Yeşilçam’ın Erotik furyası döneminde ağırlıklı unsurun güldürüye dayandırılması ve bugün dönemin hatırlanan erkek oyuncularının bu tarzla şöhretlerini edindikleri bir gerçektir. Nitekim zaman ilerledikçe güldürü ile sululuk arasında gidip gelen onlarca örneğin içerisinde türe farklı tarzlarla yaklaşmayı deneyen yapımlarda mevcuttur.
Çetin İnanc‘ın 1976 yılında çektiği, başrollerinde Figen Han ve Erol Taş üçlüsünün yeraldığı YALAN filmi erotik sosları avantür ve sadizmle ve hatta giallo ile süsleyen bir örnektir. Figen Han’ın furya gereği (ve tabii ki beyaz slip külotlu partneriyle) bir yürütme organı olarak filmin erotik unsurunu ağırlıklı olarak üstlendiği yapımda sübyancılıktan kadın düşmanı psikopat katile devrin korku sinemasına hakim olan öğelerde yerini almaktadır.
Komiser Cemil’in (Yalçın Gülhan) yakalayarak hapiste 10 yıl yatmasına sebep olduğu kadın kasabı Halil (Erol Taş) içeride geçirdiği süre boyunca intikam planları yapmış ve Cemil’in karşısındaki daireye kardeşi ve seks düşkünü sevgilisini yerleştirmiştir. Bununla beraber Cemil’in zeka özürlü kız kardeşinin (Necla Soylu) peşinde de Halil’in diğer bir adamı bulunmaktadır.
Hapiste olduğu dönem bitmek üzereyken genç bir kız Halil’in teknikleriyle jiletle parçalanarak öldürülür. Katilin tarzını iyi tanıyan Cemil eski hesapların tekrar açılacağını anlamakta gecikmez. Halil’i yakalamasını sağlayan striptizci onu katile ulaştıracaktır ancak planı beklediği gibi gelişmez. Halil hapisteyken hazırladığı sistemli intikam planında yalnız değildir ve kardeşiyle birlikte çalışmaktadır. Hedeflerinden biriside Cemil’in kızkardeşidir.
İnanç usulü bir kurmaca içerisinde bir dakika bile düşmeyen tempo cinayetler arasına sevişme ve striptiz sahnelerini eklemeyi de ihmal etmez. Öyle ki Yalçın Gülhan’ın telefonla arayıp kardeşine geç geleceğini bildirmesini istediği Figen Han bir kapılık mesafeyi yürümeden partneriyle bir sevişmeyi kotarır, jet hızında ki erotizm sokaktan geçen üçlü bir erkek grubunu da röntgen temasıyla içerisine dahil eder.
Necla Soylu’nun balkona çamaşır asmak için çıktığı sahne yağız delikanlılar içinde bulunmaz bir fırsattır. Kadın kasabının kurbanlarının çıplak olmak koşuluyla öldürüldüklerini de eklemek gerekir.
Erotizmin süslediği diğer adrenalin öğesi olarak sadizm ise kendini kimi zaman dahiyane stillerle göstermektedir. İtfaiye kovası ile adam boğmak, buharlı pres ütüyle kadın konuşturma gibi taktiklerle coşan sahneler anlık zumlar ve cami avluları gibi mekanlarıda içine katan uçsuz bucaksız kavga sahneleriyle sona yaklaşır.
Dahiyane buluşlar ise filmin kopma noktalarının temelini oluşturmaktadır. Üzerine Erol Taş’ın resminin ilştirildiği sabıka dosyası kaydı aslında ticaret sicil kaydıdır. Avantürün olduğu bir Yeşilçam senaryosunda elbette ki olmazsa olmaz racon unsuru ise Gülhan’ın yakaladığı harici bir kadın kasabının sözlerinde gizlidir;
“Bu benim usulüm değil. Ben jiletle kadın kesmem, ustura kullanırım.”
Not: İtalyan yönetmenlerin giallolardan zombi filmlerine geçmeye hazırlandığı bir dönemde Yeşilçam’ın kendi pazarına yönelik dönem filmlerinden birisini izlemek isterseniz (ve tabii ki “ben böyle tu kaka şeyler izlemem” demeyenlerdenseniz) kaçırmayınız.
Yazan : Gökay GELGEC – Yojimbooo
YALAN resim galerisi :
(Bazı resimler 18+ öğeler içermektedir. Resimleri orjinal boyutlarında görmek için üstlerine tıklayınız)
hahahah! forever erotizm,yangin sondurme kovasi muhtesem 🙂
disi silva
"karşısında ki" değil "karşısındaki" olacak. Canım yazı mahvolmasın.