Artık hemen hiç kullanmadıklarımızla, kullanmayacaklarımızdan bazılarıyla vedalaşmak istemeyiz, olabildiğince elimizde tutarız. Mesela, dinlenmeyen kasetler, CD’ler, seyredilmeyen DVD’ler, çizik içinde olan, zamanında elinizden düşürmediğiniz bir köşede duran porselen kupa, çocukluğunuzda topladığınız, aralarında Tuborg meyve suyunun da bulunduğu artık paslanmış şişe kapaklarıyla dolu torba… 11’e 10 kala
Sizin kişiliğinizin parçası olmuş, manevi bütünlüğünüzü oluşturan bu nesnelerin atılmasının istenmesini anlayamazsınız, atmamanızı da anlamazlar.
İstifçilik, genelde, bu anlamlandırmaya çalıştığımız hayata anlam katma çabasının sonucu olarak, koleksiyonculuk olarak zuhur eder. Koleksiyondan çok, koleksiyonu tamamlama süreci, keyif kaynağıdır.
İstifçiliğin diğer yüzüne, kompulsif biriktirme hastalığı (dispozofobi) deniyor. Koleksiyonculuktan ayırmanın en kolay yanı, çoğu psikolojik tanının konulmasında önemli göstergelerden biri olan, günlük hayatı olumsuz etkilemesi faktörünün varlığı.
Sene 2001, Koleksiyoncu belgeseli
Sosyoloji mezunu Pelin Esmer, sinema kariyerine, amcası Mithat Esmer‘i odak noktasına aldığı 2001 yılı yapımı Koleksiyoncu belgeseliyle başladı.
Mithat Esmer, 1927 doğumlu, ABD’de Stanford Üniversitesi’nden mezun elektronik mühendisi, polis radyosu kurucularından, iki kez evlenmiş, ilkinden ayrılık nedeni vefat, ikincisi anlaşmazlık, daha çocukluğunda salçalık domateslerin en iyilerini seçip saklamayla başlayıp bütçesi imkanında hiç sönmeyen biriktirme sevdası…
Mithat Bey, neler mi biriktiriyor?
Tarihi ses kayıtları, kitaplar, balık kılçıkları, kişisel tarihinde önemli bulduğu oyuncak gibi nesneler, içki şişeleri, fırın adının yazdığı ekmek etiketleri, dergiler, kalemler, saatler, pullar, tespihler, manyetolu el fenerleri, 1950’lerden itibaren biri önemli yerleri kesilmek diğeri dokunulmadan istiflenmek üzere aynı nüshadan ikişer gazete ve aklınıza gelebilecek, bir eve sığabilecek her şey.
Pelin Esmer, belgeselde, DV kamerayla amcasının tarihi yarımadaya ziyaretlerinden birine eşlik ediyor, ne kadar değişik şeyleri koleksiyon adı altında topladığına tanık oluyoruz. Sonrasında da dışarıdan birinin çöp ev olarak tanımlama ihtimali yüksek evine şaşırıyoruz.
Mithat Esmer, yeğeninin 46 dakikalık bu belgeselinde, biriktirmenin, koleksiyon oluşturmanın anlamını, kişisel tarihini anlatıyor, biz de anlamaya çalışıyoruz.
11’e 10 Kala
Bugüne kadar 3 kurmaca 3 belgesel çeken Pelin Esmer‘in sinematografisindeki bu belgesel-kurmaca dengesi, kurmaca filmlerinde de gözlenebilir.
Pelin Esmer‘in ilk kurmacası 11’e 10 Kala da amcasından ilhamla oluşturulmuş. Hatta Mithat Esmer, kendini oynuyor. Tabii kurmaca olunca senaryo, senaryoda da bir çatışma gerekiyor.
Mithat Bey, deprem sonrası çürük raporu verilen apartmanını terk etmemek için bildiği kadarıyla direnmeye çalışıyor. Apartman sakinlerinden kendisiyle ilgili gelebilecek çöp ev ve benzeri şikayetlere karşın, metrekareye kaç kilogram yük binebileceğine dair rapor alacak kadar temkinli, tüm mevzuata hakim. Tabii bu kadar hakim, gündemi takip eden biri, Marmara Depremi‘nden sonra değişen yasalardan nasıl haberdar olamaz? Belki de nedeni, dispozofobinin tipik belirtisi “Sonradan okurum” diye gazete biriktirmektir, belki de bu, senaryonun zayıf tarafıdır.
Ve hikayede bir kapıcı belirir
Mithat Bey‘in günlük yaşamının belgeseldeki gibi yansıtılmasına ek olarak, komşularıyla çatışması eklense de filmi belgeselden ayıran asıl unsur, apartmanın kapıcısıyla iletişimi.
Nejat İşler‘in canlandırdığı Kapıcı Ali, 26 yaşında köyünden İstanbul’a göç edip, hemen Emniyet Apartmanı‘nda işe başlamış. Çalıştığı 8 yıl boyunca göçmen çekingenliğini atamayan, kullanmaya kalksa düzenini bozabileceği için yasal haklarını öğrenmek istemeyen Ali, apartmandan fazla uzaklaşamaz, İstanbul’un hemen hiçbir yerini bilmez, tramvaya binmekten bihaberdir.
Klasik kapıcı dairesi, bodrum dairesi, rutubetli, çocuğunda astım belirince ailesi köye dönmüş. Apartman da yıkılmak üzere. Peki Ali, ne yapsın?
Bu süreçte, Mithat Bey‘in yardıma ihtiyacı olur, kimseyi sokmak istemediği hayatına ve dolayısıyla evine, Ali‘yi sokar. Peki Ali, ne yapar?
Ya izleyici, ne yapar? Mithat Bey’in hayatını, Ali’nin tercihlerini yargılıyoruz, farklı yaşamlara Pelin Esmer sayesinde tanık oluyoruz.
Nejat İşler, iyi oyuncu olabilir ama o diksiyonla 26 yaşında köyünden İstanbul’a gelmiş kapıcıyı canlandırması, olmuş mu? Bazen, rol için iyi oyuncu değil, uygun oyuncu seçmek gerekiyor sanki. Sanki Pelin Esmer, köyden kente gelip oyuncu olan birini bulsa, daha doğru olacaktı.
Mithat Esmer, Mithat Bey, nevi şahsına münhasır biri. Pelin Esmer, sinemamıza unutulmayacak karakterlerden birini kazandırmış. İzleyiciye de filmden sonra biriktirdiklerinin gerekliliğini sorgulama fırsatı vermiş.
Peki neden 11’e 10 kala? Bunun yanıtı için sizi, önce filmi, sonra belgeseli izlemeye davet ediyoruz. Belgeselde kullanılanların, kurmacaya nasıl aktarıldığını fark etmek, oldukça öğretici. Pelin Esmer’in tüm filmlerine, online izleme platformu MUBİ üzerinden ulaşabilirsiniz.
Bu arada, koleksiyonundaki yaklaşık 20 bin yazılı eseri Bahçeşehir Üniversitesine bağışlayan, 2011 yılında üniversite bünyesindeki kütüphanede adına okuma salonu açılan Mithat Esmer, 2015 yılında, 88 yaşında hayatını kaybetti.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen ve Senarist: Pelin Esmer
Oyuncular: Mithat Esmer, Nejat İşler, Tayanç Ayaydın, Laçin Ceylan, Savaş Akova, Sinan Düğmeci, Tülin Özen
Süre: 110 dakika
Yapım Yılı: 2009
Yapım: Sinefilm
Ödüller: İstanbul Uluslarararası Film Festivali – Jüri Özel Ödülü
Adana Altın Koza Film Festivali – En İyi Film ve En İyi Senaryo
Ankara Uluslararası Film Festivali – En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Sanat Yönetimi
Abu Dhabi Film Festivali (MEIFF) / BAE – En İyi Ortadoğu Yeni Yönetmen Ödülü
Tromso Uluslararası Film Festivali / Norveç – FIPRESCI Ödülü
Nürnberg Türkiye-Almanya Film Festivali / Almanya – En İyi Film ve Sinema Yazarları Ödülü
Cinema Novo Film Festivali / Belçika – Büyük Jüri Özel Ödülü ve Genç Jüri Özel Ödülü
Tetouan Uluslararası Film Festivali / Fas – Jüri Özel Ödülü
IndieLisboa Film Festivali / Portekiz – Jüri Özel Ödülü
Tofifest Film Festivali / Polonya – En İyi Film
Eurasia Film Festivali / Kazakistan – En İyi Yönetmen