Hepinize mutlu pazarlar sevgili okuyucularımız! Bir Pazar klasiği olma yolunda ilerleyen Yeşilçam ve Spor serimizde yine sizlerle birlikteyiz. Bazen Yeşilçam’da hafızalara kazınmış futbol temalı filmlere (Gol Kralı, Ya Ya Ya-Şa şa şa…) bazen yıldızların gönül verdikleri takımlara dair keyifli röportajlara (Halit Akçatepe, İlyas Salman…) ve bazen de Yeşilçam’la yeşil sahaların kesiştiği noktada yaşanan ve olaylar yaratan gönül ilişkileri (Müjde Ar – Fatih Terim, Fatma Girik – Varol Ürkmez…) gibi konulara bu seride yer vermekteyiz.
Bu hafta 2000’ler öncesinin her yönüyle sansasyon yaratan ilginç birlikteliği Tanju Çolak – Hülya Avşar yasak aşkını sayfalarımıza taşıyoruz. Amacımız bu kısa yazıyla hafıza tazelerken sizlere keyifli anlar geçirtmek. O halde başlama düdüğüyle santra yapalım!
Bir yanda Samsunspor’da 2 kez taktığı gol krallığı (1985-1986, 1986-1987) tacıyla hayallerinin takıma Galatasaray’a transfer olarak (1987-1988) gollerini ve başarılarını katlayarak kariyerine devam eden olan Tanju Çolak, diğer yanda Bulvar Gazetesi’nin güzellik yarışmasında (1983) Türkiye güzeli namıyla kraliçe tacını takan (evlenip ayrıldığı ortaya çıkınca tacı geri alındı) ve Yeşilçam’a Haram (Yönetmen: Osman F. Seden) filmiyle giriş yaptıktan sonra film ve sahne kariyerine doludizgin devam eden Hülya Avşar. Şüphesiz ki 80’lerin en popüler iki isminin birliktelikleri bomba etkisi yaratıp gündemi uzun süre meşgul etmişti.
Nasıl Tanıştılar?
Peki nasıl bir araya gelmişti bu ikili. İsmini henüz duyurduğu dönemlerde Coşkun Sabah’la birliktelik yaşayan Hülya Avşar akabinde İbrahim Tatlıses ile yeni bir maceraya yelken açmıştı. Kraliçelik tacını kaybetmişti ama güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemişti. Hatta tacının geri alınmasının etkisiyle daha da ünlenmiş, günden güne büyüyen ilgi kendisini film setlerinden sahneye taşımıştı.
Samsunspor’da oynadığı dönemde bekar olan Tanju Çolak verdiği bir röportajında üç hayalini şöyle sıralamıştı : 1 – Galatasaray’da Oynamak, 2 – Hülya Avşar’la birlikte olmak, 3 – Üstü Açık BMW araba sahibi olmak. Aysu Hanım’la hayatını birleştiren Çolak, hayallerinin ilkine sarı kırmızılı ekibe dahil olarak kavuşmuştu. Artık ünlüydü, zengindi ve BMW sahibiydi. İstanbul’da yaşamaya bir yıldır hayatına devam eden Çolaklar, aileye katılacak yeni üye için gün sayıyorlardı. Tanju, Galatasaray’a dahil olduğu sezon ligde 39 gol atarak tarihe geçmişti. Takımını Şampiyon Kulüpler Kupası’nda son 4’e taşımış ve başarısını Avrupa Gol Kralı namıyla Altın Ayakkabı ile taçlandırmıştı. Lakabı Bay Gol’e çıkmıştı ama o günlerde bir Türk futbolcu için oldukça zor görünen yurtdışı kariyeri gibi bir hedeften uzaktaydı.
Kral, kazandığı başarıların verdiği özgüven ve rahatlama ile uzunca bir süredir takıntı haline getirdiği kraliçenin peşindeydi. Bursa’da sahne alan Hülya Avşar’ın kulise koyduğu zorlu engelleri sabırla aşarak kendisiyle tanıştı ve nihayet Hülya’lı gecelere koşmaya başladı. Bu ilginç ve olaylı birliktelik basın tarafından adım adım takip edilecek boy boy fotoğraflar gazete ve dergi sayfalarını süsleyecekti.
Suadiye Kaçamağı ve Galatasaray’dan Kopuş
Şüphesiz ki olayların fitilini ateşleyen, bugün bazılarımızın hala hatırladığı meşhur Suadiye Kaçamağı’ydı. İşadamı Metin Saral’ın evinde cereyan eden olayları bir dedektif ciddiyetiyle inceleyen Milliyet Gazetesi’nden (20.05.1989) özet geçelim :
Tanju ve Hülya’ya Taraftar Baskını ”…Suadiye, Tarlacık Sokağı, Zahide Apartmanı önünde önceki akşam saat 20:00 sıralarında duran 34 TFP 32 plakalı taksiden sinema ve sahne dünyasının ünlü ismi Hülya Avşar indi. Apartmana doğru yönelen ünlü sanatçı, kapının önünde duran bir grup gencin ilgisini çekti.
Yaklaşık bir saat sonra Tarlacık Sokağı sakinleri ikinci ünlü konukları ile karşılaştılar. Zahide Apartmanı’nın önünde bu kez 34 EPT 90 plakalı Şahin marka bir otomobil durdu ve içinden yeşil sahaların gol kralı Tanju Çolak indi. Sokakta kalabalığı görünce şaşıran ünlü futbolcu çevresine bakındıktan sonra, hızlı adımlarla apartmandan içeri girdi.
Sokaktaki gençler, uzun süredir dillerden düşmeyen gizli aşkın kahramanlarını peş peşe aynı apartmana girerken görünce, Galatasaraylı arkadaşlarını aramaya başladılar. Kısa sürede Tarlacık Sokağı, elleri flamalı yaklaşık 500 taraftar tarafından dolduruldu. Galatasaraylılar gazeteleri de arayarak aşk randevusunu bildirdikten sonra protesto gösterilerine başladılar… ”Tanju buraya” ve ”Hülya Başkan, Cim bom Şampiyon” tezahüratlarıyla sokağı inlettiler.
Paniğe kapılan çift panjurların ardından sokağı izlemeye koyuldu. Galatasaraylı yönetici Ergun Gürsoy’dan telefonla yardım isteyen Tanju, ”Burada sıkışıp kaldım, beni kurtarın” dedi. Bunun üzerine Ergun Gürsoy polisten yardım istedi. Saat 01:00 sularında polis ekipleri evin çevresinde koruma önlemleri alırken, taraftarlar kapının önünden ayrılmayıp, Tanju’nun çıkmasını beklemeye devam ettiler. Taraftarlar ‘’Yeter Artık Tanju, rezil oldun’’ diye bağırmaya devam etti… Bu arada saat 02:00 sularında Zahide Apartmanı’nın kapısında önce Hülya Avşar göründü. Polis koruması altında dışarı çıkan Hülya Avşar, taraftarların lafla sataşması arasında 300 metre kadar yürüyüp, 34 TF 228 plakalı taksiye binerek uzaklaştı.
Kısa bir süre sonra apartman kapısından bu kez Tanju Çolak çıkıp, işadamı Metin Saral ile birlikte 34 CMR 50 plakalı otomobile bindi. Taraftar topluluğu ile gazetecilerin oluşturduğu kalabalığın içine doğru büyük bir hızla otomobili süren Tanju Çolak, yoldakiler ezilmemek için kaldırıma kaçarken sokaktan çıkıp, Bağdat Caddesi’nde uzaklaştı.”
Medya objektiflerinin gölgesinden kaçamayan çift için bu aşkı gözlerden uzakta yaşamak artık imkansız hale gelmişti. İlk kez bir futbolcu ile bir sanatçı arasındaki ilişki açık bir biçimde gözler önünde ve gündemdeydi. Basının didik didik ettiği bu ilişki aile çevresi, sarı kırmızı camia ve taraftar üçgeninde rahatsızlık yaratmıştı. Tanju, kulübünün sadece sahadaki performansından sorumlu olduğunu, özel hayatına kimsenin karışmaması gerektiğini söyleyerek bir anlamda rest çekmişti. Sonrasına kulüp, etik değerleri hiçe sayan ve taraftar tepkisini dikkate almayan haşarı çocuğa lütfedilerek(!) önerilen sözleşme yenileme ücretiyle adeta kapıyı göstermişti. Büyük başarıların hatrına sadece üç yıl tahammül edilebilmişti Tanju Çolak’a.
…Ve Son
Kral Tanju takvimler 1991 yazını gösterdiğinde, sarının yanına laciverti koyan ezeli rakibe, suyun öte yakasına transfer olmuştu. Hem Tanju hem de Fenerbahçe için bulunmaz bir fırsattı bu. Çolak, milli takımda çok iyi anlaştığı Rıdvan Dilmen ile beraber oynayacaktı. Fenerbahçe için de misilleme zamanıydı. Sadece yedi ay görev alarak 103 gollü tarihi şampiyonluğa(1989) katkı veren Hasan Vezir’in Galatasaray’a kaçırılması zihinlerde hala tazeydi. Şimdi sıra sarı lacivertlilerdeydi. Tanju Çolak’ın gelişi ve ilk günleri olaylıydı. Kaptan Oğuz Çetin’le girdiği 10 Numara polemiği taraftar nezdinde kredisini ilk günden azaltmıştı. Yine bu dönemde eşi Aysu Hanım’ın açtığı zina davası, şikayetin geri alınmasıyla Ekim ayında düşmüş, Çolak-Avşar çifti ayrılık kararını basın toplantısıyla duyurmuştu.
Tanju Çolak evine geri dönmüştü. Galatasaray’dan sonra aşık olduğu Hülya’da artık hayatında yoktu. Başlarda yeni takımına kendini kabul ettirmekte zorlansa da sarı lacivertli formayla ikinci sezonunda krallık tacını takarak kendisini yeniden kanıtlamıştı. Gollere devam etse de alışkın olduğu şampiyonluklara ve Avrupa başarısına hasretti. Yüksek maliyetle yapılan 2 yıllık sözleşme Fenerbahçe tarafından uzatılmadı ve bu macera hayal kırıklığıyla sona erdi (1993).
Sonraki durak İstanbulspor‘du. Bu kulüpte oynadığı dönemde özel vekaletle satın aldığı Mercedes’in kaçak olduğunu öğrendi ve kendi kendini ihbar etti. Yargı sürecinin sonunda suçlu bulundu ve dokuz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yurtdışına kaçtı, Üsküp’de yakalanarak yurda iade edildi. İki yılı aşkın bir süre Bayrampaşa Cezaevi’nde kaldı ve 95 Şubatı’nda serbest bırakıldı.
Tanju Çolak, yeteneklerine ihanet ederek zirveden dibe çakılmış ve lanetlenerek bir daha futbola geri dönememişti. Henüz 32 yaşındaydı ve atacağı yüzlerce gol, kıracağı onlarca rekor vardı…
Sinematik Yeşilçam için hazırlayan Sabahattin Bilgiç -Ekim 2020