Zerrin Egeliler ve Kimlik

Yazıdaki bazı görseller +18’dir!

ZERRİN EGELİLER’i tanımak

Yönetmenler, Kötü karakterler, Yardımcı Oyuncular olarak kendi halinde seyredip iştirakleriyle istikrarlı bir çizgiyi sürdüren anket çalışmalarımız Türk Sinemasında En Beğenilen Tür konulu başlığın sonuçları neticesinde konuya internet istatistiklerini bir yana bırakarak yaklaşmaya çalışan pek çok okuyucuyu da şaşırtmış olsa gerek.

Aradan yıllar geçse de bir türlü doyacak gibi gözükmeyen yağız delikanlı ruhumuzun şehvet arzusu, kültürle görsel boşalım arasındaki farkı kapatacak gibi gözükmüyor. Ahlak ve Töreler coğrafyasında ki bu zincire vurulmuş muhafazakar abazanlığı bir İarafa bırakarak Teşhir ve Röntgen birlikteliğine anti estetik bir hizmette bulunan, sinemamızın çizgisiz bir türüne eğilebiliriz.

zerrin_egeliler_sinematik5
Zerrin Egeliler, entel bir yaklaşım içerisinde fenomen etiketi vurularak tanımsızlar listesine eklenecek bir isim değildir, O bir idolüdür.

Erotik Türk Sineması %64’lük oy oranıyla en beğenilen türler sıralaması içerisinde benzeri Erol Taş‘ın rakiplerine %100 fark attığı Kötü Karakter Anketi‘ne benzemekteydi.

Zerrin Egeliler, Sinematik blog olarak Okuyucu Anketlerine başladığımız dönemin ilk birincisiydi. Zerrin Egeliler’in sinema kariyerinin üzerinden, bir erkeğin ergenliğe ulaşmasına kadar geçen yılların ardından “Kırmızı Nokta” kuşaklarıyla tanıştığımız özel televizyon kanalları devrinde, ikinci kuşak hayran kitlesinin oluştuğunu söyleyebiliriz. O dönemde çoğu insan için buğulu bir camın ardından orta çağ hissi veren bir devir gibi gözüken 70‘lerin ikinci yarısının bugün etek giyen kadını dahi göstermeye tahammülü bulunmayan Huzurlu Medyamıza anarşist bir alternatif olduğu söylenebilir mi?

zerrin_egeliler_sinematik4
zerrin_egeliler_sinematik7

Öyle ki; Yeşilçam’ın Erotik Furyasını (veya Seks furyasını) telaffuz etmek, Stalin‘in ortadan kaldırdığı insanları ayrıca tarih sayfalarından da sildirmek gibi organize bir yokediciliğe başvuruşunu hatırlatıyor. Bu yokediş süreci, “Ahlak” teriminin muhafazakar bir zebaniler grubunun elinde milletvekili dokunulmazlığı gibi bir ulaşılmazlık zırhı ile çevrelenip “Dışkı” manasında sözcüklerle zihinlerden bir daha hatırlanmamak arzusuyla silinmesi için gayret gösterilmesine benzemektedir.

zerrin_egeliler_sinematik8
zerrin_egeliler_sinematik9

ZERRİN EGELİLER’i tanımlamak

Zerrin Egeliler, jet hızında filmlerin çekildiği ve aralarına genellikle İskandinav mahsülü parçaların eklendiği bir dönemin bilinçaltında ki dramıdır. Sansür kuruluna az çok bir hikaye barındırdığı aldatmacasıyla gönderilen ve sonradan lobi kartı, afiş ve ithal parça desteğiyle ana kitlesine ulaşan pek çok Hardcore ürünün içerisinde konulu Softcore ürünlerde oynamıştır. Şöhretinin 1978 yılından itibaren zirve yaptığı ve Türkiye’nin bilinen ilk Hardcore Pornosu‘nun bu yıllarda çekildiği düşünülürse bir Porno Yıldızı değil, Erotik Star olduğunu belirtmek gerekmektedir.

zerrin_egeliler_sinematik6
Zerrin Egeliler, entel bir yaklaşım içerisinde fenomen etiketi vurularak tanımsızlar listesine eklenecek bir isim değildir, O bir idolüdür.

Zerrin Egeliler, sinemada kadın figürünün 1920‘lerden 1970‘lere Oryantal danstan striptize uzanan bir yolda, dönemlerinin sınırları çerçevesinde erkek bünyelerde ki adrenaline kaynaklık ettiği; kendisine sunulanla bir parmak bal yalamak mecburiyetinde olup, aza katlanıp hayallerine yüklenen bir kuşağın hayallerinde “asla hayır demeyen” bir obje olmuştur. İnternet’in en ücra köşelerinde sayılabilecek küçük yazı demetlerinin altında dahi okuyucu yorumlarına rastlanılması bu yüzdendir.

Zerrin Egeliler, entel bir yaklaşım içerisinde fenomen etiketi vurularak tanımsızlar listesine eklenecek bir isim değildir, tam aksine Akdeniz havasıyla Orta Doğu rüzgarlarını buluşturan bir toplumda ki dışı durgun içinde fırtınalar kopan kitlelerin bilinçaltında ki erotik mabedin bir idolüdür.

Zerrin Egeliler, entel bir yaklaşım içerisinde fenomen etiketi vurularak tanımsızlar listesine eklenecek bir isim değildir, O bir idolüdür.
Zerrin Egeliler gözler

Hatta;
2008 yılında da geçmişte olduğu gibi büyük bir çoğunluğunun, sanatı müzik ve sinema ( televizyon dizilerini de unutmamak gerekir) olarak kabullendiği, ancak olmazsa olmaz bir özelliği olarak ta mutlaka hüznü barındırması gerektiği fantastik bir anlayışın içinde ki gizli bir mabettir. Bu mabede yakışan isimde şu olabilir;
Hüzün ve Erotizm

Ekşi Sözlük: Zerrin Egeliler başlığında rastladığım ve bu paragrafları özetlemeye yetecek bir cümleyi paylaşmak istiyorum;

“Bir dönemin arzu nesnesi. Bir sinemada adamın onu izlerken ağlayarak masturbasyon yaptığını görmüştüm.”

Yazan: Gökay GELGEÇ – Yojimbooo

Not: Bu yazı ilk olarak 2008 yılında yayınlanmıştır.

Zerrin Egeliler seks ilahesi idol
Zerrin Egeliler banner 4

Gokay Gelgec

1982 - Abisi ile beraber Cüneyt Arkın'ın SON SAVAŞÇI filmini sinemada seyrederek Fantastik kulvara erken giriş yaptı.1980'li yıllar - Video furyası ve TRT de yayınlanmış her tür filmi izleyerek geçirdi. Bu dönem özellikle ilerleyen yıllarda film müzikleri deşifreleri ve remake çalışmaları için bir ön kültüre sahip olmasını sağladı.1992 - Film muzikleri koleksiyonculuğu ve Yeşilçam filmlerinde kullanılan yabancı müziklerin deşifresine başladı. Son 20 yılda kaset, cd, plak ve sanal formatlarda olmak üzere 5000 adedin üzerinde film müziği albümü edindi.1998 - Çetin İnanç Koleksiyoncuları ÇIKO'yu kurdu. Grup amaç olarak filmlerin esinlendiği orjinal yapımları, filmlerde kullanılmış olan müziklerin deşifresi ve filmlere ait afiş - lobi kartı gibi dökümanların arşive eklenmesini seçti.2007 - Utku Uluer ile beraber SINEMATIK blogunun kurdular ve konsept dosyası CEMIL, Mesut Karanın katkılarıyla Cinemascope dergisinde yeraldı. Konsept dosyalar olarak Cemil ve Adalet filmlerinin yanısıra Tunç Okan Cumartesi Cumartesi ve Otobüs, Erotik Türk Sinemasının giallo örnekleri, Yeşilçam Remakeleri ve bir akım olarak Anadolu Westernleri konularında yazılı çalışmaları bulundu.2008 - Onar Films adına Jet Director ve Vendetta isminde iki kısa dökümanter hazırladı. Bu çalışmalar Demir Pençe Korsan Adam ve Cellat dvdlerinin basımlarında dünya pazarında yayınlandı. Hollanda kökenli Shockkend News sinema dergisi tarafından hazırlanan Turkish Trash Weekend film gösterimleri etkinliğinde konuşmacı ve danışman olarak yeraldı. Ayrıca yine aynı dergi için Türk Fantastik Sineması üzerine bir dosya hazırladı.2009 - Amerikan Dark Maze Studios dvd ve film yapımcılığı şirketi adına Korkusuz ve Kara Şimşek filmlerinin basım aşamalarında Çetin İnanç ve Serdar Kebapçılara ait dökümanterleri hazırladı. Aynı dönemlerde Melih Gülgen, Cüneyt Arkın ve Çetin İnançla kişisel sohbetlerini Sinematik için yazılı kaynak olarak paylaştı. Yönetmen Cem Kaya tarafından Alman ZDF kanalı için hazırlanan Remake Remix Ripoff belgeselinde konuşmacı olarak yeraldı. Massimo Italiano'nun hazırladığı Poliziesco kitabının Türk - Italyan ortak polisiyeleri bölümünde İnsanları Seveceksin filmi üzerine bir makale hazırladı. Ege Üniversitesi Sinema Kulübü tarafından hazırlanan etkinliklerde Cüneyt Arkın - Çetin İnanç dönemi filmlerinden Vahşi Kanın sunumunu ve anlatıcılığını üstlendi. KargART Geceyarısı Filmleri etkinlikleri kapsamında Kilink filmleri gecesinin anlatıcılığını yaptı.2010 yılından bugüne Macaristan'da yaşamaktadır.

9 thoughts on “Zerrin Egeliler ve Kimlik

  • 23 Ağustos, 2008 tarihinde, saat 11:11
    Permalink

    ağlayarak masturbasyon yapan adam :)sapkınlığın ezikliğin zirvesidiymiş abimiz 🙂

    Yanıtla
  • 31 Ağustos, 2008 tarihinde, saat 21:12
    Permalink

    O dönem belki bir ihtiyacı karşılıyordu ama şurası gerçekki o filmleri seyreden insanlar sapık değildi, ihtiyaçlar şekil değiştirse de devam ediyor, sansürse çok daha fazla kuvvetlenerek sürüyor.
    Sakıncasız internetle mavi donun farkı yok benim gözümde.

    Yanıtla
  • 31 Ağustos, 2008 tarihinde, saat 21:15
    Permalink

    O dönemin sineması kısıtlı imkanlarıyla kendine geçim sağlamak derdindeydi ve insanların her zaman ihtiyaç duyduğu bir sektöre yöneldiler. Türlü şekillerde her zaman pornoya duyulan ihtiyacı sapıklık olarak görürseniz zaten iki tel saç gözünüzü döndürmeye yeter.
    Sakıncasız internet=mavi don.

    Yanıtla
  • 12 Eylül, 2011 tarihinde, saat 22:14
    Permalink

    Malum dönemin sansür kurulu hep eleştirilir ama bugün daha da beter bir sansür anlayışıyla karşı karşıyayız. Tosun Paşa filmindeki hamam sahnesinde Adile Naşit'in hamamdaki haliyle azacak bir sansür kurulu ve anlayışı var karşımızda. "Siz anlamazsınız, her şeyin en iyisini, neyin zararlı/yararlı olduğunu biz biliriz" anlayışının şu andaki zirve noktasıdır bu ve malum zihniyet internete de çeşitli bahanelerle göz dikmiş durumda. Bunun üstüne artık bir şey demek mümkün değil.

    Zerrin Egeliler'e gelince… Öteki Sinemada (http://www.otekisinema.com/oteki-sultan/) belirtildiği gibi kendi türünün özel bir kadını, sultanı o. Değişik bir güzelliği vardı ve keşke sinemaya -tür değişikliğiyle- devam etseydi. Eminim ki Müjde Ar, Ahu Tuğba, Oya Aydoğan gibi adı güzel ve seksiye çıkan birçok isimden daha etkili ve daha iyi bir oyunculuk sergiler ve etki bırakırdı. Ama olmadı, inşallah yaşı çok fazla ilerlemeden sinemada tekrar görürüz kendisini…

    Bir de Zerrin hanımın resimlerine bakınca kendisini nedense Serpil Nur'a benzettim. (http://www.sinematurk.com/kisi/2582/Serpil-Nur) Bilmiyorum, belki bana öyle gelmiştir…

    Yanıtla
  • 11 Mart, 2013 tarihinde, saat 20:32
    Permalink

    Bu yazıyı, anılan döneme ve türe hem ilgisi, hem de kendi çerçevesi içinde özel bir saygısı olan “muhafazakâr”, “dindar”, “ahlâkçı” bir adam kimliğiyle özene bezene okumaya başladım. Fakat, yazarın, anlatmak istediği asıl konuya sık sık ara vererek,
    “sağcılara”, “milliyetçilere”, “ahlâkçılara”, “dindarlara”, “muhafazakarlara” yönelttiği iflah olmaz nefret ve öfkesini görünce, aksı iyice kaymış durumdaki bu yazının temel derdinin erotik sinema yılları ve Zerrin Egeliler’i anlatmaktan ziyade belli bir ideolojik duruş ve onun temsilcilerine “sinema yazarmış gibi yapıp ideolojik nefret kusmak” olduğunu fark ettim ve bu yüzden ilgili yazıyı okuma eyleminden vazgeçtim.
    Çünkü, yukarıdaki yazı, eğilirmiş gibi göründüğü konuya hakkını vererek eğilmekten ziyade, aynı konuyu kendi ideolojisini haklılaştırmak ve karşısında durduğu ideolojinin temsilcilerini eşeğin götüne sokup çıkartmak amacına hizmet ediyor. Sevgili Gökay, anladık, farkındayız, kıyamete kadar da farkında olacağız, Evet, solcusun, devrimcisin, özgürlükçüsün, ilericisin, bizim gibi gerici bir pislik değilsin. Var böyle modellerden bu dünyada ki ben de onlardan biriyim, porno falan gibi türlere karşı çıkan gerici bir güruhun temsilcisiyim. Fakat, bunları sinema konulu olmayan başka bir yazıda anlat. Burası bir sinema bloğu, ya da en azından ben öyle biliyorum. Zerrin Egeliler’in memeleri üzerinden bu kadar kesif bir AKP ve dindarlık nefreti üreten bir sinema yazısına da ilk kez rastladım vesselam…

    Yanıtla
    • 11 Mart, 2013 tarihinde, saat 21:28
      Permalink

      Kullandiginiz saldirgan kelimeleri gozardi ederek, Herhangi bir politik ideolojiyle alakam olmadigimin altini cizmek isterim.

      2007′de Cemil’i yazarken Amerikan karsiti devrimci ve milliyetci, 2008′de Zerrin Egeliler ve temsil ettigi doneme iki yuzlulugun dik alasini gostermis, medya hipnozundan kurtulamamis kisiliksiz bir toplumu yaziya doktugum icin ahlak karsiti, 2009′da Gunes Ne Zaman Dogacak filminide objektif sekilde incelemis oldugum icin alevi dostu vatan haini komunist mi oluyorum ?

      Koca harflerle yazdiginiz parti reklamini baska bir platformda yapmanizi rica ederim.

      Eger rahatsiz edici noktalar var ise, bunu kendi hazirlayacaginiz bir yazida usul ve adaba dikkat ederek kaleme almak her tur dusunceyi gormek isteyen okuyucu icin en faydali cozum olacaktir. – Gokay

      Yanıtla
  • 11 Mart, 2013 tarihinde, saat 23:40
    Permalink

    Sevgili Utku, istersen yorumumu yayınlama, bu beni üzmez. Fakat, yeniyetmelik yıllarımın ikonik kadınlarından Zerrin Egeliler üzerine bir yazının bu kadar politize bir kimliğe büründürülmesi bana çok itici geldi.
    O, özel bir dönemdi, kendine göre kuralları vardı, önemli bir sosyal ihtiyaçtan doğmuştu ve gelip geçti. Hepimiz de o filmleri izlemeye bayıla bayıla gittik ve birbirinden boktan sinemalarda o filmler sayesinde kadın bedenini yakından inceleme fırsatı bulduk. “Büyük gerici” ben bile!
    Bugün AKP öyle filmler çekilmesine dibine kadar izin verse (ki böyle bir çaba zaten iktidarın iznine falan tabi değil, benzerleri her an üretilebilir) yapımcılar o filmleri yeniden çeker mi sanıyorsun? İnsanlar internette 30 saniyede hard-pornoya bedavaya ulaşıp mastürbasyon yapıyorlar.
    O tür bir sinema ağır bir yokluk döneminin tezahürüydü, belli bir süre işlev gördü, sonrasında devrini tamamladı ve gitti. Hiç kimse kızmasın, fakat bu süreci güncel olanla ite kaka ilişkilendirerek bu kadar politik bir düzleme çekmeyi, gericilik-ilericilik meselesine dönüştürmeyi anlayamadım ben… Dönemsel bir sinema yazısı güncelin batağına bu kadar saplanmamalı derim.
    Bu arada, değerli meslektaşımız Gökay’ın da Türk sineması arkeolojisine verdiği emekleri gayet iyi bilirim ve kendisini de çok severim. Merhum Vassilis’in bazı DVD’lerinin menülerinde birlikte ismimiz bile geçiyor. O yüzden, bu bir kavga çıkarma yazısı değil, kendince bir uyarmadır.

    Selamlar…

    Yanıtla
  • 14 Temmuz, 2016 tarihinde, saat 10:17
    Permalink

    Zerrin Egeliler i yurdum insanı yıllarca , biraz Türkan Şoray biraz Sophia Loren ve birazda komşu kadın hayalleriyle izlemiştir..

    Yanıtla
  • Geri bildirim: 2019 Yılında En Fazla Okunan 12 Yazı - SİNEMATİK YEŞİLÇAM

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: