Metin Erksan – SEVMEK ZAMANI (1965)

230Yönetmen: Metin Erksan
Senaryo: Metin Erksan, Kemal Demirel
Görüntü Yönetmeni: Mengü Yeğin
Yapım: Troya Film / Metin Erksan

Oyuncular: Müşfik Kenter, Sema Özcan, Kemal Ergüvenç, Süleyman Tekcan, Oya Bulaner, Adnan Uygun, Deniz Çakır, Fadıl Garan

KONU: “Sevmek Zamanı” Metin Erksan’ın sinema kişiliğini ortaya koyan en önemli filmlerinden biridir. Film, tanımadığı bir kadının resmine aşık olan, daha sonraları ise kadına da ilgi duymaya başlayan bir adamın tutku dolu kara sevdasını anlatmaktadır. Boyacı Halil, ustası ile adada köşklerden birini boyarken, duvarda asılı duran bir kadın fotoğrafına aşık olur. Bu aşk öylesine büyür ki, her gün bu köşke gelip fotoğrafın karşısında saatlerce oturup, düşler kurmaya başlar. Bir gün resmin sahibi çıkagelir ve resmine aşık olan Halil’e aşık olur. Ama Halil kadının resmine öylesine aşıktır ki, kadının aşkını istemez. Halil’in “Ben senin resmine aşığım, resmin sen değilsin ki” sözleri tasavvufi felsefede yer alan “Surete aşık olma”dan izler taşır. Halil tarafından reddedilen Meral, İstanbul’a geri döner. Halil, yaptığı kabalığı anlar ve Meral’den özür dilemeye gelir. Halil, Meral’in babasına gider ve kızıyla evlenmek istediğini söyler. Baba, Halil’i çok beğendiğini ama, Meral’in zenginliğe alışmış bir kız olduğunu unutmamasını söyler. Meral’le Halil’in yolları bir kez daha ayrılır. Meral eski sevgilisi Başar’la evlenme hazırlıklarına başlar. Düğün günü, gelinliğiyle Meral, Halil’i ziyarete gelir. Halil, sandalla göle açılmıştır. Sandalda gelinlik giymiş bir manken ve Meral’in fotoğrafı vardır. Sahilde kendisini bekleyen Meral’e doğru kürekleri çeker, onu sandala alır. Film tam mutlu sonIa bitecekken Başar tüfeğiyle iki el ateş eder ve film boş bir sandal görüntüsüyle biter. (Birsen Altıner)


fotograftaki-o-kadin-42-yildir-kendini-sakliyor-2556516

► Film zaman zaman ağır temposu ve ağır diyaloglarıyla bile “şiirsel” bir anlatım taşıyor. Sonbaharda durgun ve insana huzur veren bir göl, gölde bir sandal, sandalın içinde bir adam, bir resim ve gelinlik giymiş bir manken, kıyıda gelinliği içinde bir genç kız. Sanki bu filmle Erksan, daha önceki her filminde ele aldığı insanlar arası çatışmalardan, yaşama kavgasından kaynaklanan bir yorgunluktan kaçmak, uzaklaşmak istemiş gibidir. Filmin önemi, biraz da bu tür bir atmosfer kurma çabasının sinemamızdaki ilk örneklerinden biri olmasından gelir. Yağmurda yürüyen bir kadın, bir erkek, yağmurlu boş sokaklar, ıssız, upuzun sahil, yaprakları dökülmüş ağaçlar ve müziğiyle yönetmen tutkulu bir aşkı estetik kaygılar taşıyarak anlatmak istemiş ve bunda da başarılı olmuştur. Bu başarıda filmin müziğinin de etkisi görülür. Filmin müziği Türk musikisinden düzenlenmiş ve filmin akışı içinde oldukça etkili öğe olarak kullanılmıştır. Bu müzik sayesinde boyacı Halil’in düş dünyasına seyircinin de katılımı sağlanır.

Hareket Yayınlarından çıkan “Sevmek Zamanı”nın senaryo kitabının sunuşunda bu filmdeki felsefe şöyle anlatılır:

s2Bu film Fuzuli’nin “Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabip// Kılma derman, kim helakim zehri dermanındadır” beyiti ile Yunus’un ‘Senin aşkın beni benden aluktur// Ne şirinden dert bu dermandan içerü” beytini temellendiren platonik aşk esasından hareket ederek, Leyla ile Mecnun’un, Kerem ile Aslı’nın kara sevdalarını anlatır.

Film ticari başarısızlığa uğramış, birkaç , Özel gösteri dışında seyircisine ulaşmamıştır. Seyircilere yarım yamalak çıkmasına rağmen yine de her göreni çarpan bu film için sinema çevrelerinden herhangi bir ses çıkmamıştır.
Türkiye’de pek çok sinema yazarının sessiz kaldığı, bu filme 1966 yılında Tunus’ta yapılan Kartaca Film Festivali’nden teklif gelir daha doğrusu, Türkiye’den sadece Metin Erksan bu festivale davet edilir. Festivali düzenleyenler Metin Erksan’dan yarışma içi izlenmek üzere “Yılanların Öcü”nü, Yarışma dışı izlenmek üzere de “Sevmek Zamanı”nı ve bu filmde oynayan iki şer oyuncuyla birlikte festivale katılmasını isterler. “Yılanların Öcü” birincilik ödülünü alırken, “Sevmek Zamanı” da oldukça ilgi görür.
Metin Erksan “Sevmek Zamanı”nda eski bir masal geleneğinden yararlandığını söylüyor. Yani “surete aşık olmaktan”. Yönetmene göre bu batı masallarında da vardır ama, doğu masallarında daha sık görülür.


Yönetmen “Sevmek Zamanı”nda dürüstlükle sürdürülen bir aşkı anlatmaya gayret ettiğini söylüyor. Halit Refiğ’in de dediği gibi “Sevmek Zamanı”, Osmanlı sanatlarını, saray müziğini, divan şiirini sevmeyenler için kolay kolay yenilir, yutulur bir lokma değildir.

yesilcam-filmleri-3854-B9B2-C88C_t
Yine Halit Refiğ’e göre “Sevmek Zamanı” halk sineması da değildir ama, halk sineması örneği olmaması filmin değerini düşürmemektedir.


Metin Erksan filmi için “Önce insanı anlatan film” diyor; “’Sevmek Zamanı”, büyük toplumsal sorunları çözme, bir eyleme önder olma, Türk Sinemasına yeni bir şeyler getirme, uluslararası film yarışmaları için yapılma gibi tutarsız, boş savlardan uzaktır. ‘Sevmek Zamanı’ yalnızca insanın dramını anlatır. Türk sinemasında bazı çevreler son zamanlarda toplumsal gerçekçilik, toplumsal sorunları anlatma diye bir kaygıya düştüler. Dünyanın politik, ekonomik ve toplumsal sorunlarına, sinema sanatına şimdiye kadar bilgi eksikliklerinden ötürü her zaman ters açıdan bakan ve ancak 1960’tan sonra uykudan uyanan bu cesur yeni toplumcular, ün kazanmak için kelle kesen yiğitler misali ‘Petrol sorununa, toprak reformuna, gecekondu sorununa, grev sorununa, yabancı sermaye sorununa dair filmler yapacağız, yaptık’ diyorlar. İyi ama bu sorunlara dair ancak belgesel filmler yapılır. Sanat insanı anlatır. Sorunu anlatmaz. Sorunun içindeki insanı anlatır. Sanat insanoğlunun dramını anlatır.

5817_2

SevmekZamani01

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir