Sansür’le yolum kesiştiğinde 13 yaşındaydım…
O benden biraz küçüktü 1977 basımı olarak fakat nedendir bilinmez kapağı eskimişti o yüzden kitapçı onu bana ucuza verdi. İlk sayfasını açar açmaz gördüm ki sansür bir roman yada öykü değildi. Bir senaryo kitabıydı. Üstüne üstelik bir çizgi film senaryosuydu. O yaşıma kadar hiç bir Türk Çizgi Filmi izlememiş biri olarak çok şaşırmıştım.
TRT‘nin siyah beyaz reklam kuşağındaki ECA yada İZOCAM reklamlarından daha farklı bir şeydi bu muhakkak. Sansüre gelince işte onu iyi bilirdim .TRT sansür uygulardı hele ki altın makas’ı meşhurdu. İlginçtir kitaptada makas kafalı kuşlar vardı. TRT‘nin sansür anlayışı ayıp ve şiddet üstüne olmak üzere ikiye ayrılırdı. Yani yatak ve dövüş sahneleri aşırı ise makaslardı.
“Beş saniyeden fazla süren öpüşmeleri keserim fazla seks Türk halkına zararlıdır” diyen bir TRT denetleyiçisi vardı örneğin… TRT‘nin altın makasına kurban olurdu anlayacağınız. Sinemadaki sansürü ise film afişlerinin üstüne yazılan danıştay kararı ile gösterilmiştir, yazısından bilir ama o yaşta pek anlayamazdık .
Tan Oral‘ın çizgi filmini hiç izlemediğim için bundan sonra yazacaklarım sadece okuduklarım olacak. Kitabın 4. sayfasında açıklandığı üzere sansür 1970 yılında Tan Oral tarafından TRT‘nin açtığı Kültür ,bilim ve sanat ödülleri yarışması için hazırlanmış. Kameramanı Berke Armay olan kısa film bu yarışmada 16 mm’de büyük ödülü kazanmış. TRT, Tan Oral ile bir söyleşi yapmış ve filmin bir hafta sonra TRT‘de yayınlanacağı duyurulmuş. Ama ne film ne de söyleşi yayınlanmamış. Taki 42 yıl sonra 2012 yılında 49. Antalya Film Festivali’ndeki gösterimine kadar sansür yok sayılmış.
Bu arada Sansür yoluna devam etmiş 1975 yılında Akşehir Nasrettin Hoca Kısa Film Yarışmasında da büyük ödülü kazanmış.
Filmde Gustav Albert Lortzing‘in tahta pabuçlar dansı adlı müziği kullanılmış. kitaptaysa filmde kullanılan bütün resimlere tamamlayıcı olarak yazılar yazılmış.
Kitapla filmin arasındaki tek fark kitabın filmden ayrı olarak bir perdenin kapanışı ile bitmesiymiş ki yazar bunu TRTnin büyük ödül verdiği bir filmi çocuklara 6 yıldan beri ( kitap 1977 basımı ) göstermemesine bir tepki olarak yaptığını söylemiş.
Peki sansür bir çocuk filmi mi?
Sansür’ün çocuklar için bir çizgi film oldugunu şu gün için söylemek zor. Evet kahramanı küçük bir çocuk, ögrenmeye, bilmeye meraklı bir çocuk hem de. Tabi bu ögrenmek internet çağında yaşayıpta televizyondaki ne üdüğü belirsiz din bezirganlarına ”acaba odamın duvarına filancanın posterini asmam günahmıdır ?” diye soran ergenlerin merakına benzemiyo.
Çocuğun bilmek istedikleri daha derin konular…
Çocuk ( bir adı yok ) film boyunca mutluluğu, çiçeği, kelebeği tavşanı ve tavşanın korkusunu, işçilerin direnişini, polis şiddetini, grevi, anayasayı, faşizmi ve sansürü ögreniyor. Sonunda elindeki güçle – ki bu bir film parçasıdır – sansür kuşlarının karşısına dikilip onların tünediği kurumuş ağaçı kesiyor. Kesilen ağaçtan fışkıran taze dalların işçilere dönüşmesini görüyor ve film boyunca ağzından çıkan tek cümleyi söyleyiveriyordu ”Yaşasın”.
Film içinde ve kitapta kullanılan bir işçiye polislerin uyguladığı şiddeti gösteren fotoğraf 1 aralık 1970 tarihli Maden İş Dergisinde yayınlanan ve Adana olayları sırasında çekilmiş bir fotoğraftır. Yine kitapta ve filmde kullanılan ve üstünde ”Sanatta devrimçi kavga günü ” yazan afiş ise Tan Oral tarafından Ocak 1970 tarihli bir sanat toplantısı için çizilmiştir.
Son olarak gözlem çocuk aşama dizisinin 15. kitabı olan sansür savcılığa ihbar edilmiş! Mahkemenin verdiği karar gereği yayınevi kitabı, ön kapağına vurulmuş ‘tehdide tabidir‘ mührüyle birlikte satışa sunmuş. Ön yüzüne de ‘18 yaşından küçükler okuyamaz‘ ibaresi konmuş. Ama bu sanıyorum ilk baskıdan sonra ya da yayınevinin elinde kalanlara uygulanmış bir işlem çünkü benim sahip olduğum baskıda böyle bir ibare yok.
Yazan: Suzan Dilek Yılmaz