İnsanlar gibi sinemanın da önemli konularından birisi konut sorunudur. Dünyada birçok evsizin ve evsizlerden daha çok boş evin olduğu bir dönemde vatandaşların bir çatı altında yerleştirilmesi, politik bir sorundur ve her devlet düzeni bu sorunu kendi anlayışında ele almıştır. Filmlerindeki politik göndermelerini ele aldığımız Kemal Sunal’ın tiplemesi Şaban da bu soruna değinmiştir. Başını sokacak bir ev sahibi olmaya çalışan işçi, kiraladığı evinden çıkmak zorunda bırakılan bir memur, yaptığı gecekondunun sürekli yıkılması nedeniyle değişik çarelerde bulunurken sorgulayan Kemal Sunal görürüz. Konut Edindiren Şaban başlığıyla Kemal Sunal filmlerini incelemeye devam ediyoruz…
Köyden kent göç edenler öncelikle başlarını sokacak gecekondu yapmaya başladılar. Bir süre sonra gecekondu yapılan araziler değerlenince o gecekonduların yıkılıp dev toplu konutlar, siteler yapılması furyası başladı. Hal böyle olunca gecekondularda oturanların uzaklaştırılıp gecekondu arazilerine sermaye sahiplerinin alıcı olma dönemi başladı.
Oysa fakir halkın gecekonduda oturmaktan başka çaresi yoktu. Evlerin yıkılması, insanların göç etmek zorunda kalması, konut sorunu toplumsal bir sorundu.
Kemal Sunal filmleri, Özellikle 1980’lerden sonra bu yakıcı soruna da değinmiştir. 1987 yapımı Yakışıklı’da telsiz yardımıyla tanışıp evlenen çiftin kalacak yeri yoktur, tutmaya çalıştıkları evler ateş pahasıdır ve kamyonet arkasında sabahlar taze çiftimiz.
1989 yapımı Düttürü Dünya filminde oturdukları gecekondusunu müteahhide veren kayınbiraderi Mehmet ve ailesini çıkarır evinden.
Yine 1989 yapımı Gülen Adam Yusuf, kondusunu seyyar yapar. Yıkım için gelen zabıtalar evini yıkmaya geldikçe tekerlekli kondu oradan oraya taşınır. Bir gün deniz kenarında, bir gün ormanda… Yusuf’a göre öncelikle Boğaz’daki kaçak villaların yıkılması gereklidir.
1986 yapımı Tarzan Rıfkı filminde de kiraların pahalılığı yanında o yıllarda İstanbul’a sıkça gelen Arap turistlerin fiyatları artırdığına değinilir.
Kemal Sunal’ın 1983 yapımı Kılıbık filmi de kiracı- ev sahipleri ilişkisine değinir. Aziz Nesin’in ünlü Toros Canavarı eserinden uyarlandığı yorumlarının yapıldığı film, yanlışlıkla kabadayı sanılan işçi Kamil’in hikayesidir. Ev sahibi, tahliye etmek mahkemeye verir, gece gündüz gürültü yaparak rahatsız eder. Bir türlü karakola gitmeyen Kamil ise şikayete gittiği zaman yıllardır aranan Kara Bela sanılır.
Konut sorununa fazlasıyla değinen filmi ise Sulhi Dölek’in aynı adlı romanından uyarlanmış 1987 yapımı Kiracı’dır. Kemal Sunal, aylığının büyük çoğunluğunu kiraya veren bir memurdur. Ev sahipleriyle başı derttedir. Ailesiyle başını sokacak bir ev bulamaz, bulduklarına da parası yetmez. Kızına söylediği gibi, ev sahibinin evi vardır ve ev sahipleri her türlü küstahlığı yapma hakkına sahiptir. Kerim Kocaman, Kendi gibi kiracıların haklarını koruyacağına inandığı Kiracıları Koruma Deneği’ne (KirKorDer) üye olur. Ancak başta “Ermeni Örgütü” sandığı bu kuruluşun dolandırıcı olduğu öğrenir. Son olarak kendisi gibi kiracıların çektiği sorunları dile getirmek için bir eylem yapar. Kooperatif sahibi “reklam olsun” diye evlerden birini Kerim Kocaman’a hediye eder ancak ya diğerleri? Sahte kahraman gibi görünmeyi kendine yediremeyen Kerim Kocaman, kendini aşağı bırakıverir.
Biz gülerken, Kemal Sunal filmlerinde, nerede yaşayacağımızı, yaşadığımız yerde nasıl muamele göreceğimizi soruyordu. Özellikle 1980 sonrası filmlerinde, emek sorunları nispeten bittiğinde (!) sosyal sorumluluk ve politik bakışı için konut sorunu penceresini kullanır Kemal Sunal…
Gürol Yüksel – Konut Edindiren Şaban