Tarık Akan’ın Taş Kolej’deki son günü

Murat Hattatoğlu gerçek bir Yeşilçamsever. Biz kendisi ile Tarık Akan üzerine yaptığı sayfa sayesinde tanıştık (facebook.com/TarikAkanOfficial). Yıllardır büyük bir ciddiyetle hazırladığı sayfa zamanla Tarık Akan Resmi Facebook Hayran Sayfası olmuş. Murat Hattatoğlu‘nun geçen sene kaybettiğimiz sinemamızın efsane oyuncusu üzerine sevgisi ise bambaşka. Biz kendisinden yazıları ile sitemize katkıda bulunmasını istedik o da sanatçımız ile son görüşmesini bizlerle paylaştı. Çok içten ve duygusal anlar ile Akan’ı da yeniden anmış olduk. Görseller ve yazı için kendisine ayrıca teşekkür ederiz.

Size aşağıdaki görüşmeyi anlatma nedenim şu; Benim gibi Anadolu’dan Istanbul’a ziyarete gelen insanlar akrabadan eş dosttan sıcaklık, samimiyet, ilgi görmezler. Istanbul’da ya da Bursa’da yasayan o hısım akrabanın hep işi gücü vardır kesinlikle müsait değildirler. Sözde akrabadır onlar. Oysa bu insan 45 yıldır şöhretin zirvesindedir zerre kibir yoktur. Yiğittir, aslandır. Kansere bile yenilmemiştir. Kemoterapiye gitmek yerine onu çok seven bu can kardeşi için oraya gelmiştir. Bir yiğitlik öyküsüdür O. Anlayana… Benim onu neden bu kadar çok sevdiğimin de bir anıyla cevabıdır.

8 Ağustos 2016… Tarık Hocamla buluşacağımız ve onu son kez göreceğim gün. (Bir gün önce mesaj attım Istanbul’a geldim diye. Beni hemen arayıp Muratçığım yarın saat 10:00 – 11:00 gibi okula gel dedi) Sabah saat 10:00… Kemoterapiye gitmek yerine bana verdiği sözü tutup okuluna geldi.

Akciğer kanserinin Karaciğere sıçradığını (metastas) orada bana söyledi. Ben yıkıldım. Ağladım. Beni teselli etti. Okulun bahçesinde sohbet ettik biraz. Sonra odasına gittik. Bir çok şeyden konuştuk. “Tarık’ı niye getirmedin” dedi, “Babaeski” de dedim. “Niye getirmedin” dedi.

Tarık Akan PehlivanAnnesini aradım yola çıktılar. Beni ben yapan, efsanem, ağabeyim, Türk sinemasının dev aktörü Hocam Tarık Akan, 3 saat oğlum Tarık’ı bekledi. O esnada bir çok şeyden konuştuk. Ülke gündemi, filmler, özel hayat vs. Yanına giderken Anne Kafamda Bit Var‘i tiyatroya uyarlamıştım onu kitap haline getirmiştim. Pehlivan‘in afisini ve onun kapak olduğu 12 Eylül üzerine bir kitap götürmüştüm onu hediye ettim. Ilk kez gördü o kitabı çok sevindi.

Pehlivan‘in afişini imzalarken bana her zaman yazdığı “Canım Kardeşim“le baslayan yandaki cümleleri yazdı. Biraz uyumak istedi, “Geldiklerinde beni uyandır” dedi. Ve Tarık’i gidip Bakırköy meydanından aldım. Okula geldik. Uyandırdım. Adaşı Tarık’i-ı çok sevdi. Sohbet ettiler. Tarık’in saçları uzundu, onun saçlarını görünce çok hoşuna gitti. “Tarıkcım aynı benim gençliğime benzemişsin” dedi.

Sohbetin sonunda dedesini anlattı “Tarıkçığım benim dedem Çanakkale gazisi. Bu Çanakkale hediyemi omur boyu sakla” dedi. Ve Tarık’a Seyit Onbaşı heykelini hediye etti. Daha sonra bizi yemeğe götürdü. Yemekten sonra kemoterapi icin hastaneye gitti. Son görüşmemiz, son vedam hiç gözümün önünden gitmiyor, gitmeyecek…

39 gün sonra (16 Eylül) aramızdan ayrıldı. Mekanın cennet olsun. Seni asla unutmayacağım ve sonsuza dek yaşatacağım “Canım Kardeşim

Yazan: Murat Hattatoğlu 2016

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir