4. Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri Başladı!

Bu sene dördüncüsü gerçekleşecek olan Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri’nin teması “dans” olarak açıklandı. 14 – 17 Aralık’ta tarihleri arasında dört gün sürecek olan gösterimler Akbank Sanat, Fransız Kültür, Soho House İstanbul ve bomontiada ALT’da izleyiciler ile buluşacak. Dünyanın farklı arşivlerinden Dans teması altında bir araya getirilen taptaze restore edilmiş sessiz filmler canlı müzik eşliğinde seyirci karşısında olacak

4. Sessiz Sinema GünleriKino İstanbul tarafından organize edilen 4. Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri, bu yıl da ilgi çekici programıyla karşımızda. Dans temasından yola çıkılarak seçilen sessiz filmler arasında en dikkat çeken şüphesiz Buster Keaton’ın seçkisi olacak. The Goat, Neighbours, The Cook gibi Keaton filmlerinin yanı sıra sürpriz bir Charlie Chaplin filmi de izleyicilerle buluşacak. The Spanish Dancer, Die Webber, The Dumn Girl of Portici gibi filmlerin de yer aldığı programın tamamına buradan ulaşabilirsiniz. (Kaynak: Bant-mag)

Festivalin aynı zamanda kurumsal ortağı EYE Filmmuseum’un Sessiz Sinema Küratörü Elif Rongen-Kaynakçı, Fransa’nın köklü kurumu Cinémathèque Française’den Emilie Cauquy, Polonya sinemateği Filmoteka Narodowa’danın yöneticisi Anna Sienkiewicz-Rogowska, Pordenone Sessiz Sinema Günleri direktörü Jay Weissberg, Bologna Sinemateki temsilcileri, yönetmen ve kurgucu Sabine Krayenbühl ve Hollandalı kürator Inez Piso da bu isimler arasında. Konuklar filmlerden önce gerçekleştirecekleri sunumlarla filmlere, filmlerin restorasyon süreçlerine ve tarihsel bağlamlarına dair bilgi verecek.

Size Önerdiğimiz Film:
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDAN GÖRÜNTÜLER

Dünyanın dört bir yanındaki arşivlerdeki Osmanlı’dan günümüze ulaşan tarihi görüntüleri arayışımız sürüyor. Bu yıl dördüncü kez bir araya getirdiğimiz Osmanlı İmparatorluğu’ndan Görüntüler seçkimizde Bologna Sinemateki, Danimarka Film Enstitüsü, İtalya Sinematek Derneği, Library of Congress ve Yugoslavya Sinemateki arşivlerinden görüntüler yer alıyor. 1906’dan 1926 yılına uzanan programda Edirne’nin 1913 yılında Bulgaristan ordusu tarafından kuşatılması, Sırbistan Kralı Peter’in 1910’daki İstanbul ziyareti ve Sultan Mehmet Reşat’ın Üsküdar’daki görüntüleri bulunuyor. Programda öne çıkan görüntülerden biri, anıları Türkçe’de Halep Sığınma Evi; 1922-1927 adıyla basılan Danimarka misyoneri Karen Jeppe hakkında 1926 yılında yapılmış bir sahte belgesel.
Müzik: Carroll Catcher
Sunum: Elif Rongen Kaynakçı (Eye Filmmuseum)

Festivalde başka neler var? Tanıtım bülteninden sizler için derledik:

Sinemanın doğuşuna ilham olan dansçı Loie Fuller’e afişiyle saygı duruşunda bulunan festivalde birçok farklı ülkeden ve arşivden dans filmleri ve görüntüleri yer alıyor. Yaşadığı aşklar ve özel hayatıyla bir dönemin adından çok söz ettiren Polonya asıllı Hollywood yıldızı Pola Negri, dansıyla beyaz perdeyi kaplıyor. Polonya Başkonsolosluğu’nun desteğiyle gerçekleşen gösterimlerde Negri’nin iki önemli filmi seyirciyle buluşuyor: Bestia: Polonyalı Dansçı (Bestia: Polish Dancer, 1917) ve Mania (Mania, 1918). Büyüleyici yıldız Pola Negri’nin bilinen en eski filmi olan Bestia, fakir bir köylü kızı olan Pola’nın öyküsüne odaklanıyor. Bestia, 2017 yılında Filmoteka Narodowa tarafından 4K kalitesiyle restore edildi.

Yine büyüleyici yıldız Negri’nin hayat verdiği Mania, genç ve güzel bir tütün fabrikası işçisinin besteci Hans’a olan aşkını anlatıyor. Uzun yıllar kayıp olduğu düşünülen ve 2006 yılında bulunan film restore edilerek dünyanın birçok şehrinde gösterildi. Çarpıcı mor ve sarı tonlardaki orijinal renkleri korunarak gerçekleştirilen restorasyon, alanındaki en başarılı uygulamalardan biri olarak görülüyor.

Bu seneki festivalin divası Pola Negri’yi aynı zamanda Hollywood’da çektiği İspanyol Dansçı (Spanish Dancer, 1923) filminde de seyredeceğiz. 17. yüzyılda İspanya’da geçen İspanyol Dansçı, tutkulu bir aşk hikayesi. 2012’de Hollanda EYE Film Müzesi tarafından yapılan restorasyonda, uzun yıllar filmin yarısına yakın kısmının eksik olduğu ortaya çıkarıldı. Farklı formatlardaki çeşitli kaynaklardan derlenerek orijinal senaryosuna uygun olarak restore edilen film, İstanbul’da ilk kez seyirciyle buluşacak.

Dünyanın birçok farklı ülkesinde sahne performansları sergilemiş ünlü Rus balerin Anna Pavlova’yı ise kadın yönetmen Lois Weber’in kamerasından seyrediyoruz. Porticili Dilsiz Kız (The Dumb Girl of Portici, 1916) 17. yüzyıl ortasında İspanya işgali altındaki Napoli’de yaşayan balıkçı kız Fenella’nın öyküsüne odaklanıyor. Dönemin en büyük bütçeli yapımlarından biri olan ve Pavlova’nin çektiği tek konulu film olma özelliği taşıyan bu film 2015’te iki farklı kopyadan derlenerek Library of Congress tarafından orijinal senaryosuna olabildiğince yakın halde restore edildi. Geçtiğimiz yıl Ayakkabılar adlı filmini gösterdiğimiz, yönetmen Lois Weber’e duyulan ilginin de artmasına yol açtı.

Tropiklerin Deniz Perisi (La Sirène des Tropiques, 1927), Folies-Bergère’deki danslarıyla Paris’te muazzam bir ün kazanan ve 1950’lerde İstanbul’da da sahne almış Amerikalı dansçı Joséphine Baker’in ilk uzun metraj filmi. Seyahat yazıları ve macera öyküleriyle tanınan ünlü romancı Maurice Dakobra’nın kaleme aldığı, Monte Pueblo adlı kurmaca bir sömürgede geçen hikâyede Baker, sevdiği adamın peşinden Paris’e giderek sahne kariyerine adım atan egzotik güzel Papitou’yu canlandırıyor. Paris’te sergilediği sahne gösterileriyle örtüşen rolünde parlayan Baker, dönemin eleştirmenlerine göre güzelliği ve performansıyla olay örgüsünü gölgede bırakıyor, filmin önüne geçiyordu. Filmin sömürge topraklarının ve sömürge altındaki halkların temsili bugün hala tartışmalı. Lobster Films tarafından restore edilen bu film, konumuz dans olunca olmazsa olmaz filmlerden biri.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir