TÜRVAK Sinema-Tiyatro Müzesi, 1925-2013 yılları arasında Türkiye’de çekilen veya hikayesi Türkiye’de geçen gerçek ya da kurgusal olayları anlatan ABD, Avrupa, Avustralya, Hong Kong ve İskandinav sinemasından toplam 54 filmin ve Erler Film-Türker İnanoğlu’nun 4 ortakyapımının farklı dillerdeki afişlerini “İçinden Türkiye Geçen Yabancı Filmler” sergisiyle bir araya getiriyor.
88 yıllık bu süreçte, Türkiye’nin birçok şehrinin, tarihinin, kültürünün, Doğu-Batı arasındaki karmaşık dokusunun ve Batı sinemasına ‘egzotik’ gelen atmosferinin beyazperdede canlandırıldığı bu yapımların çoğunu, İstanbul’da geçen casusluk ve macera filmleri oluşturuyor: Yönetmen Andrew Marton, İstanbul’un Gizi’nde (Secret of Stamboul, 1936) bir İngiliz ajanını İstanbul’a getiriyor. Orson Welles, Eric Ambler’in bir romanından uyarladığı Korkuya Yolculuk’ta (Journey into Fear, 1943), İstanbul’un yasadışı örgütleri arasında garip bir serüvene atılan silah satıcısının öyküsünü anlatıyor. Kimi sahnelerinin İstanbul’da çekildiği, Romen kökenli yönetmen Jean Negulesco’nun Dimitrios’un Maskesi (The Mask of Dimitrios, 1944) ise, İzmirli Dimitrios’un serüvenini beyazperdeye taşıyor. Ankara’daki çekimlerin yanı sıra Eminönü, Beyoğlu, Galata Kulesi ve Haliç görüntülerinin bulunduğu Ankara Casusu (Five Fingers, 1952), İkinci Dünya Savaşı yıllarında geçen ve casusluk tarihinin ünlü bir bölümünü oluşturan Çiçero olayını konu ediyor. Errol Flynn ve Cornell Borchers’in başrollerini paylaştığı, Nat King Cole’un piyano ile renklendirdiği bir başka casusluk filmi İstanbul (Istanbul, 1957) için, Hollywood kameraları yine ülkemize geliyor.
Carl Möhner’in yönettiği, Alman yapımı İstanbul Macerası (1962), diğer isimleriyle Boğaziçi’nde Macera (Abenteurer am Bosphorus) ya da İnşallah, Boğaziçi’nde Talan (Inshalla, Razzia am Bosphorus), Batılı polis-Doğulu kaçakçı hikayesini anlatırken, İstanbul’un da Batılı-Doğulu atmosferini kullanıyor. Filmde Carl Möhner ve Eva Palmer’le birlikte Sadri Alışık, Bianca Berni ve Orhan Günşiray da rol alıyor. Rusya’dan Sevgilerle (From Russia with Love) filminde Sean Connery ile 1963’te başlayan James Bond’un İstanbul maceraları ise Dünya Yetmez’de (The World is not Enough, 1999) Pierce Brosnan ve Skyfall’da (2012) Daniel Craig ile günümüze kadar devam ediyor.
Elia Kazan’ın, çekimleri Yunanistan ve Türkiye’de yapılan Amerika, Amerika’sının (America, America, 1963); Peter Ustinov, Maximilian Schell ve Yunanistan’da bir dönem Kültür Bakanı olarak da görev yapan bol ödüllü aktris Melina Mercouri’nin başrollerini paylaştığı, Erler Film-Türker İnanoğlu’nun da yürütücü prodüktör olarak katkı sağladığı Jules Dassin’in Topkapı’sının (Topkapi, 1964); Kapadokya’nın fantastik dekorunda geçen, dünyaca ünlü opera sanatçısı Maria Callas’ın başrol oynadığı Pasolini’nin Medea’sının (1969) afişleri de, TÜRVAK Sinema Müzesi’ndeki bu seçkide yerini alıyor.
“İçinden Türkiye Geçen Yabancı Filmler” Afiş Sergisi, yabancı yapımcıların tarihin belirli dönem ve olaylarını beyazperdeye aktardığı filmlerin görsel hafızasına da yer veriyor. İngiliz yönetmen Tony Richardson’ın Kırım Savaşı’nı canlandırdığı ve bazı sahnelerinin Anadolu’da çekildiği Hafif Süvari Alayının Hücumu (The Charge of the Light Brigade, 1968) ve bir başka İngiliz yönetmen Peter Collinson’ın Kurtuluş Savaşı fonunda geçen, İstanbul ve Kuşadası’nda çekilen Paralı Askerler’i (You Can’t Win ‘Em All, 1970) bu türün örnekleri olarak öne çıkıyor. Başrollerini Tony Curtis, Charles Bronson, Michèle Mercier’in paylaştığı Paralı Askerler filminde Fikret Hakan, Salih Güney, Erol Keskin, Yüksel Gözen, Bülent Gültekin, Mümtaz Alpaslan, Suna Keskin ve Kayhan Yıldızoğlu da rol alıyor. Gelibolu Savaşı ise Avustralya yapımı Gelibolu (Gallipoli, 1981) filminde anlatılıyor. Avustralya sinemasının ülkemizi mekan olarak seçtiği Peter Weir yönetmenliğindeki bu filmde Mel Gibson ve Mark Lee başrolü paylaşıyor. Daha eski bir yapım, Lambalı Kadın (The Lady with a Lamp, 1951) ise, Türk-Rus savaşı dönemini ele alıyor ve İngiliz sineması doğal olarak Londra’da yetiştirdiği gönüllü hemşireleri Üsküdar’a kadar getiren ve askeri hastaneyi düzene sokabilmek için mücadele veren Florence Nightingale’in öyküsüne odaklanıyor. İsviçre-ABD ortak yapımı olan Gözde (Intimate Power/The Favorite, 1989), adından da anlaşıldığı üzere Osmanlı döneminde tahtın gerisinde bir güç oluşturan, hırslı bir kadının, Nakşıdil Sultan’ın haremdeki yaşantısını anlatıyor. Filmin çekimleri için Topkapı Sarayı kullanılıyor.
Sinema tarihinin kimi romantik, kimi kent polisiyesi, kimi büyük tartışmalar yaratan meşhur ekspreslerinin afişleri de TÜRVAK Müzesi’nde sergileniyor: Şark Ekspresi (Orient Express, 1954), İstanbul Ekspresi (Istanbul Express, 1968), Şark Ekspresinde Cinayet (Murder on the Orient Express, 1974) ve Geceyarısı Ekspresi (Midnight Express, 1978)… Helsinki’de başlayıp İstanbul’da biten bir yolculuğu anlatan, Finli yönetmen Mika Kaurismäki’nin kara-komedi türündeki Zombi ve Hayalet Tren’i de (Zombie and the Ghost Train/ Zombie ja Kummitusjuna, 1991) sergideki yerini alıyor.
Yapımcılığını Erler Film-Türker İnanoğlu’nun üstlendiği, Fransız yapımcı-yönetmen Jean Marie Pallardy’nin Jess Hahn, Gordon Mitchell, İlker İnanoğlu, Filiz Akın ve Jean Luisi gibi yıldızlarla çalıştığı Belalı Tatil’i (La Ricain, 1974); yine Erler Film-Türker İnanoğlu’nun İtalyanlarla ortakyapımlarından Üç Kağıtçılar (Che Carambole.. Ragazzi!, 1976), Guido Zurli’nin yönettiği Cani (Polizia Selvaggia, 1976) ve çekimleri için Avrupa’nın en büyük yelkenli gemisinin kullanıldığı Kara Murat Denizler Hakimi (Il Malesiano, 1977) filmlerinin Fransızca ve İtalyanca afişleri de sergi kapsamında sinemaseverlerle buluşuyor.
“İçinden Türkiye Geçen Yabancı Filmler” Afiş Sergisi, 15 Ocak – 28 Şubat 2014 tarihlerinde müzenin ikinci katında bulunan TÜRVAK Sergi Salonu’nda, Pazartesi günleri hariç her gün,10:00-18:00 arasında gezilebilir.