Sinematik Yeşilçam sitesinde hakkında en fazla haber ve yazı girilmiş flmlerin başında Arzu Film‘in Hababam Sınıfı Serisi geliyor. Sitemizde kategori olarak açtığımız Hababam Sınıfı üzerine 21 yazı var (buradan bakabilirsiniz) bu yazılarından 12 tanesi haber, Hababam Sınıfı: Küçükken kaç yaşındaydınız? gibi yazılar ise Hababam Sınıfı‘nın bizde bıraktığı izlere yer veren bilgilendirici yazılar. Google Türkiye’de doodle olan Hababam Sınıfı sanırım Türkiye’de en fazla izleyiciye ulaşmış filmlerin başında geliyor.
Arzu Film‘in 1975 ila 1978 arasında yaptığı 5 Hababam Sınıfı filmini bir bütün olarak ele almış yazarlar. Ben bu sefer bir değişiklik yaparak Hababam Sınıfı filmlerini tek tek ele almayı düşünüyorum. Ayrıca yazımda Rıfat Ilgaz‘ın kitabı ve daha sonra tiyatroya uyarlamaları ile ilgili karşılaştırmalara girmeden sadece Umur Bugay‘ın senaryosunu yazdığı Ertem Eğilmez‘in yönettiği Hababam Sınıfı filmlerine odaklanmak istiyorum.
Hababam Sınıfı konuya direkt giren ve hızlı ilerleyen bir film. Bazı eleştirmenler Recep İvedik‘teki skeçlerden oluşan film formülünün Hababam Sınıfı filminden çıktığını yani işin başlangıcının olduğunu yazmışlar ben buna çok fazla katılmıyorum. Çünkü bir okul filmi olduğu için zaten her öğretmen ve ders ile ilgili ayrı ayrı bir espri üzerine yoğunlaşmayı seçmeleri akış açısından doğru bir seçim. Zaten kendi doğasında bu var. Ancak daha sonra bu formülün istismar edildiğini ben de düşünüyorum. Zaten Hababam Sınıfı filmlerinin pek çok kopyası ya da klonu da çıktı. Ama o tad yaklanamadı sebebi de skeçlere dönüşmesi.
Ayrıca filmin Kemal Sunal‘a çok yoğunlaştığını da düşünmüyorum. İlk filmin merkezinde, asıl hikayede Tarık Akan ve Munir Özkul var. Öte yandan Kemal Sunal‘ın da parladığını doğru ancak film sadece Kemal Sunal‘ı öne çıkartmamış, her şey dozunda. O kendisi parlamış ancak onu parlatanlardan birisi de Halit Akçatepe.
Mütevazi bir Yıldız: Tarık Akan
Film’de öğretmenler odası ve Hafize Ana’yı bir kenara koyarsak tek yıldız Tarık Akan. Ancak Akan yıldızının en parladığı döneme rağmen tam bir takım oyuncusu gibi rol çalmıyor, etrafına paslarını iyi dağıtıyor hem de hikaye etrafında şekillenmesine rağmen. Burada Tarık Akan farkı olduğunu da unutmamak gerekli. Başka bir yıldız afişte ismin yerini bile konu edebilirdi ancak o Münir Özkul‘un ismini afişte kendi üzerine yazdırabilen bir fenomen (detaylı yazı için tıklayınız).
İlk film’de, sınıftaki diğer öğrenciler de oldukça iyi kullanılmışlar bence. Bu serinin sonraki bölümlerinde ibrenin 7-8 öğrenciye kaydığı bir gerçek. Gerçek hayatta da bu böyle değil mi zaten? Her sınıfın popüler bir çekirdeği vardır. hem de hikaye kendi etrafında şekillenmesine rağmen.
Film hakkında yapılan en önemli eleştirilerden birisi Rıfat Ilgaz‘ın romanına sadık kalmamasıdır. Bu durum doğru, oldukça fark var ancak ben ilk filmin bazı şeyleri normalleştirdiğini ve yüzeysel olarak komikleştirdiğine katılmıyorum. Daha sonra çekilen Hababam Sınıfı filmlerinde bu durum göreceli olarak oluşsa da ilk Hababam Sınıfı filmini eğitim sorunlarına eleştirel bakma açısından diğer filmlerden ayrı bir yere koymak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü filmde israrla yaşlı öğretmenleri ile dalga geçen, ortalama 23-24 yaşındaki bu paralı ailelerin çocuklarının şımarık olduğunun da altı çiziliyor. Bu durumun daha sonra çekilen filmlerde biraz değiştiğini düşünüyorum. Ancak 2. film de eleştirel yönden sıkı bir filmdir.
Fırlamalık yapan öğrenciler zaman zaman acımasız olsalar da filmin sonunda yaptıklarından utanıyorlar. Ayrıca bu filmde oluşturulan ortamda Hababam Sınıfı‘nın en büyük düşmanı Kel Mahmut olma durumu, yaptığı para yardımı, bilgi yarışmasında ve daha sonra da Tarık Akan ve bebeği ile ilgili sergilediği babacan tavırla değişiyor. Bu formül sonraları çok kullanıldı ama bir ilk film olarak Hababam Sınıfı‘nın gücü bu dengede yatıyor.
Kel Mahmut, sonlara doğru, sınıfı biraz da Ölü Ozanlar Derneğine dönüştürüyor ve hatta “mezun olmalarını” da sağlıyor.
Yani filmin asıl hikayesinde haylaz, tembel, pek çok değeri şımartıldıkları için gerçekleri göremeyen bu çocukların Kel Mahmut‘tan aldıkları büyük ders sonucu diplomaya dönüşme hikayesi. Yani Hababam sınıfının böyle bir iskeleti varken devam filmleri çekilme kararı ile aslında birer komedi filmine dönüşüyorlar. Öte yandan ilk filmin verdiği en esaslı mesaj ne haylazlık yaparlarsa yapsınlar bu öğrencilerin diplomayı alabilecek olması ve idealist öğretmenlerin hayatlarını boşuna tüketmediği. İşte bu yüzden ilk çekilen Hababam Sınıfı filmini diğer filmlerden ayırmamız şart oluyor.
Özel Çamlıca Lisesi, özel okul olarak 2019 yılında bile incelenmesi gereken bir okul. Uzun yıllardır hiç bir şeyin değişmediğini bizlere gösteren ve de bazı şeylerin daha kurumsallaştığını bizlere anlatan bir örnek. Bugün bazı özel okullar çok daha büyük bir dejenerasyonun temsilcisi belki de. Bence bu yüzden her 10 senede bir kopyalanan Hababam Sınıfı başarısız oluyor çünkü eğitimdeki açığı değil öğrencileri ele alıyor hatta yeni yapımlar haylazlığı kutsallaştırıyor.
Bir ilk film olarak ele aldığım 1975 yapımı Hababam Sınıfı’nın büyük başarısı Arzu Film için çok büyük bir değişim olmuş ve de devam filmi çekilmesini şartlar ve talepler zorlamış. Filmin sonunda öğrenciler diploma alsalar da devam filmi çekilmiş (Bu konuyu detaylı olarak 2. filmi yazarken irdelemek isterim).
Öğretmenler Odası!
Filmdeki İstanbul beyfendisi öğretmenler için de ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Sıtkı Akçatepe, Akil Öztuna, Kemal Ergüvenç, Ertuğrul Bilda, Talat Dumanlı, Hayri Karabey ve hatta Bilge Zobu öğretmenler odasındaki öğretmenle. İçtiği kahvesinden, yaptıkları işe saygılarına kadar çok iyi canlandırılmış olan bu öğretmenler filmin de gizli kahramanları. Son nefeslerine kadar eğitimci kalmaya yemin etmiş, artıları eksileri ile hepsi birer idealist olan bu İstanbul’un son beyefendilerini, yani nesli tükenmiş bir kuşağı da filmde görebiliyoruz.
Bu arada Kemal Ergüvenç‘in son filmi olması da ilginçtir. Özellikle Hulusi Kentmen‘in ve Kadir Savun’un seslendirmesini yapmış sanatçının sesini ilk duyduğumda bu kadar önemsiz bir role neden bu kadar önemli bir sesin kullanıldığını merak etmiştim. Çok fazla filmde oynamamış ama yüzlerce filmde seslendirme yapmış bu önemli ismin oynadığı bu filmden bir yıl sonra 1976’da Kalp krizi sonucu vefat etmiş.
Çocuklar Mahmut Hoca burada Gelmeyin!
Bölüm bölüm olaylar zincirinin hızlı bir şekilde ilerlediği filmimizde, Paşa Nuri’nin en iyi performansı da ilk filmdedir bence. Külyutmaz sert gibi gözükse de aslında iyi niyetlidir. Öte yandan Akil Hoca‘ya yapılanlar hepimizi üzer içten içe. Tulum Hayri‘yi ve Veysel Efendi’yi seslendiren Şener Şen, daha sonra Badi Ekrem olarak kadroya dahil olacaktır. Okul Müdürü Muharrem Gürses ise filmin sonuna doğru herkesi kendi karşısına alır çünkü Kel Mahmut‘a zarar vermiştir.
Tabi film bugün biraz da naif kalır. Mesela bilgi yarışmasına katılacak çocukların üzerine yürürken İyi, Kötü ve Çirkin‘in müziği çalar. Sanırım bugün bu sahne çekilse Kurtlar Vadisi vari bir melodi çalar veya mehter marşı çalar. Nereden nereye…
Akçatepe ailesi de çekirdek aile olarak filmde yer alır. Baba Sıtkı Akçatepe, Paşa Nuri‘yi canlandırırken eşi Leman Akçatepe ise Kız okulu öğretmeni olarak yer alır kadroda. Oğul Halit ise Güdük Necmi‘dir.
Tarık Akan‘ın çocuk hikayesi ise sonraki filmlerde ortadan kaybolmuştur. Yani Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı aslında bir nevi sıfırlamadır aslında seri için. O yüzden ilk filmi ayrı bir film olarak ele almak daha doğru olacaktır. Hem 2. filmde açıklansa da diploma meselesi, hem Ferit’in çocuk babası olması, hem Ayşen Gruda‘nın daha sonra öğrenci olarak dönmesi (sunucunun kızı da olabilir tabi ki), hem de sınıfın aynen kalmış olması, sınıfın hep aynı numaraları yapıyor olması ve sanki Kel Mahmut ilk kez yakalıyor gibi yapılıyor olması nedeniyle ilk film ve sonraki 4 film arasında aslında bazı kopukluklar da vardır. 2., 3. ve 4. filmleri bir arada ele almak daha doğrudur bence.
Ayrıca Hababam Sınıfı bu filmde takım da tutmaz ki o da ilginç bir ayrıntıdır. Yani daha Fenerbahçeli değildir…
2000’li yıllar ve yeni nesil…
Hababam Sınıfı hala ilgiyle izlenen bir film. Bu konuda çok ilginç bir deneyi kendi kızımla gerçekleştirdim. Daha önce baştan sona hiç bir Türk filmi izlettirmediğim 5 yaşındaki kızıma izletmeyi düşündüğüm ilk film olarak Hababam Sınıfını seçtim. Özellikle de 1. film ile gerçek sırasında izlettirmek istedim. Benim tahminim ilk filmin biraz ağır geleceği ve filmin ortalarında sıkılabileceği idi. Ancak tam tersi oldu ve filmi ara vermeden baştan sona izledik. İzlediği ilk Türk filmi olduğu için çok ilginç bir deneyim oldu. Filmde en çok sevdiği karakter İnek Şaban oldu. Güdük’ün onunla fazla uğraştığından dolayı şikayet etti. Tarık Akan‘a bir abi gibi bakarken gerçekten de Kel Mahmut‘u bir rol model olarak gördü. Filmde Hafize Ana‘nın anaçlığı da onu etkiledi.
1975 yılı yapımı bir film 2013 doğumlu bir çocuğu 2019 yılında hala yakalabiliyorsa ve kendinden sonra gelen örneklere rağmen tercih ediliyorsa bence o filmi fazla rahatsız etmemek ve tekrar etmemek gerekir. Eğer Hababam Sınıfı filminin çok gişe getirdiğini ve hikayesinin çok ilgi çektiğini düşünüyorsanız 1975 yılı yapımı filmi yeniden sinemalarda gösterelim. Bence gişesi yeni çekilecek bir Hababam Sınıfı filminden daha iyi olur.
3 thoughts on “Bir İlk Film olarak Hababam Sınıfı (1975)”