Önce kaldırdı,
Sonra indirdi.
Erosun oklarını andıran kirpiklerini…
Söğüt yapraklarını anımsatan yeşil gözleri parladı, söndü, söndü parladı… sızıntı yapan tüpgaza kibrit çakılmış gibiharladı gözleri… Sözleri;
Hayır… çıkar ilişkilerinde hiç orgazm olmadım.” diye dizilendi.
Çikolatalı Koska hevlasını çağrıştıran kumralsarı saçları, üst dudağın eme eme kızarttığı kalın alt dudağı ve sabundan yeni durulanmış makyajsız yüzü ve çocuksu sözleriyle önce yanlış adres” izlenimi uyandırıyordu.
Öyle ya; şunun şurasında sahneye soyunup, sahnede soyunmasından bu yana tadımlık bir süre geçmiş olmasına karşın, sağda solda bayağı doyumluk yankılar yaratmıştı.
Seda Sayan, Allah’ına kadar seksî bir kadın hani…”
“Seda mı?… Tanrı ve Onun yeryüzünde bu işlere amele ettiği gazinocu kulları, yürü..” demişler ona…”
Önce her kıvrımından seks fışkıran, ardından karşımızda terbiyeli şehriye çorbası gibi oturan genç kadın, o temiz, o ambalajı yeni açılmış armağan örneği davranışlarıyla ister istemez insanın beynine; Yahu biz Seda Sayanla mı konuşuyoruz, yoksa küçük bir İspanyol kilisesinde Katolik papazı olup, tahta silerken kıymık batmış küçük kızın günah çıkartmasını mı izliyoruz?” sorusunu çalkalıyordu.
Söyleşiyi pişpişlerken, anladık ki; her ikisi de…
Hem bir gocuk, hem de günahkär bir gocuk kundaklamasmndayız…
Ki, bakın ne yangınlar çıktı bu kundaklamadan:
Sosu bırakalım da bir süre için, asıl yemeğe gelelim.
Meraklıları için BİOGRAFYA:
İstanbulun İstanbul olmaktan çıkıp işi haytalığa vurduğu bol taşaronlu 1960’ın ilk yıllarında Eyüp yöresi… Umutlarımızı çaputlara sarıp dualarla camiinin duvarına astığımız Eyüp.
Demiryollarından emekli orta halli” bir emekçinin kızı Aysel, ilk şarkısına bir ebenin tokadıyla başlar doğduğu an o dinleye dinleye, okuya okuya ürdüğünüz klasik şablon kızımız içinde geçerlidir:
Sesim taa çocukluğumdan beri çok güzelmiş. Beni düğün salonlarına götürür şarkı söyletirlermiş. Ben o zaman keşfedilmişim. Böylece şarkıcilik içinde ne illetse- bir tutku olmuş. Bu yıllarca böyle sürmüş. Lastik dondan jüpona geçince de Avcılar Belediye Gazinosunda ilk kez yüz lira gündelikle sahneye çıktım…
Yüz lira Özal dönemi öncesi yıllarda iyi para.. Malbora 12,5 lira…
Okulu da koyup bir yana, Çemberlitaş Kız Lisesinden kovulup, düşmüş bu kaymak gibi, kaymak tabağı gibi pürüzsüz yollara.. Eee, düzen, düşüp de başı dik gezilen düzen.. Sonracığıma çocuklar (sıkın dişinizi sonunda çizgi film de var) Yeniköyde uvertürlük (gazino dilinde uver, içeri girmeden ayağınızı paspasa siliniz, demektir) bunun ardından da bir sahil gazinosunda ve dahi 19 yaşında ilk kez assolistlik..
Tabii bu assolistlik -kızın açısından değil, çalıştığı gazino açısındanbiraz buzhane balıklığı. Müşterisi de fileyi ucuza doldurmaya çalışan zevat…
Şimdi birazda röportaja dönelim:
O Şile çakarı gibi yanıp sönen yeşil gözlere baka baka soruyoruz:
“Aysel nasıl Seda Sayan Oldu?”
İnanın hatırlamıyorum biri taktı adı bana… Bayağı da tuttu…
Tutmayla kalmadı, becerdi de galiba…”
Nasıl yani..”
Yani görüyoruz ki, önce Eyüp’ten çıkıp Şişliye yerleşmişsiniz. Sonra da Etiler, Ulus mahallesinde yedibuçuk milyona bir daire almışsınız.”
Evet, öyle oldu… Ama hepsini aklımı kullanarak ve çalışarak yaptım.
Çalışarak.. Bakın, şu anda (söyleşi gününe denk düşer büyük bir gazinoda solistaltı olarak çalışıyorsunuz…”
“Büyük bir gazinoda solist olmak için tek adayım, ama acele etmiyorum, çünkü henüz çok gencim”
Orası öyle de, bu başarıya çalışmanın yanısıra başka basamaklar etken olmuyor mu”
Elbette oluyor… İçtenlikle söyleyeyim ki, ben masalı çalışıyorum. Yani her akşam altıyedi masa müşterisi yalnız beni görmek için geliyor.”
Nasıl geliyor”
Mavi boncuk hikayesi, canım..” Ve anda telefon çalıyor. Ayselden olma Seda, sinsisinsi gülerek açıyor telefonu: “Ayyy, sevgilim. Ne kadar hayırsızsın… Gazinoya gelmediğin gibi, bir çiçek bile göndermedin… Küstüm işte… Hayır, senin gibi hayırsızla buluşmam … Ha, o başka, gelbu akşam gazinoya, de unutma… Yarın … Belki buluşabiliriz, sen bu akşam gel de.. Gazinodan sonra ?.. Ah, hayatım pek yorgun oluyorum. Belki Günayda bir çorba içeriz, ama ötesini düşünüyorsan başka güne kalsın, bu akşam benden sana hayır gelmez.”
Bir röportaj boyunca bu tür konuşmalara tabiiki başka başka Ah hayatımlarla- en az on kez tanık oluyoruz. Böyle mi yürüyor, bu işler” Ne sandınız ki.. Açıkça söylemek gerekirse gazinolar artık birer lüks pavyon oldu… Adam geliyor, masayı donatıyor, çiçek gönderiyor. siz istenen sanatçı oluveriyorsunuz. Yalnız hemen vermiyorsunuz. Adam – nasıl olsa bir gün bu kadın benim olacak ümidinde, geliyorda geliyor.” Bunu da yazalım ” Yazmayın, aman.. sonra alınır.
Bakın biz yazalım onlar alınırsa biz de bu adamlardan birisine gerçekten tutkun bu Seda deriz. Siz de tek olan sensin hayatım dersiniz.
“Bak bu olur…”
Bugüne kadar kurduğum çıkar ilişkilerinde hiç orgazm Olmadım. Aslında hiçbir erkekle ilişkide bulunmadan 3 ay yaşayabilirim..
Alıp verme konusu gündeme gelince seksin de nasırına basılıyor elbet: İlk flört..”
Karagümrüklü bir gençle yedi yaşımda…
– İlk cinsel ilişki… Karpit patlaması türünden..” onsekiz yaşımda… bir muzisyenle..”
İlk evlenme girişimi..” Geçen yıl, bu hayatın dışından biriyle…”
Neden ..” Gazetelerde, dergilerde kıçım bacağım açık resimlerim çıktığı için ailesi beni kabul etmedi.”.
Birkaç kez…” üzdü mü dedik…
Ha.. biraz, sonra unuttum. Ben artık çıkarıma bakıyorum. oyunu kuralına göre oynuyorum. Aileme karşı sorumluluklarım var. Ben de isterim,esmer, ama çirkin, ama kişilikli bir olmasını, ancak şimdilik buna olanak yok… Gerçekleri kabullenmeliyim. Önümde parlak bir gelecek var. ben geldiğim yere bilinçli olarak geldim ve bilinçli olarak sürdürüyorum. Erkekler şimdilerde benim için yalnız birer araç.
Burda duruyor…
Gözleri şöyle bir dolanıyor tavanı, belleğinin arşivinden erkekçe bir söz çıkarıveriyor.
Bilir misiniz, ben bugüne kadar kurduğum çıkar ilişkilerinde hiç orgazm olmadım. Aslında ben hiç mastürbasyon yapmadan, hiç bir erkekle ilişki kurmadan ay yaşayabilirim.” Su anda ilişkiniz” “, kesinlikle yok…
Yanımda görülen erkekler sadece refakatçi kuklalar, ya da arkadaslar.”
Düşünüyorsunuz neden olmasın, kızcağız Eyüp gibi selvisi minaresi bol bir yöreden gelmis.. ve Islam takvimine göre Üç Aylardayız…
Biraz çocuksu güzelliğine değindik Sözü kundaktan açıp, şarkıcı ve de şarkıcılık ötesi eylemlerine getirdik… O güzelim gözlerdeki sevgi yoksunu derinliği unuttuk belki ancak açık yüreklilikle bu yaşta bu kadının toplumda nasıl bir “açık çek” olduğu gerçeğini vurgulamaya başladık. Bu içtenliğe, ilerki yıllarında içtenlikle başarılar diledik. Onun adına iğrentine varsa, hepsinin bizlerin, bu toplumu oluşturan ve yönlendirenlerin iğrençliği olduğunu vurgulamaya çalıştık.
Diyesim o ki: bu kız bedenini bir banka, beynini bir kompütür eylemişse ve veznenin yerini – yalnızca tahsilat yapan veznenin – iyi bellemişse ve de geceler boyu oluk gibi akan kara paralari hem haklıyor, hem aklıyorsa… Bravo Sedaya… ve Seda gibi yürek tüketenlere… Ve selâm olsun ekonomiyi yönetenlere.
Erkekçe’nin haziran 83 sayısı
Bu yazı ve fotoğraflar Ahmet Yılmaz‘ın izniyle onun arşivinden alınarak kullanılmıştır.
3 thoughts on “Büyükler için: Seda Sayan 1983 Erkekçe Dergisi”