Yeşilçam filmleri kare kare yenileniyor

yesilcam

Restorasyon denilince ilk aklımıza gelen cami, türbe, çeşme, saray gibi tarihi eserler oluyor. Ancak artık Türk filmlerinin de restorasyonu yapılıyor. Türk sinemasının klasikleri arasında yer alan filmler, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi’nde ince işçilikle restore ediliyor. Gönüllü olarak Türk sinemasının arşivini tutan Prof. Dr. Sami Şekeroğlu, 10 binin üzerindeki filmlerini Mimar Sinan Üniversitesi’ne bağışladı.

Filmleri çocukları gibi gördüğü için koruduğunu anlatan Şekeroğlu’nun başkanlığında yenilenen yapımlar arasında Memduh Ün’ün Üç Arkadaş, Halit Refiğ’in Gurbet Kuşları ve Ömer Lütfi Akad’ın Vesikalı Yârim filmi var. Bir filmin restorasyonunun 40-60 gün sürdüğünü anlatan Sami Şekeroğlu, böylelikle 250 filmin ömrünü uzatmayı hedefliyor.

Restorasyon çalışmalarının titizlikle yürütüldüğünü anlatan Şekeroğlu, “Ölmek üzere olan filmleri yeniden hayata kazandırıyoruz. 250 tane filmi kurtarırsak Türk sineması için önemli bir kaynak oluşturacağız.” diyor. Üniversitenin Sinema-TV Merkezi’nde iki türlü restorasyon yapılıyor. Hem dışarıdan getirilen filmler hem de arşivdeki filmler onarılarak ömürleri uzatılıyor. Şekeroğlu, “Hayati tehlikesi olan hasta filmlerin restorasyonu öncelikli işimiz. Nitrat film oldukları için çok kötü durumdaydılar. Yani dinamit gibi 38 derecede kendiliğinden tutuşma özellikleri var. Nem ve ısı nedeniyle zarar görenleri kurtarmaya çalışıyoruz.” diye konuşuyor.

699089530132

ŞİMDİKİ FİLMLER HALKA HİTAP ETMİYOR

Şekeroğlu, eski filmlerin hâlâ ilgiyle izleniyor olmasını halkın değerleriyle paralel olmasına bağlıyor. Son dönem filmlerinin halktan uzaklaştığına dikkat çeken Şekeroğlu, “Eskiden evden sinemaya gidince ‘Acaba filmde kötü bir sahne var mı?’ diye düşünülmezdi. Ben küçükken Elazığ’da fırının yanında sinema vardı. Tenceresini, tüpünü alıp gelen yemeğini orada pişiriyordu ama filmi hiç kaçırmıyordu. Yeşilçam’ı anlamayanlar bunları bilmedikleri için anlayamadılar.” diyor.

Türk sinemasının tek gelir kaynağının gişe olduğuna dikkat çeken Şekeroğlu, bu yüzden izleyiciye hitap eden filmler yapıldığını anlatıyor. Günümüz sinemasının seyirciden yoksun olduğuna değinen Şekeroğlu, bunun nedenini halka hitap etmemelerine bağlıyor. Şekeroğlu, “Sinema eskiden ekmek gibi ihtiyaçtı. Ezan okunduğu zaman yazlık sinema dururdu. Yani insanlar normal hayatlarına monte etmişlerdi.” şeklinde konuşuyor.

80 darbesi seyirciyi de kaçırdı

1980 öncesine kadar her filmin milyonlarca seyirciye ulaştığını aktaran Şekeroğlu, darbe ile filmlerin de değiştiğini söylüyor. O dönemde seyircinin sinemadan uzaklaştığını belirten Şekeroğlu, “Televizyon evlere girdi ve herkes filmleri evde izlemeye başladı. Sinemaya gitmek masraflı bir iş oldu. Sinemayı koruyan ve yapımını sağlayan aile, sinemadan uzaklaşınca müstehcen ve vurdulu kırdılı filmler oynatılmaya başladı. Böylelikle sinema değişime uğradı.” ifadelerini kullanıyor.

Yeşilçam’ın tükenmesiyle yeni bir sinema arayışı içine girildiğine vurgu yapan Şekeroğlu, şimdiki sinemanın halka hitap etmediği için henüz Yeşilçam’ın alternatifi olmadığı kanaatinde

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir