Bu ülkede dengesiz güç kullanımının ne zaman karşımıza çıkabileceğini kime karşı uygulanabileceğini kestirmek çok güç. 7 nisan pazar günü Taksim’de Emek sineması için yapılan gösteriden bizlere ulaştırılan pek çok fotoğraf ve arkadaşlarımdan duyduklarım beni dehşete düşürmeye yetti. Ne nasıl neden sorularını soramadan duramadım…
Hep beraber genel resme bakmaya çalışalım. Emek sineması, kendisini de aşarak rezalet halini alan ve yanlış tasarlanmış (belli ki rant için) bir kentsel dönüşüm faciası karşısında tepki vermenin sembolü haline geldi. Yapılan katliam sadece tarihi binalar değil orada yaşanan veya bu kadar yıl içerisinde yaşatılmaya çalışılan kğltğrel değerlerimiz ve hafızamız ile ilgili bir durum. Herşeyi bıraktım estetik açısından da çok sorunlu bir noktada ilerliyor herşey. Pek çok politikaya mesafeli insana bile “yeter artık” dedirten bir betonlaşma ve çirkinliğe karşı verilen tepkiler artık farklı bir noktaya kaymaya başlıyor. Ancak şu süreçte nereye varacağını görebiliyoruz çünkü gerginlik belli bir yerlere çekilmek isteniyordu ve sanırım artık o noktaya ulaşınıldı.
Elimize ulaşan görüntülerden anladığımız kadarıyla Emek sineması ve Taksim ile ilgili uygulamada tamamen yanlış bir dönüşüme tepki göstermek için pek çok sanatçı Beyoğlu’nda toplanmış. Sanatçı hassasiyeti zaten bu olmalı ama bazıları Akillilikle meşgul bu aralar ya, neyse… Dizilerde oynayan kitlelere mal olmuş oyuncular basın bildirimi için Beyoğlu’nda ve demokratik tepkilerini ortaya koymuşlar. Diziler vurgusunu yapmak gerekiyor olayın ne kadar normal olduğunu göstermek için çünkü olayın açıklaması çok zor. Ayrıca Istanbul film festivali nedeniyle orada dünyaca ünlü sanatçılar da var. Nedendir bilinmez polis bir sokağa girmeyi yasadışı eylem olarak görmüş ve barikat kurmuş. Ancak artık alıştığımız görüntüler bu sefer öğrencileri veya devamlı hedef alınan grupları değil TV‘de haftanın hergünü her eve giren oyuncuları hedef alacak bir boyuta gelmiş.
Bizim güvenliğimiz polise emanet değilmiydi?
Emek sineması artık bir sembol ve Polisin ne yaptığını neye kime göre neye göre tepki verdiğini anlamaya çalışmak için zaman kaybetmemek gerekli. Önce Atilla Dorsay‘a karşı yapılanlar daha sonra bugün yapılanlar ortaya koyuyorki sanatçının ve görüşlerini demokratik haklarını arayanların işi artık çok daha zor. Yanlış yapılan planlar (ki kasıtlı bir yanlış), sorumsuzca bu şehri yani Istanbul’u katleden kafa yapısına tepki vermemek hepimizin ayıbıdır ancak şiddetin ortaya konulma şekli ile gözü dönmüş ve mantıksız bir noktaya koşar adımla gidiliyor… (Utku Uluer)
Olanalrı görmek için aşağıdaki videoyu izlemenizi tavsiye ederiz
Emek Sinemasını Yıktırmayacağız sitesi:
http://emeksinemasi.blogspot.com/
Banu Bozdemir’in olanları anlatan yazısı:
http://www.banubozdemir.com/emek-hem-sembol-hem-gercek-bu-mucadelede/
FIPRESCI’nin ana sayfasında Polis Türk sinemasına saldırdı olarak birinci sayfadan haber verilmiş:
Police Attacks Turkish Cinema
Film critics and filmmakers attacked by the Turkish police. FIPRESCI member taken in custody.
http://www.fipresci.org/
Radikal gazetesinden:
http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/sermayenin-kulturel-alanlari-istilasi-ve-emek-sinemasi-19069
#emekbizimistanbulbizim
Aşağıda Nazım Serhat Fırat’tan alınan fotoğraflarda üzerlerine gaz ve su sıkılanları görebilirsiniz