Tam da bu sezon ki Galatasaray– Fenerbahçe rekabetinde bu film iyi gider diye düşündüm. İçinde futbol olan , futbolun sadece futbol olmadığının kenarından geçmeyen ama hayat olan bir film. Zira filmimizin başrol oyuncuları haricinde, Salatasaray ve Yenerbahçe kulüpleri de acayip ünlüler.
Şapka değil… Şepke !
“Yeşşe, bebe, şepkeee, kelajj…” Der demez bildiniz değil mi, bildiniz bildiniz;
Öztürk Serengil ağabeyimiz. Şepkenin altında olan Öztürk Serengil, 1965 yapımı bu filmin başrol oyuncusu.
Yeşilçam’ın rekortmen senaristlerinden Bülent Oran imzalı filmin yönetmeni; aşk, seks ve melodram filmlerinin unutulmaz yönetmeni, müzisyen, gazeteci, bütün ünlülerin sırlarını bilen Ülkü Erakalın.
Nostaljik filmleri sevenlerin özlediği yüzler , yeşilçamın komikleri bu filmdeler. Rol dağılımı şöyle;
Öztürk Serengil: Yenerbahçeli futbolcu ve sokak çalgıcısı olarak iki rolde
Vahi Öz: Yenerbahçe Spor Kulübü başkanı
Hulusi Kentmen: Salatasaray Spor Kulübü başkanı
Hüseyin Baradan: Salatasaray Spor Kulübü yöneticisi
Yusuf Sezgin: Filmin jönprömiyesi
Esen Püsküllü: Filmin ameliyat olması gereken esas kızı
Ajda Pekkan: Yenerbahçeli Öztürk serengil’i baştan çıkarmaya çalışan dansöz
Sami Hazinses: Yusuf Sezgin ve Öztürk Serengil’den oluşan gariban takımının üçüncü kişisi
Uğur Kıvılcım: Sami Hazinses’in yavuklusu
Konu:
Şimdi bir mahalle düşünün. Yorgun ahşap evlerin sırt sırta verdiği, toz toprak ara sokaklarında çocukların top oynadığı bir mahalle…
Pencereden pencereye dedikodu yapılan, çamaşırları kurutmak için bir evden diğer eve ip bağlanan bir mahalle…
Bir de gariban yuvası. Mahallenin bir güzeli var (Esen Püsküllü), bir de yakışıklısı (Yusuf Sezgin). Seviyorlar keratalar birbirlerini. Ceplerinde az paraları olsa çoktan pembe panjurlu evi kuracak, bahçesine koşuşan çocukları salacaklar. Ama nerde?
Parasızlığın gözü çıksın işte, zaten esas kız da hasta biliyor musunuz? Ameliyat olması lazım, ille de ameliyat.
Esas oğlumuzun tıpkı, Üç Arkadaş, Avare Mustafa, Devlet Kuşu, Yuvasız Kuşlar ve daha nice filmde gördüğümüz bir can ciğer kuzu sarması dostları vardır. Hepsi de gariban.
Kim onlar? Öztürk Serengil ile Sami Hazinses. Gıygıycı bunlar. Bir ameliyat parası, sokakları gıy gıy çala çala arşınlayarak toparlanabilir mi? Cık!
“Hani futbol neresinde bu filmin ayol?” diyorsunuz. Şimdi oraya geldim. Gariban takımının kelajı, ülkenin önde gelen futbol takımlarından Yenerbahçe’nin golcüsünün tıpkısının aynısı, hıh demiş burnundan düşmüşü. Futbolcu da, tam bir gece kuşu, alemci.
Yaklaşan derbi öncesi, rakip takım Salatasaray, bu çapkın futbolcuyu kaçırmaya karar veriyor. Kaçırıyorlar da. Diğer taraftan Yenerbahçe yönetimi, gariban çalgıcıyı , futbolcumuz diye kapatıyorlar. Amaçları, derbi öncesi adamın çapkınlık yapıp yorulmaması. Ne kadar da bildik tanıdık.
Meydan çalgıcıya kalınca, komik olaylar ve yanlış anlamalar birbirini izler. Her iki takımın klüp başkanları ve yöneticiler arasındaki diyaloglar çok komik.
Araya bir aşk hikayesi sos edilmesi çok gereksizmiş gibi duruyorsa da, hoş bir renk olmuş . Vefa, dostluk, entrika, çaresizlik, kumpas… Güzel bir çorba.
Orhan Ayhan’ın stadyumdaki maç spikerini canlandırdığı filmin sonunda elbette ki herkes mutlu sona kavuşuyor. Araya bir aşk hikayesi sos edilmesi çok gereksizmiş gibi duruyorsa da, hoş bir renk olmuş . Kaldı ki parasızlıktan kavuşamayan iki aşık rolündeki Sezgin ve Püsküllü 1965 yılının Ses Dergisi finalistleri, ilk kontratlarından biri de bu film muhtemelen.
Vefa, dostluk, entrika, çaresizlik, kumpas… Güzel bir çorba.
Maçı kim mi kazanıyordu? Bilmem, izleyin görün 🙂
Son söz : “En büyük Salatasaray… Yenerbahçeli Utku, Gökay ve Ercan’a selamlarımla”
Yazan: Dilek Gürses (Çilek)
merhaba sinematik takımı
yazılarımızdan alıntı yaparsanız haber verin demişsiniz. http://www.gazetemsanat.com için alıntı yaptığımı belirtmek isterim. yazıların altına hangi siteden alıntı yapıldığını ve devamının sizin sitenizde yayınlandığını belirterek alıntı yapıyorum, haber vermek istedim.
iyi çalışmalar
Cem Kongur
Ilginiz ve bilgilendirmeniz icin tesekkur ederiz.