Büyükler için: Nazan Şoray 1981 Erkekçe Dergisi

nazan şoray erkekçe banner

1956 yılının ocak ayının beşinci günü, soğuktan donmuş İstanbul’un fakir Eyüp semtinin eski, harap bir evinde bir bebek dünyaya geldi.

1980 yılının yazdan kalma bir sonbahar gününde, en son moda yün elbiselerinin sıcaklığı içinde bu bebek kadar güzel kız “Bana küçükken hiç masal anlatan olmadı” dedi, içini çekerek… Sonra acı acı gülümsedi; “

Nazan Şoray erkekçe 01
Nazan Şoray sadece ilk filmlerini değil, film dünyasını hiç hatırlamak istemiyor artık. Tanju Gürsu ile oynadığı bu filmin adını bile unutmuş

Ama büyüdükten sonra etrafımda masal anlatandan geçilmiyor.
Küçükken hiç oyuncağı olmamıştı. Büyüdüğü zaman koca bir dünyayı oynasın diye önüne sermişlerdi. Çocukluğu sokaklarda geçmişti. Şimdi sokaklardakiler ona gıpta ile baktyorlardi. Dünyasını, sınıfını, herşeyini değiştirmiş, “Hiç”ten “Çok’a gelmişti. Ama iki şeyini değiştirememişti. Küçükken de yapayalnızdı. Şimdi de yapayalnız…
Küçükken de evinin bir erkegi. sırtını yaslayacağı, güveneceği tutunacağı kimsesi yoktu. Bugün de… Etrafında binlerce kişi varken yalnız, evi, işyeri yüzlerce erkekten gelen çiçeklerle bahçeye dönmüşken erkeksizdi…

Ve Nazan Şoray, 1956 yılının soğuk kış gecesinde doğan minik Nazan, 24 yıldır bıkmadan, usanmadan, babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım, sevgilim,kocam, kısaca adı ne olursa olsun “Erkeğim, evimin erkeği” diyeceği kişiyi bıkmadan, usanmadan aramus, ama hälä bulamamıştı. Hayatuni büttin giplakligi ile çekinmeden anlatırken, söz buraya yıllardır süren arayışına, yıllardır süren yalnızlığına gelince, gözleri doluyor, bakışlarını kaçırmak için bahane arıyor, ya bir kitap karıştırıyor, ya da pikaba yeni bir plak koymağa gider gibi yapıyordu. Neydi aradığı erkeğinde…

nazan şoray erkekçe 03“- Bana sahiplensin… Beni yönetsin… Benden yüce olsun” diyordu. Bir çerkez kızıydı Nazan. Büyükbabası Kafkasya’dan gelmiş. Tam bir çerkez eğitimi aldığı söylenemezdi ama belki de kalıtımsal olarak “erkek gibi erkekarıyordu. “Ben kadınların eşitliğine inanmıyorum. Eşitlik, yuvada tartışma ve tatsızlık demektir. Erkek sahiplenmeli, kadın itaat etmelidir” diyordu. Aradığı erkeği bulduğu gün, kendini herşeyiyle, vücudu, kafası, benliği ile ona vermeğe hazırdı… Ama bulamuyordu işte bir türlü…

Oldukça sulandırılmış viskisinden büyükçe bir yudum aldı… İçki heyecanlandığında sığınağı oluyordu o kadar… Heyecanının sebebi, çekingenlik, utangaçlıktı… Bütün çocukluğu erkekler gibi sokaklarda, tüm gençliği film setlerinde ve gazino sahnelerinde geçmiş birisinin hâlâ yeni tanıdığı birisi ya da birileri ile birarada bulunurken, çekinmesi, heyecanlanması garipti ama Nazan Şoray‘ın yaşamında garip olmayan şey o kadar azdı ki, zaten… Zevkle döşenmiş salondaki ışık ları da kendisini rahatlatacak kadar azalttı. Bir başka sığınağı sigara paketine uzandi… Bir de sigara yaktı… Sonra tane tane anlatmağa başladı… Hiçbirşeyi saklamadan…

nazan şoray erkekçe 12
Nazan Şoray Film yıldızı… Ünlü şarkıcı, Türkan Şoray’ın kardeşi.. Hayatı, film setlerinde, sahnelerde geçmiş…

Ama zaman zaman “Bunu siz bilin, beni daha iyi tanıyın diye söylüyorum. Yazmayın. Henüz zamanı değil” diyerek anlattı…

Annesinin, babasının, hayattaki en yakını ablasının, ünlü Türkan Sultan‘ın bile bilmediklerini anlattı. “- Ben daha kendimi bilmeden, annem ve babam ayrilmuslar. Evüp’teki dededen kalma ev, bağım ilk yer orasıdır… Tüm çocukluğumda hep babamı aradım evde… Evinde babası olan çocuklar bir başka oluyordu etrafımda… Benim de babam vardı ama yanımda yoktu. Bizi bırakmış, yeniden evlenmişti. O bizi aramadı hiç. Ama ben fırsat buldukça ona gittim. İzinli, izinsiz… Kaçarak… Babam’ diyebilmek için…

– Annem bizi geçindirmek için bir fabrikada iş bulmuştu… Ablam okula gidiyordu. Ben, küçücük kız, minik Nazan, tek başıma evde, daha doğrusu sokaktaydım… Sokakta büyüdüm. Hani o üstü başı dökülen, sümüklü sokak kızları vardır ya, kenar semtlerde rastlarsınız, işte onlardan… Biraz yuva… Kız erkek sıraya sokaklardı bizi, çişimizi birlikte yapardık. Erkeğin, kızlardan farklı olduğunu ilk kez bu yuvada gördüm. Güzel oyuncaklar vardı yuvada… Benim hiç oyuncağım olmamıştı hayatta Onlarla oynamayı ölesiye isterdim. Ama bana vermezlerdi oynamam için… Ben de gururumu kırıp isteyemezdim. Bakardım, bakardım, bakardım hep…

nazan şoray erkekçe 06
-Ve Allah Kadını yarattı.. Bardot’yu üne kavuşturan filmin adıydı bu… Allah’ın yarattığı Nazan Şoray da yukardaki, Ve sonra kul yeniden kadını yarattı. Güzellik uzmanlarının, estetik doktorarının elinden geçen Nazan böyle oldu.

Sonra ilkokula başladım. Ablam bu sırada artist oldu. Yepyeni bir dünya iletanustum bu arada… Ablam keyifli olduğu zaman, beni film setine götürürdü… İlk kez etrafımda yığınla insanın pervane gibi döndüğünü orada gördüm… Ablama yaranmak, ona yanaşmak isteyen herkes, işe beni kucaklayarak beni mutlu etmeğe çalışarak başlardı. Bunu o zaman mı hissettim, sonra mı anladım bilmem… Ama üne kavuştugundan itibaren ablam hep önümde olacaktı artık…

“—Bir film setinde Zeynep Degirmencioğlu ile tanıştım, Benden bir yaş büyüktü galiba. Ama Türkiye’nin en ünlü küçük kızıydı. Ayşecik filmleri çeviriyordu o zaman… Her yerde seviliyor, el üstünde taşınıyordu. Cin gibi bir kızdı. Çok da şekerdi. Çok sevdim onu birden… İyi arkadaş olduk…

Filmlerde konuşmasını yadırgayanlarBu ne biçim senaryo küçücük kızı, anasının ağzı ile konuşturuyorlar diyenler vardı. ama, Zeynep‘in de inadına bilmediği yoktu… Bebeklerin doğması için kadınla erkeğin neler yaptığıni, bebeğin nasıl dünyaya geldiğini, nerden doğduğunu o anlattı bana… Onun verdiği bu seks derslerine uzun zaman yenisi eklenmedi. İnanır mısınız, iki yıl öncesine kadar öpmenin sadece erkeklere ait bir eylem olduğunu sanırdım. Kadının da erkeği öpebileceğini bilmezdim. Yani öpüşmekten haberim yoktu. Bunu bana bir arkadaşım öğrettiği zaman çok şaşırdım. Kimbilir o zamana kadar beni öpen kaç erkeğin aklından “Ne soğuk kız’ diye geçmiştir…”

nazan şoray erkekçe 07
İki tecrübeli oyuncu Müjdat Gezen ve Ekrem Borai Ve iki genç yıldız adayı Nazan Şoray ve Farma Karanfil. Bugun bu dçrtlüden sadece Bora sinemada kaldı. Nazan, Müjdat Gezen gibi sahneyi seçti, Karanfil ise ortadan kaybolmayı…

“– Hayalimde hep liseyi bitirmek, Güzel Sanatlar Akademisine gitmek ve mimar olmak vardı… Ama tahsili ortaokulda bırakmak zorunda kaldım… Hayatımda beklenmedik gelişmeler oldu. 14 yaşında iken, soyadımın Şoray oluşundan yararlanmak isteyenler bana film çevirme teklifi yaptılar. Ablam da destekledi. Kendimi birden sinemanın içinde buldum. “Aman ne güzel” diyeceksiniz… Hiç de değil… Bu yüzden ben genç kızlığımı yaşamadım… Hani o çocukluktan yavaş yavaş çıkar. ergenleşir. genç kız olur, sonra olgunlaşır, hanımlık dönemine girersiniz ya… Hayır… Ben sokaklarda erkek gibi oynayan küçük Nazan, sinema dünyasına girer girmez, birden Nazan Hanım oluverdim… Birden herkes bana büyük muamelesi yapmaya başladı. Ben de büyük gibi davranmak zorunda kaldım… Yaşamadığım genç kızlığımın hasreti hâlâ yakar içimi…

  • İlk filmim, ilk aşkımı da getirdi. Sinema dünyasının içinden birisiydi bu… Ona deliler gibi tutulmuş, ya da öyle sanmıştım… Romantik bir aşktı bu… İkimiz de romantik düzeyde kalmasını yeterli bulmuş, içine seksüel ilişki sokmamıştık. Bekaret benim için çok önemli, çok kutsal olaydı o zamanlar… Evlendiğim geceye kadar saklayacak sonra onu erkeğime armağan edecektim… Ama deliler gibi sevdiğim adam, beni değil, bir başkasını tercih etti gitti. Onu kaybetmiş olmak kadar, tercih edilmiş olmak da dokundu bana… Kahroldum… Bunalımlara sürüklendim… Onu unutabilmek için başkasını, başkalarını kullandım… Onun üzerine kurduğum hayaller beni bir türlü bırakmıyordu… Günlerce onunla evlenmeyi, onunla olmayı kurmuştum… Ama olmamıştı… Ama öylesine etkilemişti ki bu hayaller beni…”
Nazan Şoray erkekçe 05
Halhal, Nazan Şoray’ın sahne yaşamında dönüm noktası oldu. Adı birden “Bayan Halhal’a çıktı. Şarkı ile birlikte Halhal modası da yayıldı, hanımlar arasında, Ama Nazan Soray, Halhal takmaktan hoşlanmıyordu. Bir plak kabı için taktı. Halhalı… bir de sahnede

“— Annemle geçinemez olmuştuk. Birgün eşyalarımı toplayip babama gittim… Annem bu gidişten o zamanlar çıktığım adamı suçlu bulmuş, polise gitmiş, “Kızımı kaçırdılar” diye ihbar etmişti… Vesayetim annemdeydi. Yasal olarak onunla oturmak zorundaydım. Babamın evinde buldu polisler beni. Kaçırıldığım ihbarı yapıldığı için muayeneye de sevkettiler… Hayatta en utandığım anı, doktorun önüne uzandığım an yaşadım. O muayene asırlar gibi geldi bana… Yaşım 18’den küçüktü. Bakire çıkmasaydım, arkadaşım belki de hapı yutacaktı… Doktor el değmemişliğimi kanıtlayan raporu verdi… Ama ben de muayene için uzandığım o yatakta yasal yaşım gelir gelmez, yalnız yaşama, kimseye bağlı olmama kararımı verdim… 18 yaşıma basınca da, kendi evimi tutup taşım”- Bekaretim mi?.. Hani o en kutsal diye sakladığım bekaretim.. Hatta bir defasinda bir kist tedavisinin aşağıdan yapılması halinde kızlığımı kaybedeceğim için, karnımın ameliyatla açılmasını isteyecek kadar üzerinde durduğum bekaretim… Yasal yaşımı geçtiğim için, erkeklerin artık korkusu da kalmamış, etrafımda daha fazla dolaşmaya başlamışlardı. Hani o çocuklukta dinlemediğim masallar artık bana bol bol anlatılıyordu. Ama ben hâlâ ilk aşkımı, ilk sevdiğimi düşünüyordum. Hayallerimde onunla evlenmek, onunla olmak vardı ya… Evlenme faslı hayal olmuştu. Ama ilk erkeğimin ilk sevgilim olmaması için bir sebep yoktu… İyi düşündüm… Kendimi iyice yokladım… Neyi istediğimi gayet iyi bildiğime karar verdim ve onu aradım…

nazan şoray erkekçe 08“-Gel beni al’ dedim… Korktu aptal… Gelmedi… Reddetti beni. Bekaret benim için artık büyük bir anlam taşımaz hale geldi bir anda…

Sonra birgün kadınlığa geçişi yaşadım… O gece sabaha kadar ağladım sonra… Büyük bir hayal kırıklığıydı ilk cinsel ilişkim… Zerre kadar tat almamış, heyecan duymamış, tıpkı o doktor muayenesindeki gibi, “Olsun da bitsin diye beklemiştim işte… Bu muydu. yillardir bekledigim an… Bu muydu yıllardır kurduğum hayaller…” 0 heyecanla ertesi gün en yakın dostlarına, en samimi arkadaşlarına “Bende bir değişiklik görüyor musunuz” diye sormuş Nazan… Aynalarda kendini seyretmiş uzun uzun… Kızlıktan kadınlığa geçişin, öyle anında elle tutulur, gözle görülür birşey olmadığını da o zaman anlamış… “Yooo” demisler ona… “Наутоla. Ne var ki…”

Sinema dünyasına duyduğu nefret, orada daima Küçük Şoray kalmaya mahkûm olduğunun bilinci sahneye itmiş Nazan’ı… Yepyeni bir alanda, yepyeni bir savaşa atılmış… Daha sahneye ilk çıktığında koymuş kafasına… “Birgün bunun en iyisini yapacağım… Birgün bu sahnelerin kraliçesi olacağım… Birgün bana “Nazan” diyecekler… Sadece Nazan…”

nazan şoray erkekçe 09Ablasını çok ama çok seviyor.. Ama düzenin kuralları ablasını önüne dağ gibi dikmiş… Türkan Sultan‘ın tacının gölgesinden kurtulamamış bir türlü… Onu hep, Sultanın kardeşi olarak görmüşler öyle bakmışlar… Buna meydan okuyor şimdi…

1980‘in en fazla satan plağı Halhal belki bir başlangıç… Belki bir dönüm noktası… Ama yeterli değil…

Sokaklarda süründüğü yılları, bir işareti ile önüne milyonlar sürmeğe hazır erkekler etrafında, hatta yanında iken, satın aldığı evinin taksidini ödeyebilmek için mücevherlerini rehine koyduğu günleri unutamıyor Nazan Şoray..

“- Bebekligimde bebekligimi, çocukluğumda çocukluğumu, gençlikte gençligimi yaşamadım. Yaşatmadılar bana… Hayatım hep fiyat ödemekle geçti… Başkalarinın ve kendimin günahlarının fiyatlarını… Ama benim de alacağım gün gelecek… Başaracağım… Zirveye oturacağım göreceksiniz… Bunun için ne lazımsa yaptım… Gereken herşeyi daha da yapacağım ama birgün mutlak en yukarda olacağım “

Erkekçe’nin 1981 yılı Ocak sayısından Nazan Şoray
Bu yazı ve fotoğraflar Ahmet Yılmaz‘ın izniyle arşivinden alınarak kullanılmıştır.

nazan şoray erkekçe 11 nazan şoray erkekçe 14nazan şoray erkekçe 10

Nazan Şoray

nazan şoray erkekçe 15

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir