Bıyık, sadece üst dudağın üstündeki kıl kümesi değildir. Bıyık; yeri geldi mi ona karakteristik, geleneksel, insiyatifsel anlamlar yüklememiz gereken bir kıl gerçeğidir.
Kimi zaman güç, gösteriş, iktidar, beylik; kimi zamansa barbarlık demektir. Şekli ve şemaliyle de bir şeylerin göstergesi olabilir. Mesela kaytan bıyıklı adam çapkın, pala bıyıklı adam babacandır. Türklerde ise bıyık daha apayrı, daha özel bir şeyleri ifade eder. Bir alışkanlık, bir olmazsa olmaz, bir erkeklik göstergesi, bir anene demektir. Er kişinin tarzını, duruşunu, hangi tarafa yakın olduğunu ortaya koyar. Bıyık candır, erkekle kadını birbirinden ayıran ayrıntı, zurnanın zırt dediği yer, “maçoyum ama duygusalım“ın kıla köke bürünmüş halidir.
Türk sinemasının delikanlıları da bıyıklılar ve bıyıksızlar olmak üzere ikiye ayrılır. Bıyıksızlar salon beyefendileri, bıyıklılar racon kesenlerdir. Kadınların arkalarına tarih atıp kartpostallarını biriktirdikleri, erkeklerin kendilerine benzemek için berber yollarını aşındırdıkları bıyıklılardır ama. Çünkü genel kabul şu yöndedir: Erkeğin hası bıyıklısı…
Türk sinemasının en meşhur bıyıkları:
Serdar Gökhan: Damgalı adamın bıyığı; bir yeniçeriden hallice, bir Pars beyinden daha anlı şanlıdır. Bıyıksız fazlaca medeni olan Serdar Gökhan, bıyıkla tam bir erkek olur. Ama nasıl erkek? Duygusal, kadınının siyah beyaz fotoğrafı karşısında sek viski içecek depresiflikte ve o fotoğrafa birkaç el ateş edecek kadar hırçın. Boynuna madalyonu geçirip altına atını aldığındaysa ondan daha zorlusu, daha Osmanlısı yoktur. Bıyık Serdar Gökhan için yaşayışından kaçtığı mafya babalığı, boynuna aldığı vebaldir. Serdar Gökhan bıyıksız, bıyık Serdar Gökhan’sız düşünülemez.
Erol Taş: “Köpeeek!” diye bağırırken bıyıksız olsaydı ondan bu kadar çekinir miydik? Bıyıksız Erol Taş’a halk sokakta domates fırlatır mıydı? Cevap tabi ki hayır. Filmlerin kötü, çirkin ve sevimsiz bu adamından bu kadar çekinmemizin sebebi o hükümet gibi bıyığıdır.
Ayhan Işık: Kibar, çapkın, beyzade bıyığı denince akla zarafet timsali adam Ayhan Işık gelir. Onun bıyığına en çok takım elbise yakışır. Bir de elde sigarayla yürümek. Biryantinli saçları, keskin bakışları bıyık tamamlar. Bu bıyığa layık olmak için Belgin Doruk olmanız, hadi diyelim ki olamadınız en azından hanımefendi olmanız, azıcık insan olmanız gerekir.
Sadri Alışık: Yalnız, şairane, sıradan, kendi halinde turist bıyığıdır onunki. Hayata turist adamın bıyığı. Ondaki bıyık sürekli gol atmaya çalışan hafiften gariban bıyığı da olur; eski İstanbul beyefendisi bıyığı da. Konuşmaya başladı mı o duygu yüklü, nihavent cümlelerini bıyığıyla kazır beyinlerimize, hele bir de şarkı söylesin, nağmeleri inletsin, ondan çok kimseye yakışmaz o alaturka bıyık. Bugün mezarını da üstündeki bıyık sayesinde bulur, karşısına geçer selamı çakarsınız.
Hulusi Kentmen: En basit fakat en karakteristik bıyıklardan birisidir. İki çizgi atmışsın gibi durur ama öyle değildir. Hulusi Kentmen tonton babadır, burulası bıyıklarıyla padişahtır, kraldır, aile büyüğüdür. Dolayısıyla saygıda kusur edilmez, bıyık deyip geçilmez.
Orhan Gencebay: Halkın berhudar müzisyeni bıyıklı gelmiş, bıyıklı gidecektir. Yaptığı bir açıklamada bıyığını bir gün sırf meraktan kestiğini söylese de, henüz onu bıyıksız gören olmamıştır. Elektronik saza, batsın bu dünyalara normal, ayarında bir bıyık yakışır. Bıyık onu çok sevdiği halkına yakınlaştırır. Halk konserlerinde kitleleri ayağa kaldırıp gökyüzüne el açtıran hep o sazlı sözlü bıyıktır.
Yazan: Frau Doll