Ters Ninja’dan – Varlık Vergisi ya da Şükrü Saraçoğlu mu, Lefter mi?

Anadolu’nun zorla ve şiddet yoluyla kültürel olarak tamamen değiştiği, cumhuriyet tarihinin en kötü 2 günü: 6-7 Eylül 1955. Hoşgörü, birarada yaşamak, anlamak, kültür değerlerimiz, anadolu kültürü gibi pek çok kavramın büyük zarar gördüğü, değiştirildiği ve nedense yıllardır tamir edilemeye bile çalışmayan, ve unutturulmak istenilen 2 gün: 6-7 Eylül…

Bir Kadıköylü olarak en utandığım gündür. Yıllarca, neden bakkalımız Ermeni amca veya komşumuz Rum teyze antipatik ve içine kapanık derdik, hatta kızardık onlara… Sonra büyüdük, 12 Eylül’de yasaklanan kitapları bulduk okuduk ki meğer işin aslı başkaymış. Sonra baktık ki yıllardır yüzümüzü güldüren oyuncular, tiyatrocular, heyecanlar yaşatan futbolcular ile 60lara kadar Türkiye’nin çok farklı bir dokusu varmış. Yıllardır  oynadığımız sokaktaki dikenli tellerle çevrili, kapalı kapılar arkasında terkedilmişçesine sessiz Ermeni Mezarlığının bambaşka bir hikayesi varmış.

Ben de bu sebpeten Sinematik Yeşilçam için takip ettiğim bazı sitelerden 6-7 Eylül ve o süreç üzerine bazı yazıları derlemeye çalıştım.

Özet olarak eklediğim diğer yazı Ters Ninja‘nın editörü Ege Görgün’ün, Varlık vergisi üzerine yazdığı ve çıktısı alınıp arşivlenmesi gereken bir yazısı.  6-7 Eylül olaylarına giden süreç ile ilgili ve herkesin sevgilisi Fenerbahçeli Lefter ile ilgili çelişkileri çok güzel irdelemiş Ege Görgün.

lefter

Varlık Vergisi ya da Şükrü Saraçoğlu mu, Lefter mi?

  • Tarihte azınlıklara karşı yapılan her türlü eylemin başlangıcında yoğun propaganda olduğunu görürüz. Hükümetin güdümündeki gazetelerde özellikle gayrimüslim tüccarların, ülkenin bu zor döneminden istifade ederek servetlerine servet kattıkları yazılıp çizilmeye başlamıştı. Mizah dergileri kapaklarında, içsayfalarında para çuvalları taşıyan yahudi tüccar karikatürleri sık sık boy gösteriyordu.
  • Devlete yine de borçlu kalan bu 60 yaşındaki ihtiyar adam 22 Mart 1942’de Aşkale’ye gönderilir. Yorgo H. devlete borcu ödemek için aylarca beden işçisi olarak çalışmış, İstanbul’daki karısının kızlarının yanına ancak aynı yılın Aralık ayında dönebilmiştir.
  • O günlerde çalışma kamplarında 21 gayrimüslimin hayatını kaybettiği biliniyor.
  • “Onbeş gün önce gol attığımda omuzlardaydım. O gün ise kayalar ve boya tenekeleriyle karşılaştım.En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Evde ne pencere, ne kapı kalmıştı. Kızlarım küçüktü onları öldürmeye kalktılar.İstanbul’dan Emniyet Müdürü evime geldi. Gece gördüğü manzara karşısında ‘Aman Allahım’ demişti. Çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim.”(Lefter Küçükandonyadis, 6-7 Eylül Olaylarından yaşadıklarından)

Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir