindirir. İntikamın kendine dönen bir silah olduğunu anlamakta gecikmez, öldürdüğü insanların ona verdiği bedel annesini kaybetmektir. Polis tarafından arandığı için annesinin cenazesine uzaktan bakmak zorunda kalır toprağını kendi atamaz son görevini yerine getiremez. Şeyhmuz’un yerini öğrendiği konsomatrisin ne düşünüyorsun sorusuna verdiği cevap filmin bir özetidir: “Yarın”

Konusunun temel özellikleriyle diğer Yeşilçam filmleriyle benzerlikleri olan Alın Yazısını diğerleri arasından sıyırıp özel bir noktaya getiren karakterlerin seçimi, işleyişteki akıcılık ve filmin her sahnesinde varolan özendir. Cüneyt Arkın bir sahnede “Hela” nın yerini sorar. Tuvaletin bugünde Anadolu’da ki adı Heladır.
Bu söz filmdeki Anadolu kökenli karaktere verilen özenin basit bir örneğidir.

siinematik_yesilcam_alin_yazisi03 siinematik_yesilcam_alin_yazisi07

Haydar, tespihinden basık topuklu ayakkabılarına, kıyafetinden yürüyüşüne mahalli bir karaktere biçilmiş sembolik kahraman imajını çizmektedir. Geçmiş tarihi içinde yaşatan herhangi bir mahallede görülebilecek cinsten “mert” kabadayıların sembolüdür bu. Cüneyt Arkın’ın ayakkabılarının koncunu çekmesi, kahve fincanın üstünden tutuşu, sigarasını ağızlıkla kullanması bu sembole yapılan göndermelerdir.

Erol Taşın kısa fakat mükemmel performansı; ilerleyen yıllarda seslendirme sanatçıları olarak tüm Türkiye’nin gönlünde taht kuracak Kamuran Usluer ve İstemi Betil’in (Laz Ziya) bu film için seçilmiş olmaları; Türk Sinemasının isimsiz kahramanlarından İhsan Gedik‘in hemen hemen çevirdiği tüm filmlerdeki gibi Alın Yazısında da sinemadaki sonuna sadık kalarak filmin sonunu getirememesi ve aranjör-besteci Noray Demirci’nin mükemmel müzik seçimiyle Alın Yazısı, insanlarda nostalji denildiğinde çağrışım yapacak ilk adreslerden birisidir.

Yazan: Gökay GELGEC – Yojimbooo

siinematik_yesilcam_alin_yazisi10 siinematik_yesilcam_alin_yazisi11

Alın Yazısı ilk buluşma:

Gokay Gelgec

1982 - Abisi ile beraber Cüneyt Arkın'ın SON SAVAŞÇI filmini sinemada seyrederek Fantastik kulvara erken giriş yaptı.1980'li yıllar - Video furyası ve TRT de yayınlanmış her tür filmi izleyerek geçirdi. Bu dönem özellikle ilerleyen yıllarda film müzikleri deşifreleri ve remake çalışmaları için bir ön kültüre sahip olmasını sağladı.1992 - Film muzikleri koleksiyonculuğu ve Yeşilçam filmlerinde kullanılan yabancı müziklerin deşifresine başladı. Son 20 yılda kaset, cd, plak ve sanal formatlarda olmak üzere 5000 adedin üzerinde film müziği albümü edindi.1998 - Çetin İnanç Koleksiyoncuları ÇIKO'yu kurdu. Grup amaç olarak filmlerin esinlendiği orjinal yapımları, filmlerde kullanılmış olan müziklerin deşifresi ve filmlere ait afiş - lobi kartı gibi dökümanların arşive eklenmesini seçti.2007 - Utku Uluer ile beraber SINEMATIK blogunun kurdular ve konsept dosyası CEMIL, Mesut Karanın katkılarıyla Cinemascope dergisinde yeraldı. Konsept dosyalar olarak Cemil ve Adalet filmlerinin yanısıra Tunç Okan Cumartesi Cumartesi ve Otobüs, Erotik Türk Sinemasının giallo örnekleri, Yeşilçam Remakeleri ve bir akım olarak Anadolu Westernleri konularında yazılı çalışmaları bulundu.2008 - Onar Films adına Jet Director ve Vendetta isminde iki kısa dökümanter hazırladı. Bu çalışmalar Demir Pençe Korsan Adam ve Cellat dvdlerinin basımlarında dünya pazarında yayınlandı. Hollanda kökenli Shockkend News sinema dergisi tarafından hazırlanan Turkish Trash Weekend film gösterimleri etkinliğinde konuşmacı ve danışman olarak yeraldı. Ayrıca yine aynı dergi için Türk Fantastik Sineması üzerine bir dosya hazırladı.2009 - Amerikan Dark Maze Studios dvd ve film yapımcılığı şirketi adına Korkusuz ve Kara Şimşek filmlerinin basım aşamalarında Çetin İnanç ve Serdar Kebapçılara ait dökümanterleri hazırladı. Aynı dönemlerde Melih Gülgen, Cüneyt Arkın ve Çetin İnançla kişisel sohbetlerini Sinematik için yazılı kaynak olarak paylaştı. Yönetmen Cem Kaya tarafından Alman ZDF kanalı için hazırlanan Remake Remix Ripoff belgeselinde konuşmacı olarak yeraldı. Massimo Italiano'nun hazırladığı Poliziesco kitabının Türk - Italyan ortak polisiyeleri bölümünde İnsanları Seveceksin filmi üzerine bir makale hazırladı. Ege Üniversitesi Sinema Kulübü tarafından hazırlanan etkinliklerde Cüneyt Arkın - Çetin İnanç dönemi filmlerinden Vahşi Kanın sunumunu ve anlatıcılığını üstlendi. KargART Geceyarısı Filmleri etkinlikleri kapsamında Kilink filmleri gecesinin anlatıcılığını yaptı.2010 yılından bugüne Macaristan'da yaşamaktadır.

3 thoughts on “Alın Yazısı (1972): Bir Zamanlar İstanbul – Cüneyt Arkın & Erol Taş

  • 3 Ekim, 2007 tarihinde, saat 15:26
    Permalink

    tuco der ki!

    öncelikle filmin müzik çalışmalarını yapana noray dermirci’ ye ne kadasr minnet duysak azdır . ben hayatımda gamlı hazan şarkısının bu kadar etkileyici versiyonunu dinlemedim.

    ayrıca film müzikleri konusundaki üstadımız yojimbo dan bir ricam var. . gönderdiinz videoda çalan ilk şarkı var . onun adı nedir? çok hoş çok etkileyici bir parça … bir de ben gamlı hazan şarkısının b halini bu naif bu sıcak halini bulmaya imkan yok mudur dostum ya ! biraz daha seyredersem ağlayacağım

    Yanıtla
  • 3 Ekim, 2007 tarihinde, saat 15:37
    Permalink

    tuco der ki!

    alın yazısı filmini ilk defa seyrettiğim soğuk yağmurlu bir istanbul akşamıyıdı . belk 3 gün filmin etkisinden çıkamamıştım . o derece etkilemişti beni .

    şahsımca cüneyt arkın ‘ın zirveye vurduğu rollerden birisidir bu film. haydar karakteri maalesef artık bugün yaşamıyor . onun temsdil ettiği değerler artık popüler kültüre yenik düşütü maalesef. mahallenin son delikanlısı da artık ceketini alıp terketti mahalleyi sessizce.

    alın yazısı filmi yine kanaatimizle sabittir ki ; yıkılmaz bir erol taş – cüneyt arın birlikteliğini perçienlemiştir. hatırladığım kadarıyla DERYALAR FİLMİNDE iki yoldaşı canlandırıyorlardı. yine hatırladığım kadarıyla kara murat fatih’in fedaisi filminde karam uratın can yoldaşı mihal gazi rolündeydi. başka bir filmide i iki cambaz filminde ise iki kafadar dan boğa kamil’i oynuyordu . demek istediğmi aslında erol taş ve cüneyt arkın arasında oyunculuk açısından gerçekten sağlam bir ilişki vardır .

    yine erol taş’ın kötü adam karakterinden sıyrılarak babacan ; tövbekar gün görtmüş biri olarak karşımıza çıkması da sanırım bizim kalbimizide erol taş’a beslediğimiz esassaygı vesevginin temelidir. rolden role geçişleri çok iyi yasptığı içindir ki bu derece kaslıcı olmuştur zannımızca kalbimizde.
    yine geri plandaki istanbul görüntlerine bakıldığında film muhteşem bir nostalji keyfi yaşatıyor bizlere. eski mahalleler eski sokaklar 72 senesinin puslu soğuk bir kış mevsimi !

    kaybettiğimz bazı değerleri hatırlatana oldukça güzel ve etkileyici bir film.her izlediğimizde yüreğimizde bir yerlere çarpıyor işte !!!!

    Yanıtla
  • 30 Mart, 2010 tarihinde, saat 22:37
    Permalink

    Harika bir film ve hakettiği değerin verilmediği bir yapım,ben elimden geldiğince bir blog oluşturdum umarım bu sayede daha çok kişi ve sinemasever alın yazısı filminden haberdar olur ve izler….
    http://www.alinyazisi1972.blogspot.com/

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: