Madde Madde Yeşilçam’da Yaz Halleri

Yazın gelişini ve mutluluk getirişini müjdeleyen, bol lay laylı, sanki gülüyormuş gibi söylenen şarkılar duyarız. Bu arada da denizde deve güreşi yapan gençler, soğuk salatalık doğrayan teyzeler, birasını yudumlayan göbekli amcalar, paytak paytak koşan çocuklar görürüz. Sahil manzaralarından sonra üstü açık arabada dans eden çiftler de varsa yaz gelmiştir. Yoksa arabanın üstü neden açık olsun ki?

* Arkadaşlardan en zengininin deniz kıyısındaki villasına gidilir. Ortama kokteyl taşıyan hizmetçiler, su kayağı yapan esas oğlan, minicik bikinisiyle etrafa fesat bakışlar fırlatıp dedikodu için fırsat kollayan kötü kız, istisnasız her şeye gülen kız arkadaş grubu ve havuz partisine kalın çiçekli elbisesiyle katılan iyi kız olmazsa olmazlardandır. Bir de o sırada uzaklarda bir bahçıvan çalı suluyordur.

* Havuz kenarında güneşlenmek fakat o havuza asla girmemek bir gelenektir. Maksat son moda bikinileri göstermek, güneş gözlüğüyle snobluk taslamak ya da Banu Alkan gibi ayak parmaklarının üstüne basa basa yürüyerek seksi olduğunu sanmaktır. Biri havuza işemiş de olabilir ama biz bu ihtimali düşünmek istemiyoruz.

Madde Madde Yeşilçam’da Yaz Halleri

* Yaz geldiğinde mali durumu pek müsait olmayan ve genelde Adile NaşitMünir Özkul ikilisinin başı çektiği aileler pikniğe gider. Erkekler top oynarken kadınlar karpuz keser. Bir kişi piknik keyfini feda edip, o sıcakta mangalı yeller. Kaçak sevgililer de sota bir yer bulup, ağaçlararası ce-e oyunları oynarlar. Sonra da içlerinden biri neşeli bir şarkı söyler. Aşırı mutluluktan kör ve sağır oluruz.

* Yaz ayları çapkınlık aylarıdır. Bazen string’iyle denizden Fedon gibi çıkagelmek, bazen kendini armatör olarak tanıtıp görüş alanına giren ilk yatın kendisine ait olduğunu söylemek, bazen üstünde kükreyen arslan resmi olan mayolar giyip güneşlenmek, bazen de güneşlenen bir dişiye saçından su damlatmak şeklinde kur yapmalarla karşılaşırız.

* Kumsalda birbirine doğru ayarsızca koşma, dalgaların üstünde yuvarlanarak sevişme, yazlık sinemada bacağa elleme, harabe turu yaparken ortamdaki akisten yararlanıp seni seviyorum diye bağırma, teknede yanak yanağa yanma, çay bahçesinde gazoz ısmarlama, iki buluşmadan sonra gelinlik bakmaya gitme şeklinde gelişen yaz aşkları da vardır.

Baldız Madde Madde Yeşilçam’da Yaz Halleri

* Büyük şehrin trafiğinden ve gürültüsünden kaçıp, ıssız adada kafasını dinlemek isteyen insanlara yazlıkçı değil yaban denir ve mutlaka bu yabana kancayı takan şımarık zengin kızlar ve erkekler olur. Yine aynı şekilde yeni romanına Bodrum ya da İzmir kıyılarında başlama kararı alan bir yazar burada köylü bir kızla tanışıp romanın konusunu anında bulur: Köylü kızın aşırı sıradan hayatı.

* Herkes denizin dibinden kum çıkarmaya çalışırken bir kısım insan da tarihi film çekme derdindedir. Muhtemelen hemen yanı başlarında dondurma yiyen, çekirdek çitleyen terlikli tatilciler vardır. Çünkü tarihi filmler genelde tarihi eserlerin bol olduğu tatil beldelerinde çekilir. Kürklü kostümleriyle sıcağın altında dövüşenler mi dersiniz, denizin ortasında plastik canavarlarla güreşenler mi dersiniz, atının üstünde zıplaya zıplaya popodan ter akıtanlar mı dersiniz… Yazın dönercilik yapmaktan daha zor bir şey varsa o da oyunculuk yapmaktır.

* Bazen de yaz, İstanbul’un deniz manzarasına karşı Sarayburnu’nda çay yudumlamak ya da Boğaz’dan güneşin batışını izlemek olabilir. Mini eteğin moda olduğu fantastik zamanlarda kadınlar süper mini etekleriyle dolaşırken erkekler de göbeklerine kadar açık gömlekleri ve balyajlı saçlarıyla yaz rüzgarları estirirler. Marmara Denizi ışıl ışıl, sokaklar yeşil, insanlar rakı yudumluyor, yüzler gülüyordur. Yeşilçam sinemasının neden nostaljik olduğunu ve eski Türk filmlerini izleyince neden keyiflendiğimizi buradan anlarız.

Semra Uygun

27 Ekim 1981’de Şanlıurfa’da sarışın olarak doğdu. Önceki hayatında bir Urartu olduğu için burda doğması normaldi. Yoksa kesin Bavyera’da doğardı. İki özel yetenekle dünyaya geldi: 30 yaşına gelince 30 yaşında olduğunu göstermemek ve Taksim’deki biletçi kız taklidi. Okul hayatına inek olarak başlayıp nerd’e oradan da fırlamalığa yükseldi. Aralarda çılgın kız, rockçı, seksi şempanze, doll gibi şeyler de oldu. Özünde iyi biriydi ama. Felsefe okuyup üstüne reklamcılık cila yaptı. Editörlüktü, muhabirlikti, fotoğrafçılıktı, torna tesviyecilikti antin kuntin ne kadar iş varsa hepsini yaptı. Sonunda da en babasını, reklam yazarlığını, powerpoint’e hazırladığı CV’sinin başına koydu. Film ve müzik yazıları, burç yorumları, Twitter iletileri, maç tahminleri yazdı durdu. Halen de kasıyor. Güneş gözlüklerini, karpuzu ve taytı çok seviyor. Bir gün bir otel odasında ölü bulunacağına inanıyor. Bu arada Yeşilçam’a hala ağlar eder. En sevdiği çift Hülya Koçyiğit-Kartal Tibet, 5000 kere izlediği tek film “Malkoçoğlu”, onu ağlatan tek aktör Sadri Alışık ve kendine yakın hissettiği tek karakter Piç Rıza’dır. İzzet Günay teklif etse hayır demez.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: