İnsanları Seveceksin : Çetin İnançla Jet Sohbetler

Her şey 1997 yılı yazının bir Pazar sabahında arkadaşlar arası sohbetin akşamdan kalma uçukluğuyla başlamıştı. İnsan olduğumuzu hatırlayıp normale dönmek amacıyla sabah kahvaltısının tadına doyum olmaz tavşan kanlarımızın demlenmesini beklerken tabaklarımızı ekmek badanası yöntemiyle yeni yıkanmışçasına parlatma peşindeydik.

Anatomik olarak doyma güdümüzü sakinleştirmenin ardından sıvı desteğiyle keyif aşamasına ilerlerken göz ucuyla takip ettiğimiz televizyonda ki derya birdenbire masa etrafında ki üç kişiyi birbirlerinden bağımsız şekilde kendi çekimine almıştı.

Yeşilçam ile özel kanallar furyası vesilesiyle tekrardan tanışan taze bir kuşak için geçmiş dönemden mükemmel bir kartpostal daha gözlerimize ve beynimize konuk olmuştu. İlk aşamada Cüneyt Arkın’ın forsunun geçerli olması önemli görünse bile kendimizi 38 ekranlı mutfak televizyonuna kilitlediğimiz o sihirli ölçülemeyen zaman diliminde Arkın faktörünü çok iyi yoğuran bir güzelliği hissettik.

ÖLÜMSÜZ, pazar sabahında ayılıp tekrardan uyuşmaya doğru yol alacak günümüzü birdenbire esir almıştı. Çetin İnanç hayatımızdan bir daha hiç çıkmamacasına o gün zihinlerimize girmişti.

ÇIKO, o gün bir fikir olarak ortaya atılan yapılanmanın ürünüdür. Amacı Çetin İnanç tarafından çevrilen her filmi, filmlerin lobi kartlarını, afişlerini, filmlerde kullanılan müziklerin, araya parça atılan yabancı filmlerin, filmlerin hikayelerinin uyarlandığı ana filmlerin deşifresi amacıyla kurulmuş bir koleksiyoncular grubudur.

Aradan geçen 10 yıl içerisinde yurt içi ve yurtdışından bu amaca hizmet edebilecek türlü dökümana eriştik. Farklı ülkelerden, farklı milletlerden Çetin İnanç parolasıyla buluşmamızı sağlayan arkadaşlar edindik.

Kült denilebilecek bir eserin bu sıfatı kazanabilmesi için geçerli ana koşul olan “sabır-zaman” birlikteliğine saygı göstererek 2007 yılında Metin Demirhan ve Mesut Kara’nın katkılarıyla ÇIKO’nun ana fikri, sinemamızın jet yönetmeni Çetin İnanç ile tanışıp hazmı kolay, eğlencesi bol duygu yüklü bir sohbete imza attık.

Öyle ki kısa fragmanlarımızın eşliğinde ilerleyen sohbet esnasında kimi zaman eski günlerini daha da yoğun hatırlayan Çetin abimizin gözyaşlarına bile tanık olduk.

Elbette ki böyle bir sohbeti oluşturabilmek içinde İnanç usulü bir parola işaret eğitimine de sahip olunmalıdır;

Öyle ki Çetin İnanç size “Gazeteci misiniz?” diye sorduğunda “Hayır” cevabınızı vermenizin ardından “Şimdi iki kere memnun oldum” demesinden ne anlam çıkarmanız gerektiğini bilmelisiniz. Bu eğitimin şifreleri de ustamızın filmlerinde veya canlı görüşebilme şansına sahip olursanız sözlerinde yatmaktadır;

“Sinemayı sevmek, insanları sevmektir.”

İnanç Kahvesi olarak tanımlayabileceğim bu sohbeti tipik bir soru-cevap ilişkisi içerisinde sunmaktan ziyade sadece sohbet esnasında geçen başlıkları vererek sizlere aktarıyorum. Jet Yönetmen ve Jet Hayran ikilisine katılmak isteyen Jet Okurlarımıza ;

“Kunt’un (Kunt Tulgar) stüdyosu iyidir hem montaj yaparsın hem çekim hemde en ucuzudur”

“italyanlar kerosenle yangın yapıyor ama bizde bütçe yok bali ile yakıyorduk veya önden bir gazete tutuşturur kameraya tutarsın arkada adam dövüşür, kamera inandırır.”

“Yazları, Cüneyt Betül’ü Silivrideki yazlığa yollardı hazır ev boşken çekimleri orda yapar işi ucuza kapardık.”

“Osman Betin en iyi oyuncumuzdu. En çok adamı o toplardı, karate salonunda ne kadar öğrencisi varsa toplar gelirdi. Figuran işinin büyük kısmını öyle çözerdik.”

“Yumruk sesi almak kolaydır ama çift yumruk lazım olunca maharet ister, girersin Kunt’un stüdyoya alırsın makineli tüfek sesini tersten kaydedersin. Çift yumruk efekti olur.”

“Dört Yanım Cehennem’de Cüneyt’in göğsünde kesik izleri yapmak lazım, ne yapalım? Amerikalı makyöz yok elimizde, alırsın uhuyu bir güzel sürersin üstüne de boya atarsın.Şimdi adam suratına göğsüne uhu sürdürür mü? Bir işe aşk derecesinde bağlı olmak farklı bir şey. Cüneyt o zamanda 5 milyon dolarlık adamdı ama bu tip sahnelerde gıkını çıkarmaz ne istersek kabul ederdi.”

” Patlayan tabanca için en iyi yol karanlıkta çekimdir, alırsın mantar tabancasını karanlıkta patlatırsın gerçek silah gibi olur.Zaten setler sürekli olarak polis veya asker tarafından denetlendiği için silah bulundurmak gibi bir durum söz konusu olamazdı.”

” Kalkavan video ile çalışırken bir alacak davamız oldu bize borçları vardı ödeyemediler karşılığında gemi verdiler, Çöl filminde o gemiyi kullandık sonra o geminin kaptanı kaçak mazot işi yapmış o yüzden mahkemelik olduk.”

” Kulübe işlerinde en temiz yol inşaat çıkmacılarıdır. İkinci el inşaatlardan çıkma pencere kalas satarlar onları toplar ön fon inşa edersin 15 dakikada karşıdan kulübe olur.”

” İzmir Konak meydanında İdamlığın açık alan dövüş sahnelerini çekiyoruz. Kimsenin haberi yok, polis cidden kavga olduğunu düşündü Cüneyt’le Osman karakolluk oldu. İzmir bölgesinde yaptığımız filmlerin bazılarında kendi evimizin balkonundan da çekim yaptığım olmuştu.”

“Vahşi Kanda, Cüneyt telsiz kullandığı için ordunun malını filmde kullandınız diye yine bizi mahkemeye verdiler.”

“Nihat Yiğit çok iyi ve kibar bir çocuktur sonra bir gün tv de karşıma çıktı Osmanlı tokadını anlatıyor ne oluyor yahu dedim, ama çok efendidir o ayrı.”

“En Büyük Yumruğun bir sahnesinde Cüneyt’le ben oynadım o gün setten kimseyi ayarlayamadık, oyuncu bulamayınca haliyle ben oynamak zorunda kaldım. Sahneyi de kuntun stüdyosunda çektik.”

“Kelepçe’de oynayan Karaca Kaan’ı çok severim. Müthiş bir prensip insanıdır. Soyun dersin soyunur, giyin dersin giyinir. Sabah 7’de çekim var dersin saat 7’de makyajıyla sete hazır gelir”

“Vahşi Kandaki kız (Emel Tümer) aslen bizim afişleri basan adanalı matbaacının akrabasıydı. Orda çalışıyordu bir gün adam geldi abi bu kızıda oynatalım bir filmde dedi sonra baktık bir derken 4 film çekmişiz.”

“Cüneyt, Gırgır Ali filminde bu filme geldiğiniz için sizleri öperim der. Samsunlu filmi alıcılarından biri geldi . Abi bu filmi benim hanımda izliyor şimdi kadınları da öpünce ayıp olmuyor mu? dedi.”

Çetin İnançla fantastik sohbetlerde tekrar görüşmek üzere…