Bir süredir Bond filmlerini tekrar izliyordum. Çizgi roman karakterleri ve günümüz süper kahramanlarına uyarlanmış Yeşilçam oyuncularıyla ilgili yazılarımızı gözden geçirirken böyle bir çalışmanın Bond filmlerinin kötü adamları üzerine yapılması gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Sözü uzatmadan serinin müdavimlerinin bir bakışta kavrayacağı, Bond serisine yeni başlayanların ise filmleri iştahla izlemelerine öncü olması dileklerimle.
Serinin ilk filmi Dr. No. Hikaye o dönemin şartlarına göre güzel bir temele dayansada film olarak Bond görkeminden henüz nasiplenememiş. Adanın tek hakimi Dr. No Hüseyin Peyda kadar soğuk ve derin bakışlı. Ne istediğini bilen kötü adam.
Serinin ikinci filmi Rusyadan Sevgilerle (From Russia With Love) Bondun başına musallat olan Spectrenin Rus ajanı avını kollayan, engin fizik kondüsyonu, judo ve atıcılık bilgisiyle son darbe için onunla dostluk kurmaktan kaçınmayan Yavuz Selekman.
Serinin üçüncü filmi Goldfinger‘in fedaisi, sıktımı golf topunu un ufak eden yakın dövüş uzmanı, vücududa zekası kadar gelişmiş Sönmez Yıkılmaz.
Serinin dördüncü filmi Yıldırım Harekatı (Thunderball) köpekbalığı yetiştiricisi, kumarbaz ve küçük çetesini emperyal düzene uyum sağlayıp Spectrenin parçası haline getirmiş Hayati Hamzaoğlu. Birde tek gözüne bantlı resmini bulabilsek tadından yenilmez olurdu.
Serinin altıncı filmi Majestelerinin Hizmetinde (On Her Majesty’s Secret Service) Bond’un karısını öldürebilmek gibi kötüler dünyasında anlı şanlı bir işe imzasını atıp kendiliğinden level atlayan Blofeld – Telly Savalas‘ı temsil edecek kudret Altan Günbay‘da mevcuttur.
Serinin yedinci filmi Ölümsüz Elmaslar (Diamonds Are Forever) ile sahalara geri dönen Blofeld bu sefer bir önceki kadar muhteşem işlere imza atamamış olsada kedi severliği ve türlü entrikalarla örülü imparatorluk sıfatında Kayhan Yıldızoğlu ile temsil ediliyor.
Serinin sekizinci, bana göre en eğlenceli pek çok Bond izleyicisine göre en kötü filmlerden Yaşamak İçin Öldür (Live and Let Die) uyuşturucu baronluğundan küresel işlere adım atmaya uğraşan küçük mahallenin büyük hırslı çete reisi Danyal Topatan. Film boyunca yardımlarından faydalandığı Voodoo ekibi ise Topatan’ın gözetimiyle seçilmiş Tophane, Galata Köprüsü ve civarından kotarılmış şarapçı – bitirim tayfası.
Serinin dokuzuncu ve Bond filmlerinin gelmiş geçmiş en karizmatik kötü adamını konuk eden Altın Tabancalı Adam (The Man with The Golden Gun) kurşun başına 1 milyon Amerikan Lirasi alan Christopher Lee üstad, klas tavrı ve racon sahibi kötü adam karizmasıyla Bilal İnci kadar resmi dolduracak kudrette.
Serinin onuncu Bond filmi Beni Seven Casus (Spy Who Loved Me) ile evlere şenlik, ölmesi hiçbir zaman istenmemiş ve yapımcılarında bu konuda izlediği başarılı stratejiyle ucu açık bırakılmış bir hikayede kendi filmini oluşturabilecek kadar önemli bir adam seriye dahil oldu. Büyük bedenli büyük yürekli adam Jaws – Richard Kiel, Yeşilçam’ın büyük yürekli büyük adamı Yadigar Ejderle temsil edilebilirdi.
Serinin onbirinci Bond filmi tamamen piyangodan çıkmış (Bir önceki filmin jeneriğinde gelecek bölüm Yalnız Gözlerin İçin yazmasına rağmen ), uzaya açıldıkları anda açılmasalarda olurdu diye düşünderecek kadar Star Wars gazıyla çekildiği belli Ay Harekatı (Moonraker) Filmin kötü adamı ve yardımcısı, hem uzak doğu dövüş sanatlarındaki uzmanlık hemde B class kötü adam konusunda ki deneyimiyle Cüneyt Arkın’ın azılı düşmanı Osman Betin‘i işaret ediyor.
Serinin onüçüncü filmi Ahtapot (Octopussy ) Hintli Kamal Han, uluslarası silah ve elmas piyasına Ruslarla adım atarken yanından eksik etmediği fedasi, o yıllarda Yeşilçam’da yıldızı parlamış sakal – kötü adam kombinasyonun 1980’ler temsilcisi Hakan Balamir‘den başkası değil.
Serinin ondördüncü filmi Ölüme Bir Bakış (A View To Kill) gelmiş geçmiş en sadist Bond kötüsünü izlememizi sağlamıştı. Kadının güzelini, işkencenin en etkilisini seçmede üstüne adam tanınmayan Christopher Walken birazda gazoz takviyesiyle nerdeyse bir Nuri Alço olabilirdi.
Serinin onaltıncı filmi Öldürme Yetkisi (Licence To Kill) Yeşilçam’ın bittiği ve artık televizyon kanallarına ihraç olmaya başlayacağı 89 senesini gösteriyordu. Aynı zamanda hem Amerikan hemde Türk sinemasında hakettikleri yüksek mevkiye terfi ettirilmemiş iki büyük ve feodal kötü adam Sanchez (Robert Davi) ve Hikmet Taşdemir nam-ı diğer Gaddar Kerim‘de böyle bir final hikayesini götürecek kadar kudretli iki büyük adam.
Şu ana kadar Bond filmlerinde onun kötülüğü ve karizmasına yetişememiş, zamanında güzel bir menejer – pazarlama çalışması yapılabilse Hollywood’da ismini altın harflerle yazdırabilecek kadar sanatına hakim, sinemamızın en büyük kötü adamı Erol Taş ile gelmiş geçmiş en büyük Bond Sean Connery‘nin birlikte endam edecekleri bir Bond filmi ise kesinlikle serinin klasikleri arasında olacaktı.
Yazan: Gökay GELGEÇ
yorum 🙂 eşleşmeler bence süper olmuş… yorum birden sevgi ve selamlar la …
Christopher Walken ile Nuri Alçobence süper bu arada Nuri Alço’nun bıyıksız hali cuk oturur. Elinize sağlık