Daha önceki yazımda Seks Furyası dönemi olarak anılan 1975-1980 yılı arasında çekilen tüm önemli filmlere dikkat çekerek, seks komedi filmlerinin sinemamızı tamamen bitirmediğini dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım (BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ!). Açıkcası 1977 yılında çekilen Hababam Sınıfı filmlerine ve geniş kadrolu filmlere rağmen 70’lerin üzerinin bir kalemde çizilip Seks Furyası denilmesi ile ilgili bir algı sorunu üzerine dikkat çekmeye çalışmıştım. Elbette o dönem sinemanın bittiğini savunmak işin kolayına kaçmaktı. Ancak bu konu öyle bir ezbere dönüşmüş ki farklı açılardan ele almak gerekiyordu.
1975-1980 arası çekilen seks furyası filmleri mi Yeşilçam’ı bitirdi? yazısını ilk olarak 2008 yazmış, yenilenmiş versiyonunu 2013 yılında sitede yeniden yayınlamıştım. Sanırım hem başlığı ile hem de içeriği ile epey ilgi çekti. Daha sonra benzer çok fazla yazı yazılınca 2. bölümünü yazmaktan vazgeçtim. Konu hakkında 1 kitap okuyup “uzmanlaşanları” ve aynı yazıyı temcit pilavı gibi 5-6 ayrı sitede yayınlayanları gördükçe de hevesim iyice kaçtı. Sektör içinde o dönemi yaşamış birisi yerine benim gibi dışarıdan gazel okuyan birisi dönem hakkında çok net konuşmamalı diye düşündüm birazda. 2013 yılından sonra seks komedi filmlerinde çalışmış epey yönetmen ve oyuncu ile sohbet etme imkanım oldu. Ayrıca Açık Radyo 94.9‘da yayınlanan Yeşilçam Arkeolojisi programına katılan konuklarla da konuya farklı açılardan bakmaya başladım. Tamer Yiğit ve Sedat Akkurt gibi dönemi inceleyen ve arşivleyen dostların da büyük katkısı oldu. Mesela aşağıdaki küpür o döneme farklı bir açı getiriyordu:
Bu habere ters köşe yapan bir bilgi ise Osman Cavcı‘dan geldi. Ahlak zabıtası amiri o yıllar çok önemli bir kadın oyuncusu ile bir dönem dost hayatı yaşamıştı.
Kısacası bilgiler fazlalaştıkça artık neye itiraz ettiğimi de daha netleştirdiğimi düşünüyorum. Sektörel anlamda çok fazla artısı ve eksisi olan bir süreci daha bilimsel ele almak gerekiyordu. 500‘den fazla filmin çekildiği bir furyayı sadece bir noktadan ele almak yanlış olacaktı. Duygusal yönden ele alacak olursak özellikle o filmlerde oynayan kadın oyunculara yapılanlar yüzünden konuyu kesinlikle bir namus olayından çıkartmak gerekiyordu. Pek çok oyuncunun utandığı ve unutmak istediği bir dönem olduğunu yok sayarak bazı şeyleri yüceltmek veya kraldan çok kralcı olmamak gerekiyordu.
Öte yandan 1978 yılı ile başlayan başka bir süreci vurgulamakta da fayda var çünkü porno ile seks komedi filmlerinin ayırt edilmesi gerekiyor. Pek çok film ve sanatçı porno film oyuncusu olarak adlandırılıyor ki bu çok büyük bir yanlıştı. Ayrıca Mine Mutlu‘nun oynadığı Tatlı Tatlı filmi gibi içinde gerilim unsuru içeren erotik filmleri de porno veya seks komedi filmleri içerisinde değerlendirmemek gerekliydi. Afişte Arzu Okay veya Mine Mutlu veya Feri Cansel olan her filme seks filmi etiketi yapıştırılmış olması da işimizi zorlaştırıyor. O nedenle bu yazı ile yeni bir yola girmeye karar verdim. 3. bölümde filmleri kategorize ederek sunacağim.
Görüştüğüm pek çok Yeşilçam‘lı oyuncunun, emekçinin ağız birliği etmişcesine o dönemi “karanlık dönem” olarak ele aldığını gördüm. Peki bunun nasıl tam olarak öyle olmadığını onlara nasıl gösterebilirdik? Akıntıya karşı kürek çeksek de 1975 yılından itibaren çekilen bu filmlerin Yeşilçam‘ın bitmesinde tek sebep olmadığını nasıl ispat edebilirdik? İspat etsek bile alışılagelmiş söylemleri bitirebilecek miydik? Bunlar kolayca cevaplanacak sorular değil. Aslında net bir cevapta ortada yok çünkü kırgınlıkları ve hakaretleri değiştirmek mümkün değil ve pek çok oyuncu hakkındaki ön yargıları kırmakta artık mümkün değil.
1971-1974 arası ve sonrasında istatistiklere baktığımız da Türk Sinemasının patlama yaptığı bir dönem olduğunu görüyoruz. Bütün sinemaların hınca hınç dolu olduğu uzun kuyruklar olduğu yazılıyor. Öte yandan seyircinin görmediği başka bir oluşum sinemada yerleşmeye başlıyor. Bunu seyirci olarak gözlemlemek elbette zordur ama 72 yılında yaşanan ekonomik krizin getirdiği zorlukların, senetlerin, tefecilerin hepsinin iz düşümü zamanla sonun başlangıcını da yaratmaya başlamış. Tekrara altını çizelim 78’den sonra işler iyice zıvanadan çıkmıştır ve seks filmleri ile birlikte Arabesk Film Furyası da devreye girmiştir. Bunlar zaten pek çok kişinin kaleme aldığı şeyler…
Her ne kadar Seks komedisi filmleri sinemayı bitirmese de ve pek çok emekçinin ve hatta sinemamızın ayakta durmasına da yardım ettiyse de 1979 yılından itibaren Hard Porno olan filmlerin fazlalaşmaya başlaması ile Seks furyası denilen dönem de farklı bir şekle bürünmeye başlamıştı. Arzu Okay, Melek Görgün, Mine Mutlu, Zerrin Egeliler gibi oyuncuların yer aldığı filmlerin yerini daha hızlı çekilen yani daha özensşz ve kalitesiz yapımlar almaya başlamıştı. Bu süreçte başrollerde de değişim olmuş ve Dilber Ay, Zerrin Doğan, Emel Cansel, Funda Gürkan, Meltem Işık, Oya Başak gibi isimler yıldızlaşıp isimleri öne çıkmaya başladığında diğer isimler de piyasadan çekilmeye başlamışlardı.
Zaten ilk porno yapan kadın oyuncu Zerrin Doğan’dır bunun yanı sıra isimleri pek bilinmeyen, o dönemin muhabbet tellalı yani pezevenklerinden Zurnik’in piyasaya sürdüğü kadınlar da oynamıştır. Yani 78-79 yılını ve oluşanı farklı bir başlıkta ele almak gereklidi. O dönem erkek oyunculardan porno yapan belli başlı isimler ise Çetin Başaran (Tarzan Çetin), Hakan Özer, Levent Günsel, Tugay Toksöz, Cesur Barut, Recep Filiz, Yılmaz Şahin ve ismi duyulmamış bir çok figüran olmuştu.
O dönemin güzelleri arasında Müge Güler, Meral Banu, Gönül Eren, Necla Fide, Zafir Seba, Gülten Kaya, Meral Deniz, Nilgün Ceylan, Şeyda Senem, Canan Candan, Harika Öncü ve Ceyhan Cem gibi bir çok kadın bu filmlerde oynamaya başlamıştı…
Bu konuda Yönetmen/Senarist Bülent Pelit ile yaptığımız sohbet benim açımdan eksik kalan parçaları tamamlamama yardımcı olmuştu. Elbette toplumun iki yüzlülüğünden rahatsız oluyordum ve muhafazakar iktidara rağmen bu süreci anlamaya çalışıyordum ama madalyonun öteki yüzü de irdelenmeliydi:
“Oyuncu, yönetmenden ziyade, bu filmleri kimler yapmış, onları iyi irdelemek gerek. O vakte kadar tefecilerin ayakçılığını yapan, kırılan senetler üzerinde aldıkları yüzde bir, iki oranlarla piyasayı sömüren bazı tipler yapımcı olarak ortaya çıkmış, piyasaya hakim büyük firmalarda, perde arkası kalarak taşeronlara yaptırmışlar, hep kasa kazanmış o zamanda. Maske takarak filmde oynayan büyük yapımcılar bile var. Kötü bir süreç yaşamış sinema çalışanları kısacası. Kökten etkileri vardır filmler o zaman ayak denilen sistem ile vizyona girerdi. Birinci ayak filmler Beyoğlu‘nda Saray, Lale, Beşiktaş’ta Yumurcak, Elmadağ Şan, Bakırköy Kulüp gibi sinemalardı. Bu işin kalbi Beyoğlu olduğu için zaten Beyoğlu’na girmeyen film vizyona girmiş sayılmazdı, ikinci ayak filmler yani B kategori Lüks ve Rüya Sineması’nda vizyona girerdi. Seks furyasında bu sinemalar seks filmlerine kaptırıldı, dolayısı ile birinci ayak harici filmler giremedi Beyoğlu’na.
Arkadaş gibi filmler bile birinci ayakta şans bulamadı, kişisel ilişkiler ile o dönem yabancı film oynatan Yeni Melek Sinemasında vizyona girdi. Zaten Emek gibi sinemalarda hiç Türk filmi oynamazdı, giren bir yabancı film haftalarca kalırdı. Dolayısı ile birinci ayağa film üreten kişiler haricindekilerin film üretip Beyoğlu‘na girme şansları kalmadı, bir ayakları hep topal kaldı. Babam (Hidayet Pelit) yıllarca hiç bir iş yapamadı, evde kuş besledi. Yani erotik yada seks filmleri direk olarak sinema üreticilerini etkiledi, yazlık sinemalara kaldılar diğer üreticiler, orada da pursantaj çalışılıyordu yada fiks bir fiyata veriliyordu filmler verimli para kazancı olmuyordu. Erotik filmlerin seyirci kitlesi de artı 18‘e rağmen 12-30 yaş arasıydı, yani bu dönemde sinemaya giden yaş kuşağı.”
Yani çekilmeye başlanan seks komedi filmlerinden kazanılan para o kadar tatlı gelmiş ki yıldız oyunculara verilen büyük paralar yerine işin ucuzuna kaçınılmaya da başlanılmıştı. Bu dönemin de yıldızı ve daha sonra da günah keçisi olan Zerrin Egeliler olmuştu. Ancak Egeliler çok içinde yer almamasına rağmen 1978 yılından itibaren kelimenin tam anlamı ile “Et Pazar“ına dönüşen ve özellikle de kadın oyuncuları karalayan bir sürecin içerisinde Yeşilçamın Öteki Yoncasının kraliçesi olarak anılmıştı.
Gördüğünüz gibi Yeşilçam’ı bitirmeyen, hayatta kalmasını sağlayan ama yozlaşan, seks komedilerden pornoya dönüşen bir furya, Aynı dönem gişe rekorları kıran aile filmleri ve arabesk filmler, tefeciler, artık yüzlerine bakılmayan Yıldızlar, estetik anlamda çok az örnek sunan erotik bir sinema, etiketlenen ve haksızca eleştirilen onlarca kadın oyuncu ve minibüs yazıları gibi film isimleri…
Yeşilçam’ı bitirenler ise çok net: Televizyon ve Video…
Yazan: Utku Uluer 2017
Son cümlenize bende katılıyorum.Yeşilçamı bitiren nedenler arasına 12 Eylül darbe döneminde izlenen politikaları da ekleyebiliriz… İyi günler