Ümit Besen – Ümit Vermese de Severiz

ümit besen banner 2

“Sözlerime Planet Türk kanalının ‘Türk Sineması’na iade-i itibar’ konusundaki asgari hassasiyeti için teşekkür ederek başlamak istiyorum”

Yazan: Oğul Can Çomak

Evet şu an kürsü bulsam, Planet Türk adlı güzide kanalımıza teşekkür ederdim. Kürsü yok, neyse ki elimiz naçizane kalem tutuyor ve başta Ümit Besen Sineması’nı tanıtmada rolü büyük olan Planet Türk’e teşekkür etme şansına sahibim. Şu sıralar Yusuf Kurçenli, Füruzan, Mahinur Ergun gibi planet turkisimlerin sadece TRT 2’nin sanatla haşır neşir olduğu yıllarda yayınladığı filmlerini bizlere sunan kanal, geçmişte İrfan Atasoy, Abdullah Şahin (Nokta) ve Enver Demirkan (Virgül), Aram Gülyüz vb.  ismi de hatırlatmıştı. Bilhassa İrfan Atasoy filmleri üzerine yazı yazmak boynumun borcu ama bugünlük mikrofonu tiz sesli sanatçımız Ümit Besen’e veriyorum. Sanatçının üç filmi üzerinden değerlendirme yaparak arabesk furyasının sıkışmışlığına ve sıkışmışlığın müsebbibi senaryo meselesine değineceğim. Ümit Besen’i ilk başta bilemeyen dostlar lütfen Facebook kapak fotoğraflarındaki melek görünümlü insana baksın .

“Nikâhına beni çağır sevgilim, istersen şahidin olurum senin. Bu adam kim diye soran olursa, eski bir tanıdık dersin sevgilim…

nkah masası ümit besen banu alkan

Gerçekten insanı etkileyen bir şarkıdır “Nikâh Masası”. Hâlâ tavernalarda, gece kulüplerinde çalınıyor. Arabesk kültürünün en sarsıcı parçalarındandır. Eski sevgili için şiirlere başvurmak istemediğimizde, Sabahattin Ali bilmezken elimiz bu şarkıya gitmiyor muydu? Buzlanmamış kadehlerin tokuşturulduğu günlerin şahidiydi. Kadehten çıkan ses bu parçanın içinde kaybolmuyordu. Aynı adlı şarkının film versiyonu, Ümit Besen’in “Islak Mendil”den sonra çektiği ve kariyerinin ikinci filmi olarak kayıtlara geçen 1982 yılına ait bir çalışma. Rejisörlüğünü Temel Gürsu‘nun üstlendiği film, Metin Erksan’ın başyapıtı Acı Hayat’ın belki de yirmi altıncı versiyonu.

Taksicilik yapan Ümit, mahallenin alımlı kadınlarından Bahar ile sevgilidir. Kuaförde manikür-pedikür yapan ve nasır temizlemekten bıkan Bahar “yaşamak” ister. Ümit’in ise gelinliğe para verecek durumu yoktur. Arkadaşlarıyla birlikte oturmakta ve ara sıra şarkı mırıldanmaktadır.

nikah masası 2 Ümit Besen
Nikah Masası filminden bir sahne

Bir gün olan olur ve Bahar’ın hayatına şımarık ve cebi para dolu Cem girer. Sonrası intikam oyunlarıyla bezeli yolculuğa çıkarız ve büyük fedakârlıklar hâsıl olur. Bahar’ı Banu Alkan, Cem’i “Turnike” yarışmasından tanıdığımız seslendirme sanatçısı Güner Ümit canlandırıyor. Ümit’i şöhret yoluna iten ve verilecek en güzel ders için paradan başka araç olmadığını söylemek ise Bülent Kayabaş’a ve Şişko Nuri lakabıyla tanınan Nuri Tosun’a düşüyor. Temel Gürsu, standart bir film çekmenin bilincinde. Güzel açılar yakalamış. Senaryonun bilindik olması, kuşkusuz ki ticari kısmı garantilemekten geçiyor.

Yeni yeni sinemaya giren ve Orhan Gencebay’a, Ferdi Tayfur’a, İbrahim Tatlıses’e, Müslüm Gürses’e nazaran biraz daha arka planda kalan Ümit Besen için farklı konu bulmak işin gidişatını ve gişeyi tehlikeye sokabilirdi. Öyle ya, sadece şarkıyla iş yürümez. Rejisörler sırtını şarkıya yaslanmaktan imtina eder diye düşünüyorum. Nitekim Ümit Besen ikinci filmini çekerken Orhan Gencebay sinemaya gireli 11 yıl, Ferdi Tayfur sinemaya gireli 6 yıl, İbrahim Tatlıses sinemaya gireli 3 yıl olmuştu. Keza Müslüm Gürses de ilk filmi için 1979 da kamera önüne geçmişti. Dört sanatçı da ilk dönemlerinde basit senaryolar üzerinden oyunculuk yapmaya çalışmış. Sanatçıların ilk filmleri sırasıyla “Bir Teselli Ver-Lütfi Akad”, “Çeşme-Temel Gürsu”, “Ayağında Kundura-Oksal Pekmezoğlu”, “İsyankâr-Temel Gürsu”. Söylemeliyim, Lütfi Akad’ın çektiği Bir Teselli Ver, sanıyorum usta rejisörün filmografisindeki en zayıf halka.

ümit besen 3

Biz “Nikâh Masası’na geri dönelim ve filmin oyuncu seçimlerine dair iki çift söz edelim.Yani nikâh masasında “hayır” diyelim. Ümit Besen ve Banu Alkan’ı onlarca filmde, onlarca senaryoda sevdalı rolünde oynatsanız, ikna sıkıntısı ortaya çıkar. Ümit Besen’in kilolu ve alışık olmadığımız jön tipi ile Banu Alkan’ın fettan kimliği arasında uyumsuzluk var. Bahar o mahallede yaşar mı, düşünmeli. Altın gününe gelmiş gösteriş meraklısı adeta. Oysa aynı Banu Alkan, sinemadaki ilk yıllarında oynadığı Şerif Gören imzalı “Taksi Şoförü”ndeki haliyle mütevazı ve çıtıpıtıydı. O filmde fakir mahallesine sırt çevirmiyordu. Geçen yıllar O’nu vamp kadın haline getirdi. Tercih meselesidir, saygı duymalı. Hakkını verelim, Banu Alkan kendini geliştirdi. Ayrıca fotojenik ve ekrana/perdeye yakışıyor. Esas kahramanımız Ümit Besen’e sempati beslemem objektif olmamı engelleyebilir. Peşinen söyledim. Filmde sırıtmıyor. İlk filminden farklı olarak Abdurrahman Palay konuşmuş O’nu (ilk filmde Esen Günay ses vermişti). Arabesk furya içinde öncüllerinden ayrıksı yeri var. Koşuya erken başlıyor ama yukarıdaki dört sanatçıyı da yakalamak için gayret sarfediyor. “Nikâh Masası’nda elbette bir Ayhan Işık değil, ama rolüne asılmış ve duygu değişimlerini verebilmiş. Tabi her şeyin başı senaryo. Senaryonun “kopyala-yapıştır” olmasından mütevellit bu nikâh masasından hayır diyerek kalkıyorum!

yıkılan gurur 1 Ümit BesenKronolojik olarak ilerleyerek 1983 yılında yine Temel Gürsu imzalı “Yıkılan Gurur”a geliyorum. Yanlış anlaşılma üzerine yıkılan gurur ve onun tamirinin cinayetle gerçekleştiği filmimizde, hayata karşı boşvermiş Ümit’in aklını çelen huysuz Gamze’nin (Serpil Çakmaklı) neden olduğu dertler deryasında yüzüyoruz. Gamze arkadaşlarıyla beyhude vakit geçiren, ateş başında danslar eden ve peşindeki Naci’ye (Civan Canova) yüz vermeyen kendini beğenmiş bir kadın. Tek suçu âşık olmak olan Ümit, “güzel kız” diye seslendiği Gamze’nin her hareketini sineye çekiyor. Dakikalar ilerledikçe, yıkılan gururu tekrar ayağa kaldırmak için kanlı bir yol seçerek “namus” kavramına selam çakıyor. Senaryo Nikâh Masası’na göre daha derli toplu ama dolambaçlı yollar izliyor ve öyle bir hamle yapıyor ki, yok artık dedirtiyor. Bu hamlenin Gamze’nin babası (Abdurrahman Palay) kullanılarak yapıldığını not düşüyorum. Filmdeki dramatik yapı iftira üzerinden kuruluyor. Ayrıca neden-sonuç ilişkisine yüz vermeyen senaryo, aşk filmi izlettirdiğini hiç mi hiç unutturmuyor. Ümit Besen ise yazıya konu olan üç film içinde en iyi oyununu burada veriyor. Mizacı gereği önüne sunulan her fırsata burun çeviren ve babası tarafından haksızca evden kovulan (Osman Seden imzalı “Yaban” filmini akıllara getiren bir sahneyle) Ümit, pek çok konuda azla yetiniyor. Aşk hariç. Aşk ilişkisinin nefret kanadındaki Serpil Çakmaklı filmde döktürüyor. Rolü benimsemiş, ondan gıcık olmanız ihtimaller dâhilinde. Senaryoda oturaklı bir yerde. Mekân da gayet elverişli kullanılmış. Deniz kenarındaki ev film içerisinde anlamlı. Bu evin sahibi Bülent Kayabaş’ı yine Ümit Besen’in arkadaşı rolünde görüyoruz. Filmin takdir edilesi diğer öğeleri, Abdurrahman Palay’ın hem filmde oynaması hem de Ümit Besen’i seslendirmesi (tabi Palay’ı Sadrettin Kılıç seslendiriyor), çiftimizin tanışma anında çalan “Çakıl Taşları” parçası ve Civan Canova’nın mutlak kötülük peşinde koşarken falsosuz oynaması. İlginçtir, önceki filmin kötü karakteri Güner Ümit burada Civan Canova’yı seslendirmiş.

yıkılan gurur 2 Ümit Besen

Nikâh Masası’nda bütün duygularıyla reddedilen, “Yıkılan Gurur”da çile çeken Ümit Besen, 1984 yılında adaşı Ümit Efekan ile çalışıyor ve “Sevmek Yeniden Doğmak” filminde kara toprakla yüzleşiyor. Geçen yıl yine Türk Sineması’na fayda sağlayan ve belgesel niteliğindeki “Kalplerimiz Seni Unutur Mu Yeşilçam” programını hazırlayan Ümit Efekan’ın (partnerleri sırasıyla Nurseli İdiz, Suna Yıldızoğlu) filmi, yazıma konu olan üç film arasında salya sümük ağlatmaya yemin etmiş ve bunu sağlamak için ağdalı diyaloglara yer vermiş tek film.

Konforlu hayat süren ve en iyi bildiği işi yapan yani şarkı söyleyen Ümit’in kapısını yine aşk çalıyor. Leyla (Yaprak Özdemiroğlu) Ümit’in kalbinin hırsızı. Tanışma elbette ki tesadüfle gerçekleşiyor. Tesadüfler silsilesinin başrolünde Çiko adlı şirin bir köpek var. Minik köpeğimiz aşk tohumlarını ekerken, meyve toplama anında karakterlerimizin babaları (Ali Şen – bu filmde de gözüken Abdurrahman Palay) yine zorlama bir sahneyle devreye giriyor. Demek şartlar oluştu, o halde hadi âşık olmaya. Durun lütfen, o kürkle dolaşan ve Ümit’in peşindeki tanıdık yüz de kim? Bu yüz saadet zincirini kopartmaya niyetlenmişe benziyor. Kan nerede? Ümit’in öksürüğünde. Ah Ümit, keşke arkadaşın Sedat’ı (Mehmet Ali Erbil) dinleyip tahlillerini yaptırsaydın.

sevmek yeniden dogmak 1

Serseri mayın gibi gezen senaryo 1970’lerin melodramlarına özeniyor. Belli ki, Ümit Efekan mendil ıslansın da nasıl ıslanırsa ıslansın demiş. Finale doğru istenen fedakârlık, zaten ilk öksürükle tahmin ediliyor. Aslında bütün kusurlarına rağmen, ilk sahnelerdeki restleşmeler ve laf sokmalar “nefretten doğan aşk” klişesini farklılaştırmada önemli sayılabilir. Peki ya gerisi? Femme Fatale etiketiyle senaryodaki yerini alan hanımefendinin (Şehnaz Dilan) hâl ve hareketleri ve kötü oyunculuğunu görmezden mi gelelim? “Nikâh Masası”nda bilindik senaryosuna itiraz ettiğim Erdoğan Tünaş, “Yıkılan Gurur” ile kabul edilebilir senaryo yazmıştı. “Sevmek Yeniden Doğmak”ta ise yeniden hüsrana uğratıyor. Senaryonun en dikkat çekici özelliği, şarkıcı enflasyonu karşısında hırslanan kadın profiline satırlarında yer vermesi. Müthiş tespit barındırarak menfi eleştiri getiriyor. Her yıla bir, bazen iki film sıkıştıran Ümit Besen’in istekli görünmesine rağmen yorgunluk emareleri gösterdiği “Sevmek Yeniden Doğmak”, finaldeki selam ve yıkılışla hatırlanabilir. Bu kez Ümit’in gururu değil, hücreleri yıkıldı. Üç yıl önce “Hababam Sınıfı Güle Güle”de birlikte oynayan Yaprak Özdemiroğlu ve Mehmet Ali Erbil ikilisi iz bırakmayan performanslar sergilemiş. Affetsinler!

Evet efendim, arabesk furyadaki senaryo sorunsalını zaafımın olduğu Ümit Besen’den yararlanarak anlatmaya çalıştım. Bu yazıma ilham veren Planet Türk’e tekrar teşekkür ediyorum. Vedayı Ümit Besen yapsın. Çünkü şarkıları beni benden alıyor ve sevmek, yeniden doğmak!

Ümit-Besen

Ümit Besen

 

One thought on “Ümit Besen – Ümit Vermese de Severiz

  1. Merhaba, Bir ekleme yapmak istedim, 1980 yılında ilk albümünü çıkaran ve ilk albümüyle bomba etkisi yaratan-satış rekoru kırıp altın plak alıyor-Ümit Besen, 80lere damga vurmuş bir sanatçı olarak yıllarca ( sanırım 1987 yılına dek) televizyonda hiç görülmemiştir. Sebebi dönemin tek televizyon kanalı trt yasakları listesinde olmasıdır… ( darbe dönemi izin verilen müzik türlerinin türk sanat musikisi, klasik müzik… olduğunu düşünürsek..) .Daha önce bir programda da belirttiğini hatırlıyorum, bu filmleri çekmelerinin esas sebebi “müzikal” nitelikleri. Uzun metrajlı “klip” gibi olmaları… halkın dinlediği fakat tvlerde yüzünü hiç görmediği bu insanları beyaz perdeyle “görünür” kılmak…senaryo üzerinde belki çok fazla durulmamıştır çünkü çekildiği dönemde Ümit Besen ismi insanların gişeye gitmesine yeterli sebeptir… Güzel yazı, teşekkürler fakat Ümit Besen’i bilemeyen biri var mıdır merak ettim, adam 35 yıldır bir şekilde hayatımızda, bilmeyen duymayan var ise Türkiye’yi de bilmiyordur herhalde : )

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir