Yeşilçam’ın öteki kadınları (3): Suzan Avcı

Suzan Avcı; fettan sarışın efsane

O alanında gerçek bir efsane. Kendi kendini yaratan ve kendi olan sahici insanlardan. Mücadeleyle, dişiyle, tırnağıyla kazanılmış, kalıcı ve unutulmayacak bir ün.

Küçük yaşta fabrika işçiliğiyle başlayan yaşam mücadelesinde, sıfırdan zirveye uzanan öyküdeki kahramanın adı Suzan Avcı.

Yeşilçam’ın öteki kadınları (3): Suzan Avcı ; fettan sarışın efsane

Yeşilçam’da oynadığı cilveli, baştan çıkaran, yuva yıkan, vamp, ‘sarışın fettan’, ‘kötü kadın’ rolleriyle adını sinema tarihine yazdıran, efsaneleşen “gerçek adı Suzan Bizavcı olan Suzan Avcı’nın yaşam öyküsü, 25 Eylül 1937 tarihinde Bursa’da başlar.

Suzan Avcı’nın annesi Behiye Hanım Kırım Tatarı, babası Yusuf Bey ise Kazan Tatarıdır. Bursa’ya göç etmişlerdir. Suzan Avcı, 1943 yılında babası Yusuf Bey’i sirozdan kaybettiğinde, henüz 6 yaşındadır ve 24 yaşındaki annesiyle, üç kız kardeşiyle birlikte yalnız kalır. Suzan zar zor ilkokulu bitirir. İlkokul yıllarından aklında kalan tek şey, izlediği bir sessiz sinemadır. Henüz 9 yaşındadır ve filmi izlerken “Ben burada oynayacağım” der. Sinema aşkı o gün düşmüştür içine ve zamanla bir saplantıya dönüşür.

Bursa’da ilkokulu bitirdikten sonra, İstanbul’a Samatya’ya taşınırlar ve annesinin çalıştığı tekstil fabrikasında çalışmaya başlar. 1950 yılında 13 yaşındayken Yıldız dergisinde bir ilanda Metin Erksan’ın, bir filmde oynatmak için 14-15 yaşlarında esmer bir kız aradığını okur. Dergiye bir mektup yazar ve ona ulaşabilsinler diye bakkalın telefonunu verir. Beklediği telefon gecikmez, Suzan Mecidiyeköy’e görüşmeye gider. Suzan’ı beğenirler ama annesi filmde oynamasına izin vermez.

HAYATTAN SİNEMAYA YUVA YIKAN KADIN OLMAK

15 yaşında tanıdığı Alp Akşiray’a aşık olur. İstanbul’a tatile gelen Alp, İzmir’e döndüğünde biten ilişki Alp Akşiray’ın Heybeliada’ya bahriyeli olarak askere geldiğinde yeniden başlar. O sıralar nişanlı olan Alp, nişanı bozar, Suzan Avcı’nın yaşını da mahkeme kararı ile 18 yaptırırlar ve bir yılbaşı günü evlenip İzmir’e yerleşirler. Alp’in ailesi Suzan Avcı’yı yuva yıkan kadın olarak gördüğü için hiç sevmez, bu evliliği ve Suzan’ı benimsemez.  Bu evlilikten Mete adını verdikleri bir oğlu olur fakat Suzan’ın aklı İstanbul’da ve sinemada kalmıştır.

Muammer Karaca Tiyatrosuna girer, küçük rollerde oynar. Turneye gitmesi gerektiğinde oğlunu bırakamayacağı için ayrılır. Toto Karaca tiyatrosuna geçse de aynı sorun nedeniyle orada da sürdüremez tiyatro oyunculuğunu. Bu arada ufak ufak sinemaya da başlamıştır.

Toto Karaca tiyatrosunda metres rolünü oynarken “Esmer metres olmaz” diye siyah olan saçlarını sarı yaparlar. Bu “sarışın fettan, yuva yıkan kadın Suzan Avcı efsanesinin” başlangıcı olur. Sinema teklifleri gelir arka arkaya. O sıralarda sinemada da bir başka “sarışın fettan” Neriman Köksal fırtınası esiyordur.

Suzan Avcı da perdede izlediği Neriman Köksal’ın yerinde olmak ister. Başlarda iyi kız rolünde oynar ama o bu role bir türlü ısınamaz. “Çünkü Neriman Köksal dövüşmekte, kırmakta, dökmektedir. İyi kız olursa Neriman Köksal’ın yerini nasıl alacaktır?”

Yeşilçam’ın öteki kadınları (3): Suzan Avcı ; fettan sarışın efsane

1957 yılında Suzan Akşiray olarak yer aldığı Abdurrahman Palay’ın yönettiği “Kurt Mustafa”dan sonra, irili ufaklı birçok rolle filmlerde yer alarak dikkatleri çeker, adından söz ettirir, daha iyi rollere, zirveye doğru yol alır; filmlerin aranan “ikinci kadını” olur.

Filmlerin “iyi kadınları” kadar önemli rollere sahip olan Avcı, Vamp kadın imajıyla bütünleşir. Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Osman Seden gibi iyi yönetmenlerin, “Mahalle Arkadaşları”, “Beş Kardeştiler” gibi iyi filmlerinde de vardır artık Suzan Avcı. Öztürk Serengil’in “Tayfur” olarak yer aldığı, 1962 yapımı Osman Seden filmi “Ne Şeker Şey”de Şıngırdak Melahat olarak isim yapar, iz bırakır Suzan Avcı. Yine aynı yıl oynadığı “Şehvet Uçurumları” filmiyle büyük etki yaratır. 1966 yılında bu kez Aram Gülyüz yönetmenliğinde çekilen Şıngırdak Melahat filminde başroldedir.

1966 yılında oynadığı filmlerden biri de Hulki Saner’in yönettiği “Turist Ömer Almanya’da” filmidir. Filmin senaristlerinden Erdoğan Tünaş ile başlayan arkadaşlığı 1970’de evlilikle sonuçlanır ve bu evlilikten kızları Binnaz Avcı doğar.

Elia Kazan Türkiye’ye geldiğinde esmer bir fotoğrafını gördüğü Suzan Avcı’yla Hilton’da buluşur. Elia Kazan onu Hollywood’a götürmeyi teklif eder. Ama şartları vardır; Amerikan İngilizcesi öğrenecek ve beş yıl tiyatrosunda çalışacaktır. Avcı’nın ilk sorusu ‘Kaç para vereceksiniz?’ olur. Elia Kazan yanındakilerle birlikte kahkahayı basar. ‘Dünyanın neresine gitsem, herkes bu teklif için bayılır. Sen bir de üstüne para mı istiyorsun’ der. Suzan Avcı da kendinden emin ‘evet’ cevabını verir. Elia Kazan, ‘Tamam yarın bir daha görüşelim’ deyip masadan kalkar. Suzan Avcı ise ‘Bana ne Elia Kazan, Mazan kimse kim. Benim para kazanmam lazım’ der ve ikinci görüşmeye gitmez.”

Yeşilçam’ın öteki kadınları (3): Suzan Avcı ; fettan sarışın efsane
SUZAN AVCI’YI HAYATA KÜSTÜREN EVLAT ACISI

“Suzan Avcı’nın ilk evliliğinden olan ve turizm okuyan oğlu Mete okulunu bitirince Alman Eva ile evlenerek Almanya’ya yerleşir. Suzan Avcı, 1997’de hayatının en kötü haberini alır. 40 yaşındaki Mete, Almanya’daki bir alışveriş merkezinde aniden beyin kanaması geçirmiştir. Avcı’nın, oğlunun ölümünden sonra kendini toplaması ve insan içine çıkması yıllar sürer. Gün geçtikçe içine kapandığını gören ailesi çok endişelenip, film ya da dizi çekmesi için onu ikna etmeye çalışırlar.

Mesut Kara – Yeşilçam’ın öteki kadınları (3): Suzan Avcı ; fettan sarışın efsane yazısı Evrensel gazetesinde de yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir